Bu kapsamda Çanakkale Belediyesi tarafından Esenler Mahallesi’nde bulunan ve Çanakkale belediyesine ait olan arsada Atalık Buğday Hasadı etkinliğine gerçekleştirildi. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Yıllardır temiz toprak, temiz su için mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin öznesi yaşamdır. Sağlıklı gıdaya erişim için sağlıklı topraklarda, atalık tohumlar yetiştirmek gerekir. Atalık buğday hasadımız başladı, orağımıza el veren herkese, ürünlerin ilk tadımcısı leyleğe teşekkürler” ifadelerine yer verdi.
Hasat etkinliğine Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya, Ziraat Mühendisleri Odası Hicri Nalbant, Çardak Belediye Başkanı Metin Semerci, CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay ve Rebiye Ünivar, Çanakkale Onsekiz Mart Ziraat Fakültesi Dekanı Murat Şeker ve Ziraat Fakültesi öğrencileri katıldı. 2019 yılından itibaren ilk iki üretim sezonunda toplam 147 dekar alanda Atalık buğday ekimi gerçekleştirildi ve toplam 23 bin 140 kilo verim elde edildi. Ata tohumlarının daha fazla alana ekilerek yaygınlaşması ve çoğalması adına 8429 kilo tohumluk vasıflı buğday tohumu 70 üretici ile paylaşıldı. 2021-2022 üretim sezonunda 57 dekar karakılçık, 23 dekar sarı buğday, 18 dekar Akbaşak olmak üzere toplamda 98 dekar alanda atalık buğday üretimi gerçekleştirildi. Bu sezonda da atalık buğdaylar üreticiler ile paylaşılacak, çiftçilere ücretsiz verilecek. Üretimden hasada kadar bütün yetiştirme aşamalarında, üreticilere, Tohum Sandığı Birimi tarafından teknik destek verilecek.
“BELEDİYE OLARAK ÖNCÜLÜK ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
HasaT etkinliğinde konuşma yapan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “2019 yılı itibari ile bir yerel kalkınma sloganımız vardı. Yerel kalkınma anlayışımızın içerisine tabi ki de kırsal kalkınma da giriyordu. Kırsal kalkınma için de nasıl bir öncülük yapabiliriz diye düşünüyorduk. Tabİi Çanakkale Belediyesinin bir büyükşehir belediyesi olmamasından kaynaklı köyler ile bir organik bağı yok ama köyler ile bir iletişim içerisinde olmamız lazım. Çünkü Çanakkale halkının sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi için, bir belediye başkanı olarak bu benim görevim. Sağlıklı gıda da doğru bir tarımla ulaşılabilecek bir şey. Dolayısı ile de sağlıklı gıdaya ulaşım noktasında neler yapabiliriz, kırsalı nasıl bilinçlendirebiliriz ve onlara nasıl örnek olabiliriz diye yola çıktık. Biz burada normal bir üretim yapmayı hedeflemedik. Atalık tohumlarımızı üretmeyi hedefledik. Atalık tohumlarımız bizim için çok önemli. Çünkü, sağlıklı gıda atalık tohumlardan üretilen ürünler ile olabilir. Atalık ne demek, bu topraklara, bu yöreye özgü demek. Çünkü yıllar ve asırlar boyu bu ürünler genetiğini bu bölgeden ve bu topraklardan almış. Biliyorsunuz, bu Kazdağları konusunda bir mücadelemiz vardı. Orada mücadele etmemizin nedeni şu idi; suyun kirlenmemesi çok önemliydi. Bunu sadece içme suyu olarak düşünmeyin. Toprağın sulanması ya da yeraltı suları açısından da biz suyumuza sahip çıktık. Yani Kumkale ovasında bir domatesten bahsedebiliyorsak, yani bir markadan söz ediyorsak, bir bakladan söz edebiliyorsak, bunu bu toprakların bozulmamasına, çevremizin bozulmamasına borçluyuz demektir. Bayramiç susamın merkeziydi ama susamı yok ettik. Şimdi Eceabat'ta biraz üretilebiliyor. Susamın ne önemi var? O susamın şöyle bir önemi var; özellikle Eceabat'ta yetiştirilen susam, dünyadaki en iyi susam çeşidi olarak gösterilir. Biz o susam üretimini desteklemedik, önem vermedik, gittik Orta Asya'dan susam ithal ettik ve helva yapmaya çalıştık. Sonuç ne oldu? İşte Bayramiç helvasının tadı değişti. Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman, genetiği bozulmamış ürünler, bu yöreye ait ürünlerdir ve onlar, sağlıklı ürünlerdir. Biz de bu üretimi teşvik etmeye çalışıyoruz. O baklaların, buğdayların, susamların gelecek kuşaklara aktarılması ve bu topraklarda yetişebilmesi için mücadele ediyoruz. Bu yörede yetişen ürünleri için bir pazar kurduk. O pazarda, bu bölgede yetişen ürünler satılabiliyor sadece. Dışarıdan gelen ürünler orada yer almıyor. Bu bölgenin ürünlerinin orada yer alabilmesi için de titiz davranıyoruz. Aromatik Bitki Parkımızı yaptık. Orada yeni ürünler elde etmeye çalışıyoruz. Biz burada normal bir üretim yapmayı hedeflemedik. Atalık tohumlarımızı üretmeyi hedefledik. Atalık tohumlarımız bizim için çok önemli. Çünkü, sağlıklı gıda atalık tohumlardan üretilen ürünler ile olabilir. Atalık ne demek, bu topraklara, bu yöreye özgü demek. Çünkü yıllar ve asırlar boyu bu ürünler genetiğini bu bölgeden ve bu topraklardan almış. Biliyorsunuz, bu Kazdağları konusunda bir mücadelemiz vardı. Orada mücadele etmemizin nedeni şu idi; suyun kirlenmemesi çok önemliydi. Bunu sadece içme suyu olarak düşünmeyin. Toprağın sulanması ya da yeraltı suları açısından da biz suyumuza sahip çıktık. Yani Kumkale ovasında bir domatesten bahsedebiliyorsak, yani bir markadan söz ediyorsak, bir bakladan söz edebiliyorsak, bunu bu toprakların bozulmamasına, çevremizin bozulmamasına borçluyuz demektir. Bayramiç susamın merkeziydi ama susamı yok ettik. Şimdi Eceabat'ta biraz üretilebiliyor. Susamın ne önemi var? O susamın şöyle bir önemi var; özellikle Eceabat'ta yetiştirilen susam, dünyadaki en iyi susam çeşidi olarak gösterilir. Biz o susam üretimini desteklemedik, önem vermedik, gittik Orta Asya'dan susam ithal ettik ve helva yapmaya çalıştık. Sonuç ne oldu? İşte Bayramiç helvasının tadı değişti. Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman, genetiği bozulmamış ürünler, bu yöreye ait ürünlerdir ve onlar, sağlıklı ürünlerdir. Biz de bu üretimi teşvik etmeye çalışıyoruz. O baklaların, buğdayların, susamların gelecek kuşaklara aktarılması ve bu topraklarda yetişebilmesi için mücadele ediyoruz. Bu yörede yetişen ürünleri için bir pazar kurduk. O pazarda, bu bölgede yetişen ürünler satılabiliyor sadece. Dışarıdan gelen ürünler orada yer almıyor. Bu bölgenin ürünlerinin orada yer alabilmesi için de titiz davranıyoruz. Aromatik Bitki Parkımızı yaptık. Orada yeni ürünler elde etmeye çalışıyoruz” dedi.
TARIMDA ZIRAAT MÜHENDİSLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Gökhan konuşmasının son bölümünde tarımda Ziraat Mühendislerinin önemine değinerek şunları söyledi. “Çanakkale Belediyesi'nin tarımsal üretimin doğru ve bilimsel verilere dayanılarak daha sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için öncülük etme hedefinde olduğunu belirten Başkan Gökhan; “Tabi bizim burada yaptığımız şey çözüm odaklı değil. Ama biz burada bir önderlik etmek amacı ile uğraşıyoruz. Biraz önce Ziraat Fakültesi'nden gelen öğrenci arkadaşlarımız ile sohbet ettik. Onlara dedim ki; kravatlı ziraat mühendisi olmaz. Ziraat mühendisi lastik ayakkabılı, çizmeli tarlada çiftçinin yanında olur. Bunu ben icat etmedim. Bu çağdaş tarım yapan ülkelerde olan şeydir. O ülkelerde istediğin yere istediğin tohumu ekemezsin, istediğin gübreyi atamazsın, istediğin zaman sulayamazsın. Hepsi bir ziraat mühendisinin denetimi ve kontrolü ile gerçekleştirilir. Ama biz bunu yapmıyoruz. Çanakkale bir tarım şehri olduğu için, tarımsal üretimde doğru bir anlayışın yerleşmesine ön ayak olması gereken bir yöre. Şu anda 10 tane coğrafi işaretli olan ürünümüz var. Şeftalisinden tutun da peynirine, domatesine kadar her şeyi var. Mevcut coğrafi işaretli ürünlerimize de yenilerini katmaya çalışıyoruz. Dolayısı ile yerel kalkınma konusunda öncülük etme hedefimizi sürdüreceğiz”
Hasat etkinliğinde konuşmaların ardından Gökhan ve katılımcılar oraklar ile yaptığı hasat çalışmasını başlattı. Orak ile yapılan temsili hasadın ardından Atalık Buğdaylar, biçerdöverler ile hasat edildi.
Ogün İnal