"Eczacıya tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler doğrultusunda sunduğu danışmanlık hizmeti için sabit bir ücret ödenmeli” diyen Çolak, eczane ekonomilerinin iyileşmesi ve sürdürülebilir olması adına çalışmalar yaptıklarını, eczacı kar oranlarının yükseltilmesi gerektiğini söyledi. Eczanelerdeki personelin ‘Rehber Eczane’ programıyla halihazırda eğitimden geçtiğini ve sertifikasız, eğitimsiz hiçbir eczacının bu hakkı talep etmediğini belirten, Çanakkale Eczacılar Odası Başkanı Jale Karaata, bu isteklerinin hastadan değil devletten karşılanmasını beklediklerini ifade etti.
 
Global bir meslek gurubu olarak yurtdışındaki uygulamaların takipçileri olduklarını da belirten Karaata, “Bunlar sürekli yurtdışında uygulanan, entegre olmuş durumlardır. Her eczanenin kendi portföyünde sosyal güvenlik kurumuyla paylaşabildiği bir tansiyon hastası portföyü olacaktır. Bu hastanın tansiyon takibi ilaçlarını kullanma şekli, bunun geri dönüşümü, doktorla paylaşımı bunlar için bir emek verilecektir. Bunun karşılığında ücretini talep ediyor. Bunlar böyle eğitimsiz ya da bilinçsiz yapılacak durumlar değil. Eczacı da bir eğitimden geçecek. Bu sertifikayı almış bir eczacı olacak. Bu eğitimi almamış eczacımızın zaten bu ücreti alması da söz konusu olamayacaktır” şeklide konuştu.
 
“Tansiyon hastası portföyü olmalıdır”
Çanakkale Eczacılar Odası Başkanı Jale Karaata, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Maalesef Türkiye’de bir şeyleri lastik gibi çekip her taraftan kendine uyana doğru uzatma alışkanlığı var. Herkes istediği şekle çekmeye son derece bayılıyor. Bizim aşağı yukarı yedi senedir sekiz senedir eczacılarımıza, üst örgütümüzün Türk Eczacılar Birliğimizin bir uygulaması var. Yurtdışında bunun adı ‘Smart eczane’. Türkiye’de de bu geldiği zaman ‘Rehber Eczane’ olarak ismi değiştirildi. Bir program çerçevesinde bizler sürekli eğitim alıyoruz. Bunun karşılığında işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Başkanımızın Erdoğan Çolak’ın açıklamasıyla ücreti hastadan talep ettiğimizi vurguladığımızı düşünüyorlar. Biz bunları devletten talep ediyoruz, hastadan değil. Çünkü bir reçete hazırlarken emek veriyoruz. Türkiye’de böyle ilginç bir hava veriliyor anlamıyorum. Bunlar sürekli yurtdışında uygulanan, entegre olmuş durumlardır. Global bir ortamda faaliyet gösteren bir meslek grubuyuz. İyi tarafları alıp kendine uyarlamak için emek veren bir üst kuruluşumuz var. Burada bazı olaylar çok yanlış anlatılıyor. Eczaneye gelen bir hastanın çat diye rastgele düzensiz bir şekilde hizmet alacağı bir durum olamaz. Her eczanenin kendi portföyünde sosyal güvenlik kurumuyla paylaşabildiği bir tansiyon hastası portföyü olacaktır. Bu hastanın tansiyon takibi ilaçlarını kullanma şekli, bunun geri dönüşümü, doktorla paylaşımı bunlar için bir emek verilecektir. Bunun karşılığında ücretini talep ediyor. Şekerini ölçtürdüğü zaman hangi kurumda gidip de para ödenmiyor. Devlette ölçtürdüğü zaman devlet de o hastaneye para ödüyor. Bunlar böyle eğitimsiz ya da bilinçsiz yapılacak durumlar değil. Eczacı da bir eğitimden geçecek. Bu sertifikayı almış bir eczacı olacak. Bu eğitimi almamış eczacımızın zaten bu ücreti alması da söz konusu olamayacaktır” şeklinde konuştu.

Haber: Seda Atan