Çanakkale'de avukatlık yapan UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği’nin Çanakkale’deki gönüllü avukatlarından Hukuk Koordinatörü İrem Yüzer, ‘Çocuk istismarının hukuki boyutu’ hakkında değerlendirmelerini paylaştı. Yüzer; ‘’Evrensel Çocuk Hakları Sözleşmesi uyarınca on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Yine Türk Ceza Kanunu kapsamında "Çocuk" deyimi; henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmaktadır’’ dedi ve bu süreçteki hukuki bilgileri paylaştı.
UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği’nin Çanakkale’deki gönüllü avukatlarından Hukuk Koordinatörü İrem Yüzer, öncelikle çocuk istismarının ne demek olduğu ile ilgili geniş bir tanım yaptı. Yüzer, “Çocuk istismarı, sorumluluk, güven veya güç ilişkisi bağlamında çocuğun sağlığına, yaşamına, gelişimine, onuruna fiilî ya da potansiyel bir zarara neden olarak fiziksel veya duygusal kötü muamele, cinsel istismar, ihmâl veya ihmâlkâr muamele yahut diğer sömürünün her tür biçimini oluşturmaktadır. Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ve derneğimizin en büyük mücadeleyi verdiği istismar türü, çocukların cinsel istismarıdır. Evrensel Çocuk Hakları Sözleşmesi uyarınca; On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Yine Türk Ceza Kanunu kapsamında çocuk deyimi; henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmaktadır. TCK'da çocuğun cinsel dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar; sarkıntılık düzeyinde cinsel istismar ve vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle cinsel istismar olarak ayrı bentler halinde düzenlenmiştir. Çocuğun, suçu işleyen faile karşı koyamaz bir durumda olması, bu hareketin kendisi için tehdit oluşturup oluşturmadığını bilmemesi ve yöneltilen hareketi idrak edip bu fiilin suç olduğunu algılayamaması sebepleri ile Türk Ceza Kanunu'nda çocuklara yönelik cinsel suçlar, diğer cinsel suçlardan ayrı hükümlerde düzenlenmiştir” dedi.
“ŞÜPHE GÖRÜLDÜĞÜNDE SUSMAYIN, İHBAR EDİN”
Çocuk istismarı ile ilgili bir durumda karşılaşıldığında neler yapılmalı konusuna da değinen Yüzer, “Çocuğa yönelik istismara doğrudan şahit olan veya bu konuda duyum alan herkes istismarı bildirmek adli makamlara bildirmekle yükümlüdür. Önemli olan çocuğun beyanıdır, makul şüphe görüldüğünde susmayın. İhbar edin. Bu konuda bildirimde bulunmak, yalnızca insani değil aynı zamanda yasal bir sorumluluktur. Bu şekilde bir duruma şahit olunduğunda en yakın kolluk güçlerine, savcılık makamına, Alo 183 Aile, Çalışma ve sosyal Hizmetler Bakanlığı Destek Hattına başvurabilir ya da www.ucim.org.tr adresinden ihbarda bulunabilirsiniz. Ayrıca şüpheli kamu kurumunda çocuklarla ilişkili bir meslek sahibiyse derhal kuruma bildirimde bulunulmalıdır. Bildirim Yükümlülüğü, TCK'da ayrı hükümlerde belirtilmiş olup kamu görevlilerinin ve sağlık mesleği mensuplarının bildirim yükümlülüğü de ayrı şekilde düzenlenmiştir. Cinsel istismara ilişkin delillerin elde edilmesi için özellikle ilk 72 saat önemli bir süreç olup delilerin yok olmaması için çocuğun kişisel temizlik ve vücut temizliği yapmaması konusunda bilgilendirme yapılması çok önemlidir. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda, olayın vukuundan itibaren ilk 72 saat içerisinde yapılan müdahaleler iddiaların ve delillerin tespiti bakımından özel önem taşıdığından, olayın duyulduğu andan itibaren tıbbi ve adli delil kapsamındaki mağdura ait her türlü özel giysi, eşya, çamaşır ve benzeri unsur kayıt ve koruma altına alınarak suç duyurusu ile birlikte adli makamlara teslim edilmelidir” şeklinde konuştu.
Çocukların ifade vermesine ilişkin de değerlendirme yapan Avukat Yüzer, çocukların ifadelerinin nasıl alındığına ilişkin bilgi vererek, “İstismar ortaya çıktıktan sonra uygun biçimde ele alınması gerekir, uygun biçimde ele alınmaz ve hukuk sistemi içinde korunmaz ise bu süreç çocuğa zarar verebilir. Mağdur çocuğun ifadesi, aynalı odalarda bir uzman tarafından alınmaktadır. Adalet Bakanlığı ile yapılan protokol gereği merkeze gelen Cumhuriyet Savcısı ve Baro tarafından atanan avukatın aynalı odanın bir tarafında ifade sürecini izlemekte ve gerektiğinde uzman aracılığı ile ilave sorularını yöneltmektedir. Çocuğun zorunlu olmadıkça yaşanılan süreci birden fazla anlatmasına müsaade edilmemelidir. Olayın yaşandığı şehirde Çocuk İzlem Merkezi varsa, özellikle cinsel istismar suçunun mağduru olan çocuklar etkin bir şekilde korunmalarının sağlanması, ikincil mağduriyetlerin önlenmesi, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli kişiler tarafından tek seferde yapılması ve istismarı önleyici tedbirlerin alınması amacıyla çocuk, Çocuk İzlem Merkezine (ÇİM) götürülmelidir. ÇİM bulunmayan illerde çocukların ifadesi Adli Görüş Odaları’nda (AGO) alınır. Çocuk AGO’da uzman aracılığı ile ifadesini verir ve görüntülü sesli aktarma sistemi ile gözlem odasına ya da mahkeme salonuna ifade aynı anda aktarılır. Çocuk bu şekilde mahkeme salonunda bulunanlarla karşılaşmadığı gibi, sorular çocuğun yaşı ve hassasiyetine uygun biçimde uzman aracılığı ile soru sorması sağlanır. Mağdur çocuğun, eylemi gerçekleştiren kişiyle karşılaşması önlenmeli ve bu özene soruşturma ve kovuşturmanın ileri evrelerinde de dikkat edilmelidir. Ayrıca çocuğun daha fazla zarar görmemesi adına yaşanan olaylar, kişilere ilişkin gizli tutulmalıdır” diye belirtti.
“ÇOCUK PEDEGOG TARAFINDAN İZLENMELİDİR”
“Yargı süreci nasıl işler ve bu süreçte nelere dikkat edilmeli?” sorusuna cevap veren Yüzer, “Bu süreçte çocuğun mutlaka pedagog tarafından muayene ve izlemi yapılmalıdır. Çocuğun adli makamlarda ifadesi alındıktan sonra diğer delillerin toplanması aşamasına geçilir. Çocuğun uzman eşliğinde ifadesi dışında başka kişilere olayı defalarca anlatması önlenmelidir. İstismara uğrayan çocuğun yargı sürecinde yıpranmaması ve psikolojik olarak korunması için defalarca ifadesi alınmamalıdır, muayene tekrarlarından kaçınılmalıdır. Mümkün olduğunca mahkeme ve adliye ortamlarına getirilmemelidir ve sanıkla karşılaşması önlenmelidir. Yargılama öncesi, sırası ve sonrası psikolojik destek verilmelidir. Çocuğun güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalı ve korunmalıdır. Adli süreçlerde yanında uzman bulunması sağlanmalıdır” ifadelerini belirtti.
Hukuk Koordinatörü Avukat İrem Yüzer, son olarak ise şunları vurguladı: “Çocukların cinsel yönden istismar edilmesinin hukuki boyutunun tespitinin yanında önleme boyutu da büyük önem arz eder. Sorunun çözümüne toplumun temel kurumu olan ailelerin “bilinçlendirilmesi” ile başlamak en doğrusu olacaktır. Çocukların sadece cinsel değil diğer tüm boyutlarıyla da istismarında ailelerin rolü yadsınamaz derecede önemlidir. Bu sorunun, yalnızca çocukları değil, bizzat toplumun kendisini ilgilendiren bir sorun olduğu da unutulmamalıdır. UCİM olarak, istismara uğrayan çocuklarımızın yargılamanın her aşamasında ve sonrasında hukuki her anlamda destek olabilmek için yanlarında olduğumuzu belirtmek isterim. Güçlü çocuklar, güçlü UCİM”
İbrahim Akın Kazancı