Ancak bu kez, dikkatleri tarihî bir keşfe çevirdi. Perinçek, Gökçeada'nın güneyinde bulunan İncekum plajının kuzeydoğusunda Milattan Önce'ye ait ezme taşlarının bulunduğunu duyurarak arkeologların dikkatini çekti.
“Doğada Gezerken Bazen Keşif Yapabilirsiniz””
Gökçeada'nın, Türkiye'nin en büyük adası olmasıyla bilinmesine rağmen, tarihi kalıntılar bakımından pek keşfedilmemiş bir potansiyele sahip olduğu düşünülüyordu. Prof. Dr. Perinçek'in paylaşımı, adanın zengin tarihî mirasının sadece bir kısmını gün yüzüne çıkardı. Ezme taşlarının bulunduğu bölge, kum yığışımı ve rüzgar kontrolünde oluşmuş kıyı kumullarından biriydi. Jeolog olarak bu keşiften büyük heyecan duyduğunu belirten Perinçek, "Doğa ile baş başa kalmak, yaşamak çok güzel bir duygu. Üstelik, eğer ilgiliyseniz, bir taş ile çok kuş vurma imkanınız da var. Jeoloji yanında, arkeolojik gözlem (bazen keşif) yapabilirsiniz." ifadeleriyle keşfin önemini vurguladı. Prof. Dr. Perinçek'in tarihî keşiflerindeki deneyimi, daha önce Hakkari Cilo Dağları'nda buzul göllerinde ve okyanuslarda balinaların besin kaynağı olan krill ve kardelenle tanıştığını, Kuveyt'te çalışırken çölde tuz domu ararken rastladığı Roma dönemi seramikleri sayesinde arkeolojiye olan ilgisinin arttığını açıkladı. Bu deneyimler, onun jeoloji ve arkeoloji arasındaki bağlantıyı kuvvetlendirmesine ve hatta üniversite hizmeti sırasında Jeoarkeoloji dersleri verme şansı elde etmesine yol açmıştı. Gökçeada'daki bu keşif, adanın tarihî ve arkeolojik potansiyelini daha da ön plana çıkardı. Ancak, henüz yapılmamış olan detaylı araştırmalar ve kazılarla bu ezme taşlarının tam tarihlendirmesi ve kökeni hakkında daha net bilgiler elde etmek mümkün olacak. Arkeologların, bu bölgedeki çalışmalara daha fazla ilgi göstermeleri ve bu önemli tarihî keşfin detaylarını aydınlatmaları bekleniyor. Gökçeada'daki bu tarihî keşif, bölgedeki tarih araştırmalarının ve arkeolojik çalışmaların önemini bir kez daha vurguluyor. Prof. Dr. Perinçek'in öncülüğünde yapılan bu keşif, adanın zengin tarihî mirasının daha da derinlemesine incelenmesi için önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
Murat Çağlayan