Ayasofya Camisi’nde, katıldığı bir etkinlikte konuşan İmam Mustafa Demirkan’ın, Mustafa Kemal Atatürk hakkında söylediği sözlere bir çok kesimden tepki geldi. Çanakkale Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Necmi Akyalçın da yaptığı açıklamada, “Camiler, ibadet yerleridir, kinden, nefretten, pislikten uzaklaşılıp, gönül temizliğiyle Yaradan’a ulaşılmaya çalışılan kutsal mekanlardır. Kin ve nefret diline vurmuş din adamı olur mu?” dedi.
Ayasofya Camisi’nde, katıldığı bir etkinlikte konuşan İmam Mustafa Demirkan’ın, Mustafa Kemal Atatürk hakkında söylediği sözler gündeme oturdu. Bir çok kesimden bu sözlere tepki geldi. İmam Demirkan’ın Ayasofya Camii’nde çok tartışılan sözler şöyleydi: “Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kafir kim olabilir? Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma.”
Bu ifadelere tepki olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Çanakkale Şube Başkanı Necmi Akyalçın da cevap verdi.
Akyalçın; ‘’13 Kasım 1918 günü, işgalci İngiliz gemilerine bakıp “Geldikleri gibi giderler” diyen büyük Atatürk, Anadolu’yu karış karış direnişe örgütlerken bu topraklar, din adamı görünümüyle işgalci güçlerle işbirliği yapan İskilipli Atıf’ı da gördü. Kefen parasını, milli mücadelede kullanılması için Atatürk’e veren Rıfat Börekçi’yi de gördü. Son zamanlarda “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenleri de gördü. Kelle koltukta Bağımsızlık Savaşı verip Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran; camilerimizde ezanların özgürce okunmasını, şanlı bayrağımızın göklerimizde özgürce dalgalanmasını sağlayan büyük Atatürk’ün hedef alınarak hakaretlere varan sözlerin havada uçuşmasını da gördü. Camiler, ibadet yerleridir, kinden, nefretten, pisliklerden uzaklaşılıp, gönül temizliğiyle Yaradan’a ulaşılmaya çalışılan kutsal mekanlardır. Buralarda kimse kimseye kötülük düşünmez, herkes inancı gereği huzur içerisinde ibadetini yapar. En azından böyle olması umulur ve beklenir. Camilerde kötülüklerden, kırıcılıktan ve düşmanlıktan uzak durulur. Gönüller yapılır, Yaradan’dan ötürü yaratılanlara dualar edilir, sevgi bahçelerinin güzellikleri içselleştirilir. Orada gönüller yapılır. Gönüller yıkılmaz. Büyük ozanımız Yunus Emre bakınız bu konuda ne diyor: ‘Bir kez gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.’ Ancak dün Ayasofya’da kendini bilmezin biri, büyük Atatürk’ü hedef alarak: “Onlardan daha zalim, daha kafir kim olabilir. Ya Rabbi, o zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” diyerek lanet okudu. Büyük Yunus, bu manzarayı görseydi, büyük olasılıkla dudak büker yazık derdi. Bu nasıl bir iştir? İçi pislik kaynayan, kin ve nefreti diline vurmuş böyle biri din adamı olabilir mi? İskilipli’ye de işgalcinin galip gelmesini isteyene de rahmet okutacak denli, böylesi bir küçülmenin, nankörleşmenin, bayağılaşmanın nedeni ne olabilir acaba? Bu cahil, bilmez midir ki, böylesi çirkinlikleri yapabildiği mekanı 06.10.1923 tarihinde büyük Atatürk önderliğindeki Kuvvacı yiğitler işgalcilerden kurtarmıştır. Eğer bu başarılamasaydı böyle abuk sabuk konuştuğu bu mekanın kilise olacağını bilip büyük Atatürk’e ve silah arkadaşlarına şükranlarını bildiren dualar etmesi gerekirken rezillikler peşine düşenleri tarih bir gün hak ettiği yere koyacaktır. Kendisini bu konuşmalarından dolayı lanetliyoruz, bu ve bunun gibiler derhal o yüce görevi bırakmalıdırlar” ifadelerini kullandı.
Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı