Bu gölet, Avrupa ve Asya kıtalarının birleştiği noktada yer alan ve göçmen kuşlar için hayati önem taşıyan bir sulak alan olarak biliniyordu. Ancak kuraklığın etkisiyle su seviyesinin hızla düşmesi, göletteki su varlığının tamamen sona ermesine neden oldu. Uzunhızırlı Göleti, özellikle kış aylarında nesli tehlike altında olan tepeli pelikan gibi kuş türlerine ev sahipliği yapıyordu. Ocak ayında su tutmaya başlayan gölet, bu süreçte kuşlar için bir barınak ve beslenme noktası olarak işlev görüyordu. Ancak kuraklığın şiddetini artırmasıyla birlikte, göletin su kaynağı tamamen tükendi ve göletin kurumasıyla birlikte kuş türlerinin sayısında dramatik bir azalma yaşandı. Bir zamanlar kuş cıvıltılarıyla dolu olan alan, artık keçilerin otladığı bir mera haline geldi. Uzmanlar, Uzunhızırlı Göleti'nin kurumasını, bölgedeki ekosistemin dengesi açısından büyük bir kayıp olarak değerlendiriyor. Göletin kuruması sadece kuş türlerinin azalmasına yol açmakla kalmadı, aynı zamanda bölgedeki biyoçeşitliliği de olumsuz etkiledi. Bu durum, göçmen kuşların geçiş rotasında yer alan Çanakkale'deki diğer sulak alanlar için de alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. İklim değişikliği ve kuraklık, Türkiye'nin bu tür önemli doğal alanlarını tehdit etmeye devam ediyor. Bu gelişme, su kaynaklarının korunması ve iklim değişikliği ile mücadele konusunda daha ciddi adımlar atılmasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu. Uzunhızırlı Göleti'nin eski haline dönmesi ise, su kaynaklarının daha dikkatli yönetilmesi ve bölgedeki ekosistemlerin korunmasına yönelik kapsamlı stratejilerin geliştirilmesine bağlı.
Haber Merkezi