Toplantının başında Meclis Başkanı Akyıl tarafından, "Gelenekselden Yeni Normale Yolculuk" ile KOBİ'lerimizin dijital dönüşümünü tetiklemek ve bu alandaki bilgi ve erişim eksikliğini gidermek amacıyla TOBB tarafından düzenlenen sanal fuarlar, kadın girişimcilerin ve kadın üreticilerin ürünlerini dijital platformda tüketicilerle buluşturan e-ticaret siteleri, dijital dönüşüm ve yapay zeka ile ilgili gelişmeler hakkında meclis üyelerini bilgilendirdi. Akyıl konuşmasının devamında, “İnsanlık tarihine damga vuran, hem ekonomik hem de sosyal açıdan dünyanın tamamını olumsuz etkileyen Pandemi, öncelikleri değiştirerek, tüm dengeleri altüst etti ve küresel ekonomiyi yüzyılın krizi ile karşı karşıya bıraktı. Sonuçta da, “2020: Covid-19” ile özdeşleşen bir yıl olarak tarihe geçti. Bildiğimiz bir şey var ki; salgından bağımsız bir şekilde, dünya yeniden inşa edilirken, önümüzdeki dönemde “küresel borç ve iklim krizi” ile de mücadele edilecek olması. Bu kapsamda; etkin yönetim anlayışı, yerli üretimin teşvik edilmesi, başta su olmak üzere tüm kaynakların tasarruflu kullanımı ve küresel yeni yaklaşımlar doğrultusunda stratejiler geliştirilmesi son derece kritiktir. Bu zorlu şartlarda üretme kararlılığını gösterdiği için tüm üyelerimizi tebrik ediyor, faaliyetlerini sekteye uğratacak her konuda Odamızla iletişim içinde olmalarını, duyurularımızı takip etmelerini tavsiye ediyorum” dedi.
Toplantının son bölümünde söz alan Biga TSO Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Doğan tarafından Odanın 2020 Yılı Faaliyet Raporu meclise sunuldu ve oy birliği ile kabul edildi. Doğan yaptığı konuşmasında, “Yeni bir yıla girerken geride bıraktığımız 2020’ye baktığımızda; hepinizin bildiği gibi çok iç açıcı tablolar yaşamadık. Hiç beklenmedik ve 100 yılda bir görülebilecek bir virüs tüm dünyayı etkisi altına aldı. Dünya Sağlık Örgütü’nün Pandemi ilan ettiği Covid-19, yani Koronavirüs, sadece sağlığımızı değil ekonomimizi de tehdit etti. 2020’de çok ciddi badireler atlattık. Sağlık anlamında bir girdabın içine girdik ve hala o girdapta çırpınıyoruz. Aşı çalışmalarının hızlanması ümitlerimizi arttırsa da rehavete izin vermemeliyiz. Bu işin şakasının olmadığını en yakınlarımızı kaybedince anlıyoruz.
Yeni umutlarla girdiğimiz 2021'den her alanda beklentimiz büyük. Artık dünya eski dünya değil. Ekonomik olarak zor bir süreçteyiz. Bu enkazdan kalkmak için biz iş dünyasının omzundaki yük fazla. Ama her şeye rağmen bu yükün altından elbette kalkmasını bilecek bir iradeye sahibiz. Para yönetiminin de bu iradeye destek olması gerekmektedir. Şunu da unutmayalım; Türkiye ekonomisinde iki temel sorun var. Bunlar yüksek enflasyon ve dış finansman ihtiyacı ile dövizdeki dalgalanmadır. TL'nin değer kaybı nedeniyle dövize sarılmayalım. Paradan para kazanma dönemi bitmeli. İsraftan kaçınmalı ve tasarruf etmeyi öğrenmeliyiz. Mevduatta yatan ya da dövizdeki paralar yatırıma dönüşmeli. Çünkü yatırım demek; üretim demek, iş demek, aş demektir. Daha fazla üretmek, daha fazla ihracat yapmak zorundayız. Çünkü, dış ticaret açığımızın panzehiri ihracattır. İhracat yapacağız ki dış ticaret açığımızı kapatalım. Bu gerçeğe rağmen halen hem kurumların hem kişilerin yatırım yapmak yerine döviz almaya devam ettiğine üzülerek tanık oluyoruz. Burada hizmet sektörü ve tedarik zincirinde yaşanan ekonomik sıkıntılara da değinmek istiyorum. Hükûmetimizin halk sağlığını düşünerek aldığı tedbirler bazı sektörleri ciddi anlamda dar boğaza ve çıkmaza sokmakta.
Özellikle hizmet sektörünün bu sıkıntılı süreci atlatabilmesi için, düşük faizli, uzun vadeli kredi imkanları beklenmektedir. Hükumetimizin bu duruma da çözüm bulacağına inanıyorum.
Güven kazanmak zor bir iş ancak, piyasaların güvenini kazanmaktan başka çare yoktur.
Hepinizden rica ediyorum; artık ‘dükkanımı açayım, müşterimi bekleyeyim, akşam dükkanımı kapatıp gideyim’ anlayışını bir kenara atalım. Artık 24 saat açık iş yerimiz olmak zorunda. Tabiri yerindeyse siz uyurken bile firmanız para kazanmak zorunda. Bunun için ne yapacağız? Dijitale ayak uyduracağız ve çağa entegre olacağız. İnsanlığın gördüğü en hızlı değişim süreçlerinden birisinin tam ortasındayız. Daha birkaç yıl öncesine kadar bilgi teknolojilerinden haberdar olmayan insanlar bugün sınırsız bilginin kullanıcıları haline gelmişlerdir. Burada altını çizmek istediğim bir husus da meslek liselerinin eğitim kalitesi. Hepimizin malumu olan ara eleman açığımızı kapatmanın tek yolu meslek liselerimize ağırlık vermek, eğitim kalitesini iyileştirmek ve oradan yetişecek gençlerimize istihdam imkanı sağlamak olacaktır” dedi.
Haber Merkezi