Sağlık

Kalp Ve Damar Hastalıkları Riskini Yönetmek Ve Azaltmak Mümkün

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Sağlık Bakanlığı verilerine göre, kalp hastalıkları yaşamı tehdit eden sağlık sorunları arasında birinci sırayı almaktadır. Bu nedenle, kalp sağlığına özen göstermek ve risk faktörlerini azaltmak önemlidir.

Erişkin bağışıklamasının, kalp yetersizliği ve kronik kalp hastalığı olan hastalar için önemli bir koruyucu tedbir olduğuna dikkat çeken Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Cuma Yeşildaş, 11-17 Nisan Kalp Sağlığı Haftası vesilesiyle önemli bilgiler paylaştılar.
 
Kardiyovasküler hastalıklar, dünya genelinde ölümlerin yaklaşık üçte birine neden olmaktadır. Bu durum, küresel ölüm nedenleri arasında birinci sırayı alır. Kardiyovasküler hastalıkların büyük bir bölümünü oluşturan koroner arter hastalığı da ölümlere en çok yol açan kalp hastalığıdır.
Türkiye'de kalp hastalıkları önemli bir ölüm nedenidir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, kalp ve damar hastalıkları Türkiye'deki ölüm nedenleri arasında birinci sırayı alır ve ölümlerin yaklaşık yüzde 40'ından sorumludur. Sonuç olarak hem dünya genelinde hem de Türkiye'de kalp hastalıkları, yaşamı tehdit eden sağlık sorunları arasında birinci sırayı almaktadır. Bu nedenle, kalp sağlığına özen göstermek ve risk faktörlerini azaltmak önemlidir.
 
TÜRKİYE'DE EN SIK GÖRÜLEN KRONİK KALP RAHATSIZLIKLARI
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik, 2021 yılına kadar olan verilere göre Türkiye'de en sık görülen kronik kalp rahatsızlıkları şöyle sıraladı: “Hipertansiyon (yüksek tansiyon): Türkiye'de oldukça yaygın olan bu durum, kalp ve damar sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratır ve kalp krizi, felç ve böbrek hastalığı gibi sorunlara yol açabilir. Türkiye'deki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 30-35'i hipertansiyon hastasıdır.
 
Koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı): Kan akışını sınırlayan daralmış veya tıkanmış damarlar nedeniyle kalbe yeterli oksijen ve besin maddeleri ulaşamaz. Türkiye'de her yıl yaklaşık 200.000 kişi kalp krizi geçirmekte ve bu durum ölüm nedenleri arasında en önemli yere sahiptir.
 
Kalp yetersizliği: Kalbin kanı pompalamada yetersiz kaldığı bir durumdur. Kronik kalp yetersizliği, kalbin zaman içinde zayıflamasına ve işlev kaybına yol açar. Türkiye'deki nüfusunun yaklaşık yüzde 2'sinde kalp yetersizliği olduğu tahmin edilmektedir.
 
Aritmi (düzensiz kalp atışı): Kalbin anormal elektriksel aktivitesi nedeniyle düzensiz atışlar yaşanır. Aritmiler, genellikle zararsız olmakla birlikte, bazı durumlarda kalp krizi veya felce yol açabilir. Türkiye'de aritmi prevalansı tam olarak bilinmemekle birlikte, aritmiler genellikle yaşla birlikte artan yaygınlığa sahiptir.
 
Kalp kapak hastalığı: Kalp kapaklarının daralması veya kan sızdırması (kalp kapaklarının tam kapanmaması) nedeniyle kan akışının engellenmesi durumudur. Bu durum kalbin daha fazla çalışmasına neden olarak kalp yetersizliğine yol açabilir. Türkiye'de yaşlı nüfusta daha yaygın olan kalp kapak hastalığının prevalansı, 65 yaş ve üzeri nüfusta yüzde 10-15 civarında tahmin edilmektedir” dedi.
 
Kronik kalp hastalığı olan erişkin bireylerde, pnömoni nedeniyle kalp üzerinde ekstra yük oluşabilir
Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik: “Kronik kalp hastalığı olan erişkin bireylerin pnömoniye yatkınlığı konusunda mevcut görüşler, bu bireylerin pnömoni ve diğer solunum yolu enfeksiyonlarına daha duyarlı olduğu yönündedir. Kalp yetersizliği, kardiyovasküler ve kalp kapak hastalıkları dahil olmak üzere kronik kalp hastalığı olanların olmayanlara kıyasla toplum kökenli pnömoni açısından 3 kat, invaziv pnömokokal hastalık açısından 9 kat risk altında olduğu bildirilmiştir. Kronik kalp yetersizliği hastalarında pnömoni ile hastaneye yatış riski göreceli olarak daha yüksektir. Pnömoni geçiren hastalarda akut dönemde kardiyak komplikasyonlar gelişebildiği veya uzun süreli takiplerde kardiyovasküler hastalık gelişme riskinde artış olduğu bildirilmektedir. Kronik kalp hastalığı olan kişilerde, kalp ve dolaşım sistemi zaten stres altında olduğundan, enfeksiyonlar bu durumu daha da kötüleştirebilir ve komplikasyonlara yol açabilir. Pnömoni, özellikle yaşlılarda ve kronik hastalıkları olan bireylerde daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Kronik kalp hastalığı olan erişkin bireylerde, pnömoni nedeniyle kalp üzerinde ekstra yük oluşabilir. Bu durum, kalbin daha hızlı çalışmasına ve daha fazla oksijen tüketmesine neden olabilir. Ayrıca, pnömoniye bağlı olarak oluşan iltihap ve oksijen seviyelerindeki düşüş, kalp yetersizliği, aritmiler ve diğer kardiyovasküler komplikasyonların riskini artırabilir” dedi.
 
Kronik kalp hastalığı olan erişkin bireylerin pnömoniye yatkınlığı ve potansiyel komplikasyonları göz önünde bulundurarak, önleyici tedbirler almak önemlidir uyarısında bulunan Prof. Dr. Ahmet Çelik, bu önlemler arasında düzenli doktor kontrollerini, uygun aşıları (grip ve pnömokok aşıları), sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını ve enfeksiyonların hızlı ve etkili bir şekilde tedavi edilmesini saydı.
 
KRONİK KALP HASTALIĞI OLAN BİREYLER ZATÜRRE AŞISINI ÜCRETSİZ YAPTIRABİLİR
Erişkinlerin bağışıklaması, kalp yetersizliği ve kronik kalp hastalığı olan hastalar için özellikle önemlidir. Bu hastaların bağışıklık sistemi zayıflayabilir ve enfeksiyonlara daha yatkın hale gelebilir diyen Dr. Cuma Yeşildaş: “Enfeksiyonlar, kalp yetersizliği ve kronik kalp hastalıkları olan hastalar için ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bağışıklamanın önemi, bu hastalar için iki ana nedenle ortaya çıkar:
 
Komplikasyon riskinin azaltılması: Kalp yetersizliği ve kronik kalp hastalıkları olan hastaların, pnömoni ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarına karşı daha yüksek bir riski vardır. Bu enfeksiyonlar, zaten zayıf olan kardiyovasküler sistem üzerinde ekstra stres yaratır ve komplikasyonlara yol açabilir. Aşılar, bu hastaların bu tür enfeksiyonlara karşı korunmasına yardımcı olur ve komplikasyon riskini azaltır.
Hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması: Bağışıklama, kronik kalp hastalıklarının ilerlemesini yavaşlatmaya da yardımcı olabilir. Özellikle grip gibi viral enfeksiyonlar, kalp hastalığının daha hızlı ilerlemesine yol açabilir. Bu nedenle, grip aşısı gibi uygun aşıların uygulanması, hastalığın ilerlemesini yavaşlatarak hastaların yaşam kalitesini ve sağlığını iyileştirebilir” dedi.
 
Prof. Dr. Ahmet Çelik: “Erişkin bağışıklaması, kalp yetersizliği ve kronik kalp hastalığı olan hastalar için önemli bir koruyucu tedbirdir. Grip ve pnömokok aşıları gibi uygun aşılar, bu hastaların enfeksiyon riskini azaltır ve kardiyovasküler komplikasyon riskini düşürür. Bu nedenle, bu hastaların düzenli olarak aşılanması önemlidir. Doktorlar, hastaları için en uygun aşılama programını önererek, hastaların sağlığını ve yaşam kalitesini korumada önemli bir rol oynar. Türkiye'de yaşayan kronik kalp hastalığı olan bireyler, aşı polikliniği olan hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde pnömokok yani zatürre aşılarını ücretsiz şekilde yaptırabilirler” dedi.
 
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİYLE KALP VE DAMAR SAĞLIĞI KORUNABİLİR
Kalp ve damar sağlığını korumak için yaşam tarzı değişikliklerinin önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ahmet Çelik, kalp ve damar sağlığı için önerilerde bulundu: “Taze sebze ve meyve, tam tahıllar, yağsız protein kaynakları ve sağlıklı yağlar (örn. zeytinyağı, avokado) tüketmeye önem verin. İşlenmiş ve yüksek şekerli gıdalardan, doymuş yağlardan ve tuzdan kaçının. Haftada en az 150 dakika orta şiddette aerobik egzersiz (ör. yürüyüş, yüzme, bisiklet) veya 75 dakika yoğun aerobik egzersiz (ör. koşu, hızlı bisiklet) yapmaya çalışın. Kas güçlendirme egzersizlerini de haftada en az iki gün yapın. Sağlıklı bir vücut ağırlığı koruyun ve gerekirse kilo verin. Vücut kitle indeksinizi 18.5 ile 24.9 arasında tutmaya çalışın. Sigara ve alkol tüketimini bırakın. Çünkü sigara içmek kalp damar hastalığı riskini önemli ölçüde artırır. Alkol tüketimi ise hem kan basıncında yükselmelere hem de ritim bozukluklarına neden olabilmektedir. Stres, kalp ve damar sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Stresi azaltmak ve yönetebilmek için gerekirse destekleyici yöntemlere başvurun. Yeterli ve kaliteli uyku alın. Yetişkinler için genellikle her gece 7 ila 9 saat uyku önerilir. Düzenli sağlık kontrolü yaptırarak, kan basıncı, kan şekeri ve kolesterol düzeylerini kontrol altında tutun. Doktorunuzun önerilerine ve tedavi planına uyun” dedi.
 
Erişkin aşıların tamamlanmış olması deprem ve pandemi gibi olağanüstü durumlarda önemli
Erişkin aşılarının tamamlanmış olması, deprem ve pandemi gibi olağanüstü durumlar sırasında önemlidir. Bu tür durumların toplum sağlığı ve genel kalkınma üzerinde ciddi etkilere sahiptir diyen Prof. Dr. Ahmet Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Tamamlanmış erişkin aşıları, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Bunun önemi, deprem ve pandemi gibi olağanüstü durumlar sırasında özellikle ortaya çıkar çünkü böyle durumlar insanların birbirleriyle daha yakın yaşadığı ve hijyen koşullarının bozulduğu durumlardır. Erişkin aşılarının tamamlanması, toplum bağışıklığının oluşmasına katkıda bulunur. Bu, bireylerin hastalıklara karşı korunmasına ve hastalıkların yayılma hızının azalmasına yardımcı olur. Olağanüstü durumlar sırasında, sağlık sistemleri zaten büyük baskı altında olabilir. Aşılanmış bireylerin, önlenebilir hastalıklardan dolayı tıbbi yardım ve kaynaklara ihtiyaç duyma olasılığı daha düşüktür. Bu, sağlık sistemlerinin daha fazla kaynağı olağanüstü durumlara yanıt olarak kullanabilmesine olanak tanır.”
 
Erişkin aşılarının aynı zamanda hastalıkların yol açabileceği iş gücü kayıplarını ve ekonomik etkileri azaltarak, olağanüstü durumların ekonomik etkisini hafifletebilir diye belirten Dr. Cuma Yeşildaş, aşılı bireylerin, özellikle pandemi gibi durumlar sırasında müdahale ekiplerine katılma olasılığının daha yüksek olduğunu ve bunun, toplumun bu tür olağanüstü durumlara daha etkili bir şekilde yanıt vermesine yardımcı olabildiğini belirtti.
 
Prof. Dr. Ahmet Çelik: “Özetle, erişkin aşılarının tamamlanması, deprem ve pandemi gibi olağanüstü durumlar sırasında toplum sağlığı, ekonomik istikrar ve acil durum müdahalelerinin etkinliği açısından önemli bir rol oynar. Bu nedenle, bu tür olağanüstü durumlara hazırlık ve müdahalede aşılamanın önemi vurgulanmalıdır” dedi.
 
Haber Merkezi