Televizyonlara çıkıp “İyiye gidiyoruz” demelerine bakmayın.
Zaten 17 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidarın “Ekonomisi iyiye gidiyorsa”, demek ki “Kötüye de gitmiştir…”
.
Kötüye gittiyse sebebi kimdir?
Bunu dış mihraklara bağlamak ve ileri sürülen bu teze inanmak saflık olur.
.
Sanki dünya da sadece bizim ülke varmış gibi tüm olumsuzlukları dış güçlere bağlamak, oynanan tiyatronun dik alasıdır.
.
Eğer 17 sene önce hükümeti aldıklarında zaten kötüye giden ekonomi varsa ve hala kötüye gidiyorsa ve düzeltilememişse buna “Beceriksizlik” denir.
.
Ekonomi bozulunca, her şey sırasıyla bozulmaya başlıyor.
.
Aile düzeni,
İş düzeni,
Sosyal ilişkiler,
Aklınıza ne gelirse artık.
.
Sürekli para verip yardım ettiğiniz kişiye ekonomik koşullardan ötürü sırt çevirdiğinizde size küsebiliyor.
.
Adana’da bir olay yaşanmıştı zamanında.
Kız arkadaşı ile parkta otururken yanlarına gelen dilencinin para istemesi üzerine üniversiteli genç üzerindeki 5 lirayı vermiş. Ancak dilenci parayı beğenmeyince gençleri korkutarak kızın cebindeki 20 lirayı da alarak kaçmıştı.
.
İşte size ekonominin hayatımıza yansıması.
Bunlar iyi günlerimiz desem yalan olmaz.
.
Siz iktidarın “Ülke Cennet’te” tablosu çizdiğine bakmayın.
Evet kesinlikle bir yerdeyiz ama burası “Cennet mi, yoksa yerin dibi mi?” iyi bakmak lazım.
.
Nasıl oluyor da bunlar güzelim memleketimizde oluyor derseniz hemen size bir fıkra yazarım.
.
Kör dilenci duvar dibine oturmuş;
-“Gözleri görmeyen, on çocuk babası şu fakire bir sadaka.” diye dileniyormuş.
Avucuna bir lira bırakan kadın merakla sordu;
-“Hadi bir, iki neyse ama ne yaptın da on çocuğun oldu?”
-“Gözlerim görmüyor ki… Ne yaptığımı bilemiyorum.”
..
İktidarımızın böylesine vurdumduymaz politikaları ve inanılmaz bahaneleri ile bu hallere geldik.
Azıcık halkın arasına inip, geçim ile ilgili birkaç soru sorarlarsa alacağı cevapları duymak istemezler sanırım.
.
Bakın bir vurdumduymazlık fıkrası:
Dilenci, kendisine kapıyı açan Temel’e;
-“Acıyın bana bir kolumu kaybettim.” demiş.
Temel pişkinlikle cevap vermiş;
-“Kolun burada değil, başka yerde ara…”
..
“Yakınlarda seçim olmadığından bu iktidara mecburen katlanacağız.”
“Ne derlerse yapacağız.”
“Sandık önümüze gelince de gerekeni yapacağız.”
Millettin düşüncesi bu.
Bizim iktidar ise dualarla bu işi götürme peşinde.
..
Dilencinin biri, Bektaşi'ye;
-“Bir sadaka ver sana dua ederim.”
Bektaşi on para verdikten sonra dilenciye dönerek;
-“Duanı istemem.”
Dilenci sorar;
-“Neden beyefendi?”
Bektaşi;
“Eğer duan kabul olsaydı, dilenci olmazdın!”
..
Paramızın değeri gittikçe kaybolurken dilencilerimiz bile bu işin farkına varmışlar sanırım.
.
Yoldan geçen kadın dilenen adamı görünce dayanamamış ve “Buyurun, kusura bakmayın yanımda bu kadar bozukluk var” diyerek cüzdanındaki 2 lirayı uzatmış.
Dilenci gayet pişkin cevap vermiş:
-“Ablacım asıl sen kusura bakma ben o parayı alamayacağım. Zira artık Türk parası sadaka kabul etmiyorum.”