Gündem

“Dayanışmayı odağa alıp birlikte çalışıp daha güzel bir gelecek inşa edebiliriz”

Kale Grubu’nun, kurucusu Dr. (h.c.) İbrahim Bodur’u vefatının yedinci yıl dönümünde anmak, aynı zamanda değerlerini gelecek nesillere aktarmak için bu yıl ikinci kez düzenlediği ‘Hayata Değer Buluşması’na, gençlerin ‘ortak gelecek için birlikte hareket etme’ çağrısı damgasını vurdu.

Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay, Müze Gazhane’de gerçekleştirilen ‘Hayata Değer Buluşması’nın açılışında yaptığı konuşmada, gençlerin bu alandaki duyarlılığının gelişmesi nedeniyle Türkiye’de sosyal girişimcilerin sayısının günden güne arttığını söyledi. Bodur Okyay, “Gençler, kendi çevrelerindeki eksiklikleri ve ihtiyaçları fark ettikçe toplumun yaşam kalitesini iyileştirecek öneriler geliştiriyorlar. Diğer yandan sosyal girişimcilik de gençler için ideal bir alan sunuyor. Çünkü kişisel ve profesyonel gelişim fırsatları içeriyor. Bir sosyal girişimci olarak, liderlik becerileri, işletme yönetimi, yalnızca toplumda olumlu bir etki yaratmakla kalmıyor; kendi potansiyellerini keşfedebiliyorlar. Sadece kendi başarılarını değil, topluma sağladıkları değeri de ölçebiliyorlar. Bu bakış açısıyla, genç sosyal girişimciler, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nın gelişim sürecinde en önemli pusulamız oldu” diye konuştu.
Birlikte başarma kültürüne ihtiyaç var
“Türkiye’de Gelecek, Sosyal Girişimciliğe Nasıl Gelecek?” başlıklı oturumda konuşan sivil toplum gönüllüsü İbrahim Betil, “Sivil toplumun gelişmesi için gençlerin mücadele etmesi lazım” dedi. Betil, deneyim ve yaratıcılık bir araya geldiğinde güzel projelerin ortaya çıkacağına inandığını söyledi. Aynı oturumda konuşan Birleşmiş Milletler SKA Genç Lideri, Twin Science Kurucu Ekip Üyesi Okan Dursun ise gelecekten umutlu olduğunu vurguladı ve “Bizden önce yola çıkmış olanların ayak izleri, bizim pusulamız. Onların dünya sahnesinde aldığı yeri gördükçe umutlanıyorum. Umudumun bir diğer önemli nedeni de gençler… Birlikte başarma kültürüne ihtiyacımız var. Bilmek önemli ama daha önemlisi aksiyona geçmek…” diye konuştu.
 
 Onarım Atölyesi Kurucusu Ekin Al’ın moderasyonunu üstlendiği “Dünyaya İyi Bakmak İçin Gençlik Etkisi” başlıklı oturumda konuşan Good4Trust Alan Oluşturucu ve Yönetim Çemberi Koordinatörü Eş Yazarı Ece Satıcı, toplumda yaygın olarak kabul gören “Gelecek Gençlere Emanet” söylemine karşı çıkarak, “Gençler bu işi çözer diye düşünürsek çok geç kalmış olacağız. Herkesin bir an önce adım atması gerekiyor” dedi. Satıcı, yeni jenerasyonun dünyaya iyi gelen şirketlerde çalışmak istediğine vurgu yaparken, “Değişim de böyle gelecek” dedi. Biriktir Kurucu Ortağı Yağmur Gömürlü, “Başkalarından bir şeyleri beklemeye gerek yok. Biz bir ateş yakmalıyız, bu ateşi harlayacak kurumları harekete geçirmeliyiz” çağrısında bulundu. Mevcut sistemlerin çalışmadığının görüldüğünü dile getiren Etki Kolaylaştırıcısı İlayda Küçükafacan ise “Gelecek herkese emanet. Mesele, hadi gel birlikte yapalım demekte!” ifadelerini kullandı.
 
Mert Fırat: “Deprem sonrası yaratılan etkinin sürdürülebilir olması önemli”
 
Sürdürülebilirlik İletişimcisi Sertaç Doğanay tarafından yönetilen ‘Ortak Payda, Ortak Fayda: Dayanışma” başlıklı oturumda, 6 Şubat depreminin ardından yapılan yardımların ve dayanışmanın sürdürülebilirliği tartışıldı. Afetin ilk gününden itibaren deprem bölgesiyle dayanışma faaliyeti yürüten kurumlardan biri olan İhtiyaç Haritası’nın Kurucu Ortağı Mert Fırat, “Yaratılan etkinin sürdürülebilir olması çok önemli” derken, diğer Kurucu Ortak Ali Ercan Özgür de Türkiye’nin böyle afet durumlarında ilk refleksi vermekte çok başarılı olduğunu, ancak hayırseverliği organize hale getirmekte sorunlar yaşandığını söyledi.
 
6 Şubat depreminin ardından çalışanları, gönüllüleri, bayi ve iş ortakları, bursiyerlerinin ortak hareketiyle sahada etkili çalışmalara imza atan Kale Grubu’nun İç İletişim Müdürü Deniz Kaçaroğlu Türker ise “Biz Grup olarak, bugüne kadar hep insanı merkeze alan işler yaptık. İçinde bulunduğumuz bu zor günlerde de yine insanı odağımıza aldık. Kaleseramik Vakfı’nın koordinasyonunda ilk etapta akut ihtiyaçların karşılanmasını sağladık. Mobilize ve doğru paydaşlarla organize olmanın ne derece önemli olduğunu gösterdik. Akut durum sona erince bunun bir maraton olacağının farkındaydık. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çözümün bir parçası olmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
 
Depremde hayatını kaybeden babasının işletmesini devralan ve bölgedeki üreticilerle dayanışma sergileyerek Los Chullos adında yeni bir marka yaratan Güven Cem Çullu da adil üretim konusunda bir başlangıç yapmak için başlattıkları girişim konusunda bilgiler verdi.
 
Verinin önemi tartışıldı
 
“Özveriden Veriye Sosyal Fayda” başlıklı oturumu ise Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Semih Boyacı yönetti. Dnd Lab Kurucu Ortağı Mehmet Can İrhan, etki yatırımının her yıl ikiye katlandığını belirtirken, UP School Kurucu Ortak ve CEO’su Mina İlköz Demirtaş sosyal girişimciler için paydaşları ikna etmek açısından verinin çok önemli olduğunu vurguladı. Gözlemevi Kurucusu Handan Uslu ise “Etkiyi belki 10-15 yılda sağlayacağız. Ama kararlı adımlarla buna doğru ilerlemeliyiz” dedi.
 
“Etki Yatırımının İki Ucu” başlıklı oturumda ise Good4Trust Kurucusu Uygar Özesmi, “Etki yatırımı olmayan bir yatırım, kötü bir yatırımdır” diyerek çarpıcı bir tartışma başlattı. Özesmi, etki yatırımının sonuçlarını ölçmek kadar hesap verilebilirliğinin de önemli olduğunu vurguladı. Alethina Kurucusu Can Atacık ise “Sosyal girişimciler genelde kendi ölçeklerinden çok daha küçük düşünüyorlar. Ancak farklı bakış açısıyla görüp ölçeklendirmek gerekiyor. Bir sosyal girişim, etki girişimi olabilir ama ölçeklendirilirken bu gözle bakmak lazım” diye konuştu.
 
Nowak: “Önümüzdeki 10 yılda 500 milyon dolar sosyal satın alma yapılacak”
 
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Sosyal Girişimcilik Birliği Başkanı Daniel Nowak, “Yeni Nesil İş Birliği: Etki Birliği” başlıklı oturumda, “Sosyal girişimcilik konusu son 10-20 yıldır hayatımızda. Daha önce yan proje olarak görülüyordu. Ancak şimdi toplum, şirketler, büyük bir dönüşümden geçiyor. İşlerin sosyal etkisine daha çok bakılıyor. Daha fazla şirket, sosyal satın alma yapmayı tercih ediyor. Daha fazla etki yaratmayı amaçlıyor. Önümüzdeki 10 yılda bu satın alma düzeyinin 500 milyon dolar olması öngörülüyor” şeklinde konuştu. Sosyal girişimlerin toplumun belkemiği olduğunu dile getiren Nowak, sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal girişimler daha fazla dirençli, daha fazla hazır olmayı ifade ediyor. Ancak özellikle 6 Şubat depremi gibi afet durumlarında daha fazla direnç ve hazırlığa ihtiyaç var. Bunun içinde uluslararası örgütler, özel sektör, sosyal girişimcilerle birlikte çalışmalı.”
 
Oturumun yönetimini üstlenen Kale Grubu Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Rana Birden de “Özel sektör ve sosyal girişimcilik ekosisteminin birlikteliği, hatta toplulukların iç içe geçmesiyle 21. yüzyılın ihtiyaçlarına ve krizlerine çok daha uygun hızlı ve sahici çözümler üretebileceğimize inanıyoruz. İki tarafın beraberinde gelen güçlü kaslar, amaçlar ve eylemler, karşı karşıya olduğumuz kompleks krizleri çözmek için oldukça kritik…” diye konuştu.
 
Oturumun konuşmacılarından Nivogo Kurucu Ortağı Arnas Akbaş, deprem felaketinin ardından e-bebek ile yaptıkları ortak proje, Abdi İbrahim Kurumsal İlişkiler, Sürdürülebilirlik ve İletişim Direktörü Oğuzcan Bülbül ise toplumsal yatırım programlarından biri olan sosyal inovasyon alanında hayata geçirdikleri ‘Doz’ programı hakkında bilgiler verdi.
 
Sosyal girişimcinin sahip olması gereken yetkinlikler
 
“Sosyal Girişimcinin Kişisel Alet Çantası” başlıklı oturumda ise bir sosyal girişimcinin başarısında etkili olacak kişisel yetkinlikler ele alındı. Yazar-Eğitmen Hülya Mutlu, bu yetkinlikler arasında ilk sırayı dayanıklılığın aldığını belirterek, diğer becerileri bilişsel esneklik, motivasyon ve öz farkındalık, öğrenme çevikliği, empati ve etkili dinleme olarak sıraladı. Blindlook Kurucu Ortağı Sadriye Görece, kendi açısından öne çıkan özelliklerin cüretkarlık, cesaret ve vazgeçmemek olduğunu söyledi.
 
“Yaratıcı Girişimcilik: Sorun-Süreç-Sonuç” başlıklı oturumu, Kültür Yöneticisi Emre Erbirer yönetti. 3dots Kurucu Ortağı Çağıl Özdemir ve Artcomun Kurucu Ortağı Dora Kezer, çalışmalarından örneklerle yaratıcı girişimcilik alanının bugünü ve geleceğini değerlendirdi. Kezer, “Sanatın demokratikleşmesi için iyi partnerler, iyi ortaklarla yol almak önemli. Bir hızlandırma programına katılmak da büyük fayda sağlayabilir. Doğru anda sizin elinizden tutacak daha deneyimli insanlara, öncülere ihtiyaç oluyor” dedi.
 
Şirketler dönüşmek zorunda, aksi takdirde çalıştıracak yetenek bulamayacak!
 
Günün son oturumunda “Söylemden Eyleme Sürdürülebilirlik” konusu ele alındı. PlumeMag Kurucusu Bihter Ayyıldız’ın yönettiği oturumda konuşan S360 Sürdürülebilirlik Danışmanı Aysel Kapsız, sürdürülebilirliğin şirketler tarafından iş stratejisine entegre edilmesinin önemli olduğunu belirterek, şirketlerin iş modelini yeniden tasarlayacak kaslara sahip olması gerektiğini dile getirdi. Kapsız, “Şirketler dönüşmek zorunda. Çünkü gençler amaç ve etki odaklı şirketlerde çalışmak istiyor. Aksi takdirde şirketler, çalıştıracak yetenek bulamayacak” dedi. Esmiyor Kurucu Ortağı Derin Altan da sürdürülebilirlik konusunda her kesimin verdiği sözleri tutmakta zorlandığını belirtti. Altan, iklim değişikliğinin çok sistemsel bir sorun olduğunu, tek bir şeyi değiştirerek buna karşı koymanın mümkün olmadığını kaydetti.
 
Atölyelerle dopdolu bir gün
 
Hayata Değer Buluşması kapsamında gençlere ve sosyal girişimcilere özel atölye çalışmaları düzenlendi. Sosyal girişimcilere özel olarak düzenlenen ‘Kazan Kazan Modeli’, ‘Kurum İş Birliklerinin Formülü Var Mıdır?’ ve ‘Yeni Kaynakların Kapısını Aralama’ atölyeleri yoğun ilgi görürken gençler için düzenlenen ‘This Is Mana X Upcycling’, ‘Sınırları(nızı) Aşın!’ ve ‘Değişimin Neresindesin?’ atölyeleri de gençlere farklı bir deneyim yaşattı. Ayrıca Sosyal Girişimcilik Pazar Yeri’nde her biri farklı alanda etkin çalışmalar yürüten 50’ye yakın sosyal girişimci tezgâh açarak ürünlerini ve çalışmalarını tanıtma fırsatı buldu.
 
 
Dr. (h.c.) İbrahim Bodur kimdir?
 
Çanakkale’nin Nevruz köyünden çıkarak memleketin sanayileşme yoluyla kalkınmasına vesile olan, ‘önce insan’ diyerek 88 yıllık ömrünü doğduğu topraklara vakfeden İbrahim Bodur, henüz 21 yaşındayken çalışma hayatına atıldı. Doğduğu toprakların insanıyla birlikte doymak, kalkınmanın Anadolu’dan başlamasına öncülük etmek temel arzusuydu. 1957 yılında nüfusu 1.000 kişiyi geçmeyen Çan’da seramik karo fabrikasının temellerini atarken, yerel kalkınmanın da ilk kıvılcımlarını ateşledi. Hayallerine yöre halkını da ortak etti. Bir olmanın, birlikte başarmanın temelleri orada atıldı. Yalnızca Çan değil tüm Çanakkale halkı ‘halka açık şirket’ kavramıyla tanıştı. Çanakkale Seramik Fabrikası’nın başarısına ortak oldu ve birlikte büyüdü. Pek çok genç eğitim olanağına kavuştu ve edindiği nitelikle yerel kalkınmaya destek oldu.
 
İbrahim Bodur’un inanç azim ve gayreti, yalnızca Çanakkale’de değil, Anadolu’nun her bir köşesinde vücut buldu. Mardin’den İzmir’e, Erzurum’dan Yozgat’a, Isparta’dan İstanbul’a sanayiyi götürdüğü her şehirde bölge halkıyla omuz omuza mücadele etmeye ve gayretle yerel kalkınmaya katkı sağlamaya devam etti. Yalnızca seramik sektörünün geleceğine yön vermekle kalmadı. Türkiye’nin her alanda öncü olması için birbirinden farklı sektörlerde yatırım yaptı. Topraktan başladı, gökyüzüne uzandı.
 
Yapılan sayısız yatırımı, eğitime verilen sürekli desteği sürdürülebilir kılmak adına Dr. (h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfını kurdu. Milli Eğitim Bakanlığı desteğiyle geliştirilen projeler, mesleki eğitim kursları ve yenilenen yüzlerce köy okulunun yanı sıra üniversite öğrencilerine verilen burslar sayesinde pek çok parlak genç başarıyla mezun oldu.
 
İbrahim Bodur, yarım yüzyıldan fazla süren sanayi yolculuğunda, attığı her adımda sosyal fayda sağlamayı ve ürettiği değerleri toplumla paylaşmayı önemsedi. Vefatının ardından hayata geçirilen İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı da bu inanç doğrultusunda toplumsal sorunları çözmek için harekete geçen sosyal girişimcilere destek olmayı amaçlıyor.
 
İbrahim Bodur’un sanata duyduğu tutku sanayiciliğinin de öncesine dayanıyordu. Robert Koleji kütüphanesinde geçirdiği saatlerde yalnızca ders çalışmamış, edebiyatla da haşır neşir olmuştu. Şiire ve Türk Sanat Müziğine duyduğu hayranlık, daha o yaşta denemeler yazmasına ve Robert Koleji bünyesinde bir Türk Sanat Musikisi Cemiyeti kurarak konser verilmesini sağlamasına vesile olmuştu. İbrahim Bodur, büyük sanayi atılımı için harekete geçtiği ilk yıllardan itibaren sanat ile kurduğu gönül bağını korudu.
 
Onun değerlerinden bir gün olsun şaşmayan Kale Grubu, Karaköy Perşembe Pazarı’ndaki ilk genel merkez binasını dönüştürdüğü Kale Tasarım ve Sanat Merkezi ile sanat ve tasarım dünyası için yeni bir çekim merkezi oluşturdu.
 
Haber Merkezi