Devlet memurları, toplu sözleşme ve enflasyon farkı dolayısıyla maaşlarını yüzde 7,33 zamlı alırken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları da yüzde 8,37 yükseldi. Asgari ücrete yapılan zammın ardından gözler memurlara yapılacak zamma çevrilmişti. Yapılan zam oranını İşte Çanakkale Gazetesi’ne değerlendiren Memur Sen Çanakkale Şubesi ve Sağlık Sen Çanakkale Şubesi İl Başkanı Suat Özen, “En düşük zam oranını yüzde 20 bekliyorduk, oran yetersiz. Ama hepsinden öte ülkemizde sağlık çalışanlarının durumu vahimdir” dedi. Asgari ücretin net 2 bin 825 TL olarak açıklandığını belirten Özen, “Hayırlı olsun. Ancak bu rakamlar üzerinden sağlık çalışanlarının ücretlerine baktığımızda hazin bir tabloyla karşılaşıyoruz” dedi.
Memur Sen Çanakkale Şubesi İl Başkanı Suat Özen, “2019 yılında, 2020 ve 2021 yılını da kapsayan toplu sözleşme zamanında Genel Merkez tarafından imza atılmamıştı. Bu yapılan oran haklılığımızı kanıtladı. O zaman hakem heyeti hükümetin verdiği rakamı kabul etmişti. Biz en düşük zam oranını yüzde 20 olarak bekliyorduk. 4.4 ve 3.3 yapılarak zam oranı yüzde 14’e tekabül etti. Elbette asgari ücrete gelen zam oranı belirleyicidir. Asgari ücrete yapılan zam olumludur, hatta yetersizdir bile, keşke asgari daha fazla yapılabilseydi, hayırlı olsun. Ancak bu rakamlar üzerinden sağlık çalışanlarının ücretlerine baktığımızda hazin bir tabloyla karşılaşıyoruz. Pandemi sürecinde fedakarca çalışan, izin kullanamayan, risk altında çalışan ve kayıplar veren sağlık çalışanlarının koşulları iyileştirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Aralık 2020 dönemi enflasyon verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) geçen yılın ikinci yarısında yaklaşık yüzde 8,37 arttı. Böylece 6 aylık dönemde, geçen yılın ikinci yarısı için toplu sözleşme kapsamında yapılan yüzde 4'lük zam aşıldı. Bu nedenle yaklaşık yüzde 4,33'lük enflasyon farkı ödenmesi durumu ortaya çıktı. Bu yılın ilk yarısında uygulanacak toplu sözleşme hükmü doğrultusunda memur maaşlarına yüzde 3 artış yapılması öngörülüyordu. Buna yüzde 4,33'lük enflasyon farkının eklenmesiyle memurlar, sözleşmeliler ve memur emeklilerinin maaş ve aylık artışı yüzde 7,33 oldu. Devlet memurları, sözleşmeliler, geçici personel ve memur emeklileri, zamlı maaş ve aylıklarını 15 Ocak'ta alacak. Öte yandan, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları da geçen yılın son 6 aylık enflasyonu oranında artacak. Bu oran yaklaşık yüzde 8,37'ye karşılık geliyor.
“NEDEN İMZA ATMADIĞIMIZ ANLAŞILMIŞTIR”
Özen yaptığı açıklamada, “2020 yıllık enflasyonunun yüzde 14.60 çıkması, Kamu İşvereninin ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun 5. Dönem Toplu Sözleşmede kamu görevlilerine reva gördükleri zam oranların yetersizliğini teyit etmiş, tepkimizin haklılığı anlaşılmıştır. 5. Dönem Toplu Sözleşmede Memur-Sen olarak niçin imza atmadığımızı ve neye imza atmadığımızı anlamakta zorluk çekenler için 2020 yılı enflasyonunun aylık, altı aylık ve yıllık verilerinin her biri, anlamayı kolaylaştırıcı etki yapacaktır. 5. Dönem Toplu Sözleşme masasına Memur-Sen olarak sunduğumuz zam teklifleri ile İşvereninin önerdiği ve İşveren Hakeminin de kabul ettiği teklifler arasındaki farka tepkimizin doğruluğu; 2020 yılının her iki döneminde de enflasyon farkı verilmesiyle ispatlanmış oldu. 2020 ve 2021 yıllarında Kamu İşvereni + İşverenin Hakem Kurulu iradesiyle sırasıyla %4+%4 ve %3+%3 zam kararı alınmış ve oluşturdukları toplu sözleşme metnine böyle yansıtılmıştı. Memur-Sen olarak masaya, refah payı hariç %8+%7 ve %6+%6 teklifimizi taşımıştık. Tekliflerimizin gerekçesini ifade etmiş İşverene ve Hakemine de “enflasyon hedefi ve tahmini üzerinden önerdiğiniz oranlar, gerçekçi değil. Zira ne hedefiniz ne de tahmininiz hiç tutmadı” uyarısında bulunmuştuk. Beraberinde “zammı enflasyon değil masa belirlesin” demiştik. 2020 yılının birinci ve ikinci altı ayında enflasyon farkı verilmek durumunda kalmasından çıkarılması gereken sonuçlar var. Bunlar; hem siyasi iradeye, hem kamu işverenine hem de olası bir uzlaşmazlıkta işverenin hakemine mesajlar içeriyor. 6. Dönem Toplu Sözleşmede daha makul/makbul tekliflerle gelmesi adına Kamu İşverenine (ve daha adil karar vermesi adına İşverenin Hakemine) 2020 yılı enflasyon oranı ve 5. Toplu Sözleşme metni üzerinden şunları da ifade etmek gerekiyor. Toplu Sözleşmeye imza atmamamız emeği korumanın, ekonomiyi verileriyle anlamanın gereğiydi. Kamu İşvereni enflasyon tahminini/hedefini değil gerçeğini baz almalıydı. Memur-Sen’in “zam + refah payı” önerisi kabul edilseydi, enflasyon gündem olmaz bu tartışma yaşanmazdı. Enflasyon farkı gelecek kayıplarını gideriyor. Geçmiş ay kayıplarını gidermek için enflasyon tazminatı da ödenmesi gerekiyor. Enflasyon farkı ödenmeyi gerektiren enflasyon oranıyla gelir vergisi matrahlarındaki artış uyumlu görünmüyor. Matrahlarda ilave artış gerekiyor. Kamu görevlilerinin ilk altı ayda %1.75, ikinci altı ayda %4,18 düzeyinde enflasyon farkı almak durumunda kalması; Memur-Sen’in 8+7+refah payının gerçekçiliğini de imza atmamasının gerekçelerini de teyit ediyor. Birileri de bu gerçekten, gerekçelerden rahatsızlık duyuyor. 5. Dönem Toplu Sözleşmenin zam oranları Memur-Sen’in değil İşverenin ve Hakeminin kararıdır. Bunu, Memur-Sen’e atfetme telaşına girenler artık anlasın ve boşuna yorulmasınlar.5. Dönem Toplu Sözleşmede Memur-Sen’in zam oranlarında imzası da rızası da yoktur” dedi.
Özel Haber: Mine Tarım