İYİ Partili kadınların da katıldığı programda Atatürk Anıtına çelenk sunuldu ve karanfil bırakıldı. Törenin ardından açıklamalarda bulunan CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Erol, “Bugün, eşitsizliklere karşı dayanışmayı yükseltme ve mücadele günüdür. Bu ülkede kadınların eşit, adil, tok, güvende ve özgürce yaşadığı bir düzeni hep beraber kuracağız. Kadınlar ve erkekler dayanışma içinde mücadele ettikçe, hayat eşitliğe doğru akacak” dedi.
Sibel Erol açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yeryüzünde emekçi olmayan kadın yoktur. Kadınların üretim hayatı içinde yer almaları insanlık tarihi kadar eskidir. 19. yüzyılda sanayi devrimi ile birlikte, yeni ve ucuz işgücüne ihtiyaç duyulmuş ve böylece kadınlar ilk kez ücret karşılığı çalışmaya başlamıştır. O günlerden bu yana kadınlar, kadının insan hakları için, eşit işe eşit ücret almak için, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için, insan onuruna yakışır şekilde yaşayabilmek için grevlerle, direnişlerle haksızlığa ve ayrımcılığa karşı mücadele veriyorlar.Bundan 165 yıl önce, 8 Mart 1857 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 40 bin dokuma işçisi kadının başlattığı grev, dünya tarihini değiştirdi. İşveren tarafından fabrikaya kilitlenen direnişçi kadınlardan 129’u, çıkan yangında yaşamını kaybetti. Bu olay dünyanın her yerindeki kadınların haksızlıklara karşı direnişini örgütledi, yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin hak mücadelesi hiç unutulmadı. 1910 yılında Kopenhag’da düzenlenen İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Clara Zetkin’in önerisiyle, her yıl bir günün, kadınların uluslararası mücadele günü olarak kutlanması kararı alındı. Böylece 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak benimsendi. Bugün, canlarıyla bedel ödeyen kız kardeşlerimizi anma günüdür. Bugün, uğradıkları haksızlıkları kabul etmeyerek kaderlerini değiştirme iradesi gösteren bütün kadınlara saygı günüdür. Bugün, eşitsizliklere karşı dayanışmayı yükseltme ve mücadele günüdür” dedi.
“Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesih eden Erdoğan, geçen hafta Türkiye’de kadın cinayeti oranının Avrupa ülkelerinden geride olduğunu söyledi” ifadelerini kullanan Erol, “Şu gerçeği hatırlatmak isteriz ki; 2021 yılında 217’si şüpheli olmak üzere 497 kız kardeşimiz katledildi. 497 bir sayı değildir; 497 evlattır, kardeştir, annedir, hayattan koparılan canlardır. Biz tek bir kız kardeşimizin şiddet görmesine, hayattan koparılmasına tahammül edemezken, 497 kadının ölümü ile teselli olunmasına isyan ediyoruz. Şiddet uygulayıp mahkemelerde bahanelerin arkasına sığınan erkekler, iyi hal veya tahrik indirimleri ile ödüllendiriliyor. Kız kardeşlerimizin balkonlardan aşağı atılmasına intihar kılıfı verilmeye çalışılıyor. Katiller, cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Erdoğan, ısrarlı takibin suç olacağını açıkladı; “cezası da 6 ay ile 2 yıl arasında olacak” dedi. Oysaki Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesi ısrarlı takibi de kapsayan sistematik şiddet türleri için 2 ile 5 yıl arasında ceza öngörüyor. O halde ceza artışı yok, indirimi var. Gün artık kanunları değil, iktidarı değiştirme günüdür. Mevcut yasalar etkin şekilde uygulansa, adalet yerini bulacaktır. Bir kez daha sesleniyoruz: Yasalara dokunma, uygula. Bir diğer hayati sorunumuz da işsizlik. Peki, ülkemiz kadın istihdamında nerede? Türkiye’de her üç kadından sadece biri çalışma hayatının içinde yer alıyor. Ülkemizin en işsiz kesimi genç kadınlar, en yoksul kesimi ise yaşlı kadınlar. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, her 100 kadından sadece 17’si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Yani kadınlar çalışma hayatına katılabilse bile daha güvencesiz çalışıyor. Kadınlar aynı işi yapan erkeğe kıyasla daha düşük ücret alıyor. TÜİK’e göre bile kadınlarla erkekler arasındaki ücret farkı yüzde 15,6. DİSK-AR’ın raporuna göre bu fark yüzde 20.7. Kadınların sendikalaşma oranı ise sadece yüzde 10. Mevcut tablo karanlık olsa da bizler asla karamsar değiliz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir demokrasi sorunudur. Bizler, ilk seçimlerden sonra dostlarımızla birlikte cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmakta kararlıyız. Ülke sorunlarının tek bir kişinin kararıyla çözülemeyeceğini yaşayarak, bedelini çok ağır ödeyerek gördük. Bu nedenle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistem inşa edeceğiz. Kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülkede yaşamak, hepimizin hakkıdır. Bu amaçla bütüncül politikalar üreterek, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi inşa edeceğiz. Kadına yönelik şiddeti durdurmakta kararlıyız. İktidara geldiğimizde ilk bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya koyacağız. Uluslararası sözleşmeleri ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız. Kravat taktı, efendi durdu diyerek yapılan indirimleri kaldıracağız. Faillere caydırıcı cezalar verilmesini, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmemesini, infazının derhal uygulanmasını sağlayacağız. İttifak olarak şu konuda da mutabıkız; eğitimde güçlü reformlar gerçekleştireceğiz. İlkokul birinci sınıftan itibaren eğitim müfredatına insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri koyacağız. Kız çocuklarının eğitim hakkını güvence altına alacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engelleri tek tek kaldırılacağız. Altı liderin imzaladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakatında, kadın istihdamıyla ilgili de önemli politikalar var. Eşit ve adaletli bir çalışma hayatı için kadınların güvenceli çalışması, eşit işe eşit ücret alması, iş-özel yaşam dengesinin kurulmasına yönelik, uluslararası standartlar doğrultusunda, gerekli düzenlemeleri yapacağız. Kısacası; bu ülkede kadınların eşit, adil, tok, güvende ve özgürce yaşadığı bir düzeni hep beraber kuracağız. Kadınlar ve erkekler dayanışma içinde mücadele ettikçe, hayat eşitliğe doğru akacak” dedi.
Şenay Azman