.
Bugün yine fıkra günü.
Birkaç fıkra yazacağım ama muhalifler yazdıklarımı kendi hanelerine yazıp, iktidar için yazdığımı söyleyecekler.
Siz siz olun sakın onlara inanmayın.
.
Mesela mı?
Önce okuyun.
.
Hocayı kandırmışlar ve çirkin bir kadınla evlendirmişler.
Sabahleyin Hoca sokağa çıkarken kadıncağız sormuş:
-“Efendi” demiş, “Akrabanızdan kimlere görüneyim, kimlere görünmeyeyim?”
Hoca: -“Bana görünme de kime görünürsen görün” demiş.
.
Alın işte.
Muhalifler:
“Ülke yanlış ellerde ya. Vatandaşa iktidarı sorsan ‘Bana görünmesinde kime görünürse görünsün’ demek istedi.” diyecek.
Siz sakın inanmayın.
***
Al bir tane daha.
.
Hoca bir gün, komşusundan bir kazan ister.
İşini bitirdikten sonra kazanın içine bir tencere koyup komşusuna götürür.
Komşu, tencereyi görünce:
“Hoca, bu ne?” der.
Hoca: -“Kazan gebeymiş komşu, bizim evde doğurdu” diye cevaplar.
Adam, “pekâlâ” der, kazanı, tencereyle beraber alır.
Bir zaman sonra Hoca, kazanı tekrar ister.
Fakat bu sefer, geri vermez.
Bir hayli gün geçer, komşusu, Hoca'nın evine gidip kazanı ister.
Hoca, müteessir bir surette: -“Ah komşum” der, “başın sağ olsun, kazan sizlere ömür.”
Komşu: -“A hocam” der, “hiç kazan ölür mü?”
Hoca kızarak:
-“Komşucuğum, doğurduğuna inandın da öldüğüne inanmıyor musun?” der.
.
Size göre bu fıkrayı okuyan muhalefet diyecek ki:
“Hazine mallarını satıp satıp size ücret zamları verirken, ekonomiyi uçuyormuş gibi yaparken sizin hayaller doğuruyordu. Bu iyiydi, şimdi ne oldu? Sizin hayaller öldü…”
***
Bir kış günü Hoca’nın Konya'ya gitmesi icap eder.
Hava soğuk ve her taraf kar içinde.
Böyle bir havada, uzun bir yolculuk sonrası Hoca akşam karanlığında Konya'ya ulaşabilir.
Sokaklar boş, herkes evine çekilmiş.
Birden etrafını başıboş köpekler sarar.
Can havliyle köpekleri kovalamak için yerdeki taşlara sarılır.
Hocanın devrinde mamur ve bayındır bir şehir olan Konya'da kaldırım taşları muntazam şekilde sıkıştırılarak yapılmıştır.
Çaresiz kalan Hoca, üzerine doğru gelen köpeklere bakarak ellerini açar ve şöyle söylenir: -“Allah'ım bu nasıl memleket? Bütün taşları bağlayıp, köpekleri salıvermişler.”
.
Haydi bakalım muhalefettekiler!
Bundan da bir şey çıkarın bakalım?
***
Bir İranlı, memleketinden gelen mektubu Nasreddin Hocaya getirerek:
-“Hocam”, demiş, “Şunu okuyuver.”
Hoca bakmış, hem yazı okunaksız, hem Farsça. –“Bunu başkasına okut” diyerek geri uzatmış.
Adam ısrar edince Hoca açıklamış:
-“Ben Farsça bilmem. Türkçe de olsa fark etmezdi zira yazı okunaklı olmadığı için, yine okuyamazdım.”
Bu kez İranlı kızıp köpürmüş:
-“Başında değirmen taşı kadar kavuk, üstünde koskoca cübbenle şu mektubu okuyamazsın, bir de hocayım diye geçinirsin...”
Hoca, kavuğunu cübbesini çıkarıp İranlının önüne koymuş:
-“İş kavukla cübbedeyse, buyur sen giy, mektubu da sen oku!”
.
Bu fıkrayı okuyunca muhalefettekiler şunu diyecek kesin:
“İktidar sahipleri sürekli İmam-Hatip açınca her problemin çözüleceğini sanıyor…”
***
Üç devlet adamına Şeytana ülkeleri hakkında birer soru sorma hakkı verilmiş.
Amerika başkanı Trump sormuş:
-“Biz Ortadoğu’dan ne zaman çıkacağız?”
Şeytan: “30 yıl sonra” diye cevap verince Trump ağlamaya başlamış:
-“Ben göremeyeceğim, ben göremeyeceğim…”
Rusya devlet başkanı Putin:
-“Bizim demokrasiye geçişimiz kaç yılda olacak?” diye sormuş.
Şeytan: -“50 yıl sonra” cevabını verince Putin ağlamaya başlamış:
-“Ben göremeyeceğim, ben göremeyeceğim…”,
Sıra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gelmiş.
-“Ülkemde enflasyon ne zaman düşecek?” diye sorunca Şeytan ağlamaya başlamış:
-“Ben göremeyeceğim, ben göremeyeceğim…”
.
Buna yorum yapmaya gerek yok.
Fıkra direkt muhalefete çalışıyor.