Türkiye'de de mutasyonlu virüs görüldü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, mutasyonlu virüsün Türkiye'de 128 kişide görüldüğü açıklandı. İngiltere'de ortaya çıkan koronavirüs varyantı ile ilgili bilgi veren Sağlık Bakanı Koca, mutasyon tehdidine karşı dikkatli olunması gerektiğini bildirdi.
Pandemi süreci yoğun bir şekilde etkilerini sürdürürken, virüsün mutasyon uğraması ile ilgili durum hakkında değerlendirme yapan Dr.Özgür Çalım İşte Çanakkale Gazetesi’ne konuştu. Çalım, “Mutasyona karşı yapacaklarınızı sıralayalım. Madem ki mutasyonlu virüslerin daha kolay bulaşma, daha çok insanımızı hasta etme, hastalığın seyrini daha fazla ağırlaştırma ve koruyucu nötralizan antikorlarımızı etkisiz kılma ihtimali var, o zaman bizim de hemen strateji değişikliğine gitmemiz şart. İşte o stratejik değişimler. Maske kullanma tedbiri şimdi daha da ciddiye alınmalıdır. İmkan varsa kapalı ve kalabalık ortamlarda çift maske kullanımı akılda tutulmalı, kullandığımız maskelerin güvenliği daha sık sorgulanmalıdır. Sosyal mesafe eskiye oranla biraz daha arttırılmalı, en az iki metreye çıkarılmalıdır. Sosyal mesafeyi korumada güçlük çıkabilecek yerlerden de (düğünler, cenazeler) mümkün olduğu ölçüde uzak durulmalıdır. Hijyenik tedbirler arttırılmalı, özellikle el yıkama gibi önlemler ısrarla sürdürülmeli ve ortam hijyeni daima gündemde tutulmalıdır. Ortam havalandırmak virüsün bulaşmasını önleyen önemli, etkili ve basit bir savunma aracıdır. Kapalı her ortam daha sık ve daha uzun süre havalandırılmaya çalışılmalıdır. Aşılama süreci hızlandırılmalı ve mümkün olduğu kadar süratle tamamlanmalıdır. Zira sürecin uzaması virüste aşıya karşı da direnç geliştirebilecek bazı mutasyonlara yol açabilecektir” dedi.
Geçtiğimiz günlerde aşı olmasına rağmen, hastalanan bir vatandaşın olması merak konusu olmuştu? Olabilir mi bu?
Aşıyı olduktan sonra başkasına bulaşma ve hasta olma ihtimalimiz var mı? Bazı akademik çevreler semptom göstermeyip aşının taşıyıcı olabildiğini söylüyor? Böyle bir durum da söz konusu olabilir, aşının tüm topluma ulaşıp herkesteki etkisini daha yaygın bir kitlede etkisini görmeden kesin bir şey söylemek zor, yanlış ama büyük ölçülebilir etkinliği görülür, ama bu kişiden kişiye de değişebilir. Kimisinin geçirerek sağladığı bağışıklığı, kimisi aşıyla sağlamayabilir. Kimisi aşı ile iyi bir bağışıklık sağlayabilir, ama bu aşıyı olacak kişiye bağlı, unutmayın ki aşı yapılırken virüs eğer vücuda hakimse yapacak bir şey pek kalmaz. Ama genel olarak tüm toplumu etkileyen bu durumda aşılama artarsa hastalığın yayılma hızı azalacak, bu logaritmik olarak hasta sayısını da azaltacak.’’
Yeni TiP mutasyonlu Covid neden korkutuyor?
‘’Yeni koronavirüsün bizi en çok korkutan özelliklerinden biri dikensi / spike protein olarak bilinen çıkıntılarını hücrelerimizin duvarındaki ACE2 enzimi ile etkileşime sokarak ağız, boğaz, geniz ve akciğerlerimizdeki hücrelere girmesi ve oralarda hastalık oluşturmasıdır. Mutasyonla, dikensi çıkıntılarda meydana gelen bu değişimlerin ise 3 kaygı verici neticesi var: Birincisi, yeni koronavirüsün hızla dolaşımdaki mevcut virüsün yerini almasıdır. İkincisi, uğradığı değişimlerle hücrelerimizi etkileme gücünü arttırmasıdır. Üçüncüsü ise mevcut antikorlardan etkilenmemesi, bağışıklık sistemimizi etkisiz kılmasıdır. Bu üç değişim de virüsün daha hızlı yayılması, hasta sayısının artması, ağır hastalarımız ve kayıplarımızın çoğalması anlamına gelebilir. Mutasyon meselesi de zaten bu nedenle çok önemli ve yakından takip edilmesi gereken bir konudur.
Mutasyonlar nasıl oluşuyor?
Virüsler hücrelerimize girdikten sonra kendilerini trilyonlarca defa kopyalanarak çoğalıyor Bir süre sonra sayıları inanılmaz boyutlara varınca milyarlara hücreye sığamıyor, onu adeta patlatarak dışarı çıkıp diğer hücrelerimize, doku, organ ve sistemlerimize yayılıyor. Çoğalma/kopyalama bir anlamda virüsteki genetik kodun da kopyalanması, iç ve dış yapının hatasız tekrarlanması demek. Ama trilyonları bulan bu kopyalamalar, her zaman “aslına uygun kopyalar”, yani aslı ile birebir uyumlu yeni virüsler üretemeyebiliyor, kopyalama sürecinde virüsteki bazı protein yapıları değişime uğruyor. Neticede virüs değişiyor, farklılaşmalar ortaya çıkıyor. Kısacası mutasyon demek, hatalı ve farklı yeni bir virüs demek. Bu süreci çok hızlı basımla üretilen kitap, dergi ya da gazetelerdeki “baskı hatalarına” da benzetebiliriz
Mutasyon aşıları güçsüz kılar mı?
Üzülerek belirteyim: Birkaç açıklama dışında aşı üreticilerinde aşılarının mutasyonlu virüslere etkisi konusunda net ve nihai bir açıklama henüz yapılmış değil. Moderna ve Pfizer ürettikleri aşıları şimdiye kadar oluşan pek çok mutasyonda zaten denediklerini ve hepsinde de aşılarını etkili bulduklarını açıkladılar. Ancak ne İngiltere ve Güney Afrika’da ne de Brezilya’da tespit edilen mutasyonlu virüslere karşı başlattıkları antikor çalışmalarının sonuçlarını henüz açıklamadılar. SinoVac /Çin ve Sputnik / s aşı üreticilerinden ise henüz bir açıklama yapılmadı. Mutasyona karşı yapacaklarınızı sıralayalım. Madem ki mutasyonlu virüslerin daha kolay bulaşma, daha çok insanımızı hasta etme, hastalığın seyrini daha fazla ağırlaştırma ve koruyucu nötralizan antikorlarımızı etkisiz kılma ihtimali var, o zaman bizim de hemen strateji değişikliğine gitmemiz şart. İşte o stratejik değişimler. Maske kullanma tedbiri şimdi daha da ciddiye alınmalıdır. İmkân varsa kapalı ve kalabalık ortamlarda çift maske kullanımı akılda tutulmalı, kullandığımız maskelerin güvenliği daha sık sorgulanmalıdır. Sosyal mesafe eskiye oranla biraz daha arttırılmalı, en az iki metreye çıkarılmalıdır. Sosyal mesafeyi korumada güçlük çıkabilecek yerlerden de (düğünler, cenazeler) mümkün olduğu ölçüde uzak durulmalıdır. Hijyenik tedbirler arttırılmalı, özellikle el yıkama gibi önlemler ısrarla sürdürülmeli ve ortam hijyeni daima gündemde tutulmalıdır. Ortam havalandırmak virüsün bulaşmasını önleyen önemli, etkili ve basit bir savunma aracıdır. Kapalı her ortam daha sık ve daha uzun süre havalandırılmaya çalışılmalıdır. Aşılama süreci hızlandırılmalı ve mümkün olduğu kadar süratle tamamlanmalıdır. Zira sürecin uzaması virüste aşıya karşı da direnç geliştirebilecek bazı mutasyonlara yol açabilecektir. Sosyal temaslar bu dönemde biraz daha sınırlandırılmalı, asgari ölçülere indirilmelidir.
İbrahim Akın Kazancı