Üniversite

Ahşap tasarımda sınır tanımıyorlar  

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Malzeme ve Malzeme İşleme Teknolojileri Bölümü Mobilya ve Dekorasyon Ana Bilim Dalı Öğr.Gör. Tuncay Bilge ahşaptan ürün grupları ve oyuncaklar tasarladıklarını ifade etti.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Malzeme ve Malzeme İşleme Teknolojileri Bölümü Mobilya ve Dekorasyon Ana Bilim Dalı Öğr.Gör. Tuncay Bilge ahşaptan ürün grupları ve oyuncaklar tasarladıklarını ifade etti.
 
Yüzde yüz yerli, çevre dostu ve doğal ahşap ürünlerle, sağlığa zarar vermeyen ve güvenle kullanılabilecek ürünler tasarladıklarını ifade eden Bilge, “Ürün grupları olarak da kreşlerde kullanılan okul öncesi eğitimlerde kullanılan masalarından dolaplarından tutun da, içerideki teçhizata kadar birçok şey yapıyoruz” dedi.
 
Çocuklar Evi’nin özellikle birçok oyuncak ve mobilya kısmını tasarımını imalatını yaptıklarını dile getiren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Malzeme ve Malzeme İşleme Teknolojileri Bölümü Mobilya ve Dekorasyon Ana Bilim Dalı Öğr.Gör. Tuncay Bilge, “27-28 yıllık bir akademisyenim, son 15 yıldır Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi görevliyim. Mobilya Dekorasyon Bölümü Çanakkale Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda görev alıyorum.  Firmamız tasarım odaklı çalışan bir firmadır. İlk etaptaki projelerimiz ahşap oyuncak tasarımı ve imalatıyla alakalıydı. Bunu başarıyla tamamladık. Fakat projemizi ürün satışına dönüştüremedik. Çünkü pazarlama ayağımız biraz zayıf kaldı. Maalesef bunun pazarlama kısmında başarısız olduk. İkinci projemiz geçen yıl başladı. İlk başta ARGE ve tasarım çünkü Teknoparklarda sadece ARGE diye çalışılmıyor. Artık şu anda tasarım odaklı da çalışılıyor. Biz tasarım kısmındayız,  tasarım kısmına da özellikle yurt dışındaki ithal gelen oyuncaklardan esinlenerek proje hazırladık. Amacımız halkımıza doğal ahşaptan oyuncaklar tasarlayarak çocuklarımıza aile bireylerimize sunmak. Bununla birlikte eğitim kurumları kreşler gibi okul öncesi eğitim gruplarına da hitap ettik. Çeşitli çalışmalar yaptık. Ürün grupları olarak da kreşlerde kullanılan okul öncesi eğitimlerde kullanılan masalarından dolaplarından tutunda içerideki teçhizata kadar birçok şeyi yaptık. Bunun en büyük örneklerinden biride üniversitemizin çocuklar evidir. Çocuklar evinin özellikle birçok oyuncak ve mobilya kısmının tasarımını biz yaptık. Özellikle giriş kısmında ki kale konseptli, gemi konseptli tasarım ve imalatları bize aittir. Bununla birlikte proje süresi bittiği içinde işlerimizi bitirdik” diye konuştu.
 
“ÖNEMLİ OLAN MARKALAŞMAK”
 
Konuşmasına devam eden Öğr.Gör. Tuncay Bilge, “Hiçbir zaman işimizden ödün vermedik devam edeceğiz. Bugün satamazsak bile ki, amacımız satmak değil. Önemli olan kendimizi duyurabilmek bir markalaşabilmektir. Bununla ilgili marka patent kurumuna başvurularımız oldu. Firmamızla alakalı markamızı aldık. Firmamız Bilge Tasarım, markamızda Oduncuk markasıyla faaliyettedir. İnternet sitelerimizi kurduk bilgetasarım.com.tr, oduncuk.com.tr şeklinde. Aktif olarak hayata devam ediyor. Tabi ki ticari işletme olduğumuz içinde birazda hayatta kalmamız gerekiyor. Çünkü her şeyimizi öz kaynaklardan sağladık. Teşvik alamadık. Çünkü ARGE ve telekomünikasyonla alakalı firma olsaydım belki teşvik alma şansım vardı. Benim yapmış olduğum projeden dolayı maalesef yoktu. Sadece KOSGEB’in nitelikli eleman desteğinden faydalandım. Yaklaşık 11 ay bir elemanımıza oradan desteğimiz oldu. Daha sonra projemiz bitti ikinci projemize başladık. İkinci projemiz de yine ahşap esaslı çocuklar için bir mama sandalyesiydi. Özellikle 0-3 yaş arası kullanabileceği arkasına daha fonksiyonel bir yapıya sahip değiştirildiği takdirde çocuğun çalışma masası şeklinde kullanabileceği aile bireylerinin kontrolünde kullanıma sunulmuş bir ürün tasarladık bunun imalatına başladık. Tasarlama kısmında bir problem yok, fakat yine pazarlama kısmında problemimiz var. Yine her zaman olduğu gibi ciddi bir bilinçli tanıtım desteğine ihtiyacımız var. Tabii ki yerel bir firma olmamız Çanakkale’de olmak bizim için bir handikap gibi görünse de aslında kaldığımız süreyi değerlendirmek istiyoruz. Çünkü imalathanemiz Teknopark bünyesinde olamayacağına göre şu anda küçük sanayi sitesinde bir yerimiz var. Tasarım olarak orada imalat ve tasarım süreçlerini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında üniversitemizin çeşitli birimlerinde özellikle tıp fakültesinin tıbbi laboratuvarlarında kullanılan mobilya imalatlarının tezgahlarını yaptık. Onun dışında mobilya ve tasarım faaliyetlerine devam ediyoruz. Tahmin ediyorum öyle bir şey var. Projemizi sayarsak KDV muafiyetinden faydalanabiliyoruz. Onun dışında Teknopark’ın çok ciddi anlamda bize katkısı yok. Sadece üniversitede hoca olmamızdan dolayı bize kapı açıyor. Yani derslerimizin olmadığı zamanda mesaimizi geçireceğimiz ikinci bir alternatif yer olarak karşımıza çıkıyor. Teknoparklar sadece bize binayı veren binayı kiralayan yerler olmak ziyade biraz daha portföyünün açan bizi diğer firmalarla karşılaştırıp buluşturan bir platformda olmasını arzu ediyoruz. Yoksa şimdi burada bir ivmelenmiş bir güç var. Bu gücün arkasında bir potansiyel var. Bu potansiyeli siz aktif hale getiremiyorsunuz. Ne demek oluyor? Yani burada üniversite gibi koca bir kurum taşın altına elini sokamıyor. Yani zaten diyor işim var maaşım var bilimsel çalışmamı yapıyorum gibi çeşitli sebeplerden bu işe girmek istemiyor. Bizim gibi küçük girmeye çalışan arzulayan firmalar da kendi öz kaynaklarının dışına çıkamıyor. Dolayısıyla baştan beri söylediğim pazarlama faaliyetlerinde bize bir portföy oluşturulup olsaydı atıyorum çeşitli firmalarla ilişkiler kurulabilseydi görüşmeler yapılabilseydi bu eminim çok daha farklı olurdu. Tabii sadece kendi firmam için konuşmuyorum bütün firmalar için geçerli. Çünkü burada diğer firmaları görüyorum zar zor hakikaten kendilerini idare etmeye çalışan yani Teknopark kirasıyla boğuşan bir sürü firma var. Takdir edersiniz ki ülkemizin şu anda bulunmuş olduğu ekonomik krizden dolayı birçok firmamız artık iş yapamaz hale geldi. Ve bununla birlikte bizi zorlayan genel giderler var. Bu genel giderler hiç değişmiyor. Kiradır, elemandır. İşte bunlar hep yapmıyorum etmiyorum deme şansında yok. Mecburen beklemek zorundasınız bu da birçok kişinin öz kaynaklarından yemeye başlıyor. Sıkıntı ile karşı karşıyayız. Umarım çözülür diye bekliyoruz. Özellikle de şuan da teknoparkımızda ki kira ve ortak gider bedellerinin toplu olarak alınması birçok firmayı ve beni de biraz sarstı açıkçası. Profesyonel bir yardım almak zorundayız. Ben bunu gördüm. Yani böyle instagramın, online medyadan bu işin çok fazla olacağını açıkçası sanmıyorum. Yani instagramdır, Facebooktur ne kadar reklam yaparsanız yapın çok da etkili olmuyor. Belki bir büyük bağlantı O tarz bir şeyle çalışılmış olsa ilk etapta o zaman bizi tatmin edebilir. Onların da tabii ki geri dönüş olayları çok fazla. Sizi içerde bekletiyor 2 ay. 60 gün sonra vermiş olduğunuz parti malın ücretini alıyor. Akabininde geri dönüşler elinde kalırsa size iade ediyor ağır şartları olduğundan dolayı da çokta fazla kimseyle görüştüysem. Görüştüğüm herkes girme bu işlere gibi çeşitli şeyler söylüyorlar. Ama bir yerden de başlamak lazım” dedi.
 
Dilvin Altıkardeş