Kente ve yarımadaya isim babalığı yapan antik kentin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olmamakla beraber, şimdiki ilçe toprakları üzerinde kurulmuş olan Gallipolis olduğu bilinmektedir. Gallipolis ismi Gazi Süleyman Paşa’nın 1354 yılında bu bölgeyi fethetmesinden sonra “Gelibolu” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Antik dönemde Khersonesos olarak bilinen yarımadanın adı da, zaman içinde Gelibolu Yarımadası’na dönüşmüştür. Avrupa’ya geçmek isteyen Türkler için, eşi bulunmaz bir köprü vazifesi gören Gelibolu, Osmanlı Devleti’nin deniz üssü haline gelmiş, burada bir tersane inşa edilmiş, böylece Osmanlı’nın Akdeniz’e açılan kapısı olmuştur. 1923 yılında il olan Gelibolu, 1926 yılında Çanakkale’ye bağlı bir ilçe merkezi durumuna getirilmiştir. 1915 yılında I. Dünya Savaşı’nın en kanlı cephesi olan Çanakkale Savaşları, Gelibolu’nun hemen yanında cereyan etmiştir.
Gelibolu; Kırım Savaşı öncesi binlerce Fransız askerinin ve Bolşevik İhtilali’nden sonra ülkelerinden kaçan Rus Wrangel Ordusu askerlerinin de ağırlandığı bir vatan parçasıdır.
İlçedeki konserve fabrikalarında üretilen ürünler Avrupa’da isim yapmıştır. Deniz ve karayolu ile kavşak noktasında olan Gelibolu’nun geleceği turizme bağlıdır.
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, Gelibolu adını taşısa da Eceabat sınırları içindedir. Gelibolu Yarımadası’nın güney ucunda, Eceabat ilçesinin hemen hemen tamamını kapsayan ve Çanakkale Boğazı'nın Avrupa yakasında 33.000 hektar üzerine 1973 yılında kurulmuş olan büyük bir parktır. Birleşmiş Milletler Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde yer almaktadır. Birinci Dünya Savaşı Çanakkale Deniz ve Kara Muharebeleri’nin yapıldığı yerler Gelibolu Yarımadası içerisindedir. Batık gemiler, toplar, siperler, kaleler ve burçlardan ve savaşla ilgili yüzlerce başka kalıntıdan oluşan geniş bir yelpazenin yanı sıra 60.000'i aşan Türk şehidinin ve yine 250.000'i aşan Avustralya, Yeni Zelanda, İngiliz ve Fransız askerlerinin savaş mezarları ve anıtları buradadır. Muharebe alanları, savaş mezarları, anıtlar ve savaşla ilgili kalıntılar "Tarihi Sit Alanı" ve "Kültürel Varlık" olarak tescil edilmiştir. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nı en iyi şekilde gezebilmek için Eceabat İlçesi’ni başlangıç kabul etmemiz gerekir.
Gelibolu Ve Çevresindeki Türk Eserleri
Gelibolu’da Osmanlı Dönemine ait pek çok mimari yapı bulunmaktadır. Türbe ve yatırların yanı sıra hamamlar da oldukça fazla sayıdadır. Gelibolu’da Osmanlı Kültürü’nü yansıtan önemli eserlerden günümüze kadar ulaşanlar arasında I. Murad döneminde yaptırılan Ulu Cami (Cami-i Kebir), Bolayır’daki Gazi Süleyman Paşa Camii ve Türbesi, Çimpe Kalesi, Baruthane, İç Liman, Fransız Mezarlığı, Fener Kayalığındaki Azaplar Namazgâhı, Yazıcızade Camii ve Türbesi, Saruca Paşa Türbesi ve Hamamı, Sofuca Halil Mescidi, Ahmed-i Bican Türbesi, Kasapoğlu Hamamı, Namık Kemal’in Mezarı, Sinan Paşa Türbesi, Emir Ali Baba Türbesi, Bayraklı Baba, Çilehane, Kalafat Mehmet Paşa Mezarı, Hallacı Mansur Türbesi ve dünyanın en büyük Mevlevihanesi bulunmaktadır.
Gelibolu Tersanesi Piri Reis Müzesi
Günümüzde deniz kıyısında kalıntıları görülen Gelibolu Kalesi, Bizans Döneminde 681’den 717 yılına kadar süren Arap akınları sırasında, Gelibolu’nun korunması için 711 yılında yaptırılmıştır. Daha sonra Osmanlılar döneminde onarılmıştır. Piri Reisi Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Müzede, Gelibolulu olduğu bilinen ünlü denizciyi tasvir eden büstler, tablolar ve haritaları yer almaktadır.
Azaplar Namazgâhı
Fener Meydanı’nda bir açık hava camii olan namazgâh, 1407 yılında Hacı Paşaoğlu İskender Bey tarafından inşa edilmiştir. Askerlerinin sefere çıkacakları zaman toplu halde burada namaz kıldıkları varsayılmaktadır.
Gelibolu Mevlevihanesi
17. yüzyılda kurulan Mevlevihane çeşitli dönemlerde onarımlar görmüş, 1899- 1900 yıllarında Sultan II. Abdülhamid Dönemi‘nde yeniden inşa edilmiştir. 1920’de Yunan işgalinde cephanelik olarak kullanılmış ve tahrip olmuştur. Restorasyonu tamamlandıktan sonraki son görünümüyle eklektik bir üslubu yansıtır. Plan bakımından Galata Mevlevihane’sine benzemektedir. Günümüzde hem en geniş araziye hem de en büyük Semahane’ye sahip olan dünyanın en büyük Mevlevihane’si olarak mevlevi törenlerine evsahipliği yapmaktadır.
Gazi Süleyman Paşa Camii (Ulu Camii)
1385’te Sultan Murad Hüdavendigar tarafından yaptırılmıştır. Ulu Camii’nde kılınan Cuma namazlarında imam hutbeye elinde kılıç ile çıkmakta, bunun Süleyman Paşa’nın fetihlerini anmak adına yapılagelen bir gelenek olduğu söylenmektedir.
Kasaboğlu Ali Bey Hamamı
Has Ahmet mahallesinde Altıyol caddesinde, II. Murad döneminden kalma küçük bir yapıdır. Tek hamam planında olup bir göbek taşıyla, iki halvetten oluşmaktadır.
Saruca Paşa Hamamı (Paşa Hamamı)
Alaettin mahallesinde Karaman semtinde yer alan çifte hamam planındaki yapı, II. Murad dönemi eserlerindendir.
Gelibolu Türbeleri
Gelibolu, bünyesinde barındırdığı çok sayıda türbe sebebiyle Türbeler Şehri unvanını hak etmektedir. Bu türbelerin bir kısmının denizcilere ait olması da ayrıca dikkate değerdir. Bazı türbeler anıtsal birer yapı iken, bazıları daha sadedir.
Bu türbelerin en bilinenleri:
Bolayır Gazi Süleyman Paşa Türbesi,
Hallac-ı Mansur Türbesi,
Kaptan-ı Derya Saruca Paşa (?-1454)
Anıt Mezarı,
Sinan Paşa Türbesi,
Kalender Baba (?-1384) Türbesi,
Bayraklı Baba (?-1410) Anıt Mezarı,
Çilehane,
Ece Bey Türbesi ve Karainebeyli Köyü,
Kalafat Mehmet Paşa (?-1793) Mezarı,
Kaptan-ı Derya Emir Ali Baba Anıt Mezarı,
Kaptan-ı Derya Hüsamettin Paşa Mezarı,
Kaptan-ı Derya Güzelce Kasım Paşa Mezarı,
Hüseyin Becce Gazi Mezarı,
Alaettin Kalfa Türbesi,
Hocahamza Türbesi,
Fransız Mezarlığı ve
Namık Kemal’in Mezarı’dır.
Kıyı Turizmi
Gelibolu son yıllarda sakin ve huzurlu tatil yapmak isteyenlerin olduğu kadar sualtı dalış, rüzgâr sörfü ve kite sörf gibi, özel ilgi alanları olan katılımcıların da başlıca uğrak yerlerinden birisidir. Bakir koy ve plajları Saros Körfezi, Kömür Limanı, Bebek Kayalıkları, Hamza Koy, Güneyli Köyü Gelibolu Deniz Feneridir.
Mutfak Kültürü
Gelibolu, deniz ürünleriyle ünlüdür. Bunların arasında sardalye ilk sırayı almaktadır. Sardalye kebabı, tuzlu sardalye, sardalye konservesi çeşitleri gibi, sardalyenin çok çeşitli kullanımı söz konusudur. Peynir helvası, Gelibolu lokumu, Mevlevi tatlısı, süt tarhanası, simit lokumu, tavuklu mantı, akıtma, lakerda ve balık çorbası Gelibolu’da rastlanan enfes tatlardandır.
(Çanakkale Valiliği web sitesinden alıntıdır)
Haber Merkezi