Yemek borusu (özofagus), boğaz ve mideyi birbirini bağlayan tüp şeklindeki bir yapıdır. Asya ve bazı Afrika bölgelerinde sık görülen yemek borusu kanseri genellikle 55 yaş üzerindeki bireyleri etkileyen bir rahatsızlıktır.
Yemek Borusu Kanseri Nedir?
Yemek borusu kanseri, mide ve ağız arasında bağlantı sağlayan ve uzun bir tüp olan özofagusun kanserini ifade eder. Özofagus, besinlerin yutma sonrasında boğazın arkasından mideye doğru ilerlemesini sağlar. Yemek borusu kanseri, bu yapının iç kısmını döşeyen hücrelerden kaynaklanır. Tüp şeklindeki yemek borusunun herhangi bir yerinden gelişebilen özofagus kanseri, erkeklerde kadınlara göre daha sık rastlanılan bir rahatsızlıktır. Yemek borusu kanseri dünya üzerindeki ölümlerin 6. en sık nedeni olarak kabul edilir. Fakat coğrafik bölgelere göre hastalığın görülme sıklığında değişiklik olabilir.
Yemek Borusu Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Yemek borusu kanseri belirtilerinden en sık görülenler arasında yutma güçlüğü, besinlerin ağıza geri gelmesi, asit reflü, istemsiz kilo kaybı ve geçmeyen öksürük gibi şikâyetler bulunur. Hıçkırık, zatürre, boyun ve köprücük kemiği üzerindeki lenf nodlarında büyüme yemek borusu kanseri ile birlikte oluşabilecek daha az görülen ama yine de sık tespit edilen belirtiler arasındadırlar.
Hastalığın erken evrelerinde yemek borusu kanseri ile ilgili genellikle çok az şikâyet ortaya çıkar. Belirtilerin belirginleşmesi ise genellikle kötü huylu oluşumun büyümesi ve yemek borusunu daraltması sonucunda gerçekleşir. Yemek borusu kanseri ile birlikte oluşabilecek şikâyetlerden bazıları şu şekilde özetlenebilir:
- Yutkunma güçlüğü,
- Ağrılı yutkunma,
- Yemeklerin ağıza geri gelmesi veya kusma,
- İstemsiz ve açıklanamayan kilo kaybı,
- Göğüs bölgesinde yanma, reflü, hazımsızlık,
- Geçmeyen öksürük
- Ses kısıklığı,
- Tükürük salgısı miktarında artış,
- Dışkı renginde koyulaşma.
Yemek Borusu Kanseri Neden Olur?
Yemek borusu kanseri gelişiminde altında yatan asıl neden henüz tam olarak tespit edilememiş olsa da bu yapının hücrelerinde meydana gelen DNA mutasyonları temel faktör olarak öne çıkar. Genetik materyal düzeyinde meydana gelen değişiklikler hücrelerin bölünme döngülerini olumsuz yönde etkileyerek normalden farklı bir bölünme büyüme yeteneği kazanmaları ile sonuçlanabilir. Kontrolsüz ve aşırı şekilde büyüyen bu hücreler zaman içerisinde tümör halini alırken kötü bir karaktere sahip olmaları halinde kanser olarak isimlendirilirler. Yemek borusu kanseri gelişimi ile ilişkilendirilen çeşitli faktörler mevcuttur. Bu risk faktörlerinden bazıları genel olarak şu şekilde özetlenebilir:
- Alkol kullanımı,
- Tütün kullanımı,
- Gastroözefagial reflü rahatsızlığının bulunması,
- Uzun süreli mide asidi maruziyeti sonrasında özofagusun iç kısmında yer alan hücrelerde yapı değişikliğinin olmasını ifade eden Barret özofagus,
- Reflü ile birlikte obez vücut yapısına sahip olunması,
- Erkek cinsiyet.
Yemek borusu kanserine tanısal yaklaşımda çeşitli radyolojik tetkiklerden faydalanılır. Baryumlu grafiler bu tetkiklerin başında gelir. X-ray görüntüleme öncesinde hastaya baryum içeren bir sıvı verilir. Baryum yemek borusunun iç tarafını tamamen kaplayarak yapısal değişikliklerinin düz grafiye yansıtılabilmesine olanak sağlar.
Baryumlu grafi dışında çeşitli durumlardan şüphelenilen durumlarda uzman hekimler tarafından endoskopik incelemelere de başvurulabilir. Esnek bir tüpün ağızdan ilerletilmesi ve ucundaki kamera vasıtası ile görüntü elde edilmesine dayanan bu tetkikte yemek borusunun iç yapısında uzun süreli tahrişe dair bulgular veya direkt olarak kanser benzeri yapıların varlığının incelenmesi sağlanır.
Gerekli durumlarda endoskopi (bronkoskopi) sırasında hekimler tarafından yemek borusunun bazı bölgelerinden doku örneği de alınabilir. Biyopsi olarak isimlendirilen bu tetkikte alınan hücre ve doku örnekleri laboratuvara gönderilerek patoloji hekimlerince incelenmesi sağlanabilir.
Yapılan tetkikler sonrasında bireyde yemek borusu kanserinin tespit edilmesi halinde çeşitli ek testler ve görüntüleme yöntemleri ile hastalığın ne kadar ve nereye kadar ilerlediğinin belirlenmesi gerekli olabilir. Özellikle yakın bölgedeki lenf nodları veya diğer organların etkilenebildiği bu kanser türünde yayılımın tespit edilmesi amacıyla Bronkoskopiye ek olarak kullanılabilen görüntüleme yöntemlerinden bazıları şu şekildedir:
- Endoskopik ultrasonografi,
- Bilgisayarlı tomografi,
- Pozitron emisyon tomografisi.
Yemek Borusu Kanseri Tedavisi Nasıldır?
Yemek borusu kanserine tedavi yaklaşımı, hekimlerin bireye ait çeşitli faktörleri göz önünde bulundurması ile planlanır. Bu faktörlerden bazıları şu şekildedir:
- Kanserin hücresel alt tipi,
- Evre,
- Kişinin genel sağlık durumu ve yaşı,
- Diğer çeşitli rahatsızlıkların mevcudiyeti.
- Cerrahi müdahale,
- Kemoterapi,
- Radyoterapi.
- Yemek borusu kanseri tespit edilen bireyde yoğun bir yutma güçlüğü bulunması halinde hekimler tarafından özofagus içerisine stent yerleştirilebilir ve açıklığının devamlı olması sağlanabilir.
- Yemek borusu kanserine tedavi yaklaşımında temel amaç tümör yapısının tamamen çıkarılması ve hastalığın ilerlemesinin durdurulmasıdır. Bu amaçla hekimler tarafından cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi gibi uygulamalar ayrı ayrı veya kombinasyon şeklinde uygulanabilir.
- Özofajektomi ve özefagogastrektomi, yemek borusu kanserinde temel cerrahi yaklaşımlar olarak ifade edilebilir. Özofajektomi, etkilenen yemek borusu kısmının cerrahi olarak çıkarılmasını tanımlar. Hasta kısmın uzaklaştırılmasının ardından cerrah kalan tüp ile mide girişinin tekrar birbirine bağlanmasını sağlar. Bazı durumlarda geride kalan yapılar bağlantı için yeterli değilse bireyin ince bağırsağının bir kısmı alınarak yemek borusu şeklinde uzatılır ve mideye bağlantı sağlanabilir.
- Fotodinamik terapi: Bu tedavi yönteminde hekimler çeşitli maddelerin yemek borusunu enjeksiyonu ile bu bölgeyi ışığa karşı daha duyarlı hale getirirler. Uç kısmında lazer bulunan bir endoskop vasıtası ile yapılan müdahalede kanserli hücrelerin yakılması ve ortadan kaldırılması hedeflenir.
- Kemoterapi: Operasyon öncesi veya sonrası dönemde çeşitli kimyasal ilaçların kullanılması ile uygulanan kemoterapi kanserin ortadan kaldırılmasına, ilerleyişinin durdurulmasına veya yavaşlatılmasına, tekrar ortaya çıkmasının engellenmesine ve hastalık nedeniyle oluşan şikâyetlerin hafifletilmesine katkı sağlayabilir.
- Radyoterapi: Yüksek enerjili x-ray ışınları ile gerçekleştirilen radyoterapi yönteminde oluşan radyasyonun kanser hücrelerini haraplaması amaçlanır.