Festivalin açılış programında, Homeros Bilim, Kültür ve Sanat Ödülü'nü almak üzere katılan ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, adeta bir tarih dersi vererek katılımcılara Çanakkale'nin derin tarihiyle ilgili önemli bilgiler sundu. Prof. Dr. Ortaylı, konuşmasında Troya ve Çanakkale'nin tarihî dokusunun korunmasının önemine vurgu yaptı.
"Çanakkale Tarihi Yaşıyor ve Yaşatılmalı"
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Troya Ören Yeri’ndeki Odeon’da gerçekleştirilen açılış programında, Çanakkale’nin tarihi ve kültürel mirasının korunması gerektiğine dair güçlü bir mesaj verdi. Konuşmasında, Çanakkale’nin yalnızca bir şehir olmanın ötesinde, tarihin yaşayan bir tanığı olduğunu belirten Ortaylı, “Burada tarihi yaşıyorlar. Tarihi yaşadığınız için de her halde buraya büyük gökdelenler, fabrikalar dikmek yerine tarihi çevreyi korumak gerektiğinin bilincindesinizdir. Çanakkale’nin çok fazla kalabalık olmasına da lüzum yok. Başka güzel yerlerimiz de var, burası böyle kalsın” dedi.
"Arkeoloji Türkiye Cumhuriyeti İçin Önemlidir"
Prof. Dr. Ortaylı, konuşmasında Türkiye'nin arkeolojik mirasına da değinerek Osman Hamdi Bey ve Topçu Maraşel Ahmet Cevat Paşa gibi isimlerin arkeoloji alanındaki katkılarını anlattı. Osman Hamdi Bey’in Osmanlı döneminde başlattığı arkeolojik çalışmaların Türkiye Cumhuriyeti için önemini vurgulayan Ortaylı, bu çalışmaların bugün bile etkisini sürdürdüğünü belirtti. "Osman Hamdi Bey, döneminin tek adamı değildir. Topçu Maraşel Ahmet Cevat Paşa, bir matematik dehası olmasının yanı sıra, arkeolojiye olan tutkusuyla da tanınır. Onun çabaları sayesinde İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin zengin kitaplığı oluşmuştur," diyerek bu isimlerin Türkiye’nin kültürel mirasına katkılarına dikkat çekti.
"Çanakkale’nin Tarihi Dokusunu Korumak Öncelikli Olmalı"
Çanakkale’nin tarihi ve kültürel değerlerini koruma konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Ortaylı, Çanakkale'nin hızlı bir şekilde kalabalıklaşmaması gerektiğini söyledi. Şehir planlamasında tarihi ve kültürel mirasın göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Ortaylı, şehre büyük yapıların dikilmesinin bu dokuyu bozabileceği uyarısında bulundu.
“Gerçek Olan Şu Ki Homeros Diye Büyük Bir Adam Var”
Homeros’un varlığı ile ilgili yapılan iddialara da değinen ve Homeros ile ilgili bilgiler veren Tarihçi İlber Ortaylı “ Troya daha çok meşgul edecek bizim bilginlerimizi Rüstem hocanın bana hediye ettiği kitap da benim için bir kazanç oldu. oradaki seyahatnamelerden göreceksiniz Slavico’ya Katalonyalı İspanya elçisi Timur’a gidiş yolunda buralara uğradı. Herkesin nasıl dikkatini çekmiş burası. Tabi bu Troya yok ortada. Fakat civardan geçerken Homeros’a Dayanıyorlar. Homeros bir Aeneas değil. Aeneas, aslında romanın çok bilinen , her metni, her cümleleri ve her kelimesi zapteden Vergilius’tur. Tabi Homeros böyle biri değil. Nerde doğdu? nasıl yaşadı? Ne zaman öldüğü? Üç kişinin üzerinde birleştiği, ittifak ettiği bir biyografi yok. İzmir’den başlayarak her yerde Homeros’un ismi geçer. Eserlerinde bir takım bölümlerin sonradan ilave edildiği, değiştirildiği, hatta hiç onun olmadığı 18. Asır sonundaki büyük tarihi filolog tarafından da iddia edilmiştir. Ona göre sağdan soldan toplanan türkü misali bir abartıdır. Ama gerçek olan şu ki Homeros diye büyük bir adam var. Ve o bu memlekette çok görünenlerden ve klasik kültürün bir parçası. Türkçe Tercümesi de çok iyi Ümit ediyorum ilerde daha çok tercümeler yapılır. Ve göreceksiniz ki onu en iyi çeviren dil de Türkçe Olacak” dedi.
Ödülün Verilmesi Beni Son Derece Duygulandırdı
Ortaylı “Bu kazıların en olduğunu çok iyi takip ediyorum. Korfman’ın ardından Rüstem Hoca’nın daha büyük kanallar açtığına eminim. Yavaş yavaş İlyada’nın şehri ortaya çıkıyor. Fakat, Schliemann’ın kazdığı ve bulduğu şehir, hazineyi yağmaladığı şehir burası değil. Çünkü burası eski punt devletleri. Bu hazine buradan çalındı nizamın ve okuduğu şeyler kurallarına aykırı. Yunanistan ve Rus Çarı da bunu almaktan çekindi çünkü münazaralı bir servetti. Ama Almanya aldı. Bile bile çalınan bu malı aldı. Kriminaller arasında bu gibi şeyler olabiliyor. Moskova’daki müzede de çok güzel bir şekilde tescil ediliyor. Gittiğiniz zaman vatanımızın o kıymetli eserini orada görebilirsiniz. Bir zamanlar mihmandarlık yaptığım bu alanda bana bu ödülün verilmesi beni son derece duygulandırdı. İnsan Kendini bam başka bir atmosferde seyrediyor. Heykelin ve ödülün yaratıcısı ve yapıcısına da hayranlığımı ve teşekkürümü sunuyorum. Bu ödül evimin baş köşesinde olacak. Çanakkale bir kültürel inşaat yeri olacak” dedi.
“Çanakkale savaşları, Bir Ordunun Son Derece Zor ve Koruması İmkansız Görünen Hassas Coğrafyadaki Büyük Zaferidir”
Ortaylı, Çanakkale’nin tarihi zenginliklerine de değinerek korunması gerektiğini vurguladığı konuşmasının devamında “Çanakkale bir büyüklüğün yeri olacak Ama tarihin ve eğitimli bir nüfusun yeri olacak. Şunu çok iyi biliyorum, Çanakkale demek halkının da burada tarihle iç içe yaşayarak daha bilinçli ve saygılı olduğu bir bölgedir. Çünkü burası başka bir yer. Yakın tarihimizde bile Gelibolu yahut Çanakkale gibi bir savaş alanı, bir vatan müdafaa alanı yoktur. Biz burada Fatih Sultan Mehmet gibi Troya ile bağ kuruyoruz. Rönesans’ın büyük entelektüeli, onun bildiği lisanları 15. Asırda çok az Rönesans münevveri ancak ucundan takip edebilmiştir. Bu şehir bunu hak eden bir yerdir. Buradaki insanlar o tarihi yaşıyorlar. O tarihi yaşadığınız için de her halde buraya büyük gökdelenler, fabrikalar tarihi çevreyi korumakla olacağını herkes en az benim kadar bilincinde. Bana sorduklarında ‘Çanakkale çok pahalı gitmeyin’ diyorum. Çünkü buranın çok fazla kalabalık olmasına da lüzum yok. Başka güzel yerlerimiz de var burası böyle kalsın. Çanakkale gibi büyük bir savaşı yapanlar Osmanlı İmparatorlunun yenilenme döneminin büyük komutanlarıdır. Genç yaşta ihtiyarlanan ve tecrübe kazanan generalleridir. Hepsi 40 yaşının altındaydı. Büyük subaylardı ve büyük savunmalar yaptılar ve general oldular. Hiçbir muharip orduda onlar gibileri yoktur. Onların içinde Mustafa Kemal Başta ama onun arkasında Kazım Karabekir, onun arkasında Fetih Bey ve onların kıdemlisi olan Esat Paşa. Buradaki Mevzi komutanı Alman Liman von Sanders’in bir tek meziyeti vardır o da tevazudur. Verdiği yanlış kararları bu kurmay heyetinin ikazı üzerine anında geri almıştır. Bu onu diğer alman paşalardan da ayrı kılar. O yüzdendir ki Atatürk’ün de saygısını kazanmıştır. Bugün Conkbayrı’na gidiniz ve orda bir saat var, göğsünde şarapnel parçaları ile parçalanan saat. Onu Liman Paşa kendisine istemiş. Bu askerinin ona verdiği en kıymetli armağan oldu. Onun yerine kendisine aile arması taşıyan saati Atatürk’e hediye etti. Bu olay bu memleketin nasıl bir maceradan geçtiğini gösterir. Bunlar Almanya’da, İngiltere ordusunda yoktur. Böyle bir zafer Sadece Rusya ve Türkiye’de vardır. Gelibolu çok özel bir yerdir. Bir ordunun son derece zor ve koruması imkansız görünen hassas coğrafyadaki büyük zaferidir. Üzerinde çıkartılan menfi yorumlar. Hepsi düşmancadır. Çok ilginç bir şekilde de bu tarihi yaşayan insanlar, ta Homeros’un İlyada’sındaki Troya ile Hector ve Akhileus ile ilgi kurmak vaziyetinde göstermişlerdir. Bir tarih yaptıklarının ve devam ettirdiklerinin farkındalar. Benim için çok özel ve hassasiyetle korumamız gereken bir coğrafyamız var” dedi.
61. Uluslararası Troia Festivali ve Çanakkale'nin Kültürel Mirası
Troia Festivali, Çanakkale'nin uluslararası alanda tanıtımında önemli bir rol oynuyor. 61 yıldır devam eden bu festival, kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Çanakkale Belediyesi tarafından organize edilen festivalin açılışında, Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın katılımı ve verdiği tarih dersi, festivalin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Çanakkale'nin tarihî ve kültürel mirasının korunması gerektiği mesajı ile başlayan bu yılki festival, sanat ve kültürün bir araya geldiği pek çok etkinliğe ev sahipliği yapacak. Festival boyunca düzenlenecek konserler, sergiler, söyleşiler ve diğer etkinlikler, şehrin tarihî dokusunu ve kültürel zenginliğini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Çanakkale’nin geçmişten günümüze taşıdığı bu zengin mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da belirttiği gibi, sadece bu şehri değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir sorumluluk. Uluslararası Troia Festivali, bu bilinçle düzenlenen etkinlikleriyle, Çanakkale'nin tarihî ve kültürel dokusunun önemini bir kez daha vurguluyor.
Ogün İnal