Türk Kızılay’ının ilk müzesi olma özelliğini de barındıran Kızılay Ağadare müzesi ziyarete açıldı. Ağadere vadisi toplamda, 568 dönüm arazi, 6 bin metrekare  inşaat alanı ve 8 kapalı bölüm den oluşan müze genel alanı ile 6 dönüm kullanım alanı ve yine 5 km de yürüyüş yolunu içeriyor.

Kızılay Genel Müdür Danışmanı Ve Müze Müdürü Resul Karakurt yeni açılan Kızılay Ağadare Müzesi hakkında yazılı açıklama yaptı. Yaptığı açıklamada, “Müzenin giriş bölümü Ağadere ismi verilen ve sahra çadırlarından oluşan aynı zamanda savaşı canlı ve şiddetli olarak yaşayarak gazi bir vadi olan Hilal-i Ahmer Ağadere Mecruhin Hastanesi’nin bulunduğu mevkidir. İki Hilalin Zaman Yolculuğu müzenin kapalı bölümünün başlangıcı olan bu nokta, hilalin bayrağımız ve Kızılay için ne kadar önemli ve kapsamlı olduğunu ‘iki hilal tek istikbal’ sloganıyla” ifade ediyor.

Hilal-İ Ahmer’in Kuruluşu Bölümü
Hilal-i Ahmer’in Kuruluşu  bölümde savaşlarda görevli sağlık memurları ve binaların ayırt edici olması gerekliliği sebebiyle Kızılay’ın kuruluş öyküsünden günümüze kadar değiştirdiği isimlerden; kurucuları Kırımlı Aziz bey, Marko Paşa ve diğer önemli kişilerden bahsedilmektedir. Türk Kızılay’ı İslam âleminde bir ilk niteliğindedir. Kurucu meclis üyelerinin etkili isimler olması Kızılay’ı prestijli bir hale getirmiştir. Ayrıca, hastabakıcılık okulu ve hemşire merkezi sayesinde toplum tarafından tanınmış ve benimsenmiştir. Hastaneleri, nekahethaneleri, dispanserleri, aşhaneleri, çayhaneleri, ilaç ve malzeme yardımlarıyla her koşulda halkın yanında olmuştur. M. Kemal Atatürk ile eski adı Hilal-i Ahmer olan Kızılay’ın tanışması, hatıratından bölümler ve video gösterimi yer alır.

Ağadere’nin Bombalanması Bölümü
Ağadere’nin bombalanması bölümde, Ağadere Vadisi’nin Çanakkale Savaşları’ndaki değeri ve öneminden bahsedilir. Tarihte Maydos olarak geçen Eceabat bombardımanının ardından kurulan Ağadere Sahra hastanesi, Güneyden ve kuzeyden gelen yaralıların tedavi ve sevk edildiği yerdir. Burada tümen hastaneleri, Hilal-i Ahmer Hastanesi, sargı yerleri ve çayhaneler bulunur. Mayıs 1915’ten itibaren çayhaneler hizmete başlamıştır. Ağadere bölgesinde de hizmet veren Değirmenburnu çayhanesi 10 Ekim 1915 tarihinde faaliyete başlamış ilk gün 2000’in üzerinde çay dağıtımı yaptı.

Ameliyat Bölümü
Ameliyat bölümde savaş içerisinde yaralılara her bölgede aynı şekilde ve hızda müdahale edilmesinden ayrıca yaralıların tedavi altına alındıkları yerlerin büyüklük ve küçüklüklerine göre verildiği isimlerden bahsedilir. Sırasıyla; harp paketi, sedye taşıyıcıları, tabur doktoru, araba mahalli ya da hastanın durumuna göre tedavi edileceği alana sevkinden bahsedilir. Önleyici sağlık hizmeti kapsamında bir takım önlemler alınır ve askerlere cepheye gelmeden önce mutlaka aşı yapılırdı. Beslenme, su temizliği ve yetersizliği savaşın ilerleyen dönemlerinde etkisini göstermiştir. Bataklık ve durgun su; sıtma, ishal ve bit vakalarına sebep oldu. Doktorun ana vazifesi tedaviden ziyade hasta etmemektir. Bu bölümde sedyeden tekerlekli sandalyeye ilaçlardan ameliyat araç gerecine kadar o dönem kullanılan malzemeler vardır.

Hilal’i Ahmer Kadınları Bölümü
Hilal-i Ahmer’in hemşirelerinden ve ilk Türk hemşireden, hanımlar merkezinden hastane gemilerinden ve esir faaliyetlerinden genel hatlarıyla bahsedilmiştir. Sargı yerindeki yaralıya ilk müdahale yapıldıktan sonra sevk künyesinde iki kırmızı çizgi hastanın nakil olamayacağı, bir kırmızı çizgi nakil olabileceği, çizgisiz olması kendi kendine yürüyebileceği anlamına gelirdi. Çanakkale cephesinde ihtiyaç üzerine yaralı nakillerinin hızlandırılması için bazı yolcu gemileri hastane gemisine dönüştürülmüştür. Hilal-i Ahmer olduğu anlaşılsın diye de kırmızı hilal ile işaretlenmiştir. Dr. Besim Ömer öncülüğünde 1911 yılında ilk hemşirelik kursu açıldı. Safiye Hüseyin Elbi 1911’de ilk mezun olan hemşirelerdendir. 20 Mart 1912 Hilal-i Ahmer bünyesinde kurulan Osmanlı Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi ile kadınlar daha yoğun ve etkili oldu. Giysi, çamaşır, yatak, yorgan, eldiven, atkı  alanlarda karşılık beklemeden katkılar sağladılar. Hilal-i Ahmer esirlerle de ilgilendi esirlerin aileleriyle haberleşme, para ve paket gönderme gibi ihtiyaçlarını da karşıladı.

Hilal-i Ahmer Çiçeği
Hilal-i Ahmer çiçeğinin nasıl sembolik ve anlamlı bir hale geldiğinden ayrıca Hilal-i Ahmer’in yardım ve sergi konusunda yaptıklarından detaylı olarak bahsedilir. Hilal-i Ahmer 1913 yılı Ramazan Bayramı’nın ilk gününü ‘Hilal-i Ahmer Çiçek Günü’ olarak kutlama kararı aldı. Hilal-i Ahmer kadınlar tarafından hazırlanan çiçek rozeti satışı yapılarak cemiyete gelir sağlandı. 1917 ilk Hilal-i Ahmer sergisi Galatasaray Lisesi’nde kuruldu. Devlet ileri gelenleri ve zamanın gazeteleri yoğun ilgi gösterdi. Hilal-i Ahmer Çanakkale Savaşları’nın tüm safhalarındadır. Ayrıca Yurt içi ve Yurt dışı bağışları yapılır karşılığında Hilal-i Ahmer makbuzu verilirdi.

Günümüzde Kızılay
1868’te bir grup Osmanlı hekiminin bir araya gelerek kurduğu Hilal-i Ahmer, afetlere hazırlık ve müdahale, kan hizmetleri, gönüllülük çalışmaları, eğitim hizmetleri vb. alanlarda yüz binlerce üyesi ve gönüllüsü ile faaliyet gösteriyor. 1957’de kurulan kan bağışı kabul merkezi ile ülkemizin kan ihtiyacını karşılıyor. Kızılay insan onurunun koruması doğrultusunda olan, dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın kıtalararası çalışmaktadır. Kızılay’ın değiştirdiği isimler şu şekildedir, 1868: Mecruhin ve Mardayı Askeriyye’ye İmdat ve Muavenet Cemiyeti(Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti), 1877: Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 1923: Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 1935: Türkiye Kızılay Cemiyeti1947: Türkiye Kızılay Derneği (Türk Kızılay ) olarak isim değişikliği yapıldı.

Satış Reyonu
Müzenin son kısmında yer alır.  İlk bölümden itibaren, tarihsel süreçte Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a şeklinde adeta zaman yolculuğunu anımsatan gezi ilgili hatırat, fotoğraf, açıklama ve videolarla ziyaretçilere özenle sunuldu.  Son kısımda gişe, yardım standı ve Kızılay’a ait ürünlerin bir kısmının yer aldığı satış reyonu bulunmaktadır. Savaşı canlı ve şiddetli bir şekilde yaşamış olan Ağadere Vadisi 13 ayrı bölümde halen şehitlerimizi ağırlamaktadır. Bu bağlamda yaklaşık 5 km’yi bulan yürüyüş yollarını da toprağa basmadan ziyaret edilebilir.

Sonsuzluk Yolu ve Dış Mahal
Sonsuzluk Yolu: Giriş meydanından sonra anıt duvar ve müze yapısıyla ile ilişkiyi sağlayan ana yaya aksı bulunmaktadır. Bu yol sonsuzluk metaforunu temsil etmektedir. Sonsuzluk yolu sosyal tesisten başlayıp anıt duvarda son bulmaktadır. Ziyaretçilerin kendileriyle baş başa kalacakları, alanı duyumsayacakları anıtsal özellikte tasarlanan yaya yolu peyzajın içinde tarafsız ve gösterişsiz bir şekilde gri tonlarında ahşaptan oluşmakta ve ziyaretçileri anıt duvarın ürpertici ve etkileyici siluetine doğru yönlendirmektedir. Yerden yaklaşık 40 cm yukarıda konumlandırılan yaya yolu boyunca ziyaretçiler bilgilendirilmektedir. Yolun her iki tarafında ışıklandırma ve ağaçlar mevcuttur. Ayrıca daha çok araç geçişine uygun olan bir küp taş yol var. Bu yolu kullanan araçlar müze girişine kadar gelebilmektedir. Her iki yolu bitirenler müzenin dışında müzeyi tamamlayıcı tarihi eserler ile karşılaşırlar. Anıt Duvar: Beyaz rengiyle bir taraftan masumiyeti, sonsuzluğu ve barışı, diğer taraftan kişinin kendisiyle yüzleşmesini sembolize etmektedir. Anıt duvar yaklaşık 7 metre yüksekliğinde ve 120 metre uzunluğunda yapılmıştır. Duvarın üstünde Ağadere Sahra Hastanesi'nde şehit olarak Ağadere'ye defnedilen kahramanların isimleri yazılmıştır. İsimler yazılırken herhangi bir sıra veya rütbe gözetmeksizin sadece insan olmanın önemi vurgulanmıştır. Yazılar görsel ilişkinin güçlü olması ve yazıların kolay okunması açısından duvarın 75 cm yüksekliğinden başlayıp yaklaşık 450 cm yükseklikte sona ermiştir.

Şehitlikler Ve Yürüyüş Rotaları
Jeofizik etütler sonucunda ortaya çıkartılan mezar yerleri sembolik olarak vurgulanmıştır. Doğal ortamlarında kolay fark edilir bir şekilde düzenlenmiştir. Mezar alanlarının çevresinde korten (okside edilmiş metal) kullanılarak bu alanlar anıtsallaştırılmıştır. Özel aydınlatma efektleriyle geceleri de dramatik bir şekilde fark edilmelerine çalışılmıştır. Bulunan mezarlardan ziyarete açılanlardan biri Şehit Mehmet Çavuş’un diğeri ise Üsteğmen Ahmet Şevki Efendi kabristanıdır.


Kaynak: Haber Merkezi