Çanakkale Kepez'de bulunan Kepez Hayvanları Koruma Derneği 2012 yılında kurulmuş ancak bir süredir güçlü şekilde faaliyet gösterememiş, şu anda ismi Mor Pati olan dernek sokak hayvanları için yardım faaliyetlerine devam ediyor. Dernek Başkanı Emine Akın, ‘’Çalışmalarımızın Kepez ile sınırlı kalmasını istemedik. Ezilen ve mağdur kadınlar için oluşturulan Mor Çatı’yı örnek alarak dernek ismimizin Morpati olmasını uygun gördük’’ dedi.
Dernek Başkanı Emine Akın kendisini tanıtarak ; ‘’Ben Emine Akın TOKİ Anadolu Lisesinde tarih öğretmeniyim Aslen Sinoplu'yum 11 yıldır Çanakkale'de yasıyorum. Çocukluğumdan itibaren hayvanlara karşı çok büyük sevgi besliyorum. Sürekli onlarla içiçe yasadım. Elimden geldiğince hayatımın her döneminde sokak canlarına can katabilmek için çaba gösterdim. Gönüllü ebette ki, vicdan sahibi olan herkes gibi sokakta yaralı veya zor durumda olan bir can gördüğümde yanından çekip gidemem. Aklım da almıyor açıkçası bu şekilde davrananları’’ şeklinde konuşarak kurulan derneğin değişen ismi ile ilgili; ‘’Kepez Hayvanları Koruma Derneği 2012 yılında kurulmuş ancak uzun bir süredir bir çok dernekte olduğu gibi kağıt üstünde kalan bir dernek olmuş. Biz yönetimi aldıktan sonra aktif olarak çalışmaya başladık. Öncelikli Kepez bölgesi oldu faaliyet alanımız ancak zaman içinde çalışan bir dernek olduğumuz için başta Çanakkale merkez olmak üzere her yerden hasta ve yaralı ihbarları gelmeye başladı. İmkanlarımız kısıtlı olmasına rağmen elimizden geldiğince her cana yardım etmeye çalıştık. Sonuç olarak her yerdeki canları kurtardığımız için ismimizin de Kepez ile sınırlı kalmasını istemedik. Ezilen ve mağdur kadınlar için oluşturulan Mor Çatı’yı örnek alarak dernek ismimizin Morpati olmasını uygun gördük’’ diye konuştu.
‘’ÇANAKKALE HALKI GENEL OLARAK HAYVANSEVER BİR HALK’’
“Çanakkale halkı genel olarak hayvan sever bir halk olduğu için çarşıda dükkanların önünde su kapları ve mama görürsünüz’’ diyen Emine Akın, sürdürülen faaliyetlerden de bahsetti.
Akın, üye sayısı ve kısıtlama sürecinde hayvanlara destek verilmezse neler olacağını söyledi: ‘’Üye sayımız mevcutta fazla değil ancak bu sayının zamanla çok artacağını düşünüyorum. Sizin aracılığınız ile tüm hayvan severleri derneğimize üye olmaya davet ediyorum. Bireysel olarak yapılan çalışmalarla hiçbir yere varılamayacağını kendimden biliyorum. Bizi geri çevireceğini düşünmüyorum. Yaz aylarında Covid bulaş hızında bir ve birlikte olursak güçlü oluruz ve daha çok can doyurup tedavisini yaptırıp yuvalandırabiliriz. Pandemi nedeniyle esnaf ziyaretleri yapıp destek istemedik açıkçası. Böyle bir çalışma yürütseydik hiçbir esnafımızın azalma olursa Çanakkale esnafını ziyaret edeceğiz. Hepimiz bu kentin insanıyız ve daha yaşanılır ve ruhuna uygun bir kent için eminim bize destek olacaklardır. Pandemi süreci esnaf dışında en çok onların kapılarının önünde beslediği sokak hayvanlarını etkiledi. Çanakkale halkı genel olarak hayvan sever bir halk olduğu için çarşıda dükkanların önünde su kapları ve mama görürsünüz. Dükkanların kapanması ile bu canlar aç kalacak özellikle bu tam kapanma döneminde belediyelere büyük görev düşüyor. Biz gönüllüler olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz ama her yere yetmemiz mümkün olamıyor’’ diye ekledi.
‘’HAYVANLAR BİR "MAL" OLARAK DEĞİL DE "CAN" OLARAK KABUL EDİLMELİ’’
Emine Akı,; ‘’Hayvanların bir "mal" olarak değil de "can" olarak kabul edilmesi bundan üç yıl önce bir yavru köpeğin uğradığı işkence ile gündeme gelmişti. Mecliste tüm siyasi partilerin katılımı ile bir komisyon oluşturuldu. Komisyon tarafından bir yasa tasarısı hazırlandı. Bu tasarıda biz hayvan severlerin eleştirdiği yerler olmasına rağmen hayvanların mal olmaktan çıkarılıp can statüsüne sokulmuş olması takdir ettiğimiz bir durumdu. Hazırlanan tasarı üzerinden bunca süre geçmesine rağmen hala yasalaşamadı maalesef. Yasanın değişmesinde toplumun sokak hayvanlarına yönelik algısı da engel “Ne zaman hayvanları korumakla ilgili bir çalışma yapılsa bir kısım medya ‘kadınlara saldıran köpekler’, ‘okul yolunda çocuk parçalayan köpekler’ haberlerini kışkırtıyor. Çünkü sokakta yaşayan hayvanları çöp gibi, öldürülmesi, yok edilmesi gereken şeyler gibi gören bir toplum alt yapısı var. Bu bakış açısının da dönüştürülmesi lazım. Yani kedilerle, köpeklerle, kuşlarla, martılarla hatta yolunu şaşırıp mahallemize gelen kirpilerle, birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Başta çocuklar olmak üzere toplumun her kesimine hayvan ve doğa sevgisini aşılamak ve birlikte yaşamanın var olmanın temel koşulu olduğunun anlatılması gerekiyor. Bu konuda medyaya büyük rol düşüyor.’’ şeklinde konuştu.
Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı