Üniversite

Türkiye’nin ilk uzay mühendisi Serebral Palsili Karakaş, “İşte ben oradaki mıhım”  

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) 2022-2023 Eğitim Öğretim Dönemi Akademik Açılış Töreni,  bu yıl Rektör Sedat Murat’ın katkıları ile önceki yıllara göre farklı olarak öğrencilerin ağırlıklı katılımı ile düzenlendi.

Tören, Türkiye’nin ilk uzay mühendisi halk arasında beyin felci olarak bilinen, 6 yaşına kadar konuşamayan ve yürüyemeyeni Serebral Palsi rahatsızlığı bulunan Turgay Karakaş’ın katılımıyla İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.  Karakaş örnek eğitim hayatı hikâyesini, “Atalarımızın bir sözü var; bir mıh bir nalı, bir nalı bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir ülkeyi kurtarır. İşte ben oradaki mıhım. Mıh dediğimiz bir çividir. Bir işi yaparken en iyisiyle yapmamız, yılmadan yapmamız lazım” vurgusu ile anlattı.
 
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) 2022-2023 Eğitim Öğretim Dönemi Akademik Açılış Töreni, Türkiye’nin ilk uzay mühendisi Serebral Palsi rahatsızlığı bulunan Turgay Karakaş’ın katılımıyla İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi
 
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan tören,  ÇOMÜ tanıtım filmi izlenmesi ile devam etti. Törene; şehrin protokol üyeleri, üniversitenin akademik ve idare personelleri ve öğrenciler katılım sağladı.
 
“AZİZ SANCAR OLUN, FUAT SEZGİNLER OLUN, TURGAY KARAKAŞLAR OLUN”
 
ÇOMÜ Rektörü Sedat Murat yaptığı açılış konuşmasında, “Çok önemli bir başarı örneği, Türkiye’nin olmazı oluru yapan Turgay Karakaş’ı açılışı yapmak üzere davet ettik. Bu seneki akademik yıl açılış töreninde bir değişiklik yaptık. Klasik törenlerden biraz daha farklı, bir gecikme oldu. Normalde tören, hoca ağırlıklıdır ama ben bu sene öğrenci ağırlıklı bir açılış programını özellikle arzu ettim. Yani bu seni konseptte biraz farklılık meydana getirdik, bunun nedeni, siz sevgili gençlere verdiğimiz önem. Öğrencilerimiz de çok iyi biliyor, benim en fazla önem verdiğim kesim, gençler ve öğrencilerdir. Çanakkale gerçekten çok önemli bir şehir, her bakımdan anlam ifade ediyor. Sevgili öğrenciler, Çanakkale’nin anlamını lütfen unutmayın. ‘Çanakkale Geçilmez’ diyen ve geçirtmeyen bir milletin torunu olduğunuzu lütfen unutmayın. Biz; bilime, teknolojiye ve yepyeni bir medeniyet anlayışına sahip gençlik istiyoruz. Üniversitemizin 30’uncu yıl dönümü, 30 yaşındayız. Bizim için çok anlamlı bir yıl. Önümüzdeki sene hepimiz için çok anlamlı bir yıl. Hep birlikte çok önemli bir yıla adım atıyoruz: Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümü. Hep birlikte, önümüzdeki sene çok muazzam bir kutlama yapacağız. Ben 1-2 üniversite hariç, ÇOMÜ’nün kampüsünün Türkiye’nin en güzel kampüslerinden biri olduğunu düşünüyorum. Geçen hafta buraya AB Birliği Büyükelçisi geldi. Çanakkale’ye hayran kaldı. Sizler çok şanslısınız böyle bir kampüste bulunmakla, ÇOMÜ öğrencisi olmakla ve Çanakkale’de yaşamakla… Üniversiteyi değerli kılacak olanlar, sevgili gençlerdir. Lütfen çok çalışın. 2 gününüz eşit olmasın. Bugün dünden daha iyi olacak, yarın ise bugünden iyi olmalı. Bu yılları iyi değerlendirirseniz, çok büyük başarılara imza atacağınıza eminim. İnsan emeğinin, alın terinin karşılığı olduğuna inanıyoruz dolayısıyla çalışmak bizim için önemlidir ama burada en büyük yük size düşüyor. Bu sene beni çok göreceksiniz. Derslerinize gelmeye başladım bile. Kantinlere yanınıza geleceğim, beraber çay içeceğiz. Geçtiğimiz gün 2 saat topluluk stantlarını gezdim. O kadar dinçtim ki o gün, öğrencilerdeki o ışık beni gelecek adına çok daha fazla ümitlendirdi. Bu sene, topluluklara çok daha fazla önem vereceğim. Topluluklarda görev alın, sosyal sorumluluk projelerine el atın. Aziz Sancar olun, Fuat Sezginler olun, Turgay Karakaşlar olun… Geçmişte ecdadımızın yaptığı gibi büyük başarılara el atın. Ben ÇOMÜ’nün her anlamda, en alttaki çalışanında en üstteki birimine kadar bir aile havası içerisinde, büyük başarılara imza atacak bir üniversite olarak hayal ediyorum. Önümüzdeki günlerde çok büyük bir spor kompleksinin temelini atacağız. Burayı biz sporun merkezi yapmak istiyoruz ve yaklaşık bin kişilik bir yurt yapıyoruz ki bir daha yurt sorunu yaşanmasın. Son olarak, bizim sizden tek beklentimiz, heyecanlı olun, motivasyonunuz yüksek olsun, hocalarınızla irtibat kurun, sorunları içinize atmayın. Lütfen hiçbir öğrencimiz altından kalkamayacağı maddi ve manevi sorunlarını bizimle paylaşmaktan çekinmesin. Bu sorunları çözmek, bizim görevimizdir, biz sizin için varız. Akademik yılımızın hayırlara vesile olmasını, çok önemli başarılara imza atmanızı dilerim. Sizlere sağlık, sıhhat, mutluluk ve başarı dolu bir dönem diliyorum” dedi.
 
6 YAŞINA KADAR HİÇ KONUŞAMADIM, HİÇ YÜRÜYEMEDİM”
 
Türkiye’nin ilk uzay mühendisi Turgay Karakaş; gözlemevi açılışı için düzenlenen ‘Çift Yıldızların Yörünge Analizi Çalıştayı’nda 2002 yılında akademik anlamdaki ilk İngilizce sunumunu ÇOMÜ’de yaptı.
 
 Bu anlamda ÇOMÜ’nün kendisinde farklı bir yeri olduğunu ifade etti. Uzay Mühendisi Turgay Karakaş açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. ‘İlk ders: İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur Sadece Biraz Zaman Alır’ başlığı altındaki konuşmasına başlayan Karakaş,“1977 yılında serebral palsili olarak dünyaya geldim. Halk dilinde beyin felci olarak bilinen bir rahatsızlık. 6 yaşına kadar hiç konuşamadım, hiç yürüyemedim ama özellikle annemin destekleriyle yürümeye ve konuşmaya başladım. Normalde bizim gibi özel gereksinimli bireylere sahip olan aileler, ilk başta kendini ifade etsin isterler. Ailem de benim için çok uğraştı. Annem de babam da öğretmendi ancak annem, ben doğduktan sonra yalnızca benim öğretmenim olarak mesleğini bırakmak zorunda kaldı. O yüzden şimdi ben, annemin öğretmenken yetiştireceği bütün çocukların yükünü omzumda hissediyorum. Bu sebeple sürekli fazladan çalıştım. Konuşamadığım ve yürüyemediğim için 5 yaşındayken bana zihinsel engelli teşhisi koyan doktor, çarpım tablosunu hızlı bir şekilde ezberlediğim için 6 yaşında üstün zekâlı teşhisi koydu. Eğer ailem bana inanmasaydı şu an karşınızda gönüllerinizi fetheden bir Turgay Karakaş olmayacaktı. 3’e kadar sayan, kırmızı ve mavi topu ayırt eden bir çocuk olarak hayatıma devam edecektim. Burası çok önemli çünkü ne cevherler ve öğrenciler sırf kendini ifade edemediği için, beyninin çalışıp çalışmadığına bakmadan direkt zihinsel engelli okuluna gönderiliyor” diyerek tüm öğrencilere ilham oldu.
 
EN KOLAY OLAN: ÇALIŞMAKTIR
 
İlk ve ortaokulda yaşadığı zorlukları anlatarak, dinleyicilere duygusal anlar yaşatan Karakaş, “Sözün özü, siz o kadar çalışın ki bilgi seli olun. Karşınıza baraj kurmaya çalışanlar olacak. O barajı da yıkın geçin ve benim gibi en kolayı tercih edin: Çalışmak. Bu kadar basit. 9 yaşındayken kendi dengemi sağlayabildiğim zaman gökyüzüne baktım ve o matematiksel dizayna hayran kaldım. O gün ben uzay ile ilgili bir iş yapacağımı biliyordum. Ben çocukken uzay mühendisi olacağım dediğimde herkes bana gülerdi. Üniversiteyi Ankara Üniversitesi’nde Astronomi ve Astrofizik bölümünde okudum. Yüksek lisansımı ve doktoramı da aynı üniversitede tamamladım. Lisans okurken, bölümün adının Uzay Mühendisliği olarak değiştirilmesi için her ay YÖK’e dilekçe yolladım. Bana 2 buçuk senenin sonunda şu kadar ekstra fizik, matematik, kimya ve mühendislik dersi almam gerektiğini söyledi.  Ben 3 yılda bitirebileceğim bölümü 5 yılda bitirerek Türkiye’de belki de ilk 3 yan dal yapan kişi oldum. Mühendislik dersleri alarak da Türkiye’nin ilk uzay mühendisi oldum. YÖK hala kabul etmiyor ama ben her yerde uzay mühendisi olduğumu deklare etmeye devam edeceğim” dedi.
 
BAŞARILARINI ANLATTI
 
İlk İngilizce sunumunu ÇOMÜ’de yaptığını anlatan ve o günün anısını paylaşan Karakaş, ilerleyen süreçte TÜBİTAK SAGE’de çalışmaya başladı. Karakaş, “ Atalarımızın bir sözü var; bir mıh bir nalı, bir nalı bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir ülkeyi kurtarır. İşte ben oradaki mıhım. Mıh dediğimiz bir çividir. Bir işi yaparken en iyisiyle yapmamız, yılmadan yapmamız lazım. Karşımızdaki güçler, çok değişik güçler. Biz, TÜBİTAK’ta proje içinde proje yürüttük. Öyle bir dönemden geçtik, umarım bir daha öyle bir dönemimiz olmayacak. Olmaması için hepimize önemli görevler düşüyor. O görevleri de yerine getirmemiz gerekecek” dedi. Karakaş, bir füzeyi yönlendirebildiğini ancak ehliyet alamadığını söyleyerek, 12 yıl boyunca verdiği uğraş sonucunda kanuna ‘Serebral palsili insanlar doktor kontrolüyle ehliyet alabilir’ ifadesini ekletmiştir. Karakaş ayrıca, Serebral palsili olup doktora yapan, evlenen ve çocuğu olan tek kişidir. Ülkesine büyük bir sevgi beslediğini ifade eden Karakaş, Türkiye için çalışmaya devam edeceğini söyledi. Karakaş, “Türkiye’nin gelecek yüzyıla damga vuracak çalışmalarını yapmaya devam edeceğim” dedi. Ardından Karakaş bir empati çalışması ile yaptırarak, Serebral palsili bireylerin neler yaşadığını göstermeye çalıştı. Karakaş, kendisine yöneltilen sorulara da cevap verdi.
 
“ÇOMÜ’DE ÖĞRENCİ OLMAK HERKESE NASİP OLMAZ”
 
Üniversitenin Öğrenci Temsilcisi Cemal Karabacak kısa bir açılış konuşması yaparak;  “Ecdadımızın var oluş mücadelesi verdiği topraklarda yaşamak, özellikle de bu topraklarda öğrenci olmak herkese nasip olmaz. Bundan 107 yıl önce bir milletin kenetlenip 7 düvele karşı koyduğu topraklarda doğan okulumuz şanlı zaferin adını taşımakta ve bizler için de bir kıvanç kaynağı olmaktadır. Bizler öğrenci konseyi olarak, gerek pandemi süreci gerek benzer olumsuzluklar nedeniyle bir süredir pasif kalan öğrenci konseyi kurumunu şimdiye kadarkinden daha aktif ve canlı bir hale getirmek için çalışacağız. Özellikle göreve başladığımız bu yeni dönemde bilimi yaymak ve bilimin ışığında muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak en büyük amaçlarımızdan bir tanesi. Tüm bunları yaparken, hocalarımızın rehberliğinde öğrenciler olarak kenetlenecek ve tüm öğrencilerin en iyi koşullarda eğitim alması için uğraşacağız. Bu süreçte ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat hocamız gibi vizyoner ve gençliğin fikirlerine açık olan bir yöneticiye sahip olduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz. 5 sene önce ÇOMÜ Tıp Fakültesi Öğrencisi Temsilcisi seçildiğimden beri, bu şehrin merkezinde öğrenci olacağına inanıyordum. 5 sene sonunda artık Tıp Fakültesi öğrencisi, dersleri için kitaba para vermiyor. Üst dönemlerinden kalan kitapları kullanıp, arkasından gelenlere vermek için bize teslim ediyor. Bir eşyaya ihtiyacı olduğu zaman, sosyal medya hesabından bize ulaşabiliyor. Dersleri için üst dönemden koçluk alabiliyor. Kahvesini, yemeğini öğrenci kartını göstererek indirimli alıyor. Artık öğrenci konseyinin bir üyesi olarak, bu hayali tüm üniversitede gerçekleştirmek ve bu kültürü öğrencilerimizle daimi kılmak istiyorum”  dedi.
 
 
Konuşmaların ardından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi akademisyenleri, protokol üyeleri, idarecileri ve öğrencileri sahnede toplu aile fotoğrafı çektirdi.
 
Dilek Akşen