Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, son dönemde artan kuraklık ile birlikte ortaya çıkan su kıtlığı tehlikesine dikkat çekerek, pandemi döneminde gereksiz su kullanımına karşı uyardı. Prof. Dr. İlhan, "Koronavirüs döneminde özellikle bazı belediyelerde görüyoruz, sabunlu su ile her yerin yıkanması, bol su kullanılması; bunun pandemi ile mücadelede çok yeri yok, etkisi de yok. Sokakları, kamusal alanları fazla miktarda su ve sabunla yıkamak su israfı" dedi.

Kurak geçen yaz aylarının ardından kış ile birlikte beklenen yağmur ve karın yağmaması sonucu barajlardaki su seviyesi azaldı. Yağış azlığı ile barajlardaki su seviyesi düşerken Türkiye'nin su kıtlığı riski de arttı. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan da yağışların yetersiz olması ile oluşacak kuraklığın salgın hastalıklara neden olabileceğini belirtti. Prof. Dr. İlhan, Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını belirterek, "Türkiye'de yıllık kişi başı su tüketimi 1350 metreküp düzeyinde. Ama 2030 yılına geldiğimizde nüfusumuzun 100 milyon olacağını tahmin edersek, kişi başı yıllık su tüketimi 1000 metreküpün altına düşecek. Böylece, 2030 yılında su fakiri ülkeler arasında yer alabiliriz. Bu oldukça önemli. 'Türkiye'nin 3 tarafı denizlerle çevrili, ırmaklarımız, nehirlerimiz var' diye suyumuz bol değil açıkçası. Dünyada ülkeler giderek su fakirliğine doğru yol alıyor" diye konuştu.

'YETERLİ SU OLMAZSA HASTALIKLAR OLABİLİR'
Prof. Dr. İlhan, susuzluk nedeniyle ortaya çıkabilecek hastalıklara dikkat çekerek, "İnsanlar yeteri kadar ve temiz su alamazlarsa sağlıkla bağdaşmayacağını bilmemiz gerekiyor. 20'nci yüzyılda sağlık alanındaki en büyük kazanımı iki konuya borçluyuz; bunlardan biri herkese yeterli ve temiz su sağlanmaya çalışılması, diğeri ise aşılama. Bu ikisi ile beraber geçtiğimiz yüzyılda on milyonlarca erken ölüm önlendi. Su yeterli olmazsa veya kirli olursa suyun kendisinden kaynaklı; hepatit A, difteri, tifo, kolera gibi hastalıklar olabilir. Pek çok olumsuz hastalık su kirliliği ile beraber bize bulaşabiliyor. Bu yüzden temiz ve yeterli su sağlanması dünyanın ortak amacı. Ama baktığımızda dünya su fakirliğine doğru gidiyor, bunun için de çeşitli önlemler almak gerekiyor" ifadelerini kullandı.

'SOKAKLARIN YIKANMASI DOĞRU DEĞİL'
Prof. Dr. İlhan, son dönemde koronavirüs salgını nedeniyle su tüketiminin çok fazla olduğuna da dikkat çekerek, bazı uyarılarda bulundu. Prof. Dr. İlhan, "Pandemi dönemindeyiz, ellerimizi daha çok yıkıyoruz; çok doğru bir yaklaşım. Ama koronavirüs döneminde özellikle bazı belediyelerde görüyoruz, sabunlu su ile her yerin yıkanması, bol su kullanılması; bunun pandemi ile mücadelede çok yeri yok açıkçası, etkisi de yok. Bunu yapmak yerine insanların bulunduğu yere dezenfektanlar koymak, lavabolar koymak daha doğru olacaktır. Sokakları, kamusal alanları fazla miktarda su ve sabunla yıkamak su israfı. Koronavirüs mücadelesinde de suya ihtiyacımız olduğunu düşünürsek kontrollü şekilde el yıkama yaparsak en doğrusu bu olacaktır. Evdeki su tüketiminde suyun dikkatli kullanılması, boşa akıtılmaması çok önemli" dedi.

'BELEDİYELER, ÇİMEN YERİNE AĞAÇ YETİŞTİRSİN'
Tarımsal sulamaya da dikkat çeken Prof. Dr. İlhan, "'Vahşi sulama' dediğimiz, suyu açtık, nehirden aldık, olduğu gibi tarlaya vermek yerine 'damla sulama' ya da 'hedef odaklı' sulama tarzında yaklaşımlar var. Tarımda da çok fazla miktarda suyu israf ediyoruz. Yerel yönetimlere bir mesajı da şöyle vermek gerekiyor; çimen sulamanın çok büyük su israfı yaptığını bilmemiz gerekiyor. Çimen yetiştireceğimize ağaç yetiştirirsek hem doğa için daha doğru bir yaklaşım sergilemiş oluruz hem de su israfını önlemiş oluruz. Belediyeler ya da vatandaşlar, çimen ile peyzaj yapmak yerine, ağaç ile peyzaj yapmayı tercih ederlerse daha doğru olacaktır" ifadesini kullandı.

'PEK ÇOK HASTALIK KARŞIMIZA ÇIKABİLİR'
Ankara'da da yağışların az olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. İlhan, "Ankara neredeyse 20 dereceye yaklaşmış durumda. İnşallah yakın zamanda yağmur yağar. Kuraklık olursa, kuraklıkla beraber besin temininde de zorluk olacak. Besin temininde zorluk olması, çeşitli besin seçeneklerinin olamaması bağışıklık sisteminde de düşkünlüğe neden olup, iyi beslenmeme sonucunda hastalıklara zemin hazırlayabilir. Onun dışında doğrudan kuraklık olup, yağmur yağmazsa, yeterli dezenfeksiyon yapılamayacağı için, eller yeterince yıkanamayacağı için, besin maddeleri yeterince yıkanamayacağı için sular kirlenir ve pek çok hastalık karşımıza çıkabilir" dedi.


Kaynak: DHA