Çanakkale'de zıpkınla levrek balığı avlamak için 2020'nin son günü tüpsüz olarak dalış yapan rekortmen dalgıç Müjdat Turan'ın (47), su altında çektiği yüzlerce denizanası görüntüsü şaşkınlık yarattı. Görüntüleri sosyal medya hesaplarından takipçileri ile paylaşan Turan, "Çanakkale Boğazı'nda yıllardan beri dalıyorum. Bu yoğunlukta ay denizanası olması çok şaşırtıcı" dedi. Prof. Dr. Muhammet Türkoğlu ise, "Aslında normal bir durum değil. İklimsel değişimin, hem kara hem deniz sistemlerimizi etkilediği, dolayısıyla canlıların üreme davranışlarının değiştirdiğini gösteriyor" diye konuştu.
Rekortmen dalgıç Müjdat Turan, boyundan büyük, kilosundan daha ağır trofe avlarını çekip sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla fenomen oldu. 2020 yılının son gününde Kilitbahir köyü açıklarında zıpkınla levrek balığı avlamak için dalış yapan Turan, denizin altında binlerce ay denizanasıyla karşılaştı. Görüntü karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Turan, bu manzarayı sualtı kamerasıyla kaydetti. Turan'ın sosyal medya paylaştığı görüntüler, takipçilerini de şaşırttı.
'BU YOĞUNLUKTA AY DENİZANASI OLMASI ÇOK ŞAŞIRTICI'
Çektiği görüntüler hakkında açıklama yapan Müjdat Turan, "Çanakkale Boğazı'nda yıllardan beri dalıyorum. Bu yoğunlukta ay denizanası olması çok şaşırtıcı. Yılbaşından önce Havuzlar mevkisinde levrek avı için dalışa gittim. Meraya geldiğimde suya girince her tarafımın bembeyaz denizanası olduğunu gördüm. Bu beni şaşırttı. O görüntüyü, çekmek istedim. Gerçekten çok yoğun bir denizanası vardı. Ürkütücü bir görüntüydü" dedi.
'NORMAL BİR DURUM DEĞİL'
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Türkoğlu, bu tür denizanalarının daha çok kıyısal ve kirli suları tercih eden türler olduğunu, dünyanın hemen hemen her bölgesinde, tropikal ve subtropikal bölgelerde bulunduğunu söyledi. Türkoğlu, şöyle konuştu:
"Özellikle subtropikal bölgelerde yaz dönemlerinde 'medüz' ve kış dönemlerinde 'polip' olarak bulunurlar. Yüzer halde gördüğümüz deniz anaları medüz formunda olup, planktoniktirler. Bunlar oldukça büyük planktonik formlardır. Özellikle sonbaharda ve kısmen kışa doğru gonatları olgunlaşan dişi ve erkek bireyler üremek amacıyla daha çok dip sularda, 5-10 metrelik bölgelerde yumurtalar ve spermler aynı anda bırakılarak döllenme gerçekleşir. Döllenen yumurtalardan pre-larva olarak adlandırdığımız silli 'planula' larvaları oluşur. Bu larvalar birkaç gün planktonik olarak suda kaldıktan sonra kaya, taş gibi sert zeminlere tutunurlar. Bu aşamadan sonra polip dönemi başlar ve bentik bölgede polip yataklarını oluştururlar. Polip dönemi planula larvalarının sert zeminlere tutunmasıyla başlar. Sert zemine tutunan planula larvaları önce skifistoma ve daha sonra strobila yapılarına dönüşürler. Tıpkı karadaki bir bitki gibi dallanır ve çiçeklenirler. Tıpkı bitkilerden çiçeklerin kopması gibi olgun ve dallanmış strobilaların uçlarından 'efira' dediğimiz larvalar kopar. Biz, bunları postlarva olarak da adlandırabiliriz. 'Efira' larvaları gelişerek bildiğimiz denizanalarına (Medüz) dönüşürler. Bu denizanaları tekrar ilkbahar sonu ve yaz boyunca sularımızda, planktonca zengin kıyısal bölgelerimizde ve özellikle kirli bölgelerde bolca görülür. Aslında kasım sonu gibi bitmesi gereken yumurtlama ve döllenme olayı havaların sıcak gitmesi, suların sıcak olması, kış mevsimini henüz yaşayamamış olmamız nedeniyle olayın aralık sonuna, ocak ayı başına sarktığını görüyoruz. Aslında normal bir durum değil. Bu iklimsel değişimin, hem karasal hem denizsel sistemlerimizi etkilediği, dolayısıyla canlıların üreme davranışlarının değiştirdiğini gösteriyor. Zehirli bir denizanası değil. Ama kısmi olarak zararlı olabilir. Nematosis dediğimiz kimyasal içeren yapılar içeriyor. Bunlara özellikle hassas bireyler dokunduklarında kaşıntı yapabilir. Biraz uzak durmak gerekir".