.

Muhalif olmak gazeteciliğin ruhunda var.
Yazacağız…
.
Düşünsenize her gün iktidarı öven yazıların yazıldığını:
.“Ay ne güzel yaptılar…”
“Bu iktidar başımızdan eksik olmasın…”
“Cumhuriyet tarihine böylesi dirayetli bir iktidar daha gelmedi…”
“Ülkeyi yeniden kalkındırdılar maşallah…”
“Sayelerinde ekmek yiyoruz…”
“Altımızda araba, ev var… Maaşlar tavan vaziyette… Ülkenin küs olduğu bir tane başka ülke yok…”
“Allah bakanlarımıza, vekillerimize zeval vermesin…”
..
Nasıl?
Günün 24 saati böylesi bir övgü hoşunuza gider miydi?
Yoksa gına gelir, “Yeter yahu!” diye isyan mı ederdiniz?
.
Bir filozof ile bir dalkavuk konuşuyormuş.
Filozof ne derse dalkavuk onu tasdik ediyormuş.
Nihayet sabrı tükenen filozof haykırmış:
-“Birader, hiç olmazsa bir kez olsun dediğime itiraz et de iki kişi olduğumuzu anlayalım.”

Öyleyse şimdi muhalif yazıyorum (yani gerçekleri):
.
Ülkenin her bir köşesinde uyuz vakaları var.
Her köşesinde ateşli hastalıklarla mücadele canhıraş bir şekilde sürüyor.
Hastaneler dibine kadar hasta dolu.
Doktorlar çaresiz.
Eczaneler ilaç yetiştirmekte zorlanıyor.
Anestezi ilaçları hakkında bir dolu söylenti ortada dolaşıyor.
“Domuz Gribi” hortlamak üzere.
.
Dursun yolda gördüğü Temel’e sormuş.
“Geçmiş olsun Fadime hastalanmış?”
“Evet. Domuz gribi oldu.”
“Eee… Şimdi nasıl?”
“Grip düzeldi, domuzluğu devam ediyor…”
..
Ekonomi aldı başını gidiyor.
Dolar çıkmasın diye ekonomik tedbirler yerine, palyatif tedbirlerle yol açılmaya çalışılıyor.
.
Üretim tükendi,
Sahtecilik had safhada,
Piyasalarda kontrol yok.
.
Sigara cezası uygulayan yok.
Trafik cezaları ile bütçe yapılıyor.
.
Geçiş garantili köprüler,
Hasta garantili hastaneler,
Elektrik yakma garantili uygulamalar,
Araba geçiş garantili otoyollar,
Uçuş garantili havaalanları,
Bütçeyi kemirip duruyor…
.
Son günlerde patlak veren olay:
Bakanlık açıkladı!
“Ürünlerde taklit ve tağşiş var!”
.
Yani:
Tam 229 firma,
386 parti ürününde taklit ve tağşiş yapmış.
.
Rapora göre:
“2012 yılından bu yana 1443 firmaya ilişkin 3202 parti üründe taklit ve tağşiş yapıldığı belirlenmiş…”
.
Ne yapmış bu firmalar?
Sucuğa “Sakatat” koymuşlar.
Dana kıymasına “Kanatlı eti” konulmuş.
Pide harcına “At eti” konulmuş.
Adana Kebabına “Domuz eti” konulmuş.
Antep fıstığı içinde “Yer fıstığı”.
Biber salçası içinde “Gıda boyası”.
Tava yoğurdu içinde “Jelatin”
Tereyağı içine “Bitkisel yağ” konulmuş.
Tost peyniri içine “Nişasta” konulmuş.
Daha buradan yazamadığım yüzlerce uygunsuz maddeleri gıdalarımızın içine koyarak sağlığımızla oynamışlar.
..
Ne diyeyim?
Daha ne yazayım?
.
“Yol yaptık” mı?
Yoksa,
“Köprü yaptık” mı?

Bu memlekette işler neden doğru gitmiyor derseniz, birileri Reis’e doğruları söylemediğinden.
Ben buna inanıyorum.
Kandırılıyor yine.
.
Sistemde de “Tek başına karar verici olduğundan” uçuruma gittiğimizin görülmesi mümkün değil.
..
Kral ördek avında…
Av uşakları çevredeki ördekleri kışkırtıp, kralın önüne getiriyorlar.
Sonunda hazret önünden geçen bir ördeğe ateş ediyor, heyecanla dalkavuğuna soruyor:
-“Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?”
Dalkavuk:
-“Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundular.”
.
Daha nasıl anlatayım ki?