Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere yönelik dijital içerikli mesleki gelişim programı başlattı. Uluslararası bilişim ve teknoloji şirketleriyle yapılan protokollerle, önce bilişim ve tasarım öğretmenlerine, sonrasında da tüm öğretmenlere yazılım eğitimleri verilecek. Bu kapsamda Google ile algoritmik bilgi işlemsel düşünme, otomasyon, robotik, algoritma süreçlerine ilişkin imzalanan protokol kapsamında 2020 yılı içinde 20 bin öğretmenin bu alanda eğitim alacak. Konu ile ilgili açıklama yapan Eğitim İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Mantaş, “Milli Eğitim Bakanlığı her konuda olduğu gibi bu konuda da bildiğini okuyor. Ders kitaplarını da e-kitap üzerinden bölüm bölüm hazırlayıp yüklediler ama akıllı tahta dedikleri özellikle tek fazlı olanlar ki tek fazlılar birçok okulda var ve bunlar doğru dürüst çalışmıyor, yani okullar teknolojik çöplüğe, hurdalığa dönmüş durumda” dedi.
Akıllı tahtalara filtre konduğunu, ama verimli kullanma konusunda sıkıntı yaşandığını kaydeden Mantaş, “ Mesela Youtube’a girip bir videoyu oynatmanıza izin vermiyor. Böyle olunca da öğretmenler işleyecekleri konuyu kitaptan fotokopi ile çoğaltıp öğrencilere dağıtarak işliyor. Hal böyle iken bu konuda öğretmenlere eğitim verilse de, alt yapı sorununun çözülmemesi nedeni ile bunun eğitim sistemin ne kadar faydalı olacağı tartışılır” dedi.
“Öğrencinin sınav kaygısı yaşamaması mümkün değil”
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un liselere giriş sınavını kastederek, “Sınava değil hayata insan hazırlamalıyız” sözlerini de değerlendiren Mantaş, “ Sayın Bakan Ziya Selçuk ilk göreve geldiğinde “Öğrencilerimizi sınav kaygısından arındıracağız” demişti. Bu yıl LGS’ ye ilk defa yüksek oranda sekizinci sınıf öğrencileri girecek. Bununla ilgili bir tedbir alınmış değil. Bu yöntemler ile öğrencinin sınav kaygısı yaşamamasını sağlamak pek mümkün gözükmüyor. Şu an muhafazakar bir iktidarın eğitim politikası açısından yapılmış çalışmalar gibi gözüküyor. Şimdi ortaokullara öğrenciler sınavsız alınıyor değil mi, öğrenciler 4. Sınıftan sonra istediği ortaokulu adrese dayalı sitem ile tercih edebiliyor. Proje okul bünyesinde Çanakkale meydana gelen olayda İmam hatip okulunun bünyesinde bulunan ortaokula sınavla öğrenci aldılar. Milli eğitim komisyon kurdu öğrencileri sınava tabii tutarak bu ortaokula seçmece öğrenci aldılar. Bu yasalara uygun mu? Hayır değil. İmam Hatip ve türevi okulları ve müfredatlarını geliştirmek yönünde her türlü pervarsızlığı ve hukuksuzluğu yapabilenler, halkın çocuklarının gittiği kamu okullarına maalesef aynı hassasiyeti göstermiyorlar, aynı imkanları vermiyorlar” diye konuştu.
“Üniversiteye hazırlık okul öncesinden başlamalı”
Mantaş açıklamasının sonunda yine Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un öğrencilerin üniversitelere girebilmek için yaşanan yığılmanın, meslek liselerini ön plana çıkartıp, ara eleman yetiştirerek önleme planını da komik bulduğunu ifade ederek, “Türkiye’ de 18 milyon okul öncesi ve ortaokul öğrencisi var. 7 buçuk milyon da üniversitelerde eğitim gören öğrenci var. Orta öğretimden üniversiteye geçişte geçen yılkı durumu söylüyorum, çok yüksek bir öğrenci grubu herhangi bir üniversiteye yerleştirilememiştir. Geçen sene üniversite sınavına giren öğrencilerin yaklaşık olarak yüzde 25’inin sıfır çekti. Ciddi bir öğrenci sayısının üniversiteye giriş sınavında sıfır çektiği bir eğitim sisteminde üniversiteye girmek isteyen öğrenci sayısını azaltsanız ne olur, azaltmasanız ne olur? Üniversiteleri mantar gibi çoğaltmışsınız. Bir sürü vakıf üniversitesi kurulmuş. Niteliksiz, bilimsellikten uzak sıradan lise düzeyinde meslek yüksekokulu seviyesinde üniversiteler var. Öğrenciler bu üniversitelerden mezun oldukları zaman istihdam imkanları bulunmuyor. Öğretmenlik Bölümü üzerinden örnek vererek anlatayım. 750 bine yakın atanamayan öğretmen var ve hala mezun veren Eğitim Fakülteleri var. Pedagojik formasyon alan Fen Edebiyat Fakültesi mezunları da bu alana bir şekilde dahil oluyorlar. Siz bunu planlayamıyorsunuz, Türkiye’ deki üniversiteye giriş öğrenci yığılmalarını engelleyeceksiniz. Sistem okul öncesi eğitim planlamasından başlaması gerekiyor. Buradan başlayıp planlayacaksınız, okul öncesinden orta öğretime oradan da üniversiteye geçişleri kademe kademe öğrencilerin yetenek alanlarına göre bunu sağlayacaksınız. Şu anda sadece Tıp Fakültesi öğrencilerinin mezun olduktan sonra iş garantisi var. Diğer üniversite okuyan öğrencilerin hiç birinin iş garantisi yok. Meslek liselerini yönlendirme benim görüşüme göre çocuk işçiliği teşvik eden, sermayeye tamamen ucuz iş günü yaratmaya yarayan bir sistem. Meslek liseleri çok önemli kalifiye eleman yetiştirme anlamında ciddi bir alan. Bugün Organize Sanayi Bölgelerinde açılan Meslek Liselerine baktığımızda, o projenin alt yapısına ve içeriğine baktığımızda tamamen çocuk işçiliği teşvik eden ucuz iş gücünü isteyen, sermaye grubuna kolaylık sağlayan bir sistem” dedi.
Özel Haber: Ogün İnal