ATIK KAĞITLARA YENİDEN HAYAT VERİYOR
Çanakkale’ de Aynalı Çarşı’da bulunan dükkânında resimlerini satışa sunan Ressam Ahmet Sayar, kullanım ömrünü tamamlamış kâğıtları, çeşitli yöntemlerle yeniden hayata döndürüyor. Ressam Ahmet Sayar Aynalı Çarşı’da bulunan dükkânında 20 yılı aşkın bir süredir buyana resim yapıyor. Sayar, son yıllarda artan kağıt maliyetleri nedeni ile atık kâğıtlardan yeni kâğıtlar yapmaya başladı. Pandemi döneminde kapalı olan okulların yanından geçerken, atıl durumda bulunan fotokopi kâğıtlarını görünce üzüldüğünü söyleyen Sayar, kağıtları yeniden kullanmanın yollunu aramaya başladı. Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeki eğitimi sırasında kağıt yapımına ilişkin bilgiler edindiğini aktaran Sayar, “’Acaba kağıt yapabilir miyim?’ diye düşündüm. Bir de kâğıt çok pahalı bir malzeme, özellikle resim gibi özel amaçlar için üretilenler daha da pahalı. Tabakasını tuval fiyatına satın alıyorsunuz. Resim yapan biri, özellikle de öğrenciyse, ‘ya çizerken hata yaparsam’ diye tedirgin oluyor. Ben kâğıt yapımında pek çok kişiye ilham olmak isterim, kendi öğrencilerimin çoğuna da öğretiyorum”
EŞİMİN BENİM İÇİN YAPTIĞI BİR KÂĞIDA RESİM YAPMAK BENİM İÇİN ÇOK KEYİFLİ
Kağıtları yeniden kullanmak için zaman içerisin de kullanım şekillerini de düşünerek atık kağıtları yeniden kullanama bilmek için çalışmalara başladığını ifadeden Sayar, “Bilgileri pek çok yerden toplayıp, bir şeyler oluşturdum ama benimki özel amaçlı olduğu için sulu boya olmuyor. Yazılar yazılır, belki bir şeyler boyanır, not alınır ama dağılıyordu. Bu yüzden yeniden araştırmalara başladım, eskiden hattatlar âhar yaparlardı. Âhar, kâğıdın üzerinde belirli bir tabaka oluşturmayı amaçlar ve yumurta akı, zamk gibi ürünler kullanılır. Zor bir işlemdir, ben de bu bilgilerden beslendim. Deneye yanıla öğrenmiş oldum. Mesela yumurta, sulu boyayı görünce biraz kötü koktu. Ben böyle uğraşıp dururken, eşim “bende yardımcı olmak istiyorun” dedi ve beraber çalışmaya başladık. bu iş için büyük kaplar bulduk. Atıl kâğıtları biriktirip, rondodan geçiriyoruz. Süzmek için teller gerekiyor. Onları da sineklik tellerinden bir şeyler yaptık ve onlarda süzüyoruz, sonra da kurutuyoruz. İnsanlar da özellikle onları tercih edip, satın almaya başladılar. Bu durum bizi motive etmeye başladı. Şu an tamamiyle eşim yapıyor. Ortak bir çalışma ortaya koymuş oluyoruz. Eşimin benim için yaptığı bir kâğıda resim yapmak benim için çok keyifli. Kâğıdın gravür gibi bir etkisi oluyor, çok hoşumuza gidiyor. Ben eve gidince, ‘senin yaptığın kâğıttaki resmi sattım’ diyorum, çok mutlu oluyor” dedi.
YENİDEN ÜRETİLEN KAĞITLARDAN SÜRPRİZ DESENLER ORTAYA ÇIKIYOR
Ürettiği kağıdın gravür gibi bir yapısı olduğunu ve özel amaçlı kullandığını belirten Sayar, “Akrilik, yağlı gibi boyaları tutuyor. Homojen bir şey elde etmek istiyorsam kullanamıyorum. Akrilik yaparken iç içe geçmiş dokular yaratıyor ve farklı imgeler yaratarak, spontane buluşlar veriyor bize… Küçük eskiz defterleri için kullanılabilir. Mürekkeple, su bazlı boyalarla eskizler yapılabilir. Daha farklı yöntemler geliştirip, ileride tüm kâğıtlarımı kendim yapacağım belki. Masrafımı yüzde 50 indirdi diyebilirim. Ben çok fazla malzeme harcıyorum. İşin hem bu tarafı hem de kendi yaptığınız bir şey ile çalışmanın zevki apayrı. Sadece kâğıtta değil pek çok üründe alternatif arıyorum. Hattatları kullandığı gibi kamışları topluyorum Sarıçay kenarından, kendim kesip suluboyada kullanıyorum. Bütün nehirlerin boyunca bulunuyor bunlar, yeter ki siz bakın” dedi.
YENİDEN DÖNÜŞTÜRÜLEN KAĞITTA SANATI UYGULAMAK ÇOK KEYİFLİ
Atık kağıtları yeniden kullanılabilir, resim yapılabilir bir duruma getirmenin kendisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Sayar “Kapitalizmin bize öğrettiği gibi her şeyi hazır almak gerekmiyor. Etrafta çok yaratıcı malzemeler bulabiliriz. Öğrenciyken kendim çektim zorluklarını. Eğer malzemeyi ziyan edersem yeniden alamam diye sıkıntı çeken öğrenciler, bol bol yapıp kullansınlar. Bir de çevreye katkıda bulunmuş olacaklar. Malzeme çok olunca deneme olanağı çok olacağı için tecrübe artacaktır. Çok çalışmaktan geçen bir şey sanat zaten… İlham yukarıdan yağan bir şey değil. Bir durumun içinden çıkamayınca halletme yöntemleri de artıyor. İçinden çıkamadığım bir şey ile karşılaştığımda, ‘bunu hangi yöntemim ile halledeyim’ diye düşünüyorum. Bu süreç çok keyifli zaten, en sonunda resmi yapıp bitirmiş oluyorsunuz. Ama süreç asıl keyifli olan…” dedi.
Hasan Sami ER