Çanakkale merkeze bağlı Çınarlı Köyü Dardanos mevkiinde 1916 yılında yapılan ve geçtiğimiz kısa süreçte de yenileme ve çevre düzenlemesi yapılan şehitlik karşılıyor. Bir süre önce atıl durumda olan ve bakımsızlık nedeni ile haberlere konu olan Hasan Mevsuf Şehitliği yapılan yenileme ve çevre düzenleme çalışmalarından sonda bugünkü görünümüne kavuştu.

Ziyaretçilerin son dönemde  Coronavirüs nedeni ile sona eren turlar nedeni ile kapılarını neredeyse hiç açılmayan şehitlik ziyaretçilerini ve dualarını bekliyor. Çanakkale Savaşları’nda üstün başarıları ile bilinen Dardanos Bataryası’nda Çanakkale Boğazı’nı müdafaa ederken düşman gemilerinden atılan top mermisi ile şehit düşen Batarya Komutanı Üsteğmen Hasan, Gözetleme Subayı Teğmen Mevsuf, Zabit Namzedi Halim ve erler Mustafa ile İsmail’e ait mezarların bulunduğu şehitlik Çanakkale Boğazındaki nöbetini sürdürüyor.

DARDANOS BATARYASININ İSMİ HASAN – MEVSUF OLDU
18 Mart günü düşen top mermisi nedeni ile şehit olan kahramanların bulunduğu alana gelen ve inceleme yapan Müstahkem Mevkii Komutanı Albay Cevat,  Şehit olan kahramanların acısı ile gözetleme yerinden ayrılır. Karargahına döner dönmez savaş raporunu yazan Albay Cevat önce İstanbul’a Çanakkale Boğazının düşman filosu tarafından geçilemediğini müjdeledi, ardından da şehit subaylar Hasan ve Mevsuf’tan söz etti. Dardanos Bataryası’nın isminin “Hasan-Mevsuf” olarak değiştirilmesini istedi. Başkomutan Vekili Enver Paşa da talebi uygun bulunca, Dardanos Bataryası’nın ismi “Hasan-Mevsuf Bataryası” adıyla tarihteki yerini aldı. Öğünden bugüne kadar Batarya Komutanı Üsteğmen Hasan, Gözetleme Subayı Teğmen Mevsuf, Zabit Namzedi Halim ve erler Mustafa ile İsmail şehit oldukları toprakta yatıyor ve Çanakkale boğazındaki nöbetlerini sürdürüyorlar.

RESTORE EDİLEN HASAN MEVSUF ŞEHİTLİĞİ ZİYARETÇİ BEKLİYOR
Bir süre önce atıl durumda olan ve bakımsızlık nedeni ile haberlere konu olan Hasan Mevsuf Şehitliği yapılan yenileme ve çevre düzenleme çalışmalarından sonda bugünkü görünümüne kavuştu. Yeni görünümüne kavuşan şehitliğin kapılarını Coronavirüs sürecinde kimse açmamaya başladı. Şehitlik turlarının yapılmaması nedeni ile Hasan Mevsuf şehitliği bur yandan boğazdaki nöbetini sürdürürken bir yandan’ da 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 106. Yıldönümünde ziyaretçilerini bekliyor. 

HASAN MEVSUF ŞEHİTLİĞİNİN HİKAYESİ
Takvimler 18 Mart’ı gösterirken, şan ve şeref dolu bu zaferi kutlamak için asıl tören Çimenlik Kalesi’nde düzenlendi. Küçük bir grup, boğazın girişinde, Anadolu yakasındaki bir tepenin üzerinde konuşlanmış tarihi bataryada toplandı. Kürsüdeki subay, Çanakkale Deniz Savaşı’nı ve sonuçlarını gür sesiyle akıcı bir şekilde anlatıyordu.Konuşmasının sonunda, o bataryanın kahraman subayları Üsteğmen Hasan Hulusi ve Teğmen Mehmet Mevsuf’un nasıl şehit olduklarını anlattı. Bu sırada, dinleyiciler arasındaki yaşlıca bir hanımefendi, başını hafifçe eğdi… Gözlerinden süzülen damlaları mendiliyle siliyordu. Orada bulunan görevli yedek subaylardan biri, usulca onun yanına yaklaşıp hatırını sordu. Sohbet biraz ilerlemişti ki, genç asker duydukları karşısında koca bir tarihin karşısında duruyormuş gibi heyecan içinde kaldı. Çünkü o hanım, “Ben Yadigar” demişti… Askeri heyecanlandıran “Yadigar” kimdi? 1915 yılı Mart ayı başlarında Çanakkale’de savaş çoktan başlamıştı. Boğazın ikinci kademesinde görevli obüs bataryaları bütün dikkatini düşmana çevirmiş, dinlenmeden nöbet tutuyordu. Dardanos Bataryası’nın komutanı Üsteğmen Hasan Hulusi de taşıdığı sorumluluğun bilinciyle hizmet ediyordu. Ancak aklının bir köşesinde İstanbul’dan beklediği haber vardı. Sonunda Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Bey (Cevap Paşa), beklediği haberi ona verdi. Gelen telgrafta, bir kızı olduğu müjdeleniyordu. Komutan, Hasan Hulusi’ye birkaç gün izin verdiğini söyledi. “Git ve kızını gör, ona ismini ver” dedi. Üsteğmen, eşsiz bir sevincin içinde bulunsa da kahramanlara yakışır bir cevap verdi. "Düşman önümüzdeki sularda dolaşırken, ben vatan savunmasını bırakıp gidemem." Hasan Hulusi Çimenlik Kalesi’nden çıkıp, biraz ötedeki telgrafhaneye gitti. Ailesine bir tebrik telgrafı yazdı. Sonuna da şu dileğini ekledi: “Yavrumuzun adı Yadigar olsun…” Üsteğmen İstanbul’a gitseydi, belki de o gün bataryasının başında bulunmayacaktı. Birleşik Donanma boğaza girdiğinde, ne kadar isabetli bir karar aldığını düşünüyordu. Denizdeki yüzer kaleler, en çok onların bulunduğu tepeyi hedef aldı. Birkaç obüsün bulunduğu tepeye, gün boyu 4 bin top mermisi düştü. Akşama doğru Hasan Hulusi ve Mehmet Mevsuf, gözetleme yerinde savaşı takip ediyordu. Komutan, Üsteğmen Hasan’ı telefon başına çağırınca, biraz daha gerideki ağaçların altına kurulan santral merkezine yöneldi. Bu sırada, Mevsuf da hareketlendi. Hasan bir an için dönüp ona, “Sen burada kal” dedi. Saatlerdir bombaların patladığı yerde toz ve barut içinde kalan Mevsuf, biraz su içmek için izin isteyince, 2 subay koşar adımlarla telefona doğru gitti. Vardıkları anda, koca bir top mermisi havayı yararak ve geçtiği yerde ıslık çalarak santral merkezini buldu. Gün boyu düşen binlerce hain mermiden bir farkı yoktu. Ancak o korkunç patlama tam da subayların ve telefoncu erlerin olduğu yerde meydana gelmişti. Havaya kalkan toprak açılıp dağıldıktan sonra yere indiğinde, şehitlerin üzerini de örtmüştü.

Özel Haber: Ogün İnal