Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi Eş Başkanı Canan Çoşan, “Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz. ekonomik ve özlük haklarımız, halkın sağlık hakkı için bugün görevdeyiz” başlığı ile tüm Türkiye de eş zamanlı olarak sağlık emekçilerinin taleplerini dile getirdi. Çanakkale Tabip Odası ve Çanakkale Diş Hekimleri Odası da basın açıklamasında hazır bulundu. Eyleme Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale İl Başkanı Metin Ümit Ural ve CHP Çanakkale İl Sekreteri Doğan Ateş de destek verdi.
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi üyeleri Türkiye genelinde eş zamanlı olarak yapılan basın açıklamasına Çanakkale Devlet Hastanesi Acil Servis Girişinde destek verdiler. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi Eş Başkanı Canan Çoşan açıklamada şu ifadelere yer yerdi. “Sağlığı ticaret, hastaneleri işletme, hastaları müşteri, sağlık çalışanlarını köle olarak gören anlayışın yürürlüğe koyduğu sağlıkta dönüşüm programıyla emeğimiz ucuzlatılmış, koşullarımız kötüleşmiş, halkın sağlık hakkı elinden alınmış, sağlık sistemi işlemez hale gelmiştir. Siyasal iktidar haklarımızı görmezden gelmekte, tercihini sermayeden yana kullanmaktadır. Tüm toplumsal kesimler gibi bizler de geçinemiyoruz. Koruyucu olmaktan çok tedavi edici sağlık hizmeti sunan, sevk zincirinin kalmadığı, kışkırtılmış sağlık talebi yaratan bu sistem, toplumun nitelikli sağlık hizmeti alma hakkını elinden almaktadır. Sağlığa erişim giderek zorlaşmakta, katkı-katılım paylarıyla ekonomik krizin derinleştiği koşullarda yurttaşın cebinden giderek daha fazla para çıkmaktadır. Tükenen bu sağlık sistemi, yetersiz istihdam ve kışkırtılmış sağlık talebiyle bizleri de hızla tüketmektedir. Hakkımız olan yoksulluk sınırı üzerinde bir temel ücret dahi, oyalama tasarılar, ek ödeme yalanlarıyla geçiştirilmektedirler. Ucube performans sistemiyle çalışma barışı bozulmakta, nitelik değil nicelik önemsenmektedir. Liyakatsiz atamalar, yönetici mobbingleri, KHK’ler ve soruşturmalar gibi antidemokratik uygulamalarla, sağlığımızla oynanmaktadır. Bilinçli politikalarla topluma da sağlığa da yerleştirilen şiddet dili, canımızı almaya devam etmektedir. Güvenli işyerleri ve etkili-caydırıcı bir Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası, bakanlığın gündeminde dahi değildir. Sağlık emek meslek örgütleri olarak, bu olumsuz tabloya karşı uzun süredir mücadele ediyoruz. Sadece son 6 ayda gerçekleştirdiğimiz onlarca etkinlikten bazılarını hatırlarsak: 2021 Ağustos ayında görüşülmeye başlanan 2022-2023 Dönemi TİS öncesi Haziran, Temmuz, Ağustos ayı boyunca il-ilçe sağlık müdürlükleri-hastane önlerinden ve alanlardan taleplerimizi haykırdık. Yandaş sendika ve muadili sarı sendikanın kabul ettiği Toplu Satış Sözleşmesi sonrasında, 2022 Sağlık Bakanlığı bütçesine yönelik eylem ve etkinlikler gerçekleştirdik. Bakanlığa, siyasi partilere ve TBMM’ye taleplerimizi ilettik. Aile Hekimleri ceza yönetmeliğine karşı 3 büyük il ve başkaca illerde mitingler düzenledik, defalarca kez iş bıraktık. Asistan hekimler başta olmak üzere angarya çalışma koşullarımıza karşı “Çalışırken ölmek istemiyoruz! Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!” şiarıyla eylemler yaptık. İş bıraktık. “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz-Emek Bizim-Söz Bizim” diyerek başlattığımız yürüyüş sonrasında BEYAZ FORUM ile taleplerimizi duyurduk.Yalnızca hekim ve diş hekimlerinin gelirlerinde düzenleme yapan, diğer sağlık çalışanlarını kapsamayan tasarının geri çekilmesine karşı 6 Aralık ve 15 Aralıkta da G(Ö)REV’deydik.”
 
“HAKKIMIZ OLANI İSTİYORUZ”
Çoşan açıklamanın devamında şu cümlelere yer verdi: “26 Ocak-4 Şubat tarihleri arasındaki ‘NÖBET’ imizde tasarının tüm sağlık çalışanları için derhal Meclis’e getirilmesini talep ettik. 4 Şubat’ta Meclis önündeydik. Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikaların durdurulması, sağlık hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmesi, sermayeye değil sağlığa bütçe ayrılması, ekonomik ve özlük haklarımızın iyileştirilmesini istedik. Bugün bir kez daha uyarı G(Ö)REV’indeyiz. Taleplerimiz açık. İnsanca yaşayacağımız emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret, eğitim durumu, hizmet yılı, mesleki risk gibi faktörlerle belirlenmiş bir ücret skalası, Etkili ve caydırıcı bir Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası, güvenli işyerlerinin oluşturulması, Sağlık çalışanı sayısının kadrolu güvenceli istihdamla OECD ortalamasına çıkarılması, COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir Meslek Hastalıkları Yasası çıkarılması, Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi, Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin oluşturulması, Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin iptal edilmesi, Asistan hekimler başta olmak üzere uzun süreli ve angarya çalışmanın kaldırılması, Sağlık hizmetlerinde katkı katılım payı, reçete ücreti vb. ücretlerin iptal edilmesi, Liyakatsiz atamalar, soruşturmalar, mobbing, güvenlik soruşturmaları, KHK’larla dayatılan antidemokratik uygulamaların son bulması, Özel sağlık kuruluşlarında ciro baskısına, taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalışmaya son verilmesi, Sağlık emekçilerinin örgütleri aracılığıyla karar alma mekanizmalarında yer alması, Sağlığa ve sağlık emekçilerine bütçeden daha fazla pay ayrılması, Tüm sağlık çalışanı emeklilerine insanca yaşamaya yetecek emekli maaşı. Yaşama adanmış bir mesleğin mensupları olarak hakkımızı gasp eden bu bozuk düzene karşı alternatifsiz değiliz. Dayatılan çalışma koşullarının, sefalet ücretlerinin kader olmadığını biliyoruz. 14 Mart Sağlık Haftasına doğru büyük sağlıkçı buluşmaları gerçekleştireceğiz. Hakkımız olanı istiyoruz, alacağız!”

Ogün İnal