Çanakkale Savaşları’nın az bilinen bir kahramanı olarak tarihe geçen Hüseyin oğlu Ali’nin öyküsü, savaşın trajik gerçekleri arasında parlayan bir umut ışığı olarak dikkat çekiyor.
Tarihin Derinliklerinde Kaybolan Bir Kahramanlık Öyküsü
Dr. İsmail Sabah’ın yürüttüğü araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bu yeni hikaye, Çanakkale Savaşları’nın ne denli epik ve dramatik bir savaş olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Hüseyin oğlu Ali adındaki bir askerin, birliklerinden firar ederek savaşa geri dönme kararı alması, savaşın sıradanlıklar arasında gizli kalmış kahramanlık öykülerinden biri olarak tarihteki yerini aldı. Dr. Sabah, konuyla ilgili açıklamalarında, “Çanakkale Muharebeleri, Türk askerinin ruh kudretini sergileyen şayanıhayret ve tebrik bir misaldir. Her geçen gün, savaşın derinliklerinde kaybolmuş yeni kahramanlık hikayeleri gün yüzüne çıkıyor,” dedi. Bu açıklama, savaşın tüm zorluklarına rağmen Türk askerinin azim ve kararlılığının bir kez daha vurgulandığını gösteriyor.
Hüseyin Oğlu Ali’nin Destanı
Hüseyin oğlu Ali’nin öyküsü, ilk bakışta sıradan bir asker hikayesi gibi görünebilir, ancak derinlemesine incelendiğinde savaşın gerçek yüzünü ve askerlerin fedakarlığını gözler önüne seriyor. Ali, birliğinden firar ettiği dönemde, savaşın en kritik anlarından birine şahit olmuş ve yeniden savaşa dönerek, bir nevi 'gönüllü' olarak cepheye geri dönmüştür. Bu cesur hareket, onun savaş sırasında yaşadığı içsel çatışmalar ve savaşın acımasız doğası karşısında gösterdiği büyük cesareti simgeliyor. Ali’nin bu kararlı ve cesur davranışı, Çanakkale Savaşları’nın kahramanlık efsanelerine bir yenisini ekliyor. Çanakkale Savaşları'nın tarihi arka planında, bireysel kahramanlıkların ve fedakarlıkların ne kadar önemli olduğu bu öykü ile bir kez daha vurgulanıyor.
“Geri Çekilen 17. Alaydan Firar Edip Savaşa Geri Dönüyor”
Dr. İsmail Sabah, Çanakkale Savaşları üzerine yaptığı doktora tezi çalışması sırasında, Çan ilçesine bağlı Bozguç köyünden savaşa katılan Hüseyin oğlu Ali'nin hikayesine ulaştı. Harp ceridelerinde karşılaştığı bilgilere göre, 17’nci Alay’da görev yapan Ali, Saros bölgesine geri çekilme emri verildikten sonra savaşmak istediği için birliğinden firar ederek yeniden cepheye dönmek üzere yola çıktı. Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanıhayret ve tebrik bir misaldir. Bizler harp ceridelerini, 1915 yılında burada savaşan birliklerin tuttuğu kayıtları okuduğumuz zaman, gün yüzüne çıkmamış daha nice kahramanlıkları bu belgeler üzerinde okuyabilmekteyiz. Bunlardan biri de Çanakkale'nin Çan ilçesine bağlı Bozguç köyünden Çanakkale muharebelerine katılmış olan Hüseyin oğlu Ali'nin hikayesi. Hüseyin oğlu Ali, normalde Seddülbahir bölgesinde muharebe etmekte olan 17'nci Alay'da görevli bir asker ve bu alay Kerevizdere muharebelerinde Fransızlarla muharebe ettikten sonra kayıplar vermesinden dolayı 2'nci Kerevizdere Muharebesi'nden sonra Saros bölgesine geri çekilmesi kararlaştırılıyor. Fakat 17'nci Alay makineli tüfek bölüğüne bağlı Hüseyin oğlu Ali, siperden çıkmak istemiyor. Neden siperden çıkmak istemediği kendisine sorulduğunda şu cevap veriyor; 'Savaşmaya doyamadım. Siz gidin beni burada bırakın komutanım' diyor. Fakat bölük komutanının ısrarlı emirleri sonucunda Hüseyin Oğlu Ali, mevzisini bırakarak geri çekilmek zorunda kalıyor. 26 Temmuz tarihinde ise Saros bölgesine alayın intikali tamamlanıyor. Hüseyin oğlu Ali savaşmaya doyamadığı için birliğini terk edip, firar ederek Seddülbahir'e doğru, o doyamadığı savaşa kavuşmak üzere yeniden yola çıkıyor. Fakat tarih öyle manidar bir tarih ki 5 Ağustos'ta yola çıkan Hüseyin oğlu Ali, yürüyerek bu intikalini gerçekleştiriyor. Tabii bu arada gün dönüyor. Tarihler artık 6 Ağustos 1915 tarihini gösteriyor ve Kanlısırt'a doğru Avustralyalıların bir taarruzu başlıyor. Burada da öyle bir kanlı muharebe başlıyor ki; Avustralya resmi tarihine baktığımız zaman buradaki muharebe için şu ifadenin kullanılmış olduğunu görüyoruz; 'Savaşan askerlerin ölen arkadaşlarına gösterebilecekleri tek saygı, yüzlerine basmamaktı' diyor. Hüseyin oğlu Ali, bu muharebede yaralanan askerlerle karşılaşıyor. Bizim tahminlerimize göre; yaralı askerlerle Akbaş İskelesi'nin olduğu yerde karşılaşıyor. Ve bu yaralı askerlerle diyaloğu esnasında Arıburnu'nda çok büyük bir savaşın başladığını ve kendilerinin de yaralanıp, cephe gerisine sevk edildiğini öğreniyor. Bu cevabı alan Hüseyin oğlu Ali, "Aradığım savaşı buldum. Artık Seddülbahir'e gitmeme gerek kalmadı' diyerek yaralıların nakledildikleri yoldan ve tüfek seslerini de takip ederek Kanlısırt'a geliyor. Kanlısırt'ta ilk hat siperlerini kaybetmiş olan 47'nci Alay'ı desteklemek üzere gelen ilk birlik ise 57'nci Alay'ın birinci taburu. Tabur komutanı Zeki Bey, Hüseyin oğlu Ali ile burada karşılaştığında kendisine bağlı bir asker olmadığı için 'Sen burada ne arıyorsun. Sen kimsin' gibi sorular sorduğunda, kendisi 'Ne olur bana izin verin, savaşmak istiyorum' cevabını alıyor. Bunun üzerine bu kahraman askerin bu örnek davranışını gördükten sonra kendisine izin veriliyor ve Hüseyin oğlu Ali, 57'nci Alay'ın 1. Taburu ile birlikte tam 3 gün boyunca Kanlısırt'ta Avustralyalılara karşı harp ediyor" dedi.
“109 Sene Sonra Savaşmaya Doyamamış Bir Kahraman Türk Askerinin Hikayesi”
57'nci Alay 1. Tabur'un alayına dönmesinden sonra Zeki Bey'in birliğini terk etmiş, firar gözüken Hüseyin oğlu Ali için bir rapor kaleme aldığını da ceridelerden öğrendiklerini altını çizen Dr. Sabah, "Kaleme almış olduğu bu raporda da bu kahraman asker hakkında herhangi bir işlem yapılmamasını istiyor" diye konuştu. Bu ceridenin Çanakkale'de savaşan askerin nasıl bir ruh azmiyle savaştığını gösteren örnek bir kahramanlık hikayesini bizlere ulaştırdığını ifade eden Dr. Sabah, "Şu an içinde bulunduğumuz tarihte Hüseyin oğlu Ali'nin de katıldığı 6-10 Ağustos muharebelerinin tam 109'uncu senesi. 109 sene sonra savaşmaya doyamamış bir kahraman Türk askerinin hikayesini, bu vesileyle gün yüzüne çıkarmış olduk" dedi.
Dr. İsmail Sabah’ın Araştırmaları
Dr. İsmail Sabah’ın çalışmaları, Çanakkale Savaşları hakkında daha önce bilinmeyen pek çok ayrıntıyı gün yüzüne çıkarmış durumda. Sabah, Çanakkale Savaşları’nın bir ulusun dirilişinin ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi olduğunu belirterek, “Bu tür hikayeler, tarihimizin karanlık köşelerinde saklı kalan gerçekleri aydınlatmamıza yardımcı oluyor. Türk askerinin kahramanlıkları, sadece savaşın değil, tüm insanlığın gurur duyacağı bir mirastır,” şeklinde konuştu.
Çanakkale’nin Kayıp Kahramanları
Ali’nin öyküsü, sadece bir askerin hikayesini anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda Çanakkale Savaşları’nın derinliklerinde kaybolmuş kahramanlık öykülerinin ne denli değerli olduğunu da gözler önüne seriyor. Bu tür keşifler, hem tarihçiler hem de halk için, savaşın anılarını yaşatmanın ve unutturmanın ötesine geçmenin bir yolu olarak kabul ediliyor. Hüseyin oğlu Ali’nin öyküsü, Çanakkale Savaşları’nın sadece bir savaş değil, aynı zamanda insan ruhunun ve kahramanlığının bir testi olduğunu hatırlatıyor. Dr. İsmail Sabah’ın bu araştırmaları, tarihimizin bilinmeyen köşelerine ışık tutmaya devam ediyor ve Çanakkale’nin unutulmaz kahramanlarını yeniden hatırlatıyor.
Haber Merkezi