.

Son aylarda başımıza gelenlere baksanıza.
Göçmenlerle başladık,
Savaşla devam ettik.
.
Peşinden;
Suriyeliler,
Depremler,
Seller,
Fırtınalar,
Virüsler,
Terör,
Hastalıklar,
Çığ düşmesi,
Tren kazaları,
Uçak kazaları,
Ülkemizi rahat bırakmıyor.
.
Sözlükte “Ansızın bastıran yağmur” anlamındaki “Savb” kökünden türeyen ve
“Bir şeyin hedefine ulaşması, birinin payına düşmesi” manasına gelen “İsabet” mastarından isim olan:
“Musibet…”
.
“İnsanın genellikle kendi iradesi dışında ve beklemediği şekilde karşılaştığı durum” anlamına gelmekte.
.
Daha çok;
“Hastalık,
Kıtlık,
Zarar ziyan,
Yangın,
Çığ,
Sel,
Deprem gibi afetler,
Sevilen birinin ölümü vb.
Ağır sıkıntı veren şeyler için kullanılan kelimedir” diyor İslam ansiklopedisi.
.
“Neden?” sorusuna cevap yine aynı yerden:
.
“Size gelen musibet, işlediğiniz (günahlar) yüzündendir...” (Şura, 42/30)
.
“Sana gelen kötülük, kendindendir, (günahların yüzündendir)...” (Nisa, 4/79)
.
“...Bir millet, kendini bozmadıkça, Allah onların hallerini değiştirmez...” (Rad, 13/11)
.
Bu olanları nasıl yorumlamalıyız?
Başımıza gelen felaket, doğa olayı ve musibetlerin açıklaması:
Mübarek Cuma gününde nasıl olmalı?
.
Müslüman bir toplum olarak Allah’ın sevgili kullarıysak, tüm bu musibetler neden bizim başımıza geliyor?
.
Sakın Allah’ın ipinden ayrıldığımız,
Sakın onun istediklerinin dışına çıktığımız,
Sakın onun dinini pek umursamadığımızdan olmasın?
.
“Bir musibet, bin nasihatten iyidir” sözü bizim için geçerli midir acaba?
.
Anlatılanları,
Yazılanları,
Gönderilenleri,
Anlamayanlar için kullanılan bir sözdür.
.
Nasihatler içinde yoğrulan bir toplum, anlatılanları anlamıyorsa, başına Allah tarafından bir musibet getirilir.
.
Başımıza gelen tek bir musibet de değil ki?
Onlarcası var.
Ve
“Biz hala anlamıyoruz” galiba…

Musibetlerle ilgili bir hikâye yazmak istedim.
“Belki bize ibret olur, okuruz da olanları anlarız” diye.
Ama karşıma şu makale geldi, “Bir kısmını sizlere aktarayım” dedim.
.
Gönlünde hala iman olanlar için okuyup anlayacakları bir yazı.
.
Cenabı Hak:
Müminlere kitap ve peygamberlerle ilahi mesajlar göndererek onları “Kulluğa, itaat ve ibadete, mükâfata” sevk etmenin yanında “Bela, musibet, hastalık, acı, sevinç, zorluklarla” da gizli mesajlar göndermektedir…
.
O mesajlardaki hikmet ve hakikatleri okumak ve anlamak hayata çok şey katar.
.
Eğer insan:
Kendisine bela, musibet ya da farklı şekilde gelen mesajları “Anlama ve okuma kabiliyeti ve basireti” yoksa bunları kötüye yorarak ya da kötü manalar vererek rabbine isyan edebilir.
.
İşte bu yüzden:
Rabbimizin “Bela, musibet ve hastalık vb.” şekillerde gönderdiği ilahi mesajların mahiyetlerini doğru bir şekilde okumak gerekir…
.
Eğer doğru ve insaflı bir şekilde okumazsak ve okuyacak alt yapıyı kurmazsak:
Hayrı şerre,
Maddi ya da manevi şükrü, isyana,
Hastalığı, şekvaya,
Musibeti, nisyana,
Nimeti, dalalete,
Sağılığı, gaflete,
Saadeti, atalete çeviririz…
.
Kısaca İlah diyor ki:
“Mesajları iyi okuyun…”