“En son 15 Temmuz'u püskürttük.”
Konuşmasına terör saldırısını değerlendirerek başlayan Ayhan Gider, “Terörün tek gayesi vardır. Gözdağı vermek ve güvensiz ortam izlenim oluşturmak. Bunun için de en uygun yere aslında saldırıyorlar. İçişleri Bakanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi arasına ama bu meclis gazi bir meclis. Defalarca saldırıya uğradı. En son 15 Temmuz'u püskürttük. Ne bunlar, ne bunların ağa babaları, Meclisin açılmasını da engelleyemez törenini de engelleyemez. Ben bu bağlamda öncelikle yaralanan iki polis memurumuza acil şifalar diliyorum. Böyle bir saldırıyı bu kadar hızlı ve keskin bir şekilde püskürtebilen sayın İçişleri Bakanımıza ve ekibine de şükranlarımı sunuyorum. Bu Türk Devletinin nasıl büyük bir devlet olduğunu gösteriyor. Bunu tekil bir saldırı olarak algılamanın da yanıltıcı olacağını düşünüyorum. Son haftada yaşadığımız olaylarda büyükelçimize Amerika'da saldırı düzenleniyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hukuk normlarını ve kendi içtihatlarını zorlayarak bize saldırmış bir terör örgütünün tekrar yapılanabilmesi adına kararlar veriyor.  Bunların da ötesinde, ülkenin içinde sözüm ona kendine aydın diyenler, sözüm ona kendine milletvekili diyenler, siyasetçi diyenler bu memleketin menfaati için çalıştığını söyleyenler bunlara prim veren açıklamaları yapıyorlar. Bunları bir bütüncül yaklaşımla değerlendirmek gerek diye düşünüyorum. Türk Devleti gerek stratejik önemi, gerek tarihsel Dönemi açısından her zaman saldırıya açık bir konumdadır. Ve her zaman da bu saldırılara gereken cevabı verebilmiş güçtedir. Çünkü burası bir cetvelle çizilmiş devlet değildir” şeklinde konuştu.
 
“Bu paramparça yamalı bir anayasayla yönetilmek istemiyoruz.”
Ayhan Gider, Yeni Anayasa ile ilgili şu açıklamalarda bulundu; “Öncelikle Cumhuriyetimizin 100. yılı ve biz bunu ‘Türkiye yüzyılı’ mottosuyla taçlandırdık. Bunu yaşamak istiyoruz. Yirmi yıldır yaptığınız her şeyin semeresini bu dönemde alacağız. Artık teknolojik hamlelerden, özgürlük hamlelerinden tutun da tarımda, sanayideki bütün altyapı çalışmalarımız tamamlandı. Artık üstyapıya geçiyoruz. Bu çok kıymet gibi döner. Biz bu dönemi konuşmak istiyoruz. Biz icraatları konuşmak istiyoruz, biz yenilikleri konuşmak istiyoruz ve bütün bunların da olmazsa olmazı artık biz cunta anayasasıyla yönetilmek istemiyoruz. Başından sonuna sivil bir anayasa istiyoruz. Gençlerimiz için biliyorsunuz. Vergiden azade, cep telefonu, bilgisayar çalışmalarımız var. Onların kanunlarını çıkaracağız. Öncelikli olarak evlenecek olan gençlerimiz için faizsiz kredilerimiz var. Emeklilerimizin şu anda ekonomik olarak zor durumda olduğunu biliyoruz. Bir an önce onların iyileştirilmesi için çalışacağız. Ama hepsinin ötesinde sivil anayasayı kesinlikle bu dönem biz hayata geçireceğiz. 28. dönem bununla anılacak diye düşünüyorum.” diyerek Anayasa ile ilgili konuşmasına şu cümlelerle devam etti: “Bu memleket ne zaman şahlandıysa, muhalefetin aklına diktatörlük geliyor, beyin arkası geliyor. Menderes dönemi, darağacında can verdi, diktatör dediler. Ülkenin şahlandığı dönemdir. Atatürk dönemini ayrı tutuyorum. O partiler üstü bir dönemdir. Mustafa Kemal Atatürk bu devletin kurucusudur. Kurtuluş Savaşı'nın kahramanıdır. Ardından Özal dönemi. Adama demediklerini bırakmadılar. Şeriatçı dediler, mülteci dediler, diktatör dediler. Nasıl öldüğünü hala bilmiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan dönemi demedikleri laflarını bırakmadılar. Biz 20 yıldır hükümetiz. Yani kafamızın arkasında bu kadar şey varsa bugünkü icraatlarımızda hangisinde bunu gösterebiliyorlar? Bizim kafamızın önü de arkası da belli. İçinde de Türk Milletini layık olduğu şekilde yönetilir halde tutmak var. Bunun için de bir cunta anayasası bizim için asla ve asla doğru bir anayasa değil. ‘Daha önce defalarca değiştirdiniz’ diyorlar. Daha önce de defalarca onlara dedik ki ‘gelin birlikte değiştirelim’ onların hepsine de karşı çıktılar. Yani onlara kalsaydı ilk haliyle olacaktı. Ama bu paramparça yamalı bir anayasayla yönetilmek istemiyoruz. Buyursunlar gelsinler, milletin sesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi burası. Ne söylüyorlarsa söylesinler. Ne istiyorlarsa, ne kabul ediyorlarsa gelsinler tartışalım. Bakın çok sesli bir meclis var artık. Cumhuriyet Halk Partisi'nden yüzde üçlük, beşlik, birlik, sıfır birlik, bir sürü parti meclise girdi hepsi gelsin.”
 
“Karşı tarafta ne var?”
CHP’nin başkanlık yarışı hakkında da konuşan Gider, “Bu memleketi, kendi bedenimizin, kendi varlığımızın üstünde tutuyoruz. Bayrağımızı, Ezanımızı üzerinde tutuyoruz. Bununla oluşmuş bir doğal birliktelik var ve buna Cumhur İttifakı diyoruz. Karşı tarafta ne var? Tek tek oturup milletvekilliği pazarlıkları yapmış, Cumhurbaşkanı Yardımcılığı pazarlıkları yapmış, Bakanlıklar hatta bakan yardımcılıkları pazarlığı yapmış kalabalığı bir güruh var. Yüzde yarım oyu bile olmayan tek işlevi Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını tahkim etmek olan adamların bir araya gelip konuştukları bir ekip var. Bunların ikisine birden ittifak demek doğru bir tanımlama değil. Buradan şuraya geleceğim. Yani karşımızda blok mu var? Tekil yapılar mı var? Onları göreceğiz. Bu onların ilkesel değil pazarlıklarıyla ilgili bir konu. Kendi içlerinde ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bugün bu patlama olmasaydı belki bana sorduğunuz soruların birçoğu CHP'nin kendi iç ilişkileri olacaktı. Bize ne CHP'nin içişlerinden? Allah aşkına. Türk milleti niye bunların lüzumsuz fantezileriyle uğraşmak zorunda? Yok yenilikçilik, yok gelenekçiler, yok değişimciler, yok tavşan adayları. Ya bir partinin genel başkanı için tavşan adayı çıkarmak ne demek? Böyle bir şey olabilir mi? Tavşan Aday şu demektir. Birinin seçilmesini istersiniz. Arkasına iki tane seçilemeyecek adam koyarsınız ki. Sözüm ona bir görülsün ortada. Ama ortada Yarış falan yok. CHP'deki tüm kurgu Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığının devam etmesi üzerine, diğerleri de ona hizmet etmek için yoldalar. Ama memleket için, bu millet için söyleyebilecekleri hiçbir sözleri yok. Seçimde de gördük, bugün de görüyoruz” dedi.
 
“Emeklilerimiz hak ettikleri iyileştirmelere kavuşturacağız”
Meclisteki çalışmalara değinen AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, emeklilerin durumunun daha fazla iyileştirileceğini de belirterek “Yerel seçim için ben çok net söylüyorum. Bizim kaybettiğimiz yerler var, onları kesinlikle alacağız. Şu anda çok sıcak olduğu için onu söylüyorum. İzmir'de çok büyük bir Teknofest düzenlendi ve İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı Teknofest'e katılmadı. Artık bu memleketten bu kadar uzak adamları ne İzmir, ne Türkiye hak etmiyor. Yerel seçimlerde hak ettikleri cevabı Türk milletinden alacaklar. Emeklilerimiz bu süreçte geri kaldılar. Durumları iyi değil, bunu kesinlikle kabul ediyoruz. Çok güzel iyileştirmeler yapmamıza rağmen geri kaldılar. Biz şikâyet eden bir parti hiç olmadık. Şikâyet eden hükümet hiç olmadık. Şu anda emeklilerimiz zor durumda ve en kısa zamanda onları hak ettikleri iyileştirmelere kavuşturacağız” dedi.
Murat Çağlayan