Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ve Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde meydana gelen depremler, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ'da birçok binanın yıkımına ve on binlerce vatandaşın hayatını kaybetmesine deprem felaketi tüm Türkiye’yi ve Dünyayı yasa boğdu. Deprem felaketinin ardından binaların depreme karşı dayanıklı olup olmadıkları konusu sıkça tartışılan konu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Tolga Özden Haber Türk’te canlı olarak yayınlanan “Olaylar ve Görüşler” programına katılarak denetim sistemindeki açıklıkları dile getirdi. Tolga Özden, denetim mekanizmalarını değerlendirdiği canlı yayında şu cümlelere yer verdi. “Uygulamada, yani yapı ve yönetmeliklerde aslında çok büyük eksiklerimiz yok. Hatta sürekli yenilendiği için ve afet sonrası da yenilemeler olduğu için Avrupa standartlarında yasa ve yönetmeliklere ulaşabildik.  Anca kurgulamada hala bir takım sorunları çözemiyoruz. Dolayısı ile kullanımsan önceki süreçte, yeni inşaat ve proje sürecinde gerek denetim anlamında gerekse alana aplikasyonu anlamında o problemli noktaların üzerine daha etkili ve yargıyı da bu işin içine sokarak, sigorta şirketlerinin de sorumluluk alacak şekilde dahil ederek daha düzenli ve  güçlü bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır”

DENETİM SİTEMİNİ GÜÇLENDİRECEK BİR ADIM ATILMALI
Doçent Doktor Ali Tolga Özden canlı yayında yaptığı açıklamada Sigorta sektörü de mutlaka inşaat sürecine dahil olması gerektiğini belirterek “Mesela biz doğal afetler sigortası kurumunda sigortayı bina inşaatı bittikten sonra yapıyoruz.  Kullanıcılar aldıktan sonra gidip sigortalatıyorlar evlerini.  Sigorta sektörü de mutlaka inşaat sürecine dahil olmalı. Çünkü sigorta sektörünün de dahil olması ile bir denetim mekanizması oluşacak.  Yani hiçbir sigorta firması, sigortasına aldığı yapı için bakım ister mi?  Dolayısı ile inşaat sürecinde onlar da gözetimci olurlarsa güçlü bir partner daha kazanılmış olur. Ancak Sigorta kullanımı yapıldıktan sonra veriliyor ve bu noktada bir takım uygulama hataları yapılıyor.  Bunu 1999 depreminden sonra çok tartıştık, kolonların kesilmesinden duvarların yıkılmasına kadar.  Bunlar sonradan ortaya çıkan yapıya ve taşıyıcı sisteme müdahalelerdir.  Dolayısı ile bundan sonra denetim sistemini güçlendirecek bir adım daha atmamız lazım. Kullanım sonrası rutin kontrol mekanizması da devreye girmeli. Ama yeniden keşfetmemize de gerek yok, tüm dünya ülkelerinde uygulanıyor. Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerinde var bu.   Yapı denetimi sorumluluğu olan firmalar ve yerel yönetimler belirli zamanlarda ve yapım sırasında da gelip bu yapıları denetlemeleri gerekiyor” dedi.

DENETLEMENİN ARDINDAN GEREKLİ UYARI VE CEZALAR VERİLMELİ
Özden, yapının denetlenmesi sürecinin sağlıklı ve hızlı yürüyebilmesi için yargıya yansıyan süreçlerin çok hızlı işlemesi gerektiğini belirterek  “Bu tüm süreci destekleyecek yargı ayağının da olması lazım. Tamam, çözdük yapı denetim sistemine kullanım sonrası denetimi de ekledik ama bu sürecin hızlı ve sağlıklı yürümesi için yargı ayağının da bunu desteklemesi gerekiyor. Yani şikayet geldi yapı denetim şirketi gitti raporunu tuttu ve yargıya yansıdığı zaman yargı bu konuda çok hızlı hareket etmeli.  Sorumlu kimse ona gerekli uyarı ve cezayı vererek yapının eski haline döndürülmesi ve hatta gerekiyorsa yıkılıp yeniden yapılması gibi  bir çok çalışma yapılmalı” dedi.

DEPREMİN UNUTULMAMASINI SAĞLAMALIYIZ
Ülkemize yaşanan deprem felaketinin sürekli unutulduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ali Tolga Özden, geçmişte olduğu gibi hatalı yapıların yapılmaması ve depremin unutulmaması gerektiğine vurgu yaptığı açıklamasının devamında “Son depremden sonra güvendiğimiz evlerimize giremez duruma geldik.  Bu deprem olmayan yerler için de böyle.  En ufak bir sallantıda vatandaşlar deprem mi oluyor? Diye irkiliyor. Ama maalesef bu süreç de unutulacak, Çünkü daha önce de unutuldu, 1999 depreminden sonra da unuttuk şimdi de unutacağız. Eğer farkındalığı sürekli hale getirmezsek, farkındalık seviyesini sürekli hale getirmezsek bilinçlenmeyi sağlıklı bir şekle ve devamlı hale getirmezsek bu zor zamanlar da unutulacak.  Bizim acilen deprem bölgesinde deprem müzesi oluşturmamız lazım.  Bölgede çok yıkılan yerler var ve bunları koruyarak enkazların çevresinde müze oluşturmamız lazım.  Çünkü unutulacak bunlar. Fotoğraflarda kalacak,  birkaç sene sonra insanlar dönüp bakmayacak bile.  Dün unutmadık mı?  Benzer durum Endonezya’da yaşanmıştı. Büyük bir tsunamide gemiler karaya çıkarak binaların tepesine çıkmıştı. İşte o binalar müze haline getirilmiş, tsunami insanlara unutturulmuyor.  Yaşanan bu afeti bizim de hafızalarda taze tutup unutturmamamız lazım” dedi.
Murat Çağlayan