.
Cumartesi günleri geldiğinde içimden hep uzay ile ilgili yazı yazmak geliyor nedense.
Yılların verdiği alışkanlık mıdır nedir anlayamadım.
.
Yoksa bilinçaltımdaki “Gündemden uzaklaşma çabaları mı?” pek çözemedim.
.
Bugün yine uzay yazısı yazacağım da her cumartesi uzay ile ilgili konuyu nereden bulacağım?
.
Allah’tan uzay denilen boşluk bize o kadar çok veri sunuyor ki, konu sıkıntısı çekmiyorum.
.
Misal şu haberi okuyunca tam benlik dedim.
.
“NASA, Psyche 16 adı verilen ve değerli maden yüklü olduğu belirtilen dev asteroide 2022’de insansız uzay aracı fırlatmaya hazırlanıyor.”
.
Buyrun buradan yakın.
Dünyadaki maden savaşları uzaya fırlayacak anlaşılan.
.
Ülkeler, yakın gelecekte işlerini, güçlerini bırakıp uzayda maden koşturmaya başlayacaklar.
.
Haber devam ediyor:
“Asteroid, toplam değerinin 700 kentilyon doları bulduğu tahmin edilen altının yanısıra dünyanın demir ihtiyacının büyük bölümünü karşılayacak miktarda rezervi bünyesinde bulunduruyor.”
.
Haberi okuyunca oldukça sevindim.
Zira altın işin içinde olunca “Bizim Kazdağları’nı rahat bırakırlar” diye en azından düşündüm.
.
Rakamın büyüklüğüne bakınca insanın iştahı açılmıyor değil.
İnsan düşünüyor:
“Madem bu kadar çok altın var, bırakın uzaya insansız araç göndermeyi, bizimkiler yakında sapanla kendini uzaya fırlatmazlarsa ne olayım…”
.
Paranın kokusunu alan bazı girişimcilerin (!) bu işe de kesin gireceklerini ve yakında uzay çalışmaları başlatacaklarından adım gibi eminim.
Rant kısmı, uzay projesi yanında oldukça güdük kalan “Kanal İstanbul Projesi” de suya düşer zannediyorum.
.
Peki, şimdi de sizlerin uzay ile ilgili fazlaca merak ettiğiniz konuya gelelim.
“Acaba dünyaya bir asteroid çarpacak mı?”
.
Eğer Türkiye’de yaşıyorsanız içinizden hemen şu soruyu sorma ihtimaliniz var:
“Ulan bize iktidar çarpmış zaten, asteroid çarpsa ne olacak?”
.
Haklısınız.
Dünyada önü alınamayan yangınlar,
Her dakika bizi sallayan depremler,
Şimdi de başımızda, püskürtülmesi zor gözüken Virüsler.
.
Daha ne olsun?
.
Eh, bunun yanında bir de asteroid çarparsa tadından yenmez.
.
Bazen fantastik veya bilimkurgu filmlerinde böylesi felaketleri görür;
“Şu insanların başına da amma felaket geldi” derdik.
Senarist için: “Adamın işi gücü yok felaket tellallığı yapmış” diyerek dalga geçerdik.
.
Şimdi ise bakın etrafınıza.
Felaket kapımızda.
.
Uzay ile ilgili son haber ise şöyle:
“Neredeyse her sene bir gök cisminin Dünya’ya yaklaştığı konusunda ya da Dünya’ya çarpabileceği konusunda iddialar ortaya atılıyor. Bu iddialar inanması zor bir şey değil. Çünkü çok büyük bir evrende yaşıyoruz ve bu tür bir olay başımıza gelebilir.”
.
Böyle bir haber duyulduğunda gözler hemen NASA’ya çevriliyor.
“Acaba ne diyecek?”
.
Haber şöyle devam ediyor:
“NASA'nın gezegenimize yakın yerlerde olan gök cisimlerini keşfetme oranının yüzde 90 seviyesinde olduğunu düşünürsek, yüzde 10'luk bir hata payı mevcut. Bu nedenle risk yok diyemeyiz.”
.
Yani kurtuluş yok,
“Her an asteroid çarpabilir…”
.
Bazı gözü doymaz din tüccarları yukarıda uzay ile yazdığım ilk haberi okuduktan sonra bu haberi de okuyunca ikisini birleştirip şöyle dua edebilir:
“Allah’ım madem başımıza taş yağdıracaksın, bari altından olsun…”