Yaz aylarının gelmesi ile gıda fiyatlarının  bir ölçüde düşmesi beklentileri varken, önlenmez ölçüde yükseliyor, bu fiyatların yükselmesi üzerine değerlendirme yapan ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin; ‘’Tarım ürünleri fiyatları artarken, ithalat ve ihracatta yaşanan sıkıntılar nedeniyle girdi fiyatlarında da önemli yükselmeler meydana geldi’’ diyerek üretim maliyetleri artarken, fiyatların üretici nezdinde yeterli ölçüde artmaması üzerine dikkat çekti. Gazetemize konuşan Baytekin; ‘’Ürünün  değerinde satılmasını sağlamak  daha önemlidir.

Kazanan çiftçi her zaman daha sağlıklı ve istikrarlı ürün üretir.’ diye konuştu.

Yaz aylarının gelmesi ile birlikte Tarım sektöründe gıda fiyatlarının ne ölçüde olacağı merak konusu, üretici malını değerinde satmak isterken, tüketici ise daha az fiyata ürüne sahip olmak istiyor. Çiftçinin üretim maliyetlerinde, pandemi sürecinde ticarete, tüketim miktarının düşmesinden domates fiyatlarının beklentileri üzerine bir çok konuda değerlendirme yapan ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Harun Baytekin gazetemize özel değerlendirmeler yaptı.

Pandemi sürecinde bir çok sektör ekonomik olarak derinlemesine etkilendi. Etkilen sektörlerin başında da arım geldi bu etilenmeden bahseden Harun Bayekin; Korona salgını, dünya borsalarında bütün düzenleri alt üst etti. Tarım ürünleri fiyatları artarken, ithalat ve ihracatta yaşanan sıkıntılar nedeniyle girdi fiyatlarında da önemli yükselmeler meydana geldi. ‘’ derken
Türkiye’de uzun süredir artan gıda fiyatlarına değinen Harun Baytekin; ‘’Türkiye uzun süreden beri uyguladığı enflasyonla mücadele programında, gıda fiyatlarında yükselmelerin önüne geçmek için sürekli ithalat-ihracat kozunu oynuyor. Fiyatı artan ürünü ithal ediyor, tüketim fazlası ürünün de fiyatı artmasın diye ihracat kotası koyuyor. Dolayısıyla Türk çiftçisi çoğu üründe, üretim maliyetlerinin altında bir fiyatla ürününü satmak zorunda kalıyor.’’ dedi.

Türkiye’de tarımsal ürünlerde üreticinin satarken, tüketicinin de alırken mutlu olmaması üzerine değinen Baytekin; ‘’Türkiye’de tarla ile tezgâh arasında oluşan büyük fiyat farklarının hala önüne geçilemedi. Hala daha tarlada oluşan fiyatla, tezgahtaki fiyat arasında 5 ila 10 kat fark bulunuyor. Aracı sayısının fazla ve bozulma riskinin olduğu ürünlerde fark daha da büyüyor.

2021 yaz sezonunda domates ve salçalık biber yetiştiriciliği artan girdi fiyatları nedeniyle daha maliyetli hale geldi. Gübre fiyatları iki katından daha fazla arttı. Domates ve biber yetiştiriciliğinde toplamda
dekara 150 kg civarında gübre kullanılıyor. Dekara sadece gübre maliyeti 600 TL’nin üzerine çıktı. Fide maliyetleri dekarda domateste 2000 TL, salçalık biberde 3000 TL’yi geçiyor. Günlük yevmiyeler 150 TL civarında. Bir dekar alanda hizmet satın alımı, fide dikimi, ot çapası, hasat olmak üzere 2000 TL’yi geçiyor. Geçen yıl domates ve biber üretiminde dekara maliyet 5000 TL civarındaydı. Bu sene %50’den daha fazla arttı. İstatistiklere göre, domateste verim 6 ton, salçalık biberde ise 3 ton civarında görünüyor. Maliyetler toplandığında domatesin kilosu 1,5 TL’ye, salçalık biberin ise 3 TL’ye mal oluyor. Çiftçinin yüksek girdili ürünlerde en büyük endişesi, ürün arzının artması ve talebin azalması nedeniyle fiyatların düşmesi. 2021 üretim sezonunda üretim fazlası ürün fiyatlarını maliyetinin altına düşürebilir.’’ dedi.
 
Üretimde ve tüketimdeki dengenin pandemi sürecinde etkilendiğine dikkat çeken Baytekin bu konu hakkında da; ‘’Türkiye’de iki senedir korona salgını nedeniyle oteller, moteller, lokanta ve restoranlar piyasadan çok az gıda çekiyor. Her sene Türkiye’ye 40 milyon civarında turist geliyordu. Yine yerel hareketlilik oldukça yüksekti. Dolayısıyla gıda ürünlerine talep önemli derecede azalmış görünüyor. Geçen sene patates ve çeltiğin üretici elinde kalması bu yüzdendi.

Gıda ve yem fiyatları birbirine yaklaştı. 1 çuval yem ile 1 çuval un arasında 5 lira fiyat farkı kaldı. Halen hasat sezonu devam ediyor. Yem hammaddesi arpa ile gıda hammaddesi buğday borsalarda birbirine yakın fiyatlarla işlem görüyor.

Yem fiyatları ikiye katlanırken, süt fiyatları yerinde saymaya devam ediyor. Türkiye’nin peynir stokları sürekli artıyor. Otel, motel, lokanta ve restoranların daralan işleri, süt sektöründe stokları artırıyor.
Fiyatların bir istikrara kavuşması için devlet müdahalesi kaçınılmaz görünüyor. Gıda üretimi stratejiktir. Üretimin devam etmesi için üreticinin korunması şarttır. Kredi verme, borç erteleme gibi uygulamalar çözüm değildir. Ürününü değerinde satmasını sağlamak daha önemlidir. Kazanan çiftçi her zaman daha sağlıklı ve istikrarlı ürün üretir.’’ şeklinde konuştu.
 
İbrahim Akın Kazancı