Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Metin Ümit Ural 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı.
CHP İl Başkanı Ural açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Birleşmiş Milletler Örgütü 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği zirvede, 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olmasını oybirliği ile kabul etti. O tarihten bu yana çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politik ilgiyi arttırmak üzere dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlansa da aslında yaşam savunucuları için bir kutlama değil, ekolojik yıkıma karşı bir mücadele günü olarak ele alınmaktadır. Günümüze kadar sadece 2 milyon türün keşfedildiği gezegenimizde, 5 ile 100 milyon arasında canlı türü olduğu varsayılmaktadır. Bilim adamları, her 24 saatte 150 ile 200 arası türün yok olduğunu tahmin ediyorlar. Ekosistem canlıların kendi aralarındaki ilişkilerinin ve cansız çevrelerinin oluşturduğu, bir bütün olarak ele alınan bir yapıdır. Tüm canlı organizmalar birbirleriyle etkileşim içerisindedirler. Bilinen 17.291 bitki ve hayvan türü azalarak nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, sayıları artan birkaç türden biri de insanoğludur. Biyolojik çeşitlilik ve eko sistem dünyada ve ülkemizde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya iken Çanakkale’de bu tehditten fazlası ile payına düşeni almaktadır ne yazık ki.
Çanakkale İli iki kıta üzerindeki konumu, denizleri, boğazı, adaları, Kazdağı, verimli tarım toprakları ile eşsiz bir coğrafyada yer almaktadır. Son 7-8 yıllık süre içerisinde yaklaşık ilimiz ormanlarının yüzde beşe yakın bir kısmı yok edilmesine rağmen halen Çanakkale İlinin yaklaşık % 50 si ormanlarla kaplıdır. Bu özelliği ile Türkiye’de orman varlığı en zengin olan iller arasındadır. Kaz dağları ve yöresi eko turizm açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Tarımsal üretimde ürün çeşitliliği açısından ülkemizin en zengin illerindendir. Çanakkale’nin sahip olduğu tüm bu zenginlikleri yörede ciddi sağlık ve ekolojik sorunlara ve yıkımlara neden olacak vahşi ( siyanürlü ) metalik altın ve gümüş madencilik şirketlerinin tehdidi altındadır. Bölgemize en fazla zarar verecek olanı ise “Çanakkale İli Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni” ve onun “Çanakkale İli Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi’dir. Yaklaşık 1.5 gr altın için 3-4 ton su kirletilerek yok edilecek, yine yaklaşık 1.5 gr altın cevheri için ağır metalleri açığa çıkarılmış yaklaşık 2 ton atığın dağlarımıza, ormanlarımıza, su havzalarımıza gelişi güzel yığılacaktır. Çanakkale ili için çevresel ve ekolojik anlamda ciddi bir tehlike ve risk oluşturacak diğer tehlike de 3 tanesi çalışır vaziyette, 2 tanesi inşa edilme aşamasında olan, diğerlerinin de yapımı planlanan 16 adet termik santrallerdir. Bu santrallerde yılda 50 milyon ton kömür yakılacak ve 20 milyon tonu tehlikeli atığa dönüşecektir. Peki neden böyle olmaktadır ? Çünkü iktidar eliyle çok uluslu şirketler bugün nükleer ve termik santraller, HES’ler, RES’ler, altın, gümüş, kurşun madeni ocakları ve daha pek çok şekilde yaşama saldırıyor, doğayı eko sistemi , insan emeğini sömürüyor. Siyasi iktidar ise yasa ve yönetmeliklerle tüm bu talanın önünü açıp, sermayenin işini kolaylaştırıyor. Havamızı, suyumuzu, denizlerimizi , ormanlarımızı , tarım alanlarımızı ,derelerimizi , doğal ve kültürel varlıklarımızı kısaca yaşadığımız coğrafya üzerinde ki canlı cansız tüm değerleri yok etmeden ,zarar vermeden, saygı göstererek yaşayabilmenin yolunu bilimin ve aklın ışığından yararlanarak bulmalıyız. Yaşama hakkımızı elimizden alanlara karşı dayanışmayı ve toplumsal mücadeleyi büyüteceğimize olan inancım ile dünya çevre günümüzü kutluyorum” dedi.