Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çanakkale İl Başkanı Metin Ümit Ural kötü giden ekonominin ve zamların vatandaşların üzerinde bir yük olduğunu belirterek, “Vatandaşlarımız alışverişe giderken almak istediği ürünü en ucuz nerede bulacağını uzun uzun düşünüyor. Yoksulluk sınırında yaşamak bile lüks haline geldi. Gıdaya, elektriğe, doğalgaza yapılan zamlar kıt kanaat geçinen insanlarımızı soğukta ve karanlıkta aç oturmaya zorluyor” dedi.
CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural yaptığı açıklamada Türkiye’de artık yoksulluğun da lüks hale geldiğini ifade ederek, “İktidarın izlediği neo-liberal politikalar, uyguladığı militarist politikalar zengini daha zengin yapmak ve toplumun yoksullaşmasını örtmek üzerine kuruludur. Maruz bırakıldığımız bu yoksullaşma sürecinde herkesin hayatı yaşanılmaz hâle geliyor. İktidarın ekonomik politikaları sonucunda hızla sefilleşiyoruz. Yoksulluk hızla derinleşiyor. Asgari ücrete getirilen zamlar daha emekçilerimizin eline geçmeden hızla tükendi. Vatandaşlarımız alışverişe giderken almak istediği ürünü en ucuz nerede bulacağını uzun uzun düşünüyor. Yoksulluk sınırında yaşamak bile lüks haline geldiği günümüzde, insanlarımız açlık sınırının çok çok altında yaşamaya mahkûm edildi. Gıdaya, elektriğe, doğalgaza yapılan zamlar kıt kanaat geçinen insanlarımızı soğukta ve karanlıkta aç oturmaya zorluyor. Hiçbir işçi ve emekçinin fahiş zamların altından kalkması mümkün değil. İktidar, insanlara açık açık, “üşüyerek, karanlıkta, karnın doymadan yaşayabilirsin diyor.” Çocuklu ailelerin eğitim masraflarının altında ezilmiş olan aileler yakacağa, elektriğe, ulaşıma, konuta, çaya, Simit’e gelen son gelen zamlar ile geçinemez hale geldi. Tek adamın her şeyiyle yanlış olan “faiz sebeptir” söylemleriyle ekonomik krizi daha da şiddetli bir hale getirirken, ekonominin tüm yükünü taşıyamayan işçiler, işsizler, yoksullar krizin yükünü taşıyamayarak bir bir hayatlarını sonlandırıyorlar. Sarayda oturanlar, yoksulluğun sorumlularını aklayan zenginler açlığı hiç yaşamdan yoksulları yoksulluklarına alıştırmaya yemin etmişler gibi televizyon ekranlarına çıkarak porsiyon küçültmeleri için, kiloyla değil, gramla alışveriş yapmaları için, simit yemeleri için akıl veriyor. Aç insanlara aç kalmayı salık vermekteki yüzsüzlük hiç unutulmayacak. Saray rejimi, 19 yıllık iktidarı sonunda tarımsal üretimi çiftçiyi ağır maliyetlerle baş başa bırakırken; buğdaydan arpaya, mercimekten nohuta kadar pek çok kalemde ithalatın önünü açtı. Özelleştirmelerle birlikte şeker fabrikaları, çay işletmeleri, tütün fabrikaları gibi kamu kurumları tasfiye edilirken doğan boşluğu uluslararası tekeller dolduruyor. Sonuç ise kur arttıkça katlanan fiyatlar ve en temel maddelere bile erişememe. Tarım alanlarının ranta açılması, maliyetlerin artışı küçük üreticinin topraktan kopmasına yol açıyor. Üretimden elde edilen gelirin maliyetleri karşılamaması, çiftçileri ve özellikle kırsalda yaşayan genç nüfusu büyük kentlerde ücretli işçi olarak çalışmaya sevk ediyor. Son on yılda Türkiye’de çiftçi sayısının neredeyse yarı yarıya azaldığı görülüyor. Hayvancılık geçmiş yıllarda köylerimizde yapılır, her aile gıdasını karşılar ve fazlasını satardı. Sonrasında hayvan sayısını arttıran aileler pazarlarda süt, yoğurt ve peynir satarak çocuklarının eğitim giderlerini karşıladılar. Hayvan sayılarını biraz daha artıran aileler ailenin gençlerine iş oluşturup süt inekçiliği ve et üreticiliği yaptılar. Ancak son 10-15 yıldır ülkede Hayvancılığı bitirmek için ellerinden geleni yaptılar. Yem, fiyatlarını arttırıp küçük ve aile işletmelerine hibelerden vermeyerek o işletmeleri kısırlaştırdı ve küçülmeye mahkum etti. Üretici zorda, hayvancılık can çekişiyor, küçük aile işletmeleri bu günlerde yem fabrikalarına çalışıyor, kendileriyle ilgili ise BAĞ-KUR prim ödemelerini bile yapamıyorlar. Şimdilerde ise; İneklerini kestirip borçlarını ödemeye ve yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ülkeyi yönetemiyorsunuz, ekonomi batmış, halkımız, üreticimiz, köylümüz zorda, daha ne duruyorsunuz erken seçim bile çözüm değil, hemen seçim diyoruz. Yoksullara, işçilere, gençlere, kadınlara, ezilenlere, üreticilere içinde bulunduğumuz bu yakıcı durumdan tek çıkış yolu bir an önce sandığa gitmektir.” ifadelerine yer verdi.