Gündem

PARİS İKLİM ANLAŞMASI MECLİSE GİDİYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta gittiği BM Genel Kurulunda Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın onay sürecini Glasgow’da yapılacak Dünya İklim Zirvesi’ne kadar tamamlayacağını söylemesinin ardından Türkiye iklim kriziyle mücadelesinde yeni bir aşamaya geçiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta gittiği BM Genel Kurulunda Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın onay sürecini Glasgow’da yapılacak Dünya İklim Zirvesi’ne kadar tamamlayacağını söylemesinin ardından Türkiye iklim kriziyle mücadelesinde yeni bir aşamaya geçiyor. Küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması hedefiyle 2015 yılı Aralık ayında kabul edilen Paris İklim Anlaşması önümüzdeki ay TBMM’ye sunulacak.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş Paris İklim Anlaşması’nın meclisten geçmesiyle birlikte ülkemiz ve dünyada neler değişeceğini, geçtiğimiz günlerde köşe yazısında ve katıldığı bir televizyon programında açıkladı.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 76'ncı Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etmiş, Erdoğan konuşmasında, küresel iklim değişikliğine dikkat çekmiş ve Paris İklim Anlaşması'nı önümüzdeki ay meclise sunacağını söylemişti. Küresel hiçbir soruna, krize ve çağrıya kayıtsız kalınmadığının altını çizen Erdoğan, "İklim değişikliği ve çevrenin korunması hususlarında da Türkiye üzerine düşeni yapacaktır" ifadelerini kullanmıştı.

Anlaşmadan bahseden Murat Türkeş, ‘’ Kısaca söz etmek gerekirse, Paris Antlaşması, 30 Kasım-13 Aralık tarihlerinde Paris’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Konferansı’nda, 12 Aralık 2015’te 196 taraf ülkece kabul edilen ve 4 Kasım 2016 gibi çok kısa bir sürede yürürlüğe girmiş olan; BMİDÇS altında iklim değişikliğiyle savaşım, küresel ısınmayı sınırlandırma ve gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin bu savaşıma mücadeleye katkı vermesini öngören yasal bağlayıcılığı olan uluslararası bir antlaşmadır’’ şeklinde konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi İklim değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, Paris İklim Anlaşması'nı, önemini Ekonomiyi ayakta tutan sanayi, tarım, enerji, ulaştırma gibi bütün sektörlerde büyük bir dönüşüm yaşanacağının altını çizdi. Türkeş, “Anlaşmayla birlikte atılacak adımlar Türkiye için çok önemli. Çünkü ülkemiz iklim değişikliğinin etkilerini fazlasıyla yaşıyor. Dolayısıyla bu önlemler öncelikle Türkiye'de yaşayan insanlar için çok önemli’’ dedi.

ANLAŞMANIN ÖNEMİ NEDİR?
Anlaşmanın iklim çevre ve doğa için ne kadar önemli olduğu hakkında konuşan ‘’Paris İklim Anlaşması iklim krizinin önüne geçebilmek için küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutma hedefiyle Aralık 2015'te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı'nda kabul edildi ve 2016 yılında yürürlüğe girdi. Tüm ülkeleri iklim değişikliği mücadelesini gönüllü yapmasını öngören bir anlaşma. Tüm ülkelerin niyet beyanları adı verilen ulusal kararlarını BM'ye sunduğu, sera gazı salınımlarını azaltmaya dayalı bir anlaşma. Ana fikri bu. Bilindiği üzere geçen yıl bu anlaşma kapsamında iklim değişikliği taraflar konferansı yapılacaktı ve anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bugüne geçen 5 yıl gözden geçirilecekti. Ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelesine yönelik daha kuvvetlendirilmiş hedefler sunması bekleniyordu. Koronavirüs nedeniyle konferans geçen yıl yapılamadı. Bu yıl yapılacak. Glasgow'da 1-12 Kasım tarihleri arasında yapılacak ve pek çok konu görüşülecek. Anlaşma çerçevesinde ülkelerin yükümlülükleri, iklim değişikliği ile mücadelesi, küresel ortalama yüzey sıcaklığının 1,5 dereceyi geçmemesi ve 2 derecenin altında kalma hedefine nasıl ulaşılacağı, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelesi ve iklim değişikliğinin etkileri kapsamındaki finansman gereksinimleri nasıl karşılanacak? Bunlar gibi pek çok konu orada konuşulacak. Paris İklim Anlaşması, ülkeleri ayırmadan ülkelerin gönüllü katkılarına dayanan bir anlaşma. Ülkelerin dışında sivil toplumun ve iş dünyasının katkılarını da kapsayan bir anlaşma’’ dedi.
 
Türkiye'nin iklim değişikliği ile ilgili diğer ülke ilişkilerinden bahseden Murat Türkeş,  ‘’Sonuç olarak, son aylarda pek çok çağrılı konuşma ya da vebinerlerde ve röportajlarımda neden ve gerekçelerini ayrıntılı olarak açıkladığım gibi (internet yazı ve video kayıtlarına ulaşılabiliyor), Türkiye Cumhuriyeti’nin BMİDÇS Paris Antlaşması’na taraf olacağının ve Glaskow’da gerçekleşecek olan COP-26’dan önce onay aşamasının tamamlanabileceğinin açıklanması yerinde bir karar, ileri bir adımdır. Türkiye, böylece belki de ilk kez iklim değişikliği savaşımında (tüm sektörlerde sera gazı salımlarının azaltılması, yutakların, örneğin ormanların korunması, geliştirilmesi ve artırılması vb.) çok gecikmeksizin olması gereken konum ve durumda yer alabilecektir. Burada bir kez daha vurgulamak isterim ki, Türkiye’nin 2011’den beri sürdürdüğü hükümetler arası iklim diplomasisi, 2000 Lahey COP kararlarına ve 2001 Marakeş Antlaşması’ndaki ‘özel ülke olma’ ayrıcalığını zayıflatmaktaydı. Dahası Türkiye’nin bir Ek-1 ülke Tarafı olarak bu ayrıcalığını kaybetmesi ve diğer istemleri aynı zamanda ciddi bir geri adım olarak da görülmekteydi’’ ifadelerine yer verdi.

Paris İklim Anlaşması
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır. Mart 2021 itibarıyla, BMİDÇS' nin 191 üyesi anlaşmaya taraftır. Anlaşmayı onaylamayan altı BMİDÇS üye devlet vardır: Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Bu altı ülke içinde en büyük emisyon kaynağı ilk 20 içinde yer alan İran ve Türkiye'dir. Amerika Birleşik Devletleri 2020'de anlaşmadan çekildi, ancak 2021'de yeniden katıldı. Paris Anlaşması'nın uzun vadeli sıcaklık hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayİ öncesi seviyelerden 2°C (3,6°F) artış seviyesi ile sınırlı tutmaktır ve hatta 1,5°C çaba harcanmasıdır. Çünkü sıcaklık artışını 2°C yerine 1,5 ile sınırlamak riskler ve etkiler anlamında iklim değişikliğinin risklerini ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağını kabul edilmektedir. Bunu sağlamak için emisyonların mümkün olan en kısa sürede azaltılması ve 21. yüzyılın ikinci yarısına kadar salınan ve tutulan sera gazlarının dengelenmesi hedeflenmektedir. Anlaşma ayrıca, tarafların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama yeteneğini artırmayı ve "düşük sera gazı emisyonları ve iklime dirençli kalkınma yolunda tutarlı bir finansman akışı" sağlamayı hedefliyor. Paris Anlaşması uyarınca, her ülke küresel ısınmayı azaltmak için üstlendiği katkıyı belirlemeli, planlamalı ve düzenli olarak raporlamalıdır. Hiçbir mekanizma, bir ülkeyi belirli bir tarihe kadar belirli bir emisyon hedefi koymaya zorlamaz, ancak her hedef önceden belirlenmiş hedeflerin ötesine geçmelidir. 1997 Kyoto Protokolü'nün aksine, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrım bulanıktır, bu nedenle gelişmekte olan ülkeler de emisyon azaltma planları sunmalıdır.
 
İbrahim Akın Kazancı