Çanakkale Barosu yeni adli yılı Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği tören ile açtı. Tören, Çanakkale Barosu Başkanı Av. Soner Aydın, Belediye Başkan Vekili Süleyman Canpolat, Baro Yönetin Kurulu Üyeleri, önceki dönem Baro Başkanları ve birçok avukatın katılımıyla gerçekleşti. Atatürk Anıtına çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan tören, Baro Başkanı Av. Soner Aydın’ın konuşmasının ardından sona erdi.  Aydın konuşmasında; ‘’Dileğimiz bu adli yılın, “daha adil bir yıl” olması, muradımız “adaletin yerini bulması”, beklentimiz “adaletin hızla tesisidir” dedi.
 
Çanakkale Barosu 2021-2022 yeni Adli yılını Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği tören ile açtı. Çanakkale Baro Başkanı Av. Soner Aydın yaptığı konuşmada; ‘’ Yeni adli yılın, değerli meslektaşlarımla birlikte tüm yargı camiamıza hayırlı olmasını diliyor, yeni adli yılı kutluyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. Arzumuz; yargımız için, milletimiz ve ülkemiz için olumlu gelişmeler sağlanmasıdır. Dileğimiz bu adli yılın, “daha adil bir yıl” olması, muradımız “adaletin yerini bulması”, beklentimiz “adaletin hızla tesisidir”  Bu vesileyle, 30 Ağustos Zafer Bayramımızı bir kez daha kutluyorum. Şurası gerçektir ki Çanakkale Ruhu, Kurtuluş Savaşı Ruhu ile aynı damardan beslenmekte, şanlı taarruzlar Çanakkale’nin savunma mesleğine de ilham vermektedir. Çanakkale’nin her bir avukatı, hakkını aramanın peşinde, Dumlupınar’da, Çiğiltepe’de, İzmir’in dağlarında koşan kahramanlarımızın direnç ve cesaretini taşımaktadır. Bu duygularla, “Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun devlet biçiminde varlığı kabul edilmez.” diyen Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.’’ dedi.
 
Açıklamanın yapıldığı günde dünya barış günü olmasına da değinen Soner Aydın; ‘’ Bugün aynı zamanda Dünya Barış günü. Bu özel günü de kutluyor, ekonomik, sosyal veya askeri her türlü savaşın ve sömürünün son bulmasını, kalıcı ve gerçek küresel barışın tesis edilmesini diliyorum. Bunun için de adalet “kayıtsız şartsız” lazımdır. Çünkü adalet yoksa, ferdin gönlünde huzur, adil olmayan milletlerin arasında uyum, sevgi ve güven de yoktur. Gerek ulusal, gerek uluslararası düzeyde savaşı sonlandıracak ve barışı sağlayacak unsur adalettir. Barış, ancak adalet temeli üzerine yükselir. Bunun için biz avukatlar ve tüm yargı çalışanları sadece adaletin sağlayıcıları değil, barışın da koruyucularıyız. Ülkemiz özeline gelince; İstikametimiz dünyada bağımsız ve saygın yaşamaksa, parolamız yurtta sulh cihanda sulh, pusulamız hukuk güvenliği, hukuk üstünlüğü ve demokrasi olmalıdır. ‘’ ifade etti.
 
 
‘’Töre konuştuğunda, Hakan susar”
 
Yargı Bağımsızlığına dikkat çeken Aydın; ‘’Çünkü bir ülkede yargı bağımsız ve tarafsız değilse, etkin, adil ve hızlı bir yargılama yapılamıyorsa, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku egemense, özetle hukuk güvenliği yoksa, o ülkenin diğer milletler nazarında hiçbir saygınlığı, ağırlığı ve etkinliği olamaz. Dünyanın her yerinde yargının niteliği “Buyruk ve etkiden uzak, bağımsız ve yansız, aklın aydınlığında, ahlak güvencesinde, vicdan süzgecinde bir yapı” olarak özetlenir. Bu nedenle bağımsızlık, adaletin mayasıdır. Çünkü daha yüzyıllar öncesinde bile, “Töre konuştuğunda, Hakan susar. Ve bu hassasiyetin olmadığı bir ülkeye kimse saygı duymadığı gibi, yatırım da yapmaz. Hatta, yönetim FETÖ vari paralel yapılara, kurallar suç örgütü liderlerinin eline, kaderimiz ise faiz lobilerine teslim olur. Mahkeme salonlarımızın duvarlarında yazılı bulunan “Adalet Mülkün Temelidir” sözü, aslında devletin orduyla, parayla, petrolle, ticaretle değil adaletle yaşadığını anlatır. Çünkü adalet varsa, zaten herşey vardır. Dünya Hukuk üstünlüğü sıralamasında en başlarda Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç gibi gelişmiş ülkelerin olması bir tesadüf değildir. ‘’ diye konuştu.
 
 
‘’Hukukun üstünlüğünün ve gerçek demokrasinin bir an evvel tesis edilmesidir’’
 
Türkiye'ye yatırım yapılmasının en etkili teşvikin, güven veren sistemin Adalet sistemi olduğunun altını çizen Aydın; ‘’Bu yüzden uluslararası yatırım çekmek, üretim yapıp kalkınmak ve tam bağımsız olarak yaşamak istiyorsak, bunun ilk ve olmazsa olmaz şartı, hukuk güvenliğinin, hukukun üstünlüğünün ve gerçek demokrasinin bir an evvel tesis edilmesidir. Yerli ve yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapmalarını sağlayacak en etkili teşvik, güven veren bir adalet sistemidir. Kısaca, Demokratik bir Hukuk devleti, daha çok fabrika, daha çok turizm yatırımı, daha çok iş ve istihdam dolayısıyla refah demektir. Faiz lobileriyle mücadele ettiğimiz kadar hatta daha da fazlasıyla, ülkemizde hukukun üstünlüğünü, demokratik, çağdaş, akılcı, eşit hukuk sistemlerini istemeyen hukuk lobileriyle mücadele etmek zorundayız.’’ dedi.
 
 Yargı adına yapılacakları sıralayan Baro başkanı Aydın; ‘’Yapılacaklar bellidir. Hızla kuvvetler ayrılığı ilkesi hayata geçirilmeli, yargıya siyasi müdahale imkanı kapanmalı, yargı bağımsız ve tarafsız kılınmalı,  hakim ve savcıların özlük hakları güvence altına alınmalıdır. Çünkü bağımsızlık, yargının en seçkin ve en özgün karakteridir. Etkilere açık, baskılara elverişli, yönlendirmeye uygun yargı ancak bir “hukuk garabetidir”. Yargı, yargı mensuplarına bırakılmalıdır. 23 asır önce Diyojen’in Büyük İskender’e söylediğini, bizler  bu gün, tekrar haykırıyoruz ve diyoruz ki “Gölge etme başka ihsan istemez Öte yandan, hakim-savcı ve adliye çalışanı sayılarındaki eksiklikler acilen giderilmelidir. Bununla birlikte yeni alımlarda tek ölçü liyakat olmalıdır. Büyük Türk Hukukçusu ve Yargıtay’ın ilk başkanı Ahmet Cevdet Paşa bile, daha 1800’lü yıllarda Tezakir isimli eserinde yargı mensuplarının liyakat esaslarına göre seçilmesini önermiştir. ‘’ şeklinde konuştu.

Avukatların son dönemde güvenlik sorunları yaşadığını ifade eden Aydın avukatlara hakim-savcılarla aynı koruma zırhı sağlanmasını,  bu suçların  gerekirse katolog suçlar içine alınması gerektiğini söyleyerek; ‘’Halkın yargıdaki sesi ve temsilcisi olan avukatlara karşı son dönemde artan sözlü ve fiili saldırılar da çok dikkat çekicidir. Avukatın hak ve yetkilerine veya avukatın doğrudan doğruya yaşamına ya da vücut bütünlüğüne yönelen her saldırı, aslında bu ülkede yaşayan herkesin temel haklarına yönelmiştir. Bu saldırıları önleyecek ağır cezalar bir an önce getirilmeli, Avukatlık Kanunu’nun 57. maddesine göre, görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler etkin bir biçimde uygulanarak, avukatlara hakim-savcılarla aynı koruma zırhı sağlanmalı, bu suçlar gerekirse katolog suçlar içine alınmalıdır. Çünkü, artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Avukatlar sırf görevlerini yapıyor diye, genç meslektaşlarım ekmek parası peşinde koşuyor diye ölmektedir, öldürülmektedir. Ama bunları önlemeye yönelik en küçük bir refleks görememek, bizi daha çok yaralamaktadır.’’ dedi.
 
 
İbrahim Akın Kazancı