Çanakkale Turistlik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği (ÇATOD) Başkanı Armağan Aydeğer Corona Virüs (Covit-19) salgını sürecinde turizm sektörünün durumunu İşte Çanakkale Gazetesi’ne değerlendirdi.

Turizmin hiç görmediği bir süreç ile karşı karşıya kaldığına ve tamamen durduğuna dikkat çeken Armağan Aydeğer virüs salgınının ardından turizmde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının altını çizdi. Özellikle Mart’ın 18’inden sonraki süreçte turizm gelirlerinde çok büyük ve dramatik düşüşler gerçekleştiğini kaydeden Aydeğer,  “Nisan ayında kayıp neredeyse yüzde doksan beş düzeyinde.  Corona Virüs salgını sonrasında değişecek olan turizm hareketinde Çanakkale yeni turizm hareketinde çok avantajlı. Turizm hareketinin başlaması için Corona Virüs ile sürdürülen tıbbi mücadelenin başarılı olması gerekiyor” dedi. “Turizmciler olarak hiçbir şekilde eski normal turizm koşullarına dönülmeyecek. Yani eski turizm alışkanlıklarına kesinlikle dönülmeyeceğini düşünüyoruz” diyen Aydeğer, “Yeni dönemde turizm hareketlerinde bir değişim göreceğiz. Özellikle turizm araştırma şirketlerinin yapmış olduğu bilimsel araştırmalar var. Kısa süreli tatiller, yani tatile çıkacak olan kişiler uzun mesafelere, uçakla gidilen tatiller yerine kendilerine ait olan araçlar ile yakın çevrelerine gidip gelme konusunda bir eğilim içerisinde olacaklar ilk etapta. Şu an beklenen, yapılan anketlerde, yapılan çalışmalarda ortaya çıkan tatil şeklinin bir tanesi bu” diye konuştu. 
 
Aydeğer konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
 “Covid19 virüs salgını tüm Dünya’nın bu yüzyılda yaşadığı en ağır travmalardan bir tanesi. Şüphesiz turizm sektörü de ekonomik anlamda baklığımızda bu travmayı en ağır şekilde geçiren sektör diyebilirim. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada seyahat ile ilgili kısıtlamalar en üst seviyede. Ülkeler arası herhangi bir erişim ve ulaşım mümkün değil. Aynı şekilde şehirlerarası seyahat kısıtlamaları en üst seviyede. Bu nedenle özellikle Mart’ın 18’inden sonraki süreçte turizm gelirlerinde çok büyük ve dramatik düşüşler gerçekleşti. Nisan ayı için baktığımızdaysa neredeyse yüzde doksan beşe yakın bir kayıptan bahsedebiliriz. Çanakkale özeline baktığımızda da 18 Mart ile başlayan ve Haziran ayına kadar devam eden bir iç turizm hareketimiz vardı. Corona Virüs maalesef yoğun olan bu döneme denk geldi. Çanakkale bu nedenle bu yüksek sezonda diye tabir edilen sezonda bu süreci en ağır şekilde geçirdi. Özellikle güney bölgelerimizde diğer birçok turizm tesisimiz sezon açılışlarını yapamadı. Diğer taraftan bölgemizdeki turizm tesislerinin yaklaşık yüzde yetmişe yakını faaliyetlerini geçici olarak askıya aldı ya da kapatmak zorunda kaldı. Yine sahil bölümünde bulunan Assos bölgesindeki turizm tesislerinin tamamı açılışlarını erteledi. Bozcaada’da turistlik tesislerin tamamı  açılışlarını ileri tarihe erteledi. Bu nedenle şuanda turizm sektörü tarihinde yaşadığı en ağır, en sıkıntılı süreçlerden bir tanesini geçiriyor.

“Turizm sektörünün borçları 12 ay ötelenmeli”
Bizler turizmciler olarak durumu diğer sektörlerde olduğu gibi iki aşamada ele alıyoruz. Bunlardan bir tanesi işin tıbbi kısmı ki,  biz burada sağlık çalışanlarının üstün gayretlerinden ötürü minnettarlığımızı ifade ediyoruz. Sağlık Bakanlığı ve sağlık çalışanlarımız gerçekten de cansiperane bir şekilde çalışıyor ve onların başarısı için bizde elimizden geldiğince onları desteklemek için hazırız. Dediğim gibi bu konunun bir finansal kısmı var, birde operasyonel kısmı var. Finansal kısım ile ilgili söyleyeceğim, bütün turizm tesislerin tamamı kış döneminde belirli tadilatlar ve yenilemeler gerçekleştiriyorlar.  Ciddi bir yatırım süreci içinde oluyorlardı. Yine tesislerin büyük bir çoğunluğu kadrolarını korumak için karsız ya da az zararlar ile kış sezonunu geçirim yazında bu zararları nedeni ile oluşan yaralarını sarıyorlardı. Corona Virüs salgını öğle bir döneme denk geldi ki,  turistlik tesisler tam sezona girerken virüs salgını nedeni ile sezona giriş gerçekleşmedi. Bu duruma bağlı olarak da büyük turizm şirketlerinin büyük bir bölümünde ciddi likit sorunu ve aynı şekilde var olan ödemelerin gerçekleştirilmesinde ciddi bir ekonomik darboğaz ortaya çıktı. Tabii hükümetimizin almış olduğu, Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın açıklamış olduğu “Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi “ çerçevesinde bu darboğazın aşılması için önemliydi. Bu çalışmalar için sektör olarak müteşekkiriz ama tabii ki diğer bir taraftan süreç gerçekten çok ağır bir süreç ve tabi ki buradaki desteklerinde sürekli evrilmesi ve ihtiyaçlara göre yenilenmesi gerekiyor. Çünkü buradaki var olan kriz bugüne kadar hiçbir şekilde yaşamadığımız olağanüstü bir süreç. Burada bahsetmek istediğim iki tane çok önemli konu var. Turizm sektörünün çok önemli iki konuya ihtiyacı var. Bunlardan birincisi turizm sektörünün var olan borçlarının en az 12 ay ileriye atılması. Çünkü 2020 yılında gerçekçi bir turizm hareketinden bahsetmemiz maalesef şuanda mümkün değil. Corona Virüs salgınının dünyada tamamen ortadan kalkacağı ile ilgili veriler net olarak ortaya konmuş durumda değil. Corona Virüs aşısı ile ilgili çalışmalar devam ediyor ama ancak aşının yılsonuna doğru ortaya çıkması muhtemel gözüküyor. Bu arada insanların turizm ile ilgili tüketici olarak taleplerinin de değişmesi gibi bir durum söz konusu. Bu durumların hepsini bir araya koyduğunuzda 2020 turizm açısından kayıp bir yıl. Bu sebeple turizm işletmelerinin finansal ihtiyaçlarının mutlaka en az 12 ay geri ödemesi olması çok çok önem arz ediyor. Genelde altı ay geri ödemesiz kredilerden söz ediliyor burada turizme özel en az 12 ay geri ödemesiz kredi olması lazım. 1. konu, var olan kredilerin ödemelerin 12 ay ertelenmesi 2. Konu turizm sektöründe çalışan ki turizm 54 salt sektöre de para kazandıran bir sektör ve yiyecek içecek sektörünü de katarsak bu gruba, yaklaşık 10 milyon kişiyi etkiliyor turizm sektörü. Bu çok büyük kitlenin bir sonraki seneye kadar hayatını idame ettirebilmesi ve ayakta kalabilmesi için gerekli likit ihtiyacının da krediler ile turizm tesislerine asgari 12 ay geri ödemesiz bir şekilde verilmesi gerekiyor. Bu şekilde verilecek destek ve kredi destekleri istemi rahatlatacaktır.

“Kısa Çalışma Ödeneği turizm sektörü çalışanlarını biraz rahatlattı”
Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın gerçekleştirmiş olduğu “Kısa Çalışma Ödeneği” çerçevesinde tesislerimizin neredeyse büyük çoğunluğu çalışanlarını işten çıkarmayarak kadrolarını muhafaza ettiler. Bakanlığımızın desteği ile bir şekilde kısmı olarak brüt ücretlerinin yüzde atmışı kadar bir meblağın kendilerine ödenmesi kaydı ile bu süreç şu an işlemeye başladı. Kısa çalışma ödeneği ile en azından süreç çalışanlar için bir nebze de olsun olumlu seyrediyor. Finansal kısma da baktığımızda yine bankalar ile ilgili birçok yeni mevzuat ortaya konuyor. Bir takım vergilerde ötelemeler yapıldı. Bunun haricinde yeni devreye alınması planlanan şehir vergisi’ de Turizm Bakanlığı tarafından 2021 yılına ertelendi.  Ancak turizm tanıtma fonu ile ilgili vergi alınmaya devam ediliyor. Bu vergi ile ilgili bizde turizmciler olarak gerekli mercilere bu verginin de alınmaması ve ötelenmesi ile ilgili taleplerimizi iletiyoruz. Yerel yönetimler ile ilgili beklentilerimizde var turizm sektörü olarak. Özellikle turizm işletmelerinin sabit giderleri olan su, çevre temizlik ve benzeri türlerdeki vergiler en azından Nisan, Mayıs ve Haziran ayları içerisinde ötelenmesi ve ilerleyen süreçlerde ödeme kolaylığı sağlanarak ödenmesini talebimiz var. Çünkü gerçekten turizm tesislerimizin yüzde doksanı kapalı durumda.  Açık olan tesislerde sadece çok asgaride temel çalışmalarını yerine getiriyorlar herhangi bir gelir kazanmaları söz konusu değil. Bu çerçevede bu kurumlarımızın bu zor süreci geçirmemizde yapacakları destekleri çok çok önemsiyoruz.

“Turizmin başlaması, virüs ile tıbbı mücadelede alınacak başarıya bağlı”
Corona Virüs salgınından kurtulmak konusunda başarı, tamamen tıbbi sonuçlar ile alakalı. Salgın ile ilgili tıbbi sonuçların olumlu şekilde sonuçlandıktan sonra aslında turizm ile ilgili ve diğer ticari faaliyetlerin başlamasından bahsedebiliriz. Şu an Kültür ve Turizm Bakanımızda yakın zaman içerisinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamada bakanımız,  Mayıs ayı sonu itibari ile en azından belirli oranda Corona Virüs salgını nedeni ile konan kısıtlamaların hafifletileceği ve turizm faaliyetlerinde belirli çerçevelerde başlayabileceği yönünde bilgi verdi. Bu turizmciler olarak bu yıl iyi koşullar dahilinde dış turizm pazarı ile ilgili bir beklentimiz yok. Dış ülkeler ülke dışına vatandaşlarını gönderme konusunda çok ciddi bir çekimserlik içerisinde. Türkiye’ ye turist gönderen birçok ülke bu yıl için göndermeme yönünde büyük gayretleri var ve bu ülkeler vatandaşlarını iç turizme yönlendiriyorlar. Bu nedenle bu sene dış turizm ile ilgili en azından yılın son çeyreğine kadar gerçekçi bir dış turizmden bahsetmemiz pek mümkün gözükmüyor. Burada esas temel kriter, Corona Virüs aşısı yada tedavisinin ne kadar erken bulunursa turizmdeki hareketlilikte o kadar hızlı olur. Çanakkale bölgesi ile ilgili dış turizm Pazarından bahsedecek olursak, özellikle balkan pazarları gibi. Biz mesela Bulgaristan’dan ciddi bir yabancı misafir ağırlıyoruz.  Ama burada ülkelerin birbirleri ile anlaşarak turizm hareketliliğini başlatmaları da çok önemli. Sınırlar kapalı kalırsa turizm hareketi de başlamaz.

“Eski turizm alışkanlıklarına dönülmeyecek”
Bütün bu bilgiler eşliğinde bizim kısa vade de Haziran ortası gibi  Ramazan Bayramında da süreç devam ediyor olabilir. Bu nedenle bizim bu süreç ile alakalı beklentimiz Haziran ortası ile beraber belirli çerçevelerde iç turizm hareketinin başlayacağı yönünde. Bu sürenin ilk bir aylık sürecinin de daha temkinli olacağını da varsayarak Temmuz ayı ortası ile beraber Eylül ortasına kadarki sürecin iç turizm acısından biraz daha iyi olabileceğini düşünüyoruz. Şimdi hem bilim insanları hem de sektör analistçileri turizmdeki tüketici eğilimleri konusunda sürekli bir araştırma içerisinde. Dış turizm açısından da beklentimiz belki Uzakdoğudan gelecek turistlerin diğer turistlere göre daha öncelikli ülkemize gelebileceğini düşünüyoruz. Turizmden faydalanacak misafir eğilimlerine geldiğimiz zaman ise hiç bir şekilde eski normal turizm koşullarına dönülmeyeceğini düşünüyoruz turizmciler olarak. Yani eski turizm alışkanlıklarına kesinlikle dönülmeyeceğini düşünüyoruz. Yeni dönemde turizm hareketlerinde bir değişim göreceğiz. Özellikle turizm araştırma şirketlerinin yapmış olduğu bilimsel araştırmalar var. Kısa süreli tatiller, yani tatile çıkacak olan kişiler uzun mesafelere, uçakla gidilen tatiller yerine kendilerine ait olan araçlar ile yakın çevrelerine gidip gelme konusunda bir eğilim içerisinde olacaklar ilk etapta. Şu an beklenen, yapılan anketlerde, yapılan çalışmalarda ortaya çıkan tatil şeklinin bir tanesi bu.

“Yeni turizm hareketinde Çanakkale yine çok tercih edilen bir tatil alanı olacak”
Çanakkale’nin bu çerçevede, İstanbul gibi Dünya2nın en büyük metropoline çok yakın olması Çanakkale’ nin önemli bir artısı. Hem Bursa’ ya, hem İstanbul’ a, hem İzmir’ e Türkiye’nin önemli büyükşehirlerine çok yakın mesafede olan Çanakkale bu nedenle ayrıcalıklı bir noktada olacaktır. İkinci önemli konu, çok fazla büyük ve kapasitesi çok olan tesisler yerine daha küçük kapasiteli, daha butik, daha çok doğa ile iç içe, daha fazla deneyim yaşayabilecekleri tatil yörelerini yerleri tercih edecekleri ön görülüyor. Bu durum yine Çanakkale’nin pozitif olarak diğer yerlerden daha farklı konumlanacağı bir durum olacak. Çanakkale özellikle Corona Virüs salgını sonrasında tatil yapacak tüketicilerin tatil tercihlerinde çok ideal bir yer olacağını düşünüyoruz. Gerek Kazdağlarımız, Assos’umuz, adalarımız, şehir merkezimizden, tarihi Gelibolu Yarımadasına kadar hepsi yeni dönem turizm hareketine uygun. Çanakkale’deki turizm tesislerimizde çok büyük ve çok büyük kapasiteli tesislerde olmadığı için bu da Çanakkale turizmi açısında bize artı ağlayacak.”

“Her şey dahil gibi sistemler bir süre yapılamaz “
Burada önemli olan konulardan bir tanesi de, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Coronavirüs’ e karşı tedbir alan otellere verilecek bir sertifika konusunda açıklamaları oldu. Bu verilecek sertifika ile ilgili bakanlıkta bir çalışma yürütülüyor. Tahmin ediyorum ki Mayıs ayının ilk haftasının sonuna kadar bu sertifikanın kriterleri konusu belirlenecek.  Bakanlığın açıklaması “ biz bu sertifikasyonu turizm tesislerine vereceğiz ve bu sertifikayı alan oteller diye de tur operatörlerine ilan edeceğiz” diye ifade edildi. Burada önemli olan konu şu, turizm tesislerinde varolan ortak alanların, özellikle restaurantlar’ da sosyal izalasyonun korunması adına masa sayısının seyreltilerek kapasitenin düşürülmesi. Önümüze çıkacak en önemli tedbirlerden bir tanesi. Bir diğer konu özellikle hijyen ve dezenfektasyon. Hijyen ve dezenfektasyon turizm tesislerinin çok daha katı, hatta hastane normlarında olacağı ifade ediliyor. Özellikle servis personellerinin maskeli, eldivenli olarak servislerini gerçekleştirecekler. Tabi karşılama ve ön büro elemanları da dahil. Tabii bazı noktalarda da ateş ölçerli personellerin karşılamada bu ölçümlerin yapılacağı bir sistem olacak. Özellikle açık büfe sunumlarının büyük ihtimal ile belirli bir evrime gireceği, bu sistemin kaldırılacağını söylemek şu an için mümkün değil. Ancak açık büfe sunumlarda özellikle servis ekipmanlarının herkes tarafından elleniyor ve kullanılıyor olması ve bu noktada bir yayılımın önüne geçilmesi adına açık büfe sunumlarında  farklı bir süreç yaşanacak. Her şey dahil gibi sistemlerin, özellikle bu yıl için büyük bir sıkıntı görünüyor. Değişen durum nedeni ile her şey dahil sistemlerin tercih edilmeyeceği öngörülüyor. Tesislerde daha çok alakart servis, kişiye özel servis, masaya servis yapılması gibi süreçlerin yönetileceği gibi bir durum söz konusu. Tabii bu şartlar sadece turizm konaklama tesisleri için değil turizm araçlarında da kapasitenin yarıya indirilmesi uçaklarda kapasitenin yarıya indirilmesi söz konusu. Tabii bu hizmet fiyatlarına da yansıması gibi bir durumda söz konusu. Bu süreçte tüketicilerin tercihleri çok büyük rol oynayacak. Tabi 2021’de daha iyimser bir tablonun ortaya çıkması muhtemel. Ancak her şey, alınan tedbirlerin devam ettirilmesi ile alakalı. Sürecin uzamaması için alınan tedbirlere sadık kalınmalı ve bu tedbirler salgın bittikten bir süre sonrada devam ettirilmeli.”

Özel Haber: Ogün İnal