Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Çanakkale’ye sadece 90 kilometre uzaklıkta, biz zamanlar ticaretin merkezi olan Tuzla Köyü, şimdi ise yapılan yatırımlar ve jeotermal kaynakları ile Marmara Bölgesinin seracılıktaki en gelişmiş bölgesi olmak için çalışmalar yürütülüyor.
Yerin binlerce metre altından Tuzla Köyünde yeryüzüne çıkan sıcak suyu değerlendirmek isteyen çiftçiler, seracılık için çalışmalarını sürdürüyor. Turfanda sebze ve meyvelerin yanı sıra kışlık sebzeleri de serada yetiştirmek isteyen çiftçiler Jeotermal kaynaklardan da yararlanarak üretimi dört mevsime kadar çıkartmayı hedefliyor. Köydeki projeler hakkında açıklamalarda bulunan Tuzla Köyü Muhtarı Ceylan 5-10 yıl sonra Tuzla’nın Marmara’nın seracılıkta başkenti olacağını belirtti.
Tarih Boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Çanakkale’nin tarihi kadar eski olan bir başka bölge ise Tuzla Ovası. Bereketli topraklarında yetiştirilen ürünlerle her dönemde ticaret üssü olmayı başaran Tuzla Köyü, Osmanlı döneminde Biga’nın yanı sıra Çanakkale’ye bağlı bir sancak olarak yer alıyordu. Şimdilerde ise ticarette önemli bir payı olmasa da hala göç alan bir köy. Çanakkale ikliminden farklı bir iklimin yaşandığı Tuzla Köyünde mevsimin ilk ürünleri olan turfanda sebze ve meyveler de yine bu bölgede yetiştiriliyor. Yıllardır ticarette ev sahipliği yapan Tuzla Köyü son birkaç yıldır bölgenin en iyisi olma yolunda bazı adımlar atılıyor. Bu adımlardan birisi de Jeotermal enerjisine bağlı olarak ısıtılmış seralarda tarım ürünleri üretilmesi. Domates, Bakla başta olmak üzere tarım ürünü çeşidinin bol olduğu Tuzla Köyünde Jeotermal ısıtması ile yapılacak seracılıkta önemli bir yer olacak.
Tuzla Köyünde yapılan çalışmalar hakkında Bilgiler veren Tuzla Köyü Muhtarı Necmi Ceylan yaptığı açıklamada, Tuzla’nın tarihten süre gelen gelişimine değinerek, “Çanakkale’mizde yer alan Tuzla çok eski bir coğrafyaya sahip. 16. yüzyıldan bu yana ticarette önemli bir merkez olan Tuzla tüm Türkiye’de bilinen bir yer. Eski tarihte yani yaklaşık 600 yıl önce Çanakkale il olurken Biga ile beraber Tuzla da sancak olmuştur. Yani Ayvacık, Ayvacık olmazken Tuzla Çanakkale’nin eski bir ilçesiymiş. Tuzla Bölgesi ticaretle uğraşan bir bölge. Eski dönemlerde Palamut ve tuz üzerine bu bölgede ticaret yapılmış. Tuzlaya bağlı olan Kösedere’de eşeklerle develerle bundan 500-600 yıl önce ticaret yapılıyordu. Bu dönemlerde Tuzla, Türkiye’de ticareti ile önemli bir yere sahip olmuştur. Şu anda sadece geriye tarım kalsa da Tuzla bir dönem en önemli ticaret merkezi olmuştur” dedi.
GEÇİM KAYNAĞI TARIM VE HAYVANCILIK
Tuzla Köyünde yaşayan vatandaşları tarım ve Hayvancılıkla geçimini sağladığını da belirten Muhtar Necmi Ceylan, “Tuzla’nın şu andaki geçim kaynağı hayvancılık, tarım ve zeytincilik var. Tuzla’da taze fasulye ve Domates ağırlıklı olmak üzere yaz ve kış mahsulleri üretiliyor. Birkaç yıldan beri de seracılık köyümüzde başladı. Seracılık da yavaş yavaş gelişiyor. Bu seraların ısıtılması için de jeotermal kuruldu köyümüzde. Kurulu seraların yanı sıra 2 bin 5 dönüme daha jeotermal sera kurulacak. Çiftçilerimiz de seralaşmaya başladı ve seralaşma da baya bir yaygınlaştı. Ancak Bölgemizin en büyük geçim kaynağı Tarım ve hayvancılık” dedi.
KUZEY EGENİN SICAK TOPRAĞI TUZLA
Bölgedeki farklı havası ile turfanda sebze ve meyvelerin ilk olarak Tuzla’da yetiştirildiğini belirten Muhtar Necmi Ceylan, “Burası Kuzey Egenin en sıcak bölgelerinden bir tanesi. Çanakkale Merkez İle aramızdaki mesafe 90 kilometre ancak Çanakkale’deki bir bahçede ekilen domatesin verim vermesi ile burasının verim vermesi arasında 20 gün ile bir ay arasında değişiklik gösteriyor. Burası denize biraz daha yakın olduğu için havası İzmir havasını andırıyor. Bölgede turfanda sebzeler ve meyveler yetiştiriliyor. Turfanda Şeftali mesela Tuzlaya bağlı Babadere Ovasında yetiştiriliyor. Sezonun ilk fasulyesi Çanakkale Bölgesinde, hatta bütün Marmara Bölgesinde taze fasulye ilk olarak Tuzla Köyünde yetişiyor. Aydın ve İzmir ile aynı sıcaklıkta olmamıza rağmen yine sezonun ilk domatesi Tuzlada yetiştiriliyor. Bu domatesler, İstanbul, Bursa, İzmir Balıkesir başta olmak üzere domates Tuzla’dan gidiyor” dedi.
ATA SPORU DEVE GÜREŞLERİNDE İDDİALIYIZ”
Üretimin yanı sıra kültürel faaliyetlerinin de yapıldığı Tuzla Köyünde özellikle Deve güreşlerinde adından söz ettiriyor. Bölgede yapılan en iddialı güreşlerin Tuzla’da yapıldığını belirten ve kültürel aktiviteler hakkında bilgiler veren Muhtar Necmi Ceylan, “Tuzla’da bir çok projenin yanı sıra kültürel faaliyetlerimiz de oluyor. Örneğin bölgemiz bir Yörük bölgesi. Bizler de Yörük kültürüne sahip olarak 200-300 yıldan beri gelen bir gelenek var. O d Deve Güreşleri geleneğidir. Bunun yanı sıra her yıl gerçekleştirdiğimi köy hayrı var. Ege Bölgesindeki atalarımızın bize bıraktığı bu mirasları bu yıl Koronavirüs nedeni ile gerçekleştirmesek de her yıl geleneklerimizi devam ettiriyoruz. Benim de devem var ve deveyi güreştiriyorum. Ben kendim ayrıca sahalarda cazgırlık yapıyorum. Deve güreşi konusunda iddialıyız. Geçen sene yaptığımızda çok güzel bir ağamız vardı ve yoğun katılımla çok güzel bir kaynaşma oldu. Çevredeki vatandaşlarımızla beraber dostluk ve dayanışma içerisinde çok güzel iki gün yaşadık. Yoğun bir katılımın olduğu deve güreşlerinde adeta festival havası yaşadık. Bu yıl Koronavirüs nedeni ile gerçekleştiremedik. Ancak bir sorun olmazsa ata mirası kültürel spor ve aktivitelerimizi gelecek sene devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.
“4’ÜNCÜ SENEYE GİRDİK BAZI VATANDAŞLARIMIZ HALA KONTEYNERDE YAŞIYOR”
2017 23 Şubat’ta Ayvacık’ta etkili olan deprem günlerce etkisini sürdürmüştü. Köyde yaşayan vatandaşların etkilendiği depremde birçok ev de hasar görmüştü. Hasar gören evlere giremeyen vatandaşlara konteynerler kurulurken, geçen sürede bazı bölgelerde de konutlar yapılarak depremzedelere teslim edilmişti. Ancak Tuzla Köyünde hala Konteynerde yaşayan vatandaşlar ver. Yapılan Konut çalışmalarına da değinen Muhtar Ceylan “2017 Şubat’ında yaşanan deprem bizleri çok etkiledi. Bu deprem Ayvacık civarında çok etkili oldu. Yukarı Köy, Tuzla gibi diğer köylerimizde de depremi fazlasıyla hissettik. Depremde zarar gören toplu konutlarımız daha yapılmadı. Bazı Vatandaşlarımız 4’üncü seneye girmemize rağmen hala konteynerde yaşıyor. Depremde zarar vatandaşlar evlerini aynı yere istedi ve AFAD da onları şu anda tespit etme aşamasında. Toplu konutlarımız ise daha yapılmadı. Geriye dönecek olursak depremde çok darbe aldık. Yaklaşık 140 tane ağır hasarlı binamız var. Bunun 50 tanesi ahır ve metruk olsa da 90 tane darbe alan ev mevcut köyümüzde” dedi.
“TUZLA MARMARA’NIN SERA BAŞKENTİ OLACAK”
Yıllardır ticarette ev sahipliği yapan Tuzla köyü son birkaç yıldır Bölgenin en iyisi olma yolunda bazı adımlar atılıyor. Bu adımlardan birisi de Jeotermal enerjisine bağlı olarak ısıtılmış seralarda tarım ürünleri üretilmesi. Domates, Bakla başta olmak üzere tarım ürünü çeşidinin bol olduğu Tuzla Köyünde Jeotermal ısıtması ile yapılacak seracılıkta önemli bir yer olacak. Jeotermal ısıtmasına bağlı olarak kurulacak seralarla belli bir süre Sonra Tuzla Köyü’nün Marmara’nın sera üssü olacağını da belirten Muhtar Necmi Ceylan, “Tuzla Köyünün en önemli kaynaklardan bir tanesi de Jeotermal sularının olması. Yer altından çıkan sıcak su ile birkaç yıldır farklı projeler gerçekleştiriyoruz. Yer altından çıkan sıcak su ile Tuzla’da Jeotermal enerji üretiliyor. Tuzla Merkezde kurulan, Tuzla Jeotermal Enerji, Ondan sonra kurulan MKN Enerji var, Tuzla civarında da iki tane enerji santrali mevcut. Projelerimizden bir tanesi de Jeotermal Enerjiden seraya geçiş. Jeotermal Enerjilerin de bize desteği olursa bölgemiz seracılıkta da önemli bir adım atmış olacak. Bölgemizden çıkan sıcak sularla jeotermal enerjisi üretilebiliyor. Tuzla Bölgesi Sera üssü olarak ilan edildi. Jeotermal santrallerin bize ne kadar desteği olur şu anda kestiremiyoruz ama 10 yıl içerisinde Tuzla bir küçük Antalya olma yolunda ilerliyor. Eğer istediğimiz projeleri gerçekleştirebilirsek ve bize destek verilirse Tuzla, Marmara Bölgesinin sera Başkenti olabilir” dedi.
“TARIMIN YANI SIRA ZEYTİNCİLİK”
Bölgede sadece tarımın değil, zeytinciliğin de yapıldığını belirten Muhtar Ceylan, “Tarım ve Hayvancılığın yanı sıra bölgemizde yetiştirilen bir diğer ürün de zeytin ve köyümüzde zeytin fabrikası da mevcut. Tuzla ovasındaki tarımın yanı sıra bölgemizin üçte biri zeytin. Ancak buradaki zeytinlerden genellikle sofra değil de yağ üretilir. Tarımla bir kesişimi olmasa da bölgemizde zeytincilik de mevcut” diye konuştu.
“MURAD HÜDAVENDİGAR CAMİİ RESTORE EDİLİYOR”
Muhtar Necmi Ceylan, “Bizim tarihten gelen bir mirasımız ise Murat Hüdavendigar Camii. Bu camimiz 13’üncü yüz yılda yapılmış bir cami. Tarihi Camimiz birkaç yıl önce depremden darbe gördü ve şu anda restorasyon çalışması gerçekleştiriliyor. Camii çok eski bir yapıya sahip olduğu gibi Camiinin önünde hazire dediğimiz bir mezarlık da var. Osmanlılar Döneminde inşa edilen ve Murat Hüdavendigar ismi verilen bu camide biz de vatandaşlar olarak ibadetlerimizi gerçekleştiriyorduk. Vakıflar Müdürlüğünün başlattığı çalışma ile restore ediliyor yaklaşık iki yıllık işi kaldı” dedi.
“KAPLICAYI YENİDEN FAALİYETE GEÇİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Muhtar Ceylan, “2019’yılında seçildik ve Muhtarlık görevine ilk defa başladık. Bizim en büyük projemiz de kaplıcaları yeniden hizmete açmak. Dağların arasından çıkan doğal ve sıcak sular direkt kaplıcalara taşınıyor. Ancak Özellikle 2017 yılında yaşadığımız depremde kaplıcalar ağır hasar gördü. Muhtarlığımızın bütçesi zayıf olduğu için bazı görüşmeler yaptık ve yeniden açılması için bekliyoruz. Göreve geldiğimiz gün hedefimiz olan tarihi termal kaplıcamızı bölgemize yeniden kazandırmak için çalışacağız ve bu tarihi kaplıcayı Tuzlamıza yeniden kazandıracağız” ifadelerini kullandı.
“GÖÇ VERMEMİZİN EN BÜYÜK NEDENİ TUZLA’NIN DOĞAL SİT ALANI OLMASI”
Köyün en büyük Sorunu olan Doğal sit alanının çıkardığı sorluklara da değinen Muhtar Necmi Ceylan sorunun halledilmek üzere olduğunu da belirterek “Köyümüzde yıllardan beri bir sorun var. Doğal sit alanı sorunumuz var ve bu doğal sit ev yapmamızdaki en büyük engellerden bir tanesi. Evlilik çağına gelen gençlerimize bu doğal sit alanından dolayı ev yapamadığımız için göç veriyoruz. Eğer bu sorunumuz çözülebilirse Tuzla Köyü hiç göç vermeyecek. Normalde Tuzla Köyü göç veren bir yer değil göç alan bir köy. Çünkü Tuzla, fabrikaların olduğu, jeotermal enerjisinin olduğu, en önemlisi tarımın olduğu bir köy. Dolayısı ile köy olarak göç veren bir bölge değiliz ama bu doğal sit alanından dolayı gençlerimiz ev yapamıyor. Sit alanının kaldırılması için bir yıl önce bir komisyon kurduk burada ve sit alanları tartışıldı konuşuldu ve şu anda sitin kaldırılma aşamasına geldik” dedi.
Özel Haber: Ogün İnal