Gündem

KUMKALELİ ÇİFTÇİ İSYANDA

1 Ekim 2019 itibari ile elektriğe gelen yüzde 14,9’luk zam sadece vatandaşı değil çiftçiyi de zor durumda bıraktı.  Böylece konutlarda 69,3 olan elektriğin kilovatsaat fiyatı tarımda kullanılan 70,2 kuruştan 80,6 kuruşa çıkmış oldu. 

“Domates 30 kuruş, elektrik faturası 300 bin lira”
Tarım ve hayvancılıkta, elektrik üzerindeki yüzde 18'lik KDV sıfırlanmasını, yüzde 1 enerji fonu ve yüzde 2 TRT payı kaldırılmasını bekleyen ve kendini ‘Batık çiftçi’ olarak tanıtan Kumkaleli çiftçi Mehmet Ali Yücel, “Aracı zaten bizim üstümüze kene gibi yapışmış, kanımızı emiyor. Eskiden bu kadar değildi, çiftçi çok rahattı. Şimdi girdiler çok pahalı.  Devlet bize zorla çiftçiliği bıraktıracak.  Köyler boşalmaya başladı. 3 yıldır borçlar ile mücadele ediyorum.  5 aylık çeltik sezonunda bana gelen elektrik faturası 300 Bin TL. Elektriğe 250 Bin TL ödedim, 50 Bin TL borcum kaldı. Tarımsal kullanımda elektrikte yüzde 50 indirim bekliyoruz. Mazotun fiyatı belli, gübre belli.  5 ayda çeltik işçisine verdiğim para 40 Bin TL. 30 Kuruşa domates satıp bu borçları nasıl ödeyelim. 2020’de pazara gidecek insan bulamayacağız” dedi.
Kendini ‘Batık çiftçi’ olarak tanıtan Kumkaleli çiftçi Mehmet Ali Yücel,  bütün kışı banka önlerinde geçirmek zorunda kalacağını ifade ederek, Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’ye seslendi ve  çiftçinin tarımda kullandığı elektriğe indirim yapılması gerektiğini dile getirdi.
“CEBİNDE PARASI OLAN, SERMAYE SAHİPLERİ OVAMIZDA TOPRAK TOPLUYOR”
Çiftçi Yücel,  Kumkale’nin bereketli topraklarına vurgu yaparak köyünü ‘Üstü açık fabrika’ olarak ifade etti ve “Kendimi bildim bileli Kumkale’de çiftçilik yapıyorum.  1000 dönüm arazide ekim yapıyorum aynı zamanda hayvancılık da yapıyorum. Zeytin, mısır çeltik ve domates ekiyoruz.  Kumkale’de domates bizim velinimetimizdir. Bizim köyümüz üstü açık fabrika gibidir.  Altı aylık dönemde 20 kişiye istihdam sağlıyoruz. Eskiden köyümüzde arazi almak için birbirimizle kavga ederdik,  şimdi toprağımıza toprak katamıyoruz.   Cebinde parası olan, sermaye sahipleri ovamızda toprak topluyor. Köylünün alacak gücü yok. Şimdi kış boyunca ömrüm banka önlerinde geçecek.  Bankalara geldiğimizde üstü başı temiz düzgün olanların işi görülüyor, biz bekleyip duruyoruz.  Bu iş nereye gidiyor, bilmiyorum” dedi.

“2020’DE PAZARA GİDECEK İNSAN BULAMAYACAĞIZ”
Elektrik faturalarında indirim beklediklerini ifade eden Çiftçi Yücel, “Ziraat Odası Başkanımız İsmail Kaya üreticinin kalkınması için tavan taban fiyatı uygulaması gelmelidir dedi, ne diyorsa arkasındayım.  Aracı,  bizim üstümüze kene gibi yapışmış, kanımızı emiyorlar. Eskiden bu kadar değildi, çiftçi çok rahattı. Şimdi girdiler çok pahalı.  Devlet bize zorla çiftçiliği bıraktıracak.  Köyler boşalmaya başladı. 3 yıldır borçlar ile mücadele ediyorum.  5 aylık çeltik sezonunda bana gelen elektrik faturası 300 Bin TL Elektriğe 250 Bin TL ödedim, 50 Bin TL borcum kaldı.   Tarımsal sulamada elektrik tüketiminde indirim gelmelidir. Tarımsal sulama konusunda elektrikte, yüzde 50 indirim bekliyoruz. Mazotun fiyatı belli, gübre belli.  5 ayda çeltik işçisine verdiğim para 40 Bin TL. 30 Kuruşa domates satıp bu borçları nasıl ödeyelim. 2020’de pazara gidecek insan bulamayacağız” dedi.

“BEN ÜRETMEZSEM, SİZ NE YAPACAKSINIZ? “
 Çiftçi üretmezse,  sofranıza domatesi pirinci nasıl sokacaksınız?   Bankadan kredi kullanıp da ödemeyen yurt dışına kaçtı, ben arazimi bırakıp nereye kaçacağım?  Bana bir banka müdürü dedi ki, sat arazilerini öde borcunu. Olacak iş mi” değerlendirmesini yaptı.
“DEVLET GÜNDEN GÜNE İŞİMİZİ ZORA SOKUYOR”
Tarım Bakanlığı’na kadar gideceğini de sözlerine ekleyen Çiftçi Yücel, “Bankalar kredi verirken tabana yayılmalı, tabanın sesine kulak vermeli.  Sıfır faizle hayvancılık kredisi verdiler. Avukat mı, doktor mu hayvancılık yapacak ben mi yapacağım? Hayvancılığı biz yaparız.  Avrupa’da işi bozulan gelmiş, dağ başından arazi almış, devletten hayvanı almış, hayvancılık yapacakmış.   Üstüme ne varsa bankalara ipotekli.  Bugün yeniden bankadan kredi kullanacaktım, alamadım. Tarım Kredi Kooperatifi’nden bloke konmuş. Çıkan krediyi de alamıyorum.  Tarım Kredi olmasa biz adım da atamayız.   Devlet günden güne işimizi zora sokuyor.  Taban ayağını yere sağlam basmalı. Tarım Bakanlığı’na gidip Bakan’a derdimi dökeceğim. Afyonlu bir çocuk, ‘Ben üç kere gittim, güvenlikleri geçemedim’ dedi, ben geçerim” ifadeleri ile sözlerini sonlandırdı.

Dilek Akşen