Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl başkanlığı tarafından Corona Virüs salgını tedbirleri kapsamında çalıştığı işyeri kapanan, işte çıkarılan ve günlük yevmiye usulü çalışan vatandaşlara ve ailelerine yardım amaçlı başlatılan Askıda Gıda Projesi önemli bir katılım ile devam ediyor. Askıda gıda Projesinin yaratıcısı, Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi il Bilim ve Danışma Kurulu Üyesi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ekrem Tufan projesinin detaylarını İşte Çanakkale Gazetesi’ne anlattı.
Tufan, “Projemiz aslında bizim Hüseyin Çay arkadaşımız ile yaptığımız çalışmalar ile ortaya çıktı. Hüseyin Çay arkadaşımız bir gün Facebook Messenger’dan “Fevzipaşa Mahallesinde durumlar çok kötü, insanlar çok yoksul, herkes benden bir şey bekliyor ama benim elimden bir şey gelmiyor, ne yapacağım bilemiyorum, bunalımdayım” deyince benimde aklıma böyle bir proje geldi. Dedim ki; “Hüseyin o zaman bir proje yazalım, sosyal sorumluluk projesi. Bunu bir düşünelim ” dedim. Hüseyin aynı zamanda Fevzipaşa Mahallesi'nin çocuğu, o mahallede doğup büyüyen bir arkadaşımız. Çanakkale Belediyesi’nde çalışıyor, aynı zamanda da Cumhuriyet Halk Partisi yeni il yöneticisi. Ben bir sosyal sorumluluk projesi yazdım. CHP Çanakkale İl Başkanı Ümit metin Ural’ la da görüşüyorduk. Dedim ki; “Hüseyin Çay bilgi verdi bunun üzerine de ben böyle bir proje yazdım CHP olarak bu projeyi hayata geçirmeyi düşünür müsünüz?” Metin bey baktı projeye, “ Harika hocam biz b u projeyi hayata geçiririz” dedi. Benden de projenin hayata geçirilmesi konusunda destek istedi. CHP il Başkanı Metin Ümit Ural zaten bir Bilim ve Danışma Kurulu oluşturulma aşamasındaydı. Ural “ Bilim ve Danışma Kurulunun ilk üyesinin sizin olmanızı istiyorum bu projede kurulun ilk projesi olsun “ dedi. Ben de “tamam” dedim. Proje fikrimiz böyle ortaya çıkmış oldu” dedi.
“Mağdur kesim için kampanya başlatan ilk proje olduk”
Projenin ortaya çıkmasının ardından çalışmaları hızlandırarak projeyi başlattıklarının ifade eden Tufan, “Askıda Gıda” projesi çok tuttu. Aslında projede birçok koşulu hesaplamış değildik. Örnek vermek gerekirse Ankara’dan gelen rüzgarların “belediyeler yardım toplayamaz” diyeceğini bilmiyorduk bu projede. Biz Türkiye’ de Corona Virüs tedbirleri nedeni ile mağdur olan kesim için yardım başlatan ilk projeyiz. Projeye 24 Mart’ ta başladık. Biz projeyi hayata geçirirken mahalle zaten yoksul, bu arada benim en korktuğum konu, bir projede para olursa sıkıntı olur. Bu nedenle de pek çok insan “aman adım lekelenir” diye projeyi yapmaz. Bende bu korkuyu yaşayanlardanım. Gerçekten para ile oynamak risklidir” diye konuştu.
“Paraya dokunmamak için bakkal modelini bulduk”
Bu tur yardım projelerinde en büyük sorunun para olduğunu vurgulayan Tufan, hem paraya dokunmamak için nasıl bir yöntem bulduklarını hem de nasıl yardım yaptıklarını hakkında bilgiler vererek, “ Yardım projelerinde paraya dokunmak yada parayı direk kendinize ait hesaplarda toplamak çok riskli olduğu için dedik ki; ‘Biz bu projeyi paraya dokunmadan yapmamız lazım’. Bu düşünce ile bakkal modelini bulduk. Yerelde yaşayan küçük esnaf bizim için önemli ve değerlidir. Mahalle Bakkallarının ayakta kalması lazım. Ekonomide önemli bir yer teşkil ediyorlar. Bakkal olmazsa paramız olmadığında süper market bize ekmek vermez. Bakkala gider aldıklarını veresiye defterine yazdırırsın. Bakkal seni tanır her şeyi verir para almadan. Yeri gelir evinin anahtarını teslim edersin. Çocuğuna gerekirse telefon eder harçlık vermesini, akşam verilen harçlığı geri ödeyeceğini söylersin, bakkal çocuğuna harçlık verir. Ama süper market bunu yapmaz. Bu nedenle küçük esnafın bakkallar dahil olmak üzere tüm küçük esnafın korunmaya alınması gerekiyor. Bunu illa devletin yapması gerekmiyor, tabii ki devletinde bazı sorumlulukları var ama bizde vatandaşlar olarak kendi kendimize bir küçük esnafı yaşatacak alışverişleri bakkaldan yapmamız lazım. Projemizin adı “Askıda Gıda”. Aslında “Askıda Gıda” projesi böyle bir şey değil. Askıda ekmek, askıda çay, gibi bir yaklaşım yapmaya çalıştık. Muhtemelen bu askıda diye başlayan aslındada bir yardımı öngören açılmayı da Türkiye’ de muhtemelen ilk ben başlattım. Açık öğretim bürosu Belediye İş Merkezi’nde iken iş merkezde bulunan çay ocağı ile başlatmıştım bu alışmayı. Ben o günlerde gazetede bu çalışmayı İtalyanların kafelerinde böyle bir çalışma yaptıklarının okudum, ‘Biz niye aynısını yapmıyoruz?’ diyerek ilk çay ocağında askıda çay olarak denedik projeyi. Daha sonra çalıştığım fakültenin kantininde gittim ve bu projeyi konuştum ve şuanda da kantinde askıda çay, askıda tost projesi uygulanıyor ve halada uygulanmaya devam ediyor. Kantindeki askıda projesine örnek vermek gerekirse siz bir çay içer ama 2 çay parası öder bir çayı askıya yazdırırsınız. Sonra parası olmayan bir öğrencide gelir “Askıdan bir çay abi” der kimsede sana paran yok mu? diye sormaz. Sistemde askıya kim çay ya da tost astırdı, parayı kim verdi askıdakileri kim aldı diye hiçbir bilgi yoktur. Aslında nazikçe birisi birisine çay ya da tost ısmarlamış olur. Bizim “Askıda Gıda” projemiz böyle değil. Şimdi diyeceksiniz ki niye adını “Askıda Gıda” koydunuz o zaman? Askıda projesinde, Türk toplumu bu isme aşına. Yani askıda gıda projesinin birbirine yardım etmek olduğunu artık herkes biliyor. Dolayısı ile başında askıda kelimesi olan bir proje ile yola çıktığımızda, topluma hızla yayılması ve hızla geri dönüşler almanız için tolumun bunun bir yardım kampanyası olduğunu bilmesi gerekir. Bir de bu projeyi biliyorsunuz CHP başlattı. CHP’li olmayanlar herhangi bir proje adı verseydik tereddütle yaklaşacaklardı. Bu askıda kelimesini ilk duyduklarında bunun bir yardımlaşma projesi olduğunu anlasınlar istedik, öğlede oldu doğru bi şey yapmış olduk. Daha sonda Hüseyin Çay’a rica ettik. Bizim projemizdeki mahalle elçimiz. Hüseyin arkadaşımıza dedim ki; ‘Mahalledeki tüm bakkallara git’ yarın öbür gün bir tane mahalle bakkalı ile çalışsak diğerleri bizi dışladınız diyecek. Mesela bakkal sahibi AKP’ li olsa zaten projede yandaşlarınızla çalışıyorsunuz diyecek, zaten projede CHP’nin projesi diyecekti. Ve biz her türlü orada damgalanacaktık. Hüseyin’ e tekrar tekrar söyledim “ Lütfen tüm bakkallara git ve şu pazarlığı yap” dedim. Hüseyin, “ Hocam üç bakkal var. Üçüne de gittim biri kabul etmedi” dedi. Diğer iki bakkalın kabul ettiği şartlar neydi ? Biz bakkal sahiplerinden IBAN numarası istedik ve her akşam saat 17.00’de hesap özetlerini bankadan alacaklar bizimle paylaşmayı kabul etmelerini istedik. Onun dışında her ürüne fiş kesmelerini istedik. 16 tane ürünümüz var. 2’ si temizlik ürünü olmak üzere toplanda 16 ürünüz var kampanyamıza dahil olan. Bu ürünler için fiyat istedik bizimle çalışmayı kabul eden bakkallardan. Kaldı ki üç aşağı üç yukarı aynı fiyatlar verildi ama bir bakkalda fiyatlar biraz daha farklılaştı. Mesela o bakkal benim kanaatimce daha az para gönderiliyor çünkü insanlar yardım listesindeki malzemelerin fiyatına bakıyor ve biz çalıştığımız iki bakkalında ürün fiyatlarını sosyal medya hesabımıza yazdık. İnsanlar bu fiyatlara göre listesinden uygun fiyatlı ürünleri seçtikleri için fiyatı daha uygun bakkalın hesabına yardım miktarını belirleyip para yatırıyorlar. Parayı bakkalların hesabına gönderen yardımseverler gönderdikleri miktarın ve ürünlerin yazılı olduğu dekont fotokopisini Whatsapp hattımıza gönderiyor. Bizim bir Excel tablomuz var. Gelen dekontları bu tablomuza işliyoruz ve yardımın hangi ilden geldiğini, kaç numaralı makbuz ile geldiğini yardımı kimin yaptığını ve yardımı hangi bakkal yardımı ile yapacağını bu tabloya işliyoruz. Akşam saat 17.00 olduğunda iki bakkaldan günlük hesap özetleri istediğimiz için, banka hesaplarına kaç para yatmış bu hareketlerin özetini istiyoruz. Bakkallardan gelen hesap özetleri ile bizim sistemimize kaydettiğimiz bilgileri ve hesapları karşılaştırıyoruz, arada bir kaçak olmasın diye. Şuana kadar böyle bir kaçak olmadı. Sonrasında gelen miktarlar hangi bakkala kaç liralık yardım geldiyse on göre dağıtım yapıyoruz. Kimlere bu yardımı ulaştırıyorsunuz diye soracak olursanız yardım talep edenler vardı. Ama biz şu ana bu yardım taleplerini almıyoruz. Projenin en başında Hüseyin Çay arkadaşımız Fevzipaşa Mahallesine gitti, yardıma muhtaç olanlara projemizi duyurdu, onlarda gelip bize isim, soy isim, adres ve telefon bilgilerini bize yazdırdılar. Hatta bu süreçte yardım almak için bize gelerek bilgilerini verenlere birtakım sorular sorduk kendilerine. Ailede kaç kişi yaşıyor?, çoçuk var mı?, ebeveyler evde yaşıyor mu ?, ailede kronik hastalığı olan var mı?, aile bireylerinden hapiste olan biri var mı ? gibi bir takım sorularımız vardı ve süreçte bu bilgileri de Hüseyin arkadaşımız aldı ve bizim sistemimize tüm bilgileri yükledi. Sistemde bir öncelikle kronik hastalıkları bulunan insanlara yardım etmeyi tercih ettik. Askıda gıda projesinin ilk yardım dağıtımını onlara yaptık” dedi.
“Askıda Gıda Projesi’nin her anını hesap verebilirlik üzerine kurduk”
Bu tur yardım projelerinde güven kelimesinin aslında her şey olduğunun altını çizen Tufan, “Yardım projelerinde tamamen şeffaf olmak ve hesap verebilir olmak bizim için çok önemliydi” diyerek şunları söyledi:
“Askıda gıda projesi yardım dağıtımını da şöyle yapıyoruz. Liste elimizde zaten. Akşam 17.00 itibari ile bakkallarımızdan gelen hesap özetinden sonra hangi bakkala kaç para geldiği belli, ben sisteme giriyorum. Bize yardım talep edenlerden en fazla yoksul olan ailelerden en az yoksul olan ailelere göre sıralama yapıyorum. Ogün kampanya kapsamında bakkallarımıza ne kadar para geldi ise bu miktar mesela 12 aileye yardım yapmamıza imkan veriyorsa ben 12 aileyi belirliyorum. Destek alacak aileler bölümüne işliyorum, telefonlarını kaydediyorum. Bu aileler arasında bebeği olan aileler varsa 14 Temel Gıda ürününün yanı sıra 2 ürün daha veriyoruz bebeği olanlara. Bu ürünler bebek bezi ve bebek maması. Bebeği olan aileler 16 ürün yardımı alıyorlar. Hüseyin Çay arkadaşımız benim hazırladığım on-line Excel tabloyu görüyor ve anlaştığımız iki bakkala talimat veriyor. Bakkalar dan birine sen 10 poşet hazırlayacaksın, bu paketlerin 8 tanesi düz, yani 14 ürün bulunan paketler. İkisi ise 2 ilave ürünü olan yani 16 ürünlü paketler olacak diyor. Diğer bakkala’ da poşet talimatını veriyor ve bakkallar bu poşetleri her bir poşete fiş keserek ya da fatura düzenleyerek hazırlıyorlar. Hüseyin Çay arkadaşımız her akşam saat 20.00’ den sonra beşer dakika arayla o gün yardım paketlerini alacak aileleri arıyor ve “Şu bakkalda poşetiniz var, gidip alın diyor” o aile temsilcisi poşetinin hazırlandığı bakkala gidiyor, bakkal onlara poşetlerini teslim ediyor, o poşet için kestiği fişin arkasına yardımı alan arkadaşın adını soyadını yardırıp imzasını attırıyor. Bu işlemin ardından da yardım alan kişi poşetini alıp evine gidiyor. Hava karanlık olduğu için yardım alanı gizlemiş oluyoruz, yardımı afişe etmiyoruz. İnce bir şekilde davranmaya, yoksulu incitmemeye kırmamaya gayret ediyoruz. Bu nokta bizim hassas noktalarımızdan biri. Hüseyin Çay arkadaşımız o gece ya da ertesi gün bakkallardan arkası imzalı bu fişleri topluyor. Tekrar kendi sistemimize bu bilgileri girip yardım alanların fiş numaralarını kaydediyor. Biz bu arada hangi yardıma ihtiyaç duyan kişinin hangi bakkaldan hangi fiş numarası ile yardım aldığını da takip ediyoruz. Ayrıca fişlerin arkasında yardımı alanların imzası da var biliyorsunuz bu fişleri de arşivliyoruz. Yani herhangi bir “ çaldınız, çırptınız, yardımları vermediniz, Osman’ a değil de Ayşe’ ye götürmüşsünüz “ denildiğinde bunu diyenlere makbuzları gösterebileceğiz.”
“Bu proje sona erecek ama birileri projeyi devam ettirmeli”
Projeyi ilk hayata geçirdikleri Fevzipaşa Mahallesi’nde projeyi 30 Nisan itibari ile tamamlayacakları bilgisini de veren Turan, “Askıda Gıda projemiz 24 Mart itibari ile başladığında dedik ki 30 Nisan’ da pilot mahalle olarak seçtiğimiz Fevzipaşa Mahallesinde projeyi bitiriyoruz. Bu bir proje çünkü, sonsuz bir şey değil. Askıda Gıda Projesi sona erdikten sonra, Çanakkale Valiliği, yada Çanakkale Belediyesi, bu projeyi devam ettirmek isteyebilir, bu durumun karar merci ben değilim bu projenin yaratıcısıyım. Ama bu proje devam etmeli çünkü Corona Virüs salgınının sona ermesinden sonra da insanların yoksulluğu devam edecek. Bu projenin devam ettirilerek iyi kötü ailelere destek verilmesi gerekiyor. Fevzipaşa Mahallesi için proje sonunu30 Nisan olarak belirledik. 30 Nisan’ a kadar biz 1 tur, yani bizim belirlediğimiz yardıma muhtaç ailelere, yani bizim listemizde yer alan 196 aileye az önce anlattığım şekilde yardım götürdük. Şimdi 14 Nisan itibari ile 68 aile aynı yardımı ikinci kez aldı. Tahminimce 30 Nisana kadar 2. Turu bitirmiş olacağız. Ama ikinci tur bitsin ya da bitmesin 30 Nisandan sonra Fevzipaşa Mahallesinde Askıda gıda projesini sonlandıracağız. Şuanda Askıda Gıda projesine destekler günde ortalama 2 bin 200 TL civarında oluyor. Fena bir yardım miktarı değil. Bu ortalama para ile biz günde 20 yada 22 kişiye yardım götürebiliyoruz. Tabi gelen yardım sabit edil değişiyor ben ortalama bir rakam vermek istedim.
“İkinci proje alanımız Atatürk Mahallesi”
Tufan, projenin ikinci yardım alanın İsmetpaşa mahallesinde bulunan Atatürk Mahallesi olarak bilinen alanda gerçekleştireceklerini ifade ederek Şuanda Atatürk Mahallesi yani İsmetpaşa Mahallesi’nin Atatürk Mahallesi denilen başka çok yoksul ailelerin bulunduğu alan var biliyorsunuz. Şimdi bu alanda yaşayan yoksul ailelere Askıda Gıda Projesi ile yardım yapmak için alt yapı çalışmalarımızı yapıyoruz. Burada yaşayanlar için araştırmamız devam ediyor. Yine Hüseyin Çay arkadaşımız yine o bölgedeki bakkallar ile görüşüyor. Tabi bizim şartlarımızı kabul edebilecek bakkallar ile görüşüyor. Hangi bakkallar kabul ederse o bakkallar ile çalışacağız. Daha sonra ilk mahallemizde olduğu gibi burada da yoksul ailelerin isimlerini ve bilgilerini almaya başlayacağız. Yardım yapılacak aile sayısını belirleyeceğiz. Mesela 200 aile belirlersek bu aile sayısında sabit kalıp diğer başvuruları almayacağız. Tekrar oradaki anlaştığımız bakkalların İBAN numaralarını sosyal medyada yayınlayacağız. Ve böylelikle bu mahallede de Askıda gıda projemizi başlatmış olacağız. Tabi burada da “Mayıs ayı sonunda projemiz sona eriyor” diyeceğiz.
“PROJENİN ANA TEMASI ‘KİMSE AÇ YATMASINDIR’
“Askıda Gıda”Projesi’nin ana temasının “Kimse Aç Yatmasın” olduğunun da altını çizen Tufan, “Bu yazdığım proje benim bildiğim kadarı ile Türkiye’de bir ilk bildiğim kadarı ile. Bu şekilde proje yapan yok. Para toplayan ve belediyelerin yaptığı gibi hesap numarası verilip belediye hesaplarına para toplayıp sonrada yarsım yapanda var. “Askıda Gıda” projesi gibi paraya hiç dokunmadan yurttaştan, yurttaşa havale yaptırarak sadece aracılık yapan tek proje. Bu nedenle bu projenin tutup tutmayacağını bilmiyorduk biz açıkçası. Dedik ki projeye başlarken biz “Fevzipaşa Mahallesi ile başlayalım, başarılı olursak başka mahallelerde de uygularız” dedik. Biz tabi belediyeler gibi bir bütçe kullanmıyoruz. Bizim bütçemiz halkın bütçesi. Bize vatandaşlardan ne kadar yardım parası gelirse birde gelen para kadar yardım dağıtıyoruz. Biz zaten aracıyız, yoksul aileler ile bu kişilere yardım etmek isteyenleri buluşturan bir aracıyız bu projenin tutup tutmayacağını bilmediğimiz için insanların destek olup olmayacaklarını bilmediğimiz için böyle bir proje geliştirdik. Bu projeden çıkmamız gerekiyor, çünkü proje başı ve sonu olan bir şeydir. Proje denmek, belirli bir amacı elde etmek için, belirli bir zamanda diliminde, belli faaliyetleri, belirli bir bütçe ile yapmaktır. Dolayısıyla Askıda Gıda projesinin de bir başı ve sonu olmak zorunda. 24 Mart’ ta projemize başladık, 30 Nisan’da Fevzipaşa mahallesinden çıkıp İsmetpaşa Mahallesinin Atatürk Mahallesi olarak bilinen kısmında projemizi başlatacağız. Bunu şundan söylüyorum. Artık insanlar “Askıda Gıda” projesini sisteminin nasıl çalıştığını algıladılar. Tabi ki projenin işleme sistemini test ettiler. Sitemi araştırdılar. Ve projeye destek oluyorlar. Projemizde yardımlar konusunda her aşamada şeffafız, adam kayırmıyoruz, siyasal davranmıyoruz, proje siyasi bir proje değil çünkü, projenin ana teması kimse aç yatmasındır. Yoksul aile fertleri ve çocukları süt içebilsin, et yiyebilsinler, peynir yiye bilsinler hedefindeyiz. O nedenle de biz projede basit desteklerde bulunuyoruz, çok ahım şahım destek değil ama evet “İNSANLAR AÇ YATMASIN” diye düşünüyoruz. Şimdi diyebilirim ki Atatürk Mahallesinde proje hazırlık yapıyoruz, çünkü gördük ki insanlar destek verecekler.”
“Askıda gıda projesine Amerika ve İngiltere’ den de destek var”
Projeye dünyanın her yerinden destek sağlanmasının da çok büyük bit mutluluk olduğunu belirten Tufan “ “Askıda Gıda” projemize başka ülkelerden de destek var. Birkaç kere Amerika ve İngiltere’ den de destek aldık. Çanakkale’ li olanlar ya da Çanakkale ile bağlantısı olanlar yada bu projesi duyup “ Ne Güzel Bir Projeymiş, ne kadar sağlıklı ve şeffaf bir projeymiş, adamlar hesapta veriyorlar” deyip yardım yapan, para gönderen insanlar ve arkadaşlarımız var. İller bazında da, İstanbul’dan hatta Şırnak’tan, Kayseri’den, Çanakkale ve ilçelerini saymıyorum, onlar zaten yardım ediyor. Değişik illerden Batman’dan mesela çok ilginçtir projemize destek aldık biz. Çünkü burada önemli olan şudur, doğru iş yapıyorsanız, dürüst ve namuslu olduğunuzun hesabını vermekten kaçmıyorsanız, bu arada hesap vermekten kaçmak dürüst olmadığınız ve namussuz olduğunuz anlamına gelmez. Ama hesap veriyor olmanız lazım, özellikle toplumsal projelerde, hele ki kamusal kaynak kullanıyorsanız mutlaka hesap vermeniz lazım. Yani halk baktığı zaman projenin önünden arkasına kadar her yerini görmesi lazım. Aksi taktirde” biz yapıyoruz işte ya güven bana, güvenmiyor musun bana?, ben kurum değimliyim?, ben devlet değimliyim? ” deyip kendinize güvence vermek çok saçma. Niye güveneyim kardeşim sana. Güvenmek zorunda değilim ki, babama bile güvenmek zorunda değilim. Benim paramı kullanıyorsan hesabını vereceksin arkadaşım bu kadar basit. Biz düstur üzerine yola çıktık projemizle. Ve dedik ki “ herkese eşit davranacağız, asla ve asla torpil olmayacak, asla partizanlık olmayacak, bunun içinde sonuna kadar mücadele ediyoruz, özellikle özen gösteriyoruz. Tabi ki eksiğimiz, gediğimiz, yanlışımız olmuştur, buna itirazımız yok. Çünkü projemiz güven temelli bir proje, mutlaka bu açığımızdan yararlanan birileri olmuş olabilir ama biz listemizi güncelliyoruz. Yani biz askıda gıda projesine başladığımızda devlet henüz yardıma başlamamıştı. Biz projeyi başlattıktan bir süre sonda vefa projesi başlatıldı ve 65 ve 65 yaş üzerine destek olunmaya başlandı. Biz listemizdeki 65 ve 65 yaş üzerindeki yardım talep edenleri listemizden hemen çıkardık. 2. Yardım turunda yardım vermeyeceğiz bu gruba. Neden çünkü devletten de destek alıyor. Onun dışında belediyenin destek olduklarını öğrendik onları da listemizden çıkardık. Çünkü aynı aileye 3 farklı yerden yardım gitmesinin mantığı yok. Bir aile kuru ekmek kemirirken diğer ailenin üç farklı yerden yardım alması çok saçma. Biz bunu tabi kurumlar arası işbirliği yapamadığımız için bu bilgileri alamıyoruz. Şimdi ben vali beye desem ki, vefa projesinde kimlere destek oluyorsunuz bize söyleyin de, bizde aynı kişilere destek oluyorsak destek vermeyelim başka ailelere destek olalım. Diyecek ki bana “ben sana bu konuda neden bilgileri vereyim, bunlar gizli bilgidir, devletin vatandaşına yaptığı yardımların bilgisini veremeyiz” diyecektir. Doğal olarak belediyede aynısını diyecek. O zaman biz üç kurum yada 2 kurum artı 1 proje olarak aynı ailelere yardım etme riskini taşıyoruz. Bizim avantajımız şu, Hüseyin arkadaşımız Fevzipaşa Mahallesinin çocuğu, mahalleyi çok net biliyor. Ve bu mahallede yetiştiği için mahallelinin durumunu biliyor ve sürekli takip halinde. Mahalledeki bizim yardım verdiğimiz birisi extra başka bir yardım almaya başlarsa duyduğumuz anda biz hemen listeden çıkartıyoruz..
“Siyasi partilerin topluma dokunan projeleri hayata geçirme zamanı geldi”
Ana teması “ Kimse Aç yatmasın “ olan halka yardım projelerine siyasi partiler tarafından, halka dokunmak için sahip çıkılması gerektiği düşüncesinde olduğunu belirten Tufan, “Projemize şuana kadar tabii ikinci Yardımı yapan aynı yardımseverleri saymıyorum, projemize 149 kişi (15 Nisan )yardımda bulundu şuana kadar. Tabi ki 2 kere yardım eden, 15 günde bir yardım eden var. İki kere yardım edenleri saymadım. Şu ana kadar ( 15 Nisan) 258 aile yardım aldı. Bu ailelerin 88 tanesi bebekli aileydi. Bu proje ne kadar bir siyasi parti tarafından yürütülse de, bence siyasi partilerin bu tip sosyal sorumluluk projeleri aracılığı ile topluma dokunmalarının zamanı geldi de geçiyor bile. Bu nedenle seçim dönemlerinde şu dedikoduları duyuyoruz “Fevzipaşa Mahallesinde kömür dağıtmışlar, 100 gram kahve dağıtmışlar, para dağıtmışlar, ondan dolayı bilmem kim çok oy almış ve dolayısı ile seçimi kazanmış” bunların olması hakken ten demokrasi adına kötü bir şey. Ben isterim ki tüm siyasi partiler mümkünse bir tane mahalle seçip, hatta mümkünse işbirliği yapıp, yoksulluk çünkü ortak sorunumuz. Yoksulluk AK Partinin, Cumhuriyet Halk Partisinin, İyi Partinin, sorunu değil bütün toplumun sorunu. Hatta dediğim gibi işbirliği ile tek bir proje yapıp bu projeyi yürütsünler. Yada her siyasi parti bir mahalle alsın mesela AK parti Barbaros mahallesini alsın, diğer siyasi parti başka bir mahalleyi alsın, ama kesinlikle bu siyasi partiler partizanlık yapmasın. Tamda bizim Askıda Gıda projesinde yaptığımız gibi şeffaf, hesap verebilir, hatta yandaşı kayırmadan yoksula yoksul olduğu için yardım yapılan ve mahremiyeti gözeterek yapılan projeler yapsınlar. Bende Ekrem Tufan olarak destek vermeye hazırım, hiç bir şekilde hangi siyasi parti yapmış, siyasi görüşü neymiş hiç ilgilenmiyorum, desinler ki “hocam ben Barbaros Mahallesinde projeyi uygulayacağım gelip anlatır mısın?” ben hazırım.”
Özel Haber: Ogün İnal