Bu gelişme üzerine eserin sahibi Ali Demirkol, hukuki mücadeleyi başlattığını açıkladı.
Yapıldığından bu yana tartışmalara sebep olan Atatürk Anıtı, yeni seçilen Biga Belediye Başkanı Alper Şen’in göreve gelmesiyle söküm işlemi gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenen anıtın sanatçısı Ali Demirkol; söküm sürecinin ardından yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Hukuki sürecin başladığını duyuran Demirkol sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu; “4 Nisan 2024 tarihinde kişi veya kişiler tarafından 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyet’in 100. Yılı anısına tarafımdan icra edilen anıtın üzerindeki Atatürk betimlemeleri bilgim dahilinde olduğu iddia edilerek sökülmüş, kültür bakanlığında fiziken kayıtlı ve tescilli yapıta, fiziki hasar verilmiştir. Kanuni yoldan hakkımı aramak için işlemleri başlattım. Mustafa Kemal Atatürk'ün maneviyatına, sanata ve sanatçıya yapılan bu saldırıyı ömrümün sonuna kadar üzüntüyle hatırlayacağım. Saygılarımla” ifadelerini kullandı.
Biga Belediye Başkanı Alper Şen'in talimatıyla revize edilerek düzenlenmesi planlanan anıtla ilgili de Alper Şen'le olan görüşmesini de anlatan Ali Demirkol “Bana yapılan saygısızlıkları çok yutmuşumdur ama atama, dedeme ve Mustafa Kemal'ime yapılan bu saygısızlığı yutmaya niyetim yok yaşam boyu kınayacağım ve affetmeyeceğim" ifadelerini kullandı.
Alper Şen ile görüşmesini de kamuoyuyla paylaştıktan sonra hukuki sürecin başladığını da dile getiren Demirkol; “El sıkıştık ayrıldık, revizyonun biçimi ve gelişimi; bu iki dakikalık karşılaşmadan ibarettir. Alper başkanımla anlık sevinçle başladığımız bu, iş hukuksal süreç nedeni ile ertelenecektir. Hukuksal sürecin bitimini veya süreç içinde bize verilen ilk fırsatta başkanımla kol kola kaide yükseltilecek. Yanına figürler eklenecek, ana unsurda asla değişikliğe gidilmeyecektir. Verilen hasar yasa maddesinin çerçevesinde sorumlulardan tazmin yoluna gidilecek, aslı gibi onarılacaktır" dedi.
Yazılı açıklama yaptı
Anıtla ilgili tanımlamalarda bulunan ve anıtın hikayesini de açıklayıcı bir dille anlatan Ali Demirkol yaptığı yazılı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sanatın ve sanatçının görevi toplumu düşünmeye sevk etmektir. Rutin olan yaşam sürecinde, bir nebze estetiksel ve kültürel varlığını bireye hatırlatmaktır. En önemli görevi ise toplumun o bölgede var olduğunu gelecek nesillere taşımak işaretler yapıtlar bırakmaktır. Tapu kaydı gibidir bunlar, bir seramik parçasındaki desenden yola çıkılıp 2000 yıl önce benim atalarım burada yaşadı, bu topraklar bizim, işte kanıt! Yaklaşımı yabancı değildir hiçbirimize. Sanat eserlerinin estetiksel ağırlığı o bölgenin kültürel yapısını, donanımı kültür düzeyi eğitimi gibi birçok unsuru belgeler.”
Başkan yanına çağırdı
Bülent Erdoğan’ın (geçmiş dönem Biga Belediye Başkanı) 2021 yılında kendisini çağırıp heykel istediğini anlatan Ali Demirkol anlatımına şöyle devam etti, “2021 yılı ortalarıydı beni makamına çağırdı bir heykel istediğini fakat uçuk fiyatlar olduğunu ‘Bu konuda çevreni kullanıp uygun bir heykel bulabilir miyiz?’ sorusunu sordu. Ben de durağan bir figür, heykelsi bir yaklaşım yerine anıtsal hareketli düşündüren bir yapı oluşturmayı teklif ettim ve bu çalışma için bedel talep etmeyeceğimi söyledim. Tamamen maddi yaklaşımdan maneviyatı ağır bir oluşuma giriştik. Bir buçuk yılsonunda Yüz Yüze 100. YIL anıtını ortaya koyduk. 29 Ekim 2023 tarihinde uygun gördüğümüz, Mustafa Kemal siluetlerine yakışır yer belirleyip, yerleştirdik.
Amacımız; bazı kendini bilmez vatan hainlerine, ‘Put yaptılar’ diye konuşma hakkı vermeme adına durağın bir yapı, bir kütle yerine insanların kendini tamamlayacağı, izleyeceği felsefi yaklaşımlarda bulunacağı, ömrü boyunca muasır medeniyetler seviyesinde olmak lafını ısrarla tekrar eden çağdaş bir toplum olmamız için uğraşan hatta sanatı hayat damarı olarak niteleyen Mustafa Kemal Atatürk'e uygun onu tanımlayan bir yapıttı.”
Anekdotları anlattı
Bülent Erdoğan'ın Mustafa Kemal Atatürk sevgisini ondaki büyük yerini hayranlıkla dinlediğini ifade eden Demirkol süreç ilerledikçe çok güzel anekdotlar yaşadıklarını da şu cümlelerle anlattı; “İlkokulu öğrencisi düzeyinde bir delikanlı ‘Atatürk'ler sanki bana yan bakıyor’ dedi. ‘Dersler nasıl?’ diye sordum. Ders konusu açılınca ‘Annem babam da öyle bakıyor’ dedi, çocuk zekâsı yalansız ve tertemiz. Bir süre anlattık sonra.
70 yaşını biraz geçmiş bir ağabeyi izlerken gördüm, tanışmıyoruz da. Yanında durdum, döndü bana ‘Mustafa Kemal Atatürk yüzleri sanki döndükçe daha da sert bakıyor değil mi?’ diye sordu. (İşin açıkçası dikkat etmemiştim) ‘Burada bile adamına göre bakıyor Paşam’ diye ekledi…
Mühendis bir hanımefendi aradı, çıktısını almış. Mustafa Kemal Atatürk siluetlerini burun hizasından karşılıklı çizmiş ve hepsinin tam bir merkezden geçtiğini görmüş; ‘Durmamız gereken yer orası değil mi?’ diye sordu. ‘Hep karşıdan baktık yanlış yerde mi durduk acaba?’ diye de ekledi.
Atatürkçü olması ile övünen bir dernek ulaştı. Telefonu açar açmaz geçmiş dönem belediye başkanı İsmail Işık'ın açılış sonrası sosyal medyadaki yaklaşımının aynısını sözel olarak tekrar etti.
‘Atatürk ters konulmaz, Atatürk yere konulmaz, Atatürk belden aşağı konmaz ve konamaz’ diye detone ve tehdit vaki konuşup dernek ve dernekteki görevini ekledi.
Ben de; ‘Atatürk’ü iyi anlamak için Nutuk’u okuyorum arada, okurken abdestli mi okumalıyız abdest almadan okuyabilir miyiz böyle bir fetvanız var mı?’ diye sordum. Uzun bir sessizlikten sonra bir şey demeden telefonu kapattı.
Fırsat varken ve burada cevap hakkı bulmuşken bu şahıslara buradan cevap vereyim Mustafa Kemal Atatürk din düşmanı değildi, sizin gibi inancı ötekileştiren, dini kullanan kendi çıkarına göre biçimlendirenlerin düşmanıydı. Sıkışıp işin içinden çıkamayınca o güzel insanı Koca Mustafa Kemal'i sorumlu ilan ediyorsunuz, ben farkındayım birçok kişi de farkında merak etmeyin.
Mesleki yaşamında zirveye ulaşmış yaşamı üretimle imalatla geçmiş 90 yaşına yaklaşmış ismi bende saklı mimar bir büyüğüm aradı. Şehir dışında iyi izlediğim bir isim. Çanakkale Abidesi’nde de parmak izleri olan. Bakmak ile görmek arasında fark var denir ya. Şöyle devam etti; ‘100 adet Atatürk siluetinden bahsediliyor ama kendi içinde dönen 51 tane bakla var arkalı önlü. 102 olması lazım değil mi?’ diye sordu ve ekledi; ‘Anıtın ismindeki vurgudan şu sonuca vardım, yüz yüze yüzüncü yıl ya? İçerideki karşılıklı gelen baklaları boş bıraktın Mustafa Kemal'i kendi ile yüzleştirmemek için yaptın bunu sanıyorum, kendiyle yüzleşmesin diye öyle mi?’ dedi. ‘Evet’ dedim, ‘Bizim onunla yüzleşmemiz lazım artık’ diyerek hüzünlendi.
Bu liste uzar gider. Not alıyorum ciddi bir birikim de oldu güzel şeyler var.”
İnsanları 2 TİP olarak belirledim
İnsanları karşıdan izlediğini anlatan Demirkol “Karşıdan izlerken iki tip insan yapısı fark ettim” şeklinde ifadeler kullanarak şöyle dedi; “Şu an Milli Eğitim'de okutulan geometri kitabını yazan Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ben geometrik bir düzenin içine oturttuğum Atatürk siluetlerinden dört tanesi ters bahanesi ile 96 tanesi görülmeden, rahatsız olundu. Politik bir unsur yapıldı, iki oy fazla almak için irdelendi, örselendi, yıpratıldı ve kirletildi. Hatta üzerine yerleştirdiğim 100 adet Mustafa Kemal betimlemesi hiçe sayılarak ‘kütle’ diye bahsedildi. Bu yaklaşımlara cevap verme gereği duymadım, tabii ki izledim, karşıdan izlerken iki tip insan yapısı fark ettim bu yapının içinde.
1. TİP: Kötülükle beslenen ‘ben de varım, beni de görün’ diye kendini fark ettirmek için, milli ve manevi değerleri İslamiyet’i, Peygamber efendimizi hatta Allah’ı çıkarı için diline rahatça dolayan ve bunu çekinmeden kullanan. 2. tip yapıyı etkileyip kendine grup oluşturan, topluluk yaratan (çıkarcı bilge ismini uygun gördüm) azınlıkta ki unsur.
2. TİP: Kendi fikrini oluşturmayı beceremeyen, başkalarının fikrini hiç sorgulamadan kendinize fikir olarak alan, milli ve manevi değerlere bağlı olduğunu iddia eden. Bu durumu da başkalarından duyduğu fikirler ile savunan, kendi fikrini oluşturacak birikimi edinmediği için sorgulamadan, üzerine aldığı 1 TİP’e ait düşünceyi. Mantık hatalarını, bilgisel ön yargıları ve safsataları irdelemeyen. Kendi fikri kendi felsefesi gibi savunun (kolaycı bilge adını uygun gördüğüm) çoğunlukta ki unsur. (Sahip olduğu 100 şişeden; 10 tane şişe ezik bunların hepsini yarı fiyatına alayım dediğinizde. ‘90’ı sağlam 90 taneyi tam fiyatına al!’ diye sorgulamazlar... Zararı da asla oturup hesaplamazlar.)”
2 Yunan Tanrısı neden orada?
Pegasus varken Yunan tanrılarının en az 2 tanesinin Biga Çayı kenarında ne amaçla orada durduğunu soran Demirkol anlatımına şöyle devam etti; “Felsefenin babası, matematikçi ve gök bilimci, dönemin bilim otoritesi Sokrates de Atina tanrılarını tanımadığı, taş heykellerin önünden geçerken saygısızca ve eğilmeden geçtiği, tek tanrı üzerinde ısrar ettiği, onların maddesel birer unsur olduğunu ısrarla söylediği için dönemin çıkarcı bilgeleri tarafından idama mahkûm edilmiş, kolaycı bilgeler tarafından idam edilmiştir. Aradan 2423 yıl geçmesine rağmen değişen bir şey olmadığını üzülerek görüyorum! İlginç olan da idam sebebi olan unsurlar şu an don, bisiklet ve ayakkabı markası, daha ilgincini söyleyeyim mi? Sokrates'in ölüm sebebi olan taş betimlemeler. Yunan tanrılarının en az 2 tanesi Biga Çayı kenarında. Ne amaçla orada? Pegasus varken? Coğrafi konum olarak en az 2-3 bin km uzakta, kültürel bir birliktelik yok, dinen zaten yakınlık ta düşünülemez, kim ne amaçla koydu? O kadar çok soru var kafamda ama muamma…
İki adım ötedeki Atatürkler neden ters? Onlar Atatürk betimlemeleri, Atatürk siluetleri; ‘Maddeye tapının, tanrısallaştırın, olay çıkartın’ diye orada değiller. Mustafa Kemal gibi ‘Çağdaş düşünün, bilimsel yaklaşın’ diye oradalar. Padişahlığını ilan etse olur muydu? Halifeliğini ilan etse olur muydu? Azıcık kişiliğini görün Mustafa Kemal in ve sorgulayın kendinizi. Bu gelişmeleri 5 aydır karşıdan izliyorum hiç sesimi çıkartmadım sessizliğimi zayıflıkla karıştıran bir kitle Mustafa Kemal'i tanrısallaştırıp, putlaştırıp yorumlamış oldum. Anıta fiziksel olarak müdahalede bulunup tahrip ettiler!...
Bana yapılan saygısızlıkları çok yutmuşumdur ama atama, dedeme ve Mustafa Kemal'ime yapılan bu saygısızlığı yutmaya niyetim yok. Yaşam boyu kınayacağım ve affetmeyeceğim.
YÜZ YÜZE 100.YIL adı ile 29 Ekim 1923'ten 100 yıl sonra Atama saygı ile oraya yerleştirilen anıt, Kültür Bakanlığı tarafından alenileşme tarihi 29 Ekim 2023 dikkate alınarak halka mal edilmiştir ve tescillenmiş, 70 yıl koruma altına alınmış, sanat eseri niteliğinde bir numara ile kayıt altına alınmıştır.”
Başkan ile karşılaştık
Sanat eserlerini ve sanatçıyı koruyan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde ve 1951'de Resmi Gazetede yayınlanıp yasalaşan Atatürk'ü Koruma Kanunu çerçevesinde hukuki olarak Atatürk'e inananları sevenleri ve anlayıp yüreğine koymuş insanların hakkını arayacağını anlatan Demirkol Başkan Alper Şen ile olan diyaloğunu anlattı, “Alper Şen (Yeni dönem Biga belediye başkanımız). Revizyon konusu: 3 Nisan 2024 günü Sedat Çakır ile beraber belediyede bir görüşmemizi hayata geçirmek için buluştuk. Orada Alper başkanımla karşılaştık 5 dakika vaktim olup olmadığını sordu, revizyon konusunu açtı ve ‘Anıtın kaidesinin zayıf olduğunu biraz daha yükseltebilir miyiz?’ diye talepte bulundu. Ben de ‘Elimden geleni yaparım, beraber çizer mutabık kalır orada duran figürün biçimini bozmadan üzerine taşırız hatta yanına Atatürk'ün silah arkadaşlarını da ekleriz önüne de Ulaş Açıkgöz şehidimizi çalışırız’ fikri ile yaklaştım. ‘Çok güzel olur’ dedi. Yaklaşık bir dakikalık konuşmadan sonra ‘Bana ulaşamazsan Levent Şahin ile haberleş’ dedi ‘Yarın bir araya gelelim mi?’ diye sordu. ‘4 Nisan 2024 ve 8 Nisan 2024 arası şehir dışında olacağım pazartesi geldiğimde projelendiririz. Kültür Bakanlığına göndeririz olur alırız. Çok yoğunum! Vakit belirler, yaparız.’ Dedim. ‘Bize maliyeti ne olacak?’ diye sordu, gülümsedi. ‘Bu boynumuzun borcu, maddi bir beklentim yok’ dedim.
El sıkıştık ayrıldık, revizyonun biçimi ve gelişimi; bu iki dakikalık karşılaşmadan ibarettir.
Alper Başkanımla anlık sevinçle başladığımız bu iş, hukuksal süreç nedeni ile ertelenecektir. Hukuksal sürecin bitimini veya süreç içinde bize verilen ilk fırsatta başkanımla kol kola kaide yükseltilecek. Yanına figürler eklenecek, ana unsurda asla değişikliğe gidilmeyecektir. Verilen hasar, yasa maddesinin çerçevesinde sorumlulardan tazmin yoluna gidilecek, aslı gibi onarılacaktır.”
Şenay Azman