1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinlikleri için katılımcılar eski Salı Pazarı alanında toplandı. Saat 12.00’de buradan başlayan yürüyüşte katılımcılar ellerinde pankartlar ve dövizlerle İnönü Caddesi'ni takip ederek, Cumhuriyet Meydanı’na ulaştı. Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı kutlamalar burada devam etti. Meydanda toplanan sendika, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri tarafından 1 Mayıs’a ilişkin sloganlar atıldı.

“Demokrasiden Özgürlüklerden 1 Mayıslardan Korkmamak Lazım”

Çanakkale, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü muhteşem bir coşkuyla kutladı. Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen program, emekçilerin ve dayanışmanın önemini bir kez daha vurguladı. Eski Salı Pazarı alanında başlayan etkinliklere binlerce kişi katıldı ve emeklerinin haklılığını dile getirdi. Saat 12.00’de Salı Pazarı alanında toplanan katılımcılar, renkli pankartlar ve dövizlerle donanmış bir şekilde İnönü Caddesi'ni adeta renklendirdi. Yürüyüş boyunca coşku ve kararlılık hakimdi. Katılımcılar, emeklerinin ve haklarının savunucusu olarak Cumhuriyet Meydanı’na doğru ilerledi. Polisin titiz güvenlik önlemleri altında gerçekleşen yürüyüş, barışçıl bir şekilde tamamlandı. Meydanda toplanan sendika, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri, emeğin ve dayanışmanın önemini vurgulayan güçlü mesajlar verdi. 1 Mayıs’a özgü sloganlar, coşkulu kalabalık tarafından yankılandı. Emekçilerin hak mücadelesi, adil bir düzen ve insanca yaşam talepleri, sloganlarla dile getirildi. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinlikleri kutlamalara katılan Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, “Emek en yüce değer. Öncelikle 1 Mayıs 1977’de kaybettiklerimiz olmak üzere emek mücadelesinde kaybettiklerimizi, iş kazalarında iş cinayetlerinde kaybettiğimiz tüm emekçileri saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum. Keşke bugün İstanbul’da Taksim’de de 1 Mayıs kutlanabilseydi. Meydanlardan korkmamak lazım. Demokrasiden özgürlüklerden 1 Mayıslardan korkmamak lazım. İşte Çanakkale, her zaman olduğu gibi tüm Türkiye’ye örnek oluyor. Son derece demokratik bir şekilde. Siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri, tüm hemşerilerimizle birlikte çok güzel bir yürüyüş gerçekleştirdik. Şimdi de Cumhuriyet Meydanımız tıklım tıklım dolu. Harika bir coşku var. Tüm emekçilere selam olsun. 1 Mayıs kutlu olsun” dedi. 

“Enflasyonun Sebebi Olarak Çalışanlar Gösteriliyor” 

Cumhuriyet meydanında emek ve demokrasi güçleri adına konuşmasını yapan DİSK Genel İş Sendikası Çanakkale Şube Başkanı Serkan Keskin, 1 Mayıs’ın Türkiye’ nin ve dünyanın dört bir yanında sermayenin ve düzenin baskılarına karşı direnen, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten, hakkına alın terine sahip çıkan bütün işçi ve emekçilerin günü olduğunu ifade ederek  “Bizler, işçiler, emekçiler, emekliler bu ülkenin büyük çoğunluğuyuz. Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, bizler bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini emeğimizle var ediyoruz ve insanca yaşamayı hak ediyoruz. Siyasi iktidar, yıllardır toplumun farklı kesimlerinin giderek artan ve acil çözüm bekleyen sorunlarını göz ardı ederken, kendi siyasal-ideolojik hedeflerini hayata geçirmek için her fırsatta toplumu ayrıştırmaya, kutuplaştırmaya ve bölmeye çalışıyor. Şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki, sermayenin ve onun sözcüsü olan siyasi iktidarın giderek artan saldırılarına karşı; işçi ve emekçilerin, emek ve demokrasi güçlerinin birleşmeye, dayanışmaya ve birlikte mücadeleye en çok ihtiyaç duyduğu günleri yaşıyoruz. İnsanca yaşayamıyorsak, bu ülke fakir olduğu için ya da ülkenin kaynakları yetersiz olduğu için değil. Bu ülkenin kaynakları hepimizi insanca yaşatmaya yeter. Yeter ki kaynaklarımız rantçılara, sermayeye, faize, saraya, şatafata, silaha, savaşa değil işçilere, kamu emekçilerine, emeklilere ve kamu hizmetlerine kullanılsın.  Ama ülkeyi yönetenlerin tercihi belli! Onlar yoksuldan alıp zengine, emekçiden alıp sermayeye kaynak aktarmayı görev biliyor. Bankalar, holdingler, şirketler karlılık rekorları açıklarken, enflasyonun sebebi olarak biz gösteriliyoruz; alım gücümüz gerilemeye devam ediyor. İktidarın ekonomi politikaları ile milyonlarca emekçi; işini, gelirini, güvencesini ve en önemlisi geleceğini kaybetme riskiyle karşı karşıya bırakıldı. İş ve gelir kayıplarının artmasının kaçınılmaz sonucu olarak halkın borçları tarihin en yüksek seviyelerine yükseldi. İşsizlik, özellikle de genç ve kadın işsizliği yeni rekorlara koşarken iş bulanlara da giderek daha düşük ücretler ve daha güvencesiz çalışma biçimleri dayatılıyor. Açlık sınırına bile yaklaşamayan maaşlara mahkûm edilen emeklilere ise “banka promosyonu müjdesi” verilerek resmen alay ediliyor. Adeta sosyal yardım niteliğinde ücrete mahkum edilen emeklilerimize reva görülen bu dayatmayı kabul etmiyoruz. Tüm emeklilerimizin insanca yaşayabilecekleri bir ücreti alana kadar sesimizi yükseltmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.

“İktidar, ‘Kemer Sıkma’ Programını Hayata Geçirmek İçin Gün Sayıyor”

Keskin konuşmasını devamında, İktidarın gerici söylemleri ve icraatları toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına da dikkat çekerek “Biz emekçiler, her türlü kadın sömürüsünün sonlanmasını; çalışma hayatında ayrımcılığın terk edilmesini, kadın istihdamının arttırılmasını, yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyetin hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Mülteciler asgari ücretin altında ücretlerle, sigortasız, güvencesiz ve hatta ölümüne çalışmaya mahkûm edilerek tüm ücretler baskı altına alınıyor. Milyonlarca mültecinin çaresizliği, sömürüyü artırmak için kullanılıyor. İktidar, bir sonraki seçime kadar yeterince süre olduğunu düşünerek toplumun büyük bölümünü olumsuz etkilemesi beklenen ‘kemer sıkma’ programını hayata geçirmek için gün sayıyor. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren etkisini hissedeceğimiz ve yeni bir yoksullaşma dalgası yaratacak olan “yerli IMF programı” na karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Tüm bunlar yetmezmiş gibi siyasi iktidar Orta Vadeli Program’ı uygulayarak acımasız bir kemer sıkma programını devreye sokacağını, güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştıracağını ve hatta kıdem tazminatına dahi el uzatacağını ilan ediyor. Tüm bu zorlu çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için Anayasal demokratik haklarını kullanmak, sendikalı olmak, örgütlenmek, grev yapmak, meydanları doldurmak ve hatta geçinemediğini haykırmak bile “suç” olarak gösteriliyor. Dünyanın en uzun çalışan, iş cinayetlerine kurban giden emekçileri bu ülkede yaşam savaşı veriyor. Ülkemiz, ucuz emek cenneti haline getirilmek isteniyor. Otoriter bir rejimin ağır baskıları altında hepimiz köle gibi çalışıp asgari yaşamaya mahkûm ediliyoruz. Bizleri açılık sınırının altında yaşamaya mahkum etmeye çalışanlar bir yandan da ülkenin yaşadığı derin ekonomik krizin faturasını bizlere ödetmeye çalışıyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bu ekonomik krizi kim çıkardıysa, faturasını da onlar ödemelidir. İşçiler ve emekçiler değil. 

“Dünyada Emeğin, Barışın ve Kardeşliğin Hüküm Sürdüğü, Bir Gelecek Yaratma Mücadelemize, Kararlılıkla Devam Edeceğiz”

Keskin konuşmasının sonunda, Ülkemizde emek sömürüsüne, işten atmalara, açlığa ve yoksulluğa karşı, ÇEDES ve MESEM gibi uygulamalar üzerinden çocukların geleceğinin karartılmasına, eğitim ve sağlık hakkı başta olmak üzere, kamu hizmetlerinin tamamen piyasaya açılmasına neden olan tüm uygulamalara karşı, birleşik bir emek mücadelesinin oluşturulması gerektiğinin altını çizerek  “Ülkenin geleceğin kendi siyasal-ideolojik hedeflerine göre şekillendirmek isteyen iktidara karşı birleşmek, birlikte mücadele etmek zorundayız. Bu nedenle bugün taleplerimizle 1 Mayıs alanlarında kitlesel olarak buluşmamız, 1 Mayıs sonrasında yürütülecek olan mücadelenin güçlendirilmesi açısından ayrıca önemlidir. 1 Mayıslar emeğin, hak aramanın, barışın, kardeşliğin tesis edildiği bir mevzi olmak zorundadır. İşçi ve emekçilere düşen; geleceğimize yönelik saldırılar karşısında birlik, dayanışma ve mücadele bayrağını yükseltmektir. Bizler, nerdeyse soluduğumuz hava dışında bütün ihtiyaçlarımızın, okulların, hastanelerin fiilen özelleştirildiği, çocuklarımızın geleceğinin bizzat iktidar eliyle karartılmaya çalışıldığı bir ülkede değil, herkesin insanca yaşam ve çalışma koşullarına sahip olduğu, hiç kimsenin ayrımcı uygulamalar üzerinden ötekileştirilmediği demokratik ve laik bir ülkede yaşamak istiyoruz. İnsanların açlıktan ölmediği, devlet tarafından her çocuğun en az bir öğün yemek hakkının sağlandığı, çocuk ve kadın haklarına yönelik sistematik saldırıların sona erdiği bir ülkede yaşamak istiyoruz.  Türkiye’de ve bütün dünyada emeğin, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü, sınıfsız sömürüsüz bir gelecek yaratma mücadelemize, kararlılıkla devam edeceğiz. 1 Mayıs; işimize, aşımıza, ekmeğimize, emeğimize sahip çıkmaktır. 1 Mayıs; hakkımıza-hukukumuza; gelirde, vergide ve ülkede adalet talebimize sahip çıkmaktır. 1 Mayıs; eğitim ve sağlık başta olmak üzere herkese nitelikli kamu hizmeti hakkımıza sahip çıkmaktır. 1 Mayıs; söz ve karar hakkımıza; sendikalı olma, örgütlenme ve grev hakkımıza; ifade özgürlüğümüze; yani demokrasiye sahip çıkmaktır. 1 Mayıs; İstanbul Sözleşmesine, işyerinde şiddete ve tacize karşı ILO’nun 190 sayılı sözleşmesine sahip çıkmaktır. 1 Mayıs; eşitliğe, özgürlüğe, laikliğe, hepimizin eşit yurttaşlar olarak barış içinde, kardeşçe yaşayacağımız bir memleket mücadelesine sahip çıkmaktır. 1 Mayıs; emperyalizme karşı barışı ve halkların kardeşliğini savunmaktır.” dedi.

DİSK Genel İş Sendikası Çanakkale Şube Başkanı Serkan Keskin’in emek ve demokrasi güçleri adına yaptığı konuşmanın ardından 1 Mayıs kutlamaları şarkı ve halaylar ile devam etti.

Ogün İnal