Bunları konuşmak üzere ismi bizde saklı bir partiliye sorduk, o da bize anlattı.

 

31 Mart Belediye Seçimleri sonrasında nasıl bir hava vardı partide.

Cumhuriyet Halk Partisi’nde 31 Mart seçimi öncesinde adaylık süreçleri vardı. Genel başkan Özgür Özel kongrede dedi ki “Ben” dedi “Bu ön seçimin bekçisiyim” dedi.“Sahibiyim, her yerde ön seçim olacak” dedi. Böyle bir söz verdi ama daha sonra Çanakkale’de ve birkaç yerde daha ön seçim olmadı ve atamalarla adaylar belirlendi.

 

Bu aşamada ne oldu Çanakkale’de?

Genel Başkanım Özgür Özel kurultayda,“Namus ve şeref sözü veriyorum ön seçim benim kırmızı çizgimdir. Ben seçilirsem her yerde ön seçim olacak” dedi. Bu beyanatını biz canlı olarak dinledik kayıtlarda da var zaten. Bunun üzerine biz ön seçim olacağı ümidiyle adaylıklarımızı koyduk.

 

Siz kurultayda oy kullandınız mı?

Hayır.

 

Peki,mavi listeden oy kullanan oldu mu?

Hayır.

 

Sizin ekipten kurultayda hiç oy kullanılmadı yani.

Evet… Bizim listeden kurultayda oy kullanan olmadı. Çünkü şöyle oldu biliyorsunuz; geçen sene yazın delege seçimleri başladı mahallelerde ve biz, merkezde mavi liste olarak seçimlere çıktık. Diğer grupise beyaz liste olarak çıktı. Aslında ben biraz o süreci de anlatmak istiyorum ama esas konudan da kopmamak adına sona bırakalım. Beyaz liste toplamda 1700 oy aldı, 1100’e yakın oyu da biz aldık. Böylece mahallelerin delegelerini de onlar almış oldu. Bu durumda bizim kurultayda oy hakkımız kalmadı.

 

Anladım. Tekrar sürece dönelim o halde.

Ancak bize ön seçim sözü verilince,“Biz üyenin iradesine güveniriz” dedik, “Demokratik hakkımız olarak yola çıkarız, üyeler kimi tercih ederse de sonuna kadar o tarafa çalışırız” dedik. Üye bazında ön seçim bekledik. Adaylık sürecinde, bizler mütevazı, orta halli insanlarız. Öyle çok varlıklı değiliz. Bu adaylık sürecinin de bir bedeli var. Yani maddi bir bedeli de var.Eee… Biz ön seçime olacak diye güvendik ve bu bedeli ödedik. Neticede bir kampanya süreci yürütmemiz lazımdı.

 

Adaylık sürecinde bir para harcadınız.

Aynen bir bedeli var ve bu işe aday olduk biz ön seçim beklerken hatta birbillboard kiralamamız gerekiyordu. 42 bin liraydı billboardın ücreti. Onu bile ödemekte bile çok zorlandık.

 

Sonra atama kararı geldi değil mi?

Evet. Biz parti meclisinden ön seçim kararı beklerken, bir aday atandı. 4 tane aday vardı neticede. Bize adaylar için bir anket yapıldığı söylendi. Parti binasında bir gazetecinin sorusuna “Yapay zekâyla anket yapıldı” dendi. Şimdi Çanakkale küçük yer. Yani bir anket çalışması olsaydı, (haydi bizi aramadılar diyelim) bir tanıdığımızın haberi yok. Böyle bir anketin olmadığını herkes biliyor. Zaten anket yapıldıysa bu ankette ismi kullanılan herkesin anket sonuçlarından haberi olması gerekmez mi? Neticede İrfan Bey talep etti, Erdal Bey talep etti; Hangi yaş aralığında yapıldı, Kaç kişiyle yapıldı,Kendileri kaç oy aldı? Bunları bilmek isterler. Fakat merkez ilçe ve il bunlara cevap veremedi, bize Genel Merkezi muhatap gösterdiler. Biz de madem yapayzeka anketi var, biz bu süreci grubumuzda değerlendirdik ve dedik ki; “Bu parti meclisi kararı değişebilecek bir karardır…” Neticede süreç devam ediyordu. Seçim Kurulunun açıkladığı 1 takvim var. O takvim sürecinde adaylıklar kesin değildir ve bu süre içinde Parti Meclisi kararını değiştirebilir. Tarihte de örnekleri var zaten.

Böylece Ankara’ya bir yürüyüş kararı aldık ve buradan bir minibüste 14 kişi ile Ankara’ya yola çıktık. Şartlar kış şartlarıydı ve zaman kısıtlıydı. Çünkü Parti Meclisi haftadan haftaya toplanıyordu ve biz o parti meclisi toplantısından önce Ankara’ya ulaşmamız gerekiyordu. Bunun maddi yükü de oldu bize. Bir planlama yaparak, şehir merkezlerini yürüyerek, şehirlerarası yolları ise araçla giderek Ankara’ya kadar gittik. Hatta bu süreçte şunu da söyleyeyim; Buradan yola çıktığımızda Biga ilçe yönetimi bizi çaya davet etti. İlçe binasının önüne arabamızı çektik ve gittik. İlçe yönetiminin kapısını çaldık, içerdeki arkadaşlar kapıyı açamadılar nedense. Biz orada bir basın açıklaması yapıp yolumuza devam ettik.

 

Ankara’ya gittiniz. Orada ne oldu?

Bizim tek talebimiz ön seçim yapılmasıydı. Netice itibariyle bu ön seçim 2019 yılında yapıldı. 3 aday yarıştı yüzde 61 oranında oy alan aday Ülgür Gökhan, yapılan yerel seçimde de bu orana yakın oy alarak başkan seçildi. Aynı paralelde en büyük anketin, en gerçekçi anketin üye basında yapılacak ön seçim olduğunu yaşamıştık. Bu yöntem ülkeye demokrasiyi getirecek, adaleti sağlayacaktı. Bu iddiada bulunan partimiz, kendi içinde de bu adaleti yapması lazımdı. Şimdi sormak lazım; 2019’da yapıldı da şimdi niye yapılmadı? Bu talebimizi gittik partinin önünde dile getirdik. Bu bir eylemdi tabii ki. Bize destek için Bursa’dan ve çevreden otobüs geldi. Ankara’da yakın oturan yerlerdeki insanlar da geldi, onlar da katıldılar…

 

Neler yaşandı?

Slogan atıyorsunuz orada. Bağırılıyor, çağırılıyor. O sırada heyecanlanan biri gaf yaparak kendisini futbol sahasında zannederek “Vur vur inlesin! CHP dinlesin!” diye bir slogan attı. Böyle olunca bu kayda alınmış ve sürekli olarak aleyhimize kullanıldı. Aslında bu çok cılız bir sesti ona eşlik eden olmadı. Slogana “Bize uymaz” diye tepkiler yapıldı zaten. Ama o söylem cımbızlanarak çekilip alınmış.

 

Genel Merkezde sizi dinleyen olmadı mı?

Oldu tabi. İki tane genel başkan yardımcısı aşağı yanımıza geldi. Bir tanesi Gökhan Zeybek, diğeri de Ensar Aytekin'di. İrfan Mutluay ile eski İl Başkanı Doğan Ateş’i görüşmeye davet ettiler ve bizi temsilen onlar içeriye girdi. Biz de arka tarafa çekildik, pankartları indirerek beklemeye başladık.Ben hayatımda ilk defa parti binasına gittiğimden parti binasının önünde hatıra fotoğrafı çektirmek istedim, izin verilmedi. Ancak içeriye girmemize de izin verilmedi. İnsanlar orada lavaboya gitme ihtiyaç duymuştu. Bize karşı dışarda güvenlik tarafından bir set oluşturuldu.

Bazı arkadaşlar oradaki kafeyi kullanmaya çalıştı, ona bile müsaade edilmediğine dair duyumlar aldık. Böyle bir süreçte, biz kimseye hakaret etmeden,taşkınlık yapmadan demokratik hakkımızı kullandık. Neticede hem seçme, hem de seçilme hakkımızı savunma düşüncesiyle oradaydık. Partimizin kararının tekrar gündeme gelmesi için, sesimizi duyurmak için, oralara kadar gittik. Görüşmeler yapıldı ve İrfan Bey ile doğan Bey binadan çıktılar. “Arkadaşlar biz durumu anlattık. İçerde anketi gösteremediler ve bize, bu konunun parti meclisinde tekrar görüşüleceğinin sözünü verdiler” dediler.

Biz oradan ayrıldık.

 

Tamam. Şimdi siz Ankara’da bu sözü aldınız ve Çanakkale’ye döndünüz. Sonra ne oldu?

Çanakkale’ye geldik ve Parti Meclisinin kararını beklemeye başladık. Sonuçta Parti Meclisi’nin toplantısında Çanakkale’yle ilgili ikinci bir karar çıkmadı. Ama Kepez için ön seçim kararı çıktı. Aslında Kepez’e bir ismin atanacağı duyumunu çok kuvvetli bir şekilde kulislerden alıyorduk. Ama bizim bu eylemimiz neticesinde Kepez’de ön seçim yapıldı, Sayın Birol Arslan ön seçime girdi. Ön seçimden aldığı oy oranını yerel seçimde de aldı.

 

Sizin bu talebiniz yukarıda görüşüldü mü? Onunla ilgili bir haber aldınız mı?

Onunla ilgili net bir bilgi alamadık ama şunu öğrendik ki bizim yürüyüşümüz Kepez’de bir ön seçim yapılmasının önünü açmış oldu. Biga'da ön seçim yapıldı ve orası AKP'den bize geçti. Gelibolu’ya bakalım. 3 dönem yapan Başkan yine aday gösterildi. Orada da bir avukat arkadaşımız vardı. Ön seçim talebiyle oradaydı ve ön seçim yapılmadı, Gelibolu’yu sırf ön seçim yapılmadığından dolayı kaybettik. Çanakkale’de de az daha kaybedecektik. Yüzde altmış ikilerden buralara geldik ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde rekor oy vardı. Oylara ne oldu? İYİ Parti Çanakkale’de patlama yaptı, az daha seçimi kazanıyordu. Burası az daha kaybediliyordu. Neden? Çünkü 9 bin tane, küskün seçmen sandığa gitmedi.

 

Peki siz bu tepkiyi adaya mı bağlıyorsunuz yoksa burada ön seçim yapılmamasına mı?

Tabii ki ön seçim yapılmamasına… Eğer burada ön seçim yapılsaydı ve Muharrem Erkek çıksaydı bu böyle olmazdı. Bunlar yaşanır mıydı? Herkes birbirine sarılır, arkasında durulur ve ne gerekiyorsa yapılırdı. Ama ön seçim yapılmayınca insanlar tepki gösterdi. Biz Cumhuriyet Halk Partisi, sol görüşlü bir partiyiz. Bizim için yukarıdan dayatma olmaz. Hele Çanakkale’de hiç olmaz. Çanakkale diğer bölgelerden de farklı bir yer. Buradaki üyenin talebi ön seçim. Çok saçma düşüncelerle, görüşlerle de karşılaştık bu süreçte. İl yöneticisi olan arkadaşlar “Efendim biz delege seçimlerini yaptık ve 7-0 kazandık. İşte o ön seçim.” Dediler. Yani o zaman siz bu mantıkla bakarsanız, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a 22 tane seçim kaybettik, bir daha seçim yapmaya gerek yok mu diyeceğiz o zaman?” Veya şöyle söyleyelim. 7-0 kime karşı? CHP’ye karşı yani. AKP’ye karşı veya İYİ Parti’ye karşı değil. Farklı kulvar, farklı seçimler…

 

Şimdi bunun seçim sonucu tarafına gelirsek, belediye başkanlığı seçiminde Cumhuriyet Halk Partililerin İYİ Parti’ye oy verdiği konuşuldu veya o iddia edildi. Sizce bu oldu mu? Yani CHP'liler,Burak Kunt’a oy verdiler mi?

Bu süreci analiz ettiğimiz zaman gerçekten CHP’li olanların başka partiye oy vereceğini sanmıyoruz. Başka partiye oy gitmedi ama tepki, “Sandığa gitmeme” şeklinde oldu… Yani biz bu seçimi; (daha önce CHP’ye oy vermiş olan) dokuz bin civarındaki seçmenin sandığa gitmeyerek protestoettiğini, atamayla aday belirlemeyi kabul etmediğini ve bunun için sandığa gitmediği şeklinde okuduk. Yani bu kişilerin “CHP adayını tasvip etmediğini ama bu tarafa da oy vermemek için en azından hiç sandığa gitmeyerek, ne olursa olsun deyip evde oturduğunu” söylüyoruz. Sonuçlar belli zaten; Katılım belli, kaç kişinin sandığa gitmediği belli. Bu tepki kesinlikle Muharrem Erkek’e değil, tamamen ön seçim olmamasına bağlı.

 

Gelelim günümüze. Ankara yürüyüşünüzün ardından “Geçici ihraç talebiyle”, parti aleyhine çalışma yürüttüğünüz için sizlere Genel Merkezden şöyle bir yazı geldi.

“Sayın ............

Şahsınızla ilgili Genel Merkezimize iletilmiş olan dosya Merkez Yönetim Kurulu'nun 3 Temmuz 2024 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

 

31 Mart 2024 tarihinde yapılan Yerel Seçimlerde Parti aleyhine çalışma yürütmeniz ile ilgili Tüzüğümüzün 68/1 -e maddesine uyan fiilin ağırlığı göz önünde bulundurularak “GEÇİCİ ÇIKARMA CEZASI” istemiyle Tüzüğümüzün 63/5. maddesi uyarınca Çanakkale İl Disiplin Kuruluna sevk edilmenize, Merkez Yönetim Kurulu’nun 3 Temmuz 2024 tarihli toplantısında oybirliği ile karar verilmiştir.

Gereğini ve bilgilerinize rica ederiz.

İmzalar.

EnsarAytekin,

M. Gül Çiftçi Binici,

Selin Sayek Böke.”

Tüzüğün 68/1-e maddesi şöyle diyor;

“Parti adaylarına karşı ya da başka parti adaylarından yana açık ya da gizli çalışmak…”

63/5’te ise “İvedi durumlarda Merkez Yönetim Kurulu, il yönetimkurullarının tedbirli olarak görevden uzaklaştırma yetkilerini dekullanarak bir üyeyi yetkili disiplin kuruluna sevk edebilir.”

 

Şimdi ne olacak?

Bizim hiç birimizin böyle bir çalışması yok. Bizim tek isteğimiz parti içi demokrasiye katkı vermek, talebimizi Ankara’ya iletmekti. Eğer bu demokrasi mücadelesi parti aleyhine çalışmaksa; demek ki Cumhuriyet Halk Partisi demokrasiyi rafa kaldırmış.

Bakın parti aleyhinde çalışma şöyle olur: Bizim adayımıza iki partiden teklifi geldi ve “Bizim adayımız ol” dendi. Ama O bunu kabul asla etmedi, biz kabul etmedik. Neden kabul etmedik? “Partimize zarar verebilir” diye. Başka partiden aday olsaydı, CHP seçim kaybedebilirdi. Netice itibariyle az bir oy farkıyla da olsa seçim kazanıldı ve Çanakkale, CHP Belediyesi olmaya devam etti. Bunun sorumlusu demokrasi talebi yapanlar değil, bunun sorumlusu demokrasiyi işletmeyenler.

 

Bu suçlamalara karşılık nasıl bir cevap vermeyi düşünüyorsunuz?

Bize "Sosyal medya paylaşımlarınız ve MYK'nın belirlediği aday aleyhindeki eylemleriniz" şeklinde bir isnatta bulunulmuş. Biz de buna cevaben “Hangi sosyal medya paylaşımımız suç unsuru teşkil ediyor? veya Hangi eylemimiz suç unsuru teşkil ediyor? Hangi delillerle, bizim hangi paylaşımlarımızla bize böyle bir suçu yüklüyorsunuz? Bunları bize iletebilirseniz biz de savunmamızı yapabiliriz.” dedik. Ama böyle bir delil yok, bize iletilen suç unsurunun ne olduğunu bilmeden savunma yapmamız söz konusu değildir. Bize suç unsuru teşkil eden delilleri gönderirlerse sürece bakacağız.

 

Sizi parti aleyhine çalışmakla suçluyorlar, Disiplin Kurulu suçu tarif edecek mi?

Ortada bir suç varsa, bir suç olduğu iddia ediliyorsa o suçun ne olduğu da söylenmesi lazım. Mesela, ortada bir hırsızlık varsa, hangi evi soyduğunu, bir telefonu çaldıysa suç, zanlıya ayrıntılı olarak bildirilmesi lazım. Biz şu anda bekliyoruz. Bizden savunma alınmadan ceza verilmiş. Ceza verirlerse usul hatası yapılmış olur. Usul hatası da esastan önce gelir. Bu yukarılardan döner zaten. Buradaki Disiplin Kurulundan olumlu bir karar beklemiyorum, onlar bir ceza mutlaka vereceklerdir. Ama yüksek Disiplin Kuruluna itiraz süreci başlatırız. Buradan da negatif bir sonuç gelirse iş, yüksek yargı hatta Anayasa Mahkemesine kadar gider. İşin ne olacağını bilmiyoruz, zorlama süreci bekliyoruz.

 

Son sözünüz ne olur?

Bizim kişisel bir ikbal beklentimiz yok. Biz demokrasi talebiyle Ankara’ya yürüdük sadece. 2019'da yapılan ön seçim, namus ve şeref sözü verildiği halde 2023’te neden yapılmadı? Bunu sormaya gittik. Varsa bir anket, bunun sonucunu verin dedik. Çanakkale’de fason bir anket çalışması yapıldı, iki aday soruldu. Erdal Bey ile Mehmet Bey sorulmadı. Kimin yaptırdığını da bilmiyoruz. Ama anlaşılıyor ki ortada gerçekten yapılmış bir anket yok. En iyi en doğru anket Ön Seçimdir. Şu anda parti içinde grupların birbirine yaptığı muhalefet AKP’ye karşı yapılmıyor. Size de çok teşekkür ediyorum. Sizlerin aracılığı ile konuşabilmek insanlara sesimizi duyurmak önemli. Biz partimiz için hala her türlü çalışmanın altında varız, biz partiliyiz. Bizim parti aleyhine değil, parti lehine çalışırız.

Hasan Sami ER