Hekimler ve sağlık çalışanları bu yıl 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlamak için değil, haklarını aramak için Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi önünde bir araya geldi.

Sağlık sendikalarının ayrı ayrı yaptığı açıklamalarda ortak nokta, sağlık çalışanlarının hakları, kötü çalışma koşulları, sağlıkta şiddet oldu. İş bırakan Çanakkale Tabip Odası, SES, Aile Hekimleri Derneği tarafından yapılan açıklamada sağlık çalışanlarının değersizleştirilmesine tepki gösterildi. Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy, “Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Oyalama istemiyoruz, daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz” dedi. 

Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy yaptığı açıklamada, “Emeğimiz, Haklarımız, sağlığımız ve geleceğimiz için 14-15-16  Mart’ta G(ö)REV’deyiz. Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak bugünü bayram tadında geçirmemiz gerekirken, ne yazık ki yine G(ö)REV'deyiz ve yine haklarımız için mücadele ediyoruz. Toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri ne bizim emeğimizi ne de toplumun sağlığını umursamaktadır. Ancak iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya gelince ise hiçbir sınır tanımamaktadır. Salgın döneminde dahi bu anlayıştan vazgeçmemişlerdir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sisteminin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmiş; bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere gidiyorlarsa gitsinler demişlerdir. Öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz: Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan salgın yönetiminize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık; önceden de olduğu gibi yarın da burada olacağız. Beyaz yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Nöbetlerle acil taleplerimizin karşılanmasını, sesimize kulak verilmesini defalarca istedik. Bilmenizi isteriz ki siz emeğimizi, bizleri görmezden gelmeye devam ettikçe; bizler de tüm haklılığımızla sizin karşınızda durmaya, emeğimize geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. 15 Aralık’ta ve 8 Şubat’taki Beyaz G(ö)REV’lerle de Aile Sağlığı Merkezlerinden, Üniversite Hastanelerine Türkiye’nin dört bir yanında tüm sağlık kuruluşlarında emeğimize sahip çıkacağımızı gösterdik. Ekim ayından bu yana söylediğimiz gibi: “Emek Bizim, Söz Bizim”. Bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; “Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz ” diyerek bizi değersizleştirenlere karşı Emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık G(ö)REV zamanıdır. Biliyoruz: Sorunlarımızın çözümü ancak kendi mücadelemizle olacaktır. İşte bu nedenle emeğimiz için, haklarımız için, sağlığımız için, acil taleplerimizin karşılanması için 14-15-16 Mart 2022 Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarda G(ö)REV’deyiz. Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Oyalama istemiyoruz, daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz. Şiddetin olmadığı, malpraktis baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları, emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin onurlu mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı “Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde, Emek Bizim Söz Bizim” diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu haklı ve onurlu mücadelemizde; bütün hastalarımızın, toplumun desteğini bekliyor; sağlığımıza birlikte sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi.
SES Çanakkale Şube Başkanı Canan Coşan ise, “Haklarımız, emeğimiz ve sağlık hakkımız için üretimden gelen gücümüzle mücadeleyi büyütüyoruz. 14 Mart; sağlık hizmetinin metalaştırılmasına, sağlık kurumlarının şirketleşmesine, sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına karşı duranların, Performans -güvencesizlik- şiddet kıskacında uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik koşullarına isyan edenlerin, TİS'lerle mali, sosyal, özlük hakları gasp edilen, iş barışı bozulanların, "Sağlık ekip işidir" ruhunu, ortak mücadeleyi ve dayanışmayı bozmaya çalışanlara inat, bir ve birlik olanların bayramıdır. Yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmeleri gerektiğini uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine haklı taleplerimiz ve mücadelemiz bastırılmaya, gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan “gidiyorsa gitsinler” resti, gelinen noktayı özetlemektedir. İşte, sendikal hakları, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan bu yönetim anlayışı,  sorunlarımızın esas nedenidir. Ücretsiz, eşit, nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti için şu taleplerimiz acilen karşılanmalıdır: Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun. Performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın. 3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın. Yıpranma payı, tüm sağlık emekçilere yıllık 90 tam gün üzerinden uygulansın. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın. Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerin açılmasına son verilsin. Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı kabul edilsin. Hukuksuz ihraçlar derhal göreve başlatılsın. Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı payları ve ilave ücretler kaldırılsın. Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleriyle, toplum da siyasal organlar eliyle süreçlere dâhil edilsin. Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın. Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın. Kamu sağlık kurumları demokratik bir yapıya kavuşturulsun” dedi.
Hasan Sami Er