Kitaplarını, müziğe olan sevdasını anlatan Aktan, “Yaşamak güzel şey, içinizde teller ses vermeli ki dışarıya vurabilesiniz” dedi.
‘Büyük Kentte Bir Küçük’ ve ‘Zaman Hırsızları’ kitapları ile tanınan Yazar Namık Kemal Aktan, Hasan Sami Er’in sorularını yanıtlayarak, hayata bakışını aktardı. Kitaplarını ve dergilerini kızına emanet eden Aktan, “Onlar benim mirasım” dedi.
 
Sizi tanıyabilir miyiz?
1944 yılında Aslan Abla Sokak’ta, Çanakkale’de doğdum. Emekli Türkçe öğretmeniyim. Babam Nazmi Aktan ışıldak makine ustası idi. O zamanlarda boğazın trafiğini aydınlatmak çok önemliydi. Babam bunun makinistiydi. Annem Selanik’ten göçen bir annenin çocuğudur, ilkokul mezunudur. Ama okumayı, edebiyatı çok seven bir kişidir. Ben de anneme çekmişim. 1959 yılında askeri okul lise sınavlarına girdim ve Bursa Işıklar Lisesi yedeklerine kaldım. Daha sonra yedekleri alan Erzincan’daki askeri okula gittim. 1962 yılında Erzincan’da askeri liseyi bitirdim ve Harp okuluna gittim. Darbe olunca 1479 kişi ile beraber Harp Okulu’ndan 1963 yılında çıkarıldım. Trabzon’da Eğitim Enstitüsü’nü kazandım ve orada okudum. İlk görev yerim Çankırı’dır. Sonra Ankara’ya geldim. Emekli oldum ve dershanecilikte 1994 yılından 2010 yılına kadar çalıştım. Şu anda baba ocağında annemle birlikte oturuyorum.
 
Aynı zamanda müzisyen, güftekâr ve bestekârsınız. İlk romanınız, “Büyük Kentte Bir Küçük” neyi anlatıyor?
Bir filmin adı beni etkilemiş bu kitabı yazarken. Bir insan küçük kentte yaşamı bitirip büyük kente gittiği zaman neler yaşar bunu anlatmak istedim. Çankırı’dan Ankara’ya yerleşen birisi var bu karakterin oraya tutunma çabaları ve başından geçen olayları anlatan bir romandır.
 
İkinci kitabınız ‘Zaman Hırsızları’ oldu.  Bu kitabın yayınlanmasında rahmetli Atilla İlhan büyük bir rol oynadı. Bu olay nasıl oldu bize anlatır mısınız?
O kadar ilginç ki ‘Zaman Hırsızları’ aslında ilk basılan kitabım benim. Zaman Hırsızları aynı zamanda ikinci kez basılan kitabım. İlk baskısını 500 tane bastırabilmiştim. Atilla İlhan bana ‘Fransız yazarların etkisi var sizde o yüzden bu kitabı yayınlamak istiyorum’ demişti.
 
TRT’de 30 tane yayınlanmış besteniz var değil mi?
292 hazır bitmiş bestem var. İlk bestemi 1962 yılında 18 yaşında Buselik makamında yapmışım. 292’inci bestemi de 2021 de yapmışım. Yani bir senedir beste yapamıyorum. Bu içinde bulunduğumuz süreç beni çok etkiledi. İnsanlarla ilişkiniz azaldığı zaman duygu dünyanız etkileniyor. Diyeceğim müzikte var hayatımızda iyi ki de var.  Facebook sayfasında haftada iki gün canlı yayın yapıyorum ben aslında hani der ya, ‘Adım Hıdır, elimden gelen budur.’ Ud çalıyorum, tabi ki usta değilim ama elimden geldiği kadarıyla. Nota biliyorum zaten, nota olmadan şarkı sözleri önümde olmadan şarkımı çalamıyorum. Yani müzikle yazı benim yaşamımın iki yönü. Bir de kedilerim var benim. Annemden tevarüs etmiş kedi dostuyum. Onlarla birlikte yaşamak güzel bir şey, hayvanlar doğanın bir parçası zaten. Bir de şiir kitabım var, adı ‘Sevilerde Tutuklandı Yüreğim’ 1976 yılında yazıldı. Kızıma emanet hepsi. Ona, ‘Aman kızım sahip çık. Bunlar sana emanet’ dedim. Yazılarımın çıktığı dergileri de ona emanet ediyorum. Onlar benim mirasım olacak.
 
Son olarak bizlere söylemek istedikleriniz?
Son olarak yaşam kadar güzel bir şey yoktur. Bütün canlılar için örneğin ağaçlarımızı, hayvanlarımızı insanları sevmeyi öneriyorum. Varlıkları sevmeyi öneriyorum. Bunlar yapay cümleler değil gerçekten içinizi titreten şeyler öyle olmasa zaten müzikle uğraşamazsınız. İçinizde bir şeyler, teller ses vermeli ki dışarıya vurabilmelisiniz. Onun için ben bunu yazıyla ve müzikle yapmaya çalışıyorum. Ne mutlu bana ki bir şeyler koymaya çalışıyorum ortaya ve paylaşanlar da benim duygularımı paylaşmış oluyor. Bu insanlık adına da doğa adına da güzel bir şey.
 
Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Hasan Sami Er