Türkiye yine bir akıl almaz vahşice işlenen bir kadın cinayeti ile sarsılmış, hafızalardan silinmeyen kadın cinayetlerini akıllara getirmişti. Korkunç, insanlık dışı, vahşice işlenmiş bir cinayetin haberi ortaya çıkınca cinayetin ardında yine bir erkek şiddeti çıktı. Muğla’nın Ula ilçesi Akkaya Mahallesinde 16 Temmuz günü, yalnız yaşadığı evinden çıkan ancak bir daha  kendisinden haber alınamayan Pınar Gültekin eski sevgilisi tarafından önce dövülerek bayıltılmış, ardından boğularak öldürülmüş, ardından da cesedi ortadan kaldırmak isteyen eski sevgili Cemal Metin Avcı Pınar, Gültekin’in cesedi yok etmenin, cinayetin üzerini ötmenin yolunu aramış ve Pınar Gültekin’in cesedini önce yakmaya çalışmış ardından bidona koymuş ardından da toprağa gömmüştü. Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi yine bir kadın, erkek vahşetine kurban gitmişti. Çanakkale Kadın örgütleri vahşi cinayete sessiz kalmadı. 

KADIN CİNAYETLERİ VE KADINA ŞİDDET ÖNLENMELİ
Çanakkale’de Kadın dernekleri, Sivil toplum Kuruluşlarının da katılımı ile Doktor Mümtaz Pirinççiler meydanında pınar Gültekin için bir araya geldi. Çanakkale Kadın platformu Adına Ayşegül Sandıkçıoğlu yaptığı açıklamada  “erkeklere hayır dediğimiz için öldürülüyoruz” dedi. Sandıkçıoğlu Çanakkale Kadın Platformu adına yaptığı açıklamada İstanbul sözleşmesine de vurgu yaparak “İsyanımız büyük! Bugün bir kadının daha erkek şiddetiyle aramızdan alındığının haberini aldık. Pınar Gültekin "hayır" dediği bir erkek tarafından işkenceyle öldürüldü. Pınar maalesef ilk değil, ama son olması için biz kadınlar dün nasıl sokakları doldurduysak bugün de Türkiye'nin dört bir yanında sokakları dolduruyoruz. Çünkü erkek şiddetinin münferit olmadığını biliyoruz; çünkü kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz! Pandemi günlerinde aldığı ilk kararlardan biri 6284 sayılı kanunu askıya almak olan iktidar, kadın cinayetlerinin sorumlusudur/failidir. Pandemiyi fırsata çevirmeye çalışıp infaz yasasıyla şiddet faillerini kadınların yanına geri gönderen iktidar erkek şiddetinin sorumlusudur/failidir! Çocuk istismarına af getirmeye çalışan iktidar, çocuk istismarlarının sorumlusudur/failidir! İstanbul Sözleşmesi'ni hedef gösteren, uygulamayan, kaldırmaya çalışan bu iktidar yaşadığımız her türlü erkek şiddetinin sorumlusudur/failidir! Erkek şiddetini önleyen ve kadınları koruyan yasal düzenlemeler tartışmaya açıldıkça Pınar'ı katleden eski sevgilisi gibi biz kadınlara karşı, bedenlerimize ve yaşamlarımıza karşı gösterilen bu cüret güç kazanıyor. İktidar yıllardır gerektiği gibi uygulanması için mücadele ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı tartıştıkça kayıp bedenlerimiz bulunamıyor, bizi öldürenler bulunamıyor ya da bize şiddet uygulanmayan bir gün bulunamıyor. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı bugün hayatta olacak olan Pınar ve daha yüzlerce kadın için gerçek adalet İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasıyla gelecek, biliyoruz. Kaldırmaya çalıştıkları İstanbul Sözleşmesi ne diyor, bir kez daha söylüyoruz, İstanbul Sözleşmesi diyor ki, ilk başta şiddeti önleyici politikalar geliştirin. Şiddet, eşitsizliğin sonucu olarak ortaya çıkar bu yüzden de toplumsal cinsiyet eşitliğini tanıyın diyor. Yani, çıkıp kürsülerden "kadın erkek eşit değildir" diyemezsiniz; erkeklere kadınlara şiddet uygulaması için "mırıldanma" nasihatları veremezsiniz diyor! İstanbul Sözleşmesi diyor ki, eğer şiddeti önleyemediyseniz, o zaman şiddete maruz bırakılanı koruyacak mekanizmalar geliştirin. Yani, bir kadın karakola gelip şiddete maruz kaldığını söylediyse, onu şiddet failinin yanına geri göndermeyin, kaldığı sığınma evinin adresini şiddet failine vermeyin, yeterli sayıda güvenli sığınma evleri, tecavüz kriz merkezleri açın diyor! İstanbul Sözleşmesi diyor ki, kovuşturma sürecini etkin yürütün. Yani şiddet failine takım elbise giydi diye iyi hal indirimi vermeyin, haksız tahrik indirimleri vermeyin, konuyla bağlantısı olmayan kadının özel yaşımına dair bilgileri mahkemenin konusu yapmayın, failleri aklamayın, "bir kereden bir şey olmaz" demeyin diyor! İstanbul Sözleşmesi diyor ki, politika geliştirin, ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm kurumlarla koordinasyon kurun. Yani diyor ki, erkek şiddetine karşı mücadele eden kurumların sözlerini dinleyin, bununla ilgili bir politika geliştirin ve tüm kurumlarda bunun uygulanmasını garanti altına alın. Öyleyse soruyoruz, bu maddelerden hangisi İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırmak için gerekçe olabilir? Hiçbiri! İstanbul Sözleşmesini kaldırmaya çalışmak, uygulamamak biz kadınların hayatlarını ellerinden alıyor. Bugün Pınar için ve katledilen bütün kadınlar için buradayız. Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz kalmadığı için buradayız. İstanbul Sözleşmesini uygulayın demek için buradayız. İstanbul Sözleşmesi bizim yaşam güvencemizdir, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz!” ifadelerine yer verdi.

Dilvin Altıkardeş