CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit eden organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'ya tepki gösteren Cumhuriyet Halk Partililer Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, “Genel başkanımıza yapılan bu tehdit demokrasiye, hukuka, meşru siyasete ve dolayısıyla halka yani hepimize yapılmış bir tehdittir” dedi.
Organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesinin ardından CHP İl Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, partinin ilçe başkanları ve ilçe belediye başkanları katıldı. Ural, hakaretlere sessiz kalınmasını eleştirirken, “Bu sessizlik ve tavırsızlık manidardır, bunun adı sahiplenmektir, bunun adı tam anlamıyla hamilik yapmaktır. Bu sessizlik, devletin mafya düzenine ve çete devletine yaktığı yeşil ışıktır” dedi.
“BAHÇELİ TARAFINDAN DA TWİTLE DAVA ARKADAŞIMDIR DENİLEREK SAHİP ÇIKILMIŞTIR”
Açıklamayı okuyan CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, “Adını zikretmekle, kaleme, harflere ve topluma hakaret kabul edeceğimiz, hicap duyacağımız bir organize suç örgütünün güdümlü ve talimatlı tetikçisinin Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik kamuoyunda paylaştığı ölüm tehdidi ve hakaret hepimizi derinden yaralamıştır. Toplum içindeki konumu, çukurdan daha alt seviyede olan bir mafya bozuntusunun hakaretleri ancak onun şahsını tarif eder, tıpkı Çubuk saldırısındaki "inek hırsızı" gibi. Lakin, bizleri ve kamuoyunun vicdanını derinden yaralayan başka bir durumdan bahsetmek gerekir. Halk arasında; “Et kokarsa tuz kullanırsın, peki ya tuz kokarsa?” diye anlamlı bir söz vardır. Ve maalesef bugün de tuz kokmuştur. Tuz kokmuştur, Çünkü ülkenin kurucu partisinin ve şimdiki ana muhalefet partisinin genel başkanına, ağza alınmayacak sözler ile hakaretler yapan beyzadeye yönelik olarak, AKP Genel Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından tek bir açıklama yapılmış değildir. Aynı şekilde Cumhurbaşkanının küçük ortağı, Sayın Bahçeli tarafından da herhangi bir açıklama yapılmamış ve atılan twitle de dava arkadaşımdır denilerek sahip çıkılmıştır. Yine, gece yarısı geç saatlerde televizyon kanallarına bağlanarak açıklamalar yapan Sayın İçişleri Bakanımızın da bir açıklamasına henüz tanık olamadık. Bu sessizlik ve tavırsızlık manidardır, bunun adı sahiplenmektir, bunun adı tam anlamıyla hamilik yapmaktır. Bu sessizlik, devletin mafya düzenine ve çete devletine yaktığı yeşil ışıktır. Şu husus asla unutulmamalıdır, bu hakaret ve tehditler Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun şahsında devlete ve demokrasiye yapılmıştır. Devlet; kurum ve kurallarıyla, yazılı hukuku ve meclisi ile birlikte bir bütündür. Siyasi partiler de bu işleyişin mihenk taşıdır. Devlet; Hukukun ve demokrasinin yerleşik bağlamından, onun değerlerinden ne kadar uzaklaşırsa, aradaki boşluğu başkaları o kadar doldurmaya çalışır. Dolayısıyla bu saldırı mevcut boşluğun sokak serserileri tarafından doldurulması anlamına gelir ki; bu çok sıkça telaffuz edilen tebanın da sonu demektir. CHP olarak "taşların bağlandığı, cezaevi müdavimlerinin salıverildiği" bir tasarrufa fırsat vermeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı düşünce özgürlüğü temelinde yapılan en makul eleştiriye bile tahammül edilememekte, anında polis ve savcılar harekete geçmektedir. Daha geçen gün bir sokak röportajında kendisini eleştiren bir amcayı anında tutukladılar. Bunun gibi daha binlerce örneği hepimiz biliyoruz. Bakacağız ve göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, bu ülkenin İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet Savcıları bu olayda nasıl bir tutum takınacaklardır? Çubuk failine nasıl şefkatle yaklaşıldıysa, mafyatik kabadayı parçasına da aynı şefkat hissi ile yaklaşılacaktır, bundan eminiz. Sayın Kılıçdaroğlu'na karşı linç girişimi oldu, kimse ceza almadı. Öldürme amaçlı mermi çekirdeği bırakıldı, sonuçsuz kaldı. Besleme medya neredeyse her yazısında, seviyesizce saldırıyor, hiç bir şey olduğu yok. Şimdi ise, dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik fezleke düzenleniyor ve hemen ardından bu iğrenç ölüm tehdidi ve küfür varakası paylaşılıyor. Tüm bunlar planlı bir yıpratma ve ondan da önemlisi bir kanıksatma hareketidir. Durumdan vazife çıkartacak bir başkası da yarın daha vahim sonuçları olabilecek başka bir fiile başvurursa şaşmamak gerek. Genel başkanımıza yapılan bu tehdit; demokrasiye, hukuka, meşru siyasete ve dolayısıyla halka yani hepimize yapılmış bir tehdittir. Türk halkı, zorbalara ve bu zorbaların hamilerine boyun eğmez, pabuç bırakmaz. "Ya çete devleti, ya hukuk devleti; Ya tek adam rejimi, ya demokrasi" tercihinde, tavrımız çok açık ve nettir. Demokrasi ve hukuk devleti anlayışımızın tezahüründe ; "bu fütursuz cesaret gösterisi, bitmiş bir iktidarın, mafya yapılandırmalarından medet ummasından başka bir şey değildir!" şeklinde değerlendirmekteyiz. Türkiye Cumhuriyetinin Kurucu Lideri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; “Savaşta yağan mermi yağmuru, o yağmurdan ürkmeyenleri, ürkenlerden daha az ıslatır" Ardılları da; Nice yağmurlar gördük, iliklerimize kadar ıslattı. Ne yıldırımlara maruz kaldık, ocağımızın ateşinden çok çok harlıydı. Bu doğa saldırısı, ne gözümüzden daha ıslak, ne içimizden daha ateşliydi. Bizi ağlatan da, ateşine boğan da, Cumhuriyet'ti, onun tükenmeyen sevgisiydi” diyor. CHP olarak bu olayın takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna ilan ediyor ve bir hapishane kaçkınının, Genel Başkanımıza karşı yaptığı bu ölüm tehdidi ve hakaret dolu söylemine yönelik olarak, Sayın İçişleri Bakanımızı ve Sayın Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet ediyoruz. Türkiye Cumhuriyetini, çete devleti değil hukuk devleti yapacağımızı, tek adam rejimi değil eksiklikleri giderilmiş demokratik parlamenter sistemi getireceğimizi bu ülkenin emekçilerine , iş insanlarına , emeği ile çalışıp yaşamını devam ettirmeye çalışan kamu çalışanlarına, emeklilerine , vergisini dürüstçe ödeyen yurttaşlarımızdan oluşan vatansever milyonlarına ve tüm kamuoyuna saygılarımızla duyururuz” ifadelerini kullandı.
Ogün inal
??????