Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz günlerde illere gönderdiği genelge ile özel okulların 15 Ağustos, devlet okullarının ise 31 Ağustos’ta açılacağını duyurdu. Vaka sayılarındaki artışın yanı sıra eğitimde uygulanacak modelin belirsizliği ise bir yandan velileri bir yandan da eğitimcileri kaygılandırıyor.

Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Başkanı Yasin Hacımuslar okulların açılması konusunda belirsizliğin sürdüğünü ifade ederek, “Milli Eğitim Bakanlığı 3 çeşit eğitim modeli üzerinde duruyor.  Hangi model uygulanırsa uygulansın tedbirlerin alınması ve hazırlık ve uyum eğitimi uygulanması gerekir. Covid-19 salgın şüphesine karşı mutlaka okullarda bir sağlık görevlisinin bulundurulması önemli. Çünkü olası bir durum karşısında kişiye müdahaleden ilgili yere nakline kadar bu işi bilen bir kişi tarafından müdahale edilmesi daha sağlıklı ve doğru olacaktır. Ayrıca bu konuda ilgili olarak okullarda krize müdahale ekiplerinin oluşturulması, çocuğa ailesine ve çevresine gerekli psiko-sosyal desteğin verilmesi. Salgına yakalanan kişinin eğitim-öğretimin aksamaması için de gerekli tedbirlerin alınması, bunları çok önemli noktalar olarak görüyoruz” dedi.

Corona Virüs sürecinin Türkiye’de başladığı 11 Mart itibari ile Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlının aldığı tedbirler doğrultusunda yüz yüze eğitime ara verilmiş eğitime, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından devreye alanın EBA sistemi ile uzaktan eğitim ile devam edilmişti. Son dönemde ise okulların 2020-2021 eğitim öğretim yılında yüz yüze eğitim olacak mı? sorusu sorulmaya başlandıı. Bu sorulara Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okulları 31 Ağustosta açılacağını ve Corona Virüs tedbirleri uygulanarak yüz yüze eğitime yeniden başlanacağını ifade etmişti. Ancak bu açıklama öğrenci velilerini tatmin etmedi. Birçok veli Corona Virüs salgını devam ederken çocuklarını okula göndermeyecekleri görüşündeydi. Okulların açılmasına kısa bir süre kala Corona Virüs sürecinde okulların nasıl açılacağı, eğitimin nasıl verileceği özellikle sınıflarda öğrencilerin sosyal mesafeye uyularak nasıl oturtturulacağı gibi birçok soru ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, “Okulları 31 Ağustos’ ta açacağız açıklamasından sonra okullarda ne gibi hazırlıklar yapıldı? Okullarda hijyen kurallarına nasıl uyulacak, sınıflarda sosyal mesafeye nasıl uyulacak?  soruları yanıt bekliyor. Tüm bu sorular sorulurken Türkiye genelinde Corona Virüs vakalarının artmasın önüne geçmek için “ Sağlık İçin, Hepimiz İçin” sloganı ile Corona Virüs tedbirleri denetimlerinin de başlaması vaka sayıları bu durumdayken okullar nasıl açılacak çelişkisini de beraberinde getirdi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “ “Okullar açılmasın demek; maskesiz sokağa çıkmak, mesafesiz yaşamak ve hiçbir tedbiri umursamamak kadar basit. Dışarıya adım atan herkes, 18 milyon öğrencinin sorumluluğunu omzunda hissetmek zorunda. Lütfen, tedbir alalım.” İfadelerine yer vermesi “ Bakan Selçuk okulların 31 Ağustos’ta açılacağına vurgu yaptı” şeklinde yorumlandı.

“MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 3 ÇEŞİT EĞİTİM MODELİ ÜZERİNDE DURUYOR”
“Okulların 31 Ağustosta açılması konusunda açıklama yapan Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Yasin Hacımusalar okulların açılması ile ilgili Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bir tarih verse de okulların açılıp açılmayacağı konusunda belirsizlik sürüyor” dedi. Hacımuslar Coronavirüs sürecinde Milli Eğitim Bakanlığının eğitim modelleri üzerinde çalışma yaptığının da altını çizerek, “Bakanlık 3 eğitim modeli üzerinde duruyor” dedi. Hacımusalar açıklamasında şunları söyledi: “Pandemi’den kaynaklı olarak 2020-2021 eğitim öğretiminin yılının nasıl olacağı ile ilgili belirsizlik devam ediyor. Bakanlığın bu konuda net bir açıklama yapmaması illerde de atılacak adımları zorlaştırıyor. Sayın Bakanın açıklamalarında en çok üç tür eğitim modeli üzerinde duruluyor. Birincisi, Pandemi azalır veya yok olursa normal eğitim-öğretime devam edilecek. Bu var olan durumun devam etmesi anlamına geliyor. Fakat görünen odur ki böyle bir olasılık mümkün gözükmüyor. İkinci  senaryo "hibrit eğitim" diye adlandırılan ve son günlerde çok sık kullanılan bir eğitim modeli. Yani bir öğrencinin haftanın 3 günü okula örgün(yüz yüze) olarak devam etmesi, kalan 3 gününde ise Mart ayın dan sonra yani 2. dönem olduğu gibi uzaktan eğitimle öğrencilerin dersleri alması EBA üzerinden tablet, cep telefonu veya bilgisayar üzerinden uzaktan eğitim ile gerçekleştirilmiş olan bir durum. Üçüncü bir olasılık ise tamamen uzaktan eğitim. Bütün derslerin uzaktan yapılması ki şu anda salgının pik yaptığı bir dönemde olması gereken de bu gibi görünüyor. İki çocuğu okula giden bir veli olarak ben çocuklarımı kalabalık ortamlara sokarak sağlıklarını, yaşamlarını riske atmak istemem. Koşullar normalleşmediği sürece çocuğumu okula gönderme konusunda da tereddüt ve kaygı yaşarım. İkinci veya üçüncü senaryo yani hibrit eğitim veya uzaktan eğitim uygulanırsa mutlaka bazı sıkıntıların, yaşanan sorunların ortadan kaldırılması, mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor.”

“TERCİH EDİLECEK EĞİTİM MODELLERİNDEKİ MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ”
“İkinci dönem uzaktan eğitimde yaşadığınız olaylardan bahsetmek istersek EBA'dan yaralanan öğrenci sayısı yüzde yirmi civarındaydı. Diğer öğrenciler yani yüzde seksen EBA'dan sağlıklı bir şekilde yararlanamadı veya uzaktan eğitimden sağlıklı bir şekilde yararlanamadı. Bunun nedenleri ise kişilerin evlerinde tablet, telefon, bilgisayar veya televizyonun olmaması. Bunun yanında evlerde uygun ortamın ve şartlarının olmaması. Ayrıca internet altyapısının her evde bulunmamasından kaynaklı sorunlar yaşadık. Mutlaka bu tür eksikliklerin giderilmesi gerekiyor. Ve bu da eğitimde fırsat eşitsizliğine yol açmaktadır ki bunun olumsuz yansımasını LGS - YKS sınavında gördük. Dar gelirli ve asgari ücretle geçinmek zorunda olan ailelerin çocukları bu şartlar altında sınavlara girdi. Eğer normal eğitim olur ise veya hibrit eğitim olur ise okullarda ne tür tedbirler alınmalı? Öğrencilerin okullarda bulunduğu saatlerde kantin, koridor, sınıflar ve bahçedeki oyun alanlarının mutlaka sosyal mesafeye dikkat edilerek kullanılması gerekiyor. Bunlarla ilgili tedbirlerin mutlaka alınması gerekiyor. Sınıf kapılarında, sınıflarda, bahçede sürekli hijyen maddelerinin bulunması, bulunmasının yanında öğrencilerin bunları kullanması gerekiyor. Okul servis araçlarının bakımı, temizliği, öğrencilerin bu araçları kullanma biçimi çok önemli. Sınıf içinde olmasa bile salon koridor ve diğer ortak kullanım alanlarında mutlaka maske kullanımı, maske temizliği, değiştirilmesi konusunda yukarıda da belirttiğimiz diğer temizlik konularında ve uyulacak kurallarla ilgili okullarda bir hafta ayrılarak "hazırlık ve uyum eğitimi" ciddi bir şekilde yapılması gerekiyor. Düzenli olarak bunların sürdürülmesi gerekiyor. Okullarda eğitim öğretim esnasında olabilecek Covid-19 salgın şüphesine karşı mutlaka okullarda bir sağlık görevlisinin bulundurulması önemli. Çünkü olası bir durum karşısında kişiye müdahaleden ilgili yere nakline kadar bu işi bilen bir kişi tarafından müdahale edilmesi daha sağlıklı ve doğru olacaktır. Ayrıca bu konuda ilgili olarak okullarda krize müdahale ekiplerinin oluşturulması, çocuğa ailesine ve çevresine gerekli psiko-sosyal desteğin verilmesi. Salgına yakalanan kişinin eğitim-öğretimin aksamaması için de gerekli tedbirlerin alınması, Bunları çok önemli noktalar olarak görüyoruz.

“ÖZEL OKULLARDA TELAFİ EĞİTİMLERİ BAŞLIYOR”
“En çok yine yaşanabilecek olaylardan birisi de üniversitelerin açılması ile başlayacak. İller arasında büyük bir hareketlilik söz konusu olacak. Bu da salgın riskini arttıracak. Kent yaşamanın tümünü etkileyecek. Uzmanların da en çok dikkat çektiği konulardan birisi de bu. Özel okullar Ağustos ayının 17 sinde telafi eğitimine başlıyor. Bu durum neye yol açar? Özel okullar konusu da var. Bilindiği gibi özel okullarda 17 Ağustos'ta telafi eğitimine başlayacaklar özel okullarındaki alınan tedbirler ne durumda, gerekli şartlara ve koşullara uyuluyor mu? Bununla ilgili mutlaka denetimlerin yapılıp tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu da eğitimde yine bir fırsat eşitsizliğini ortaya koyuyor. Devlet okullarından önce başlaması tabi ki yine belli bir kesimi mağdur edecek, bir kesimin de avantajlı olmasına yol açacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı'nın yukarıda belirttiğimiz hususları dikkate alarak bir an önce net bir açıklama yapması Eğitim çalışanlarının, velilerin öğrencilerin kaygısını, endişesini gidermesi gerekiyor. Zaman daralıyor. Bu kararlar alınırken mutlaka asli unsur olan öğrencilerin, öğretmenlerin, sendikaların, Türk Tabipler Birliği'nin ve uzmanların görüşlerinin alınması ve birlikte çözüm üretilmesi gerekiyor.”
Özel Haber: Ogün İnal